Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/339 E. 2023/343 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/339
KARAR NO : 2023/343

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/130
KARAR NO : 2022/969
DAVA TARİHİ : 27.03.2015
KARAR TARİHİ : 27.10.2022
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 09.03.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 10.03.2023

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/130 Esas, 2022/969 Karar sayılı dosyasından verilen 27.10.2022 tarihli kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı ve davacı vekilinin tarafından istenilmesi üzerine dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen 27.03.2015 tevzi tarihli dava dilekçesi ile ve özetle; Davacı şirketin davalıya MR cihazı montajını yaparak teslim ettiğini, bu sebeple oluşan alacağının kısmen ödendiğini, bakiyesinin ödenmediğinden bahisle İzmir 25.İcra Müdürlüğünün 2015/3009 Esas sayılı icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali ile takibin devamına yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davayı kabul etmediklerini, MR cihazı montaj bedelinin 22.000-TL olduğunu ve ödendiğini, ayrıca montajın ayıplı olarak yapıldığı bu sebeple borçlu olmadıklarından bahisle davanın reddinin talep edildiği anlaşılmıştır. Montaj bedeli olarak ödediği 10.000,00 TL’lik bedelli iki adet çek, çek teslim belgeleri, 6.noterliğinin 23/09/2014 tarih 9394 yevmiye sayılı ihtarnamesi, davacı tarafından kesilen 30/09/2014 tarih 323117 nolu 35/045,61 Tl bedelli iade faturası, davacı tarafa gönderilen mailler,şirket ve defterler, keşif bilirkişi incelemesi vs deliller sunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 27.10.2022 tarih ve 2022/130 Esas, 2022/969 Karar sayılı kararı ile özetle; “..Toplanan deliller, bütün dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporlarına göre; Davacının davalı şirkete MR cihazı kurulum hizmeti vermiş olduğu, MR cihazının kurulum aşamasında davalının davacıya gönderdiği 10 Mart 2014 tarihli mail’de 27.000 USD olarak öngörüldüğü, helyum gazının hariç tutulduğunun belirtilmiş olduğu, davacının da bu bedel üzerinden 57.000,00 TL üzerinden faturalandırma yaptığı, dosyamıza alınan döviz kuru listesine göre bu tarih itibariyle Merkez Bankası Efektif döviz satış değerine göre TL karşılığının 59.915,00 TL olduğu, davacının yaklaşık faturalandırma yaptığı, önceki bilirkişi raporlarında da piyasa rayiş fiyatlarında kurulum bedelinin 50.000,00 TL olarak belirlenmiş olduğu, ayrıca MR cihazının Türkiye Disbirütörü şirketi tarafından verilen cevapta 2014 yılı kurulum bedelinin teferruatları hariç 16.000,00 EURO olarak gösterildiği, çarpraz kur hesabına göre 2014 yılı itibariyle bu miktarın 22.206 USD’ takabül ettiği, yapılan değerlendirmelere göre bilirkişilerin 50.000,00 TL rayiç değerlemelerine göre dosya kapsamına uygun olduğu görülmüştür.
Cihaz kurulumuna ilişkin taraflar arasında yazılı anlaşmanın mevcut olmadığı bu dönem itibariyle cihaz kurulum bedeli sözleşme ile kararlaştırılmış olduğundan bilirkişi raporu ile belirlendiği şekilde rayiç fiyat üzerinden kurulum hizmet bedelinin tespit edilmesi gerektiği, rapor kapsamına göre kurulum hizmet bedelinin 50.000,00 TL olduğu, davalının yapmış olduğu ödemelerin mahsubundan sonra takip tarihi itibariyle davacı alacağının 28.000,00 TL olduğu, davalı taraf verilen hizmetin ayıplı olduğunu belirtmiş ise de buna ilişkin kayıt ve belgeler dosyaya ibraz edilmediğinden, davalının ayıba yönelik iddiasının davacının hizmet bedelinin tahsilini talep etmesi üzerine ayıp hususunda iddiayı ortaya atmış olduğu bu itirazın yerinde olmadığı, 28.000,00 TL davacı alacağının davalıdan tahsili gerektiği anlaşıldığından, davanın kısmen kabulü ile, davalının İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2015/3009 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 28.000,00 TL asıl alacak üzerinden ve icra takip tarihinden itibaren asıl alacağa % 11,75 oranında avans faizi ( bu oranlardan aşağı olmamak üzere artan ve azalan oranda) uygulamak suretiyle devamına, alacak likit vasfının bulunmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine, fazlaya ait istemin reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davalı ve Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekilleri tarafından verilen 07.12.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi tarafından, BAM inceleme ve bozması öncesinde mali, medikal teknik, hukukçu bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetinden 21.09.2016 tarihli KÖK bilirkişi raporu alındığını, bu bilirkişi kök raporunun teknik, medikal bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmeleri hatalı olduğunu, taraflarınca itiraz edildiğini, bu rapora karşı davacı tarafından mali yönden yapılan değerlendirmeye itiraz edildiğini, davacı yanın mali itirazlarının incelenmesi için, bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verildiğini, bilirkişi heyeti 30.03.2017 tarihli ek raporunu hazırladığını, BAM bozması öncesi alınan bilirkişi ek raporunda, mali yönden davacının defter ve kayıtlarına göre ” Davacının , davalı müvekkilim şirketten 35.045,60-TL alacaklı gözüktüğü ” ve davalı müvekkili şirketin defter ve kayıtlarına göre davalı müvekkili şirketin, davacı yana borçlu olmadığının görüldüğünün söylendiğini, davalı müvekkili şirketin, davacı tarafa kesmiş olduğu 30.09.2004 tarih ve 323117 nolu KDV dahil 35.045,61 TL bedelli iade faturasını davacı yanın kayıtlarına işlenmediği, bilirkişi kök raporunda bu konunun incelendiğini ve bs formunda iade faturasının görüldüğü söylendiğini, müvekkili şirket tarafından ihtilafa neden olan iade faturasının, İzmir 6. Noterliğinin 30.09.2014 tarih ve 9624 nolu ihtarnamesi ile davacı şirketin adresine tebliğ edildiğini, mali yönden yapılan BAM bozması Ek bilirkişi raporundaki aleyhlerine olan değerlendirmeleri kabul etmediklerini, ihtilaf konusu olan ve müvekkili davalı şirket tarafından kesilen iade faturasından dolayı müvekkili davalı şirketin davacı şirkete borçlu olmadığına karar verilmesini, BAM bozma kararından önce bilirkişi raporunda müvekkili davalı şirketin davacı şirkete borçlu olmadığını belirtildiğini, bilirkişi kök raporuna itibar edildiğini, davacı şirketin davasının reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı şirket görevini yapamayarak kusurlu ve ayıplı iş yaptığını, davacı şirketin kuramadığı ve çalıştıramadığı MR cihazının 3. şahıs kuzey medikal firması tarafından çalıştırılması davacı şirketin kusurlu ve ayıplı iş yaptığının açık kanıtı olduğunu, bu işin 3. şahıs şirket olan kuzey medikal firmasına yaptırarak MR cihazını kullanmaya başlayan müvekkili şirketin davacı yana borcunun olmadığını, alacağının olduğunu, BAM bozması öncesi alınan bilirkişi heyetinin KÖK raporunun MALİ değerlendirmelerinde “davacı yanın davalı müvekkili şirketten bir alacağının olmadığının söylenmiş olması nedeniyle” ve tarafların defter ve kayıtlarında mutabık olmamasının sebebini iade faturasının müvekkili şirket tarafından davacı tarafa kesildiğini ve noter aracılığı ile tebliğ edildiğini, müvekkili davalı şirketin kayıtlarına ve BS formuna itibar edilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesince incelenmesi gereken başka bir husus kalmayacağı için davacı yanın davasını mali yönden ispat edemediğinden dolayı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun mali yönüne bakmadan 17.06.2022 tarihli bilirkişi teknik-medikal raporuna dayanarak karar verildiği, bilirkişi raporuna itiraz dilekçeleri ile yaptıkları itirazlarına ilişkin yeni bilirkişiden rapor alınmadan karar verilerek eksik inceleme ile karar verilebileceğini, eksik inceleme ile verilen ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddini, mahkememizce yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını, davalı müvekkilim lehine % 20 inkar tazminatına hükmedilmesini, taraflarına İzmir 25. İcra Müd. 2015/3009 E. Sayılı dosyasına sunulmak üzere Tehir-i icra kararı verilmesine, yargılama giderlerinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ederek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili tarafından verilen 16.12.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; Dava dilekçelerinde belirttikleri üzere davalının icra dosyasına yaptığı itirazla takibin durduğunu, 35,045,60 TL ana para ile işlemiş faiz olarakta 300 TL ve toplamda 35,345,60 TL üzerinden dava açıldığını, harcın buna göre hesaplandığını, çıkan harç tutarından icrada yatırılan 176,80 TL harç mahsup edildiğini, dava dilekçelerinde talep ettikleri ve dayanak olarak ihtarname sureti ve tebliğ belgesi de sundukları, ayrıca harcıda ikmal edilen 300 TL işlemiş faiz yönünden fazlaya dair talebin reddi denilmesinin hatalı olduğunu, davalının işlemiş faiz yönünden de bir savunmasının bulunmadığını, temerrüt tarihinden itibaren işlemiş faiz taleplerinin kabulü gerektiğini, müvekkili cihaz kurulumu için kestiği fatura 57,045,61 olduğunu, davalı tarafından ödenen 22.000 TL rakamı mahsup edilerek kalan bakiye olan 35,045,60 TL anapara ve işlemiş faizi olarak icraya ve itiraz üzerine davaya konu yapıldığını, davalı kesilen faturayı hesaplarına işlediğini, hizmet işlerinde fatura iadesinin mümkün olmadığını izah ettiklerini, İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı,Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü’nün 02.12.2005 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.17.01/KDV-02-36/698 sayılı muktezasında, ”…Hizmet ifasının gerçekleşmesinden sonra bu hizmetin iadesi fiilen mümkün olmadığından hizmet bedeline ait katma değer vergisi tutarında da bir değişiklik söz konusu olmayacaktır…”denildiğini, davalı 31.10.2014 tarihinde bu faturayı (KDVsiz olarak) 48,343 TL olarak vergilemede bağlı olduğu Konak Vergi Dairesine bildirdiğinin de ortaya çıktığını, faturanın davalı tarafından kabul edildiğini ve vergi dairesine beyanda edildiğini, mahkemeye yargılama aşamasında verilen ara karar gereği verdikleri 9.7.2022 tarihli beyanlarını aynen tekrar ettiklerini, duruşmada izah edildiği üzere, müvekkili firma yetkilisi ile davalı şirketin müdürü olan … e-posta yolu yazışarak MR cihazının montajı konusunda anlaştıklarını, müvekkili firma yetkilisi olan … kendisine ait “…@hotmail.com” eposta hesabından davalı şirket müdürü …’nin “…@hotmail.com” isimli e-posta hesabına 26.02.2014 tarihinde “Özel … Hastanesi 1,5 … … … MRı montaj planı” başlıklı olarak yapılacak işler ve bedellerini içerir e -posta attığını, bu e-posta da helyum hariç sunulan montaj teklifi 27.000 USD (amerikan doları) olduğunu, taraf şirketlerinin yetkilileri eliyle e-posta yazışmaları yolu ile montaj işinde bedel konusunda mutabakat sağlandıklarını, davalı şirket faturaya mahsuben kısmi ödeme yaptığını ve 24.09.2014 tarihli ve 57.045,61 TL tutarındaki faturayı ticari defterlerine işlediğini, ve hatta bağlı olduğu Konak Vergi Dairesine beyan ettiğini, bu borcuna mahsuben ekli çeklerle de kısmi ödemesinin de yapıldığını, çeki keşide edenin davalı şirket müdürü … olduğunu, ihtarnamede montaj bedeli 22.000 TL olduğunu ileri sürüldüğünü, montaj bedelinin taraflar arasında 27.000 USD olarak belirlendiğini, buna uygun TLye çevrilerek kesilen faturayı da alan davalı bağlı olduğu vergi dairesine bunu bildirdiğini ve defterine işlendiğini, KDV indiriminden de faydalanarak davalının iyi niyetli olmadığını, yargılama sürecinin uzun sürmesi nedeniyle USD fiyatı üzerinden yapılan 27.000 USD tutarındaki yabancı para alacağı vergi mevzuatı gereği TL cinsinden faturalandırıldığını, müvekkili döviz kurlarındaki artış nedeniyle mağdur olduğunu, montaj yapılıp çalışır vaziyette teslim edildiğini ve ayıp söz konusu olmadığı sabit olduğunu, e-posta yazışmalarını, faturanın deftere işlenmesi ve davalının vergi dairesine beyan etmesi vs konular dikkate alındığında ise davalarının kısmi değil tamamının kabulü ile lehe %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceğini, davalı kararda belirtilen vekalet ücreti yönünden İzmir 6.İcra Dairesinin 2018/291 E.sayılı dosyasından aleyhe icra takibi yaptığından bu dosyaya sunulmak üzere Tehir’i İcra Kararı verilmesini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ederek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
YANIT:
Davacı vekili tarafından verilen 22.12.2022 tarihli istinaf kanun yoluna yanıt dilekçesi ile özetle; Mahkememiz tarafından bozma kararında istenen eksiklikleri tamamlamak için medikal bilirkişiden rapor alındığını, mali yönden rapor alınması bozmada yer alan bir konunun olmadığını, davalı, müvekkile yapmış olduğu e-posta yazışmalarına binaen yapılacak işin fiyatında anlaşma sağlandığını, bu anlaşmaya göre çekle avans ödemesi yaptığını ve yapılan işe karşılık olarak kesilen 57.045,61 tutarındaki faturayı ticari defterlerine işlediğini, daha ötesinde bağlı olduğu vergi dairesine de bildirdiğini görmezden gelerek, davayı uzatabilmek adına beyanlarda bulunmaya devam ettiğini, davalı beyanlarında belirtilen MR cihazının 2. el olarak satın alınan yerden sökülmesi gerektiğini, taşınmasını, davalının işyerine getirilmesini, kurulmasını ve sorunsuz olarak çalışmasının sağlanmasını ve müvekkili de bu vecibelerini yerine getirdiğini, MR cihazının çalışır vaziyette teslim ettiğini ve bu konu ihtilafsız olduğununu, borcunu ödemesi gereken davalı, ödememek adına beyanlarını sürdürdüğünün görüldüğünü, mahkeme, taraflar arasındaki e-posta yolu ile yapılan anlaşmayı ve yapılan ödemeyi göz önüne aldığında ödeme için gönderilen çekin dahi fiyat konusunda e-posta yazışmasında yapılan anlaşmanın bir parçası olduğunu, yapılan anlaşmada e-posta yazışmalarında açıkça belli olduğunu, … firması da cevabında ek bütçe gerektiren hizmetlerden de bahsettiğini, yapılan e-posta yazışmaları göz önüne alındığında kesilen fatura anlaşmaya binaen düzenlendiğini ve davalı tarafça kabul edilerek, deftere işlendiğini ve bağlı olduğu vergi dairesine bildirildiğine göre, davamızın tamamının %20 icra inkar tazminatı ile kabulü gerektiğini, davalının diğer beyanları BAM bozması öncesi beyanlarının tekrarından ibaret olduğunu, Mahkemece re’sen belirlenecek nedenlere davalının istinaf talebinin reddini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep edilmiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Dava, Eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağa ilişkin yapılan icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Taraflar arasında, davalı iş sahibi tarafından satın alındığı anlaşılan ikinci el MR görüntüleme cihazının montaj işinin yapılması hususunda taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi kurulduğu, yapılan montaj işlemine ilişkin olarak davalının davacıya 22.000,00-TL ödediği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı yüklenici, MR cihazının montaj işlemine ilişkin davalı iş sahibi ile anlaştıkları bedelin 57.045,61 TL olduğunu iddia etmekte, davalı iş sahibi ise dava konusu MR görüntüleme cihazının montaj bedelinin 22.000,00 TL olduğunu ve bu bedelin davacıya ödendiğini beyan etmektedir. Bu duruma göre; taraflar arasında bedelde ihtilaf bulunmaktadır.
Davacı yüklenicinin montaj işine ilişkin 24.09.2014 tarih ve 063861 sayılı 57.045,61 TL bedelli faturayı düzenleyerek davalı iş sahibine gönderdiği, davalı iş sahibi tarafından ise 30.09.2014 tarih ve 323117 seri nolu 35.045,61 TL’lik iade faturasının düzenlendiği ve davacı yükleniciye gönderildiği anlaşılmaktadır.
Dosya içerisinde mevcut 12.06.2014 tarihli 457 nolu teknik servis raporu belgesine göre; davacı yüklenici tarafından davalıya ait hastanede dava konusu MR cihazının montaj işinin yapıldığı ve MR cihazının çalışır durumda teslim edildiği ve servis formunun taraflarca da imzalandığı anlaşılmaktadır. Ancak, dava konusu MR cihazının 12.06.2014 tarihinde montajının gerçekleştirilmesinden sonra davalı iş sahibi 19.06.2014 tarihinde ve 20.06.2014 tarihinde montajı yapılan MR görüntüleme cihazının randımanlı çalışmadığı ve görülen aksaklıkların nelerden ibaret olduğuna dair e-mail vasıtasıyla davacı yükleniciye ayıp ihbarında bulunmuştur. Davalı iş sahibi, davacı yükleniciye ayıp ihbarında bulunmasına rağmen yüklenici tarafından gerekli müdahalenin yapılmaması üzerine dava dışı … isimli şirkete gerekli onarım işlerinin yaptırıldığını iddia ederek bu onarım ve tamirat işlerine ilişkin 18.07.2014 tarihli teknik tespitlere ilişkin belge ile … şirketi tarafından düzenlenmiş olan faturaları ibraz ettiği görülmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesindeki düzenleme kapsamında montajın yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre iş bedeli 50.000,00-TL olarak tespit edilmiştir.
Kaldırma ilamı sonrası bilirkişi heyetinde yer alan Medical bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, davacının montajını yaptığı cihazın 2014 yılında sıfır bedelinin 3.000.000 TL ile 3.500.000 TL rayiç bedele sahip olduğu halde bu cihaz 2. el olarak 250.000 TL’ye alındığı, alım öncesi Türkiye yetkili servisi … … Türkiye tarafından herhangi bir ön ekspertiz yapılmadığı, cihazda ki eksik, eğilmiş, arızalı parçaların tespit edilmeden kurulumu yapılmış, sonrasında oluşabilecek hataların kurulum ayıbı olduğu ile ilgili sorumlu tutulamayacağı öngörüsüne varıldığı,… ve … firmaları … … yetkili servisi olmadığından, piyasa rekabet koşullarına göre iş alabilmek adına sağlıklı fiyat veremeyeceği, bu neden ile 2014 yılı için …. … Türkiye’den kurulum fiyatı alınması gerektiğinden ve 2. el bir cihaz olmasından dolayı kurulum sonrasında oluşabilecek problemlerde yapacağı müdahalelere ait bir protokolün olmaması nedeni ile oluşacak arızalardan sorumlu tutulamayacağı öngörüsüne varıldığını bildirmiştir.
Bu nedenlerle; davacı yüklenicinin yapmış olduğu montaj işlerinde herhangi bir ayıp bulunmadığının tespit edildiği, yine serbest piyasada dava konusu MR cihazının montajının yapıldığı yıl itibariyle montaj bedelinin 50.000,00-TL olduğunun tespit edildiği, davalının davacıya 22.000,00-TL ödeme yaptığı anlaşıldığından mahkemece 28.000,00TL üzerinden takibin devam etmesine ilişkin verilen karar doğrudur.
Dosya kapsamı, mahkeme gerekçesi ve yapılan değerlendirmeye göre; mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davalı ve davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurularının HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği görüşü oluşmuş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.10.2022 tarih ve 2022/130 Esas, 2022/969 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı ve davacı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yolu başvurusunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, davalıdan alınması gerekli 1.912,68 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 478,24 TL harcın mahsubu ile kalan 1.434,44 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı ve davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, Davalı ve davacı tarafından ayrı ayrı yatırılan 220,70 TL’nin istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-Davacı avukatının tarafından yatırılan 478,24 TL harçtan alınması gerekli 179,90 TL istinaf maktu karar harcının mahsubu ile kalan 298,34 TL’nin talebi halinde yatıran davacıya ilk derece mahkemesince verilmesine,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 09.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.