Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/33 E. 2023/99 K. 27.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/33
KARAR NO : 2023/99

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/998
DAVA TARİHİ : 23.08.2022
ARA KARAR TARİHİ : 24.08.2022
ARA KAR. İTRZ. TAR. : 29.08.2022
ARA KARAR TARİHİ : 06.10.2022
DAVA : Menfi Tespit
İSTEM : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 27.01.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 31.01.2023
Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/998 Esas sayılı dosyasından verilen 06.10.2022 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 14.12.2022 tarih ve 2022/1999 Esas, 2022/1926 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 23.08.2022 tarihli ihtiyati tedbir istemli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı … Şti. arasında, 09.04.2022 tarihinde yapılan sözleşme gereğince, 945 adet panjurun davalı şirket tarafından teslimi taahhüt altına alındığını, davalı ile Müvekkili şirket arasında yapılan sözleşme gereğince müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davalı tarafın sözleşmede açıkça teslim tarihi yazılmasına karşın üzerine düşen ve teslim şartı olan işi zamanında teslim etmediğini, sözleşmeye göre teslim hususunun yazılı belgelendirileceğini, böyle bir teslim olmadığı için müvekkili şirketin iş karşılığı dava konusu çekleri teslim ederek verdiği için teslimi yapılmayan işin karşılığı olan bu çeklerin iptali ve tedbiren durdurulması zorunluluğunun ortaya çıktığını, tüm bu nedenlerle teslim yükümlülüğünü yerine getirmeye davalı şirkete teslim edilen …. 9266- Marmaris/MUĞLA ŞB. 8664179 Seri Numaralı 1.000.000,00 TL miktarlı çek ile … 9266- Marmaris/MUĞLA ŞB. 9062363 Seri Numaralı 1.000.000,00 TL miktarlı çeklere öncelikle ihtiyaten ödeme yasağı konulmasını talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi 2022/998 Esas sayılı dosyasından verilen 24.08.2022 tarihli ara kararında özetle; “…2004 Sayılı İİK’nın 72/2 maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK’nın 390/3 maddesi gereğince davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte deliller ibraz ettiği, meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı dikkate alınarak, ihtiyati tedbir isteyen vekilinin tedbir talebinin kabulü ile; uyuşmazlık konusu çeklerin bedeli olan 2.000.000,00.TL dava değerinin % 15’i oranında nakdi teminatı Mahkememiz veznesine yatırdığında veya kesin ve süresiz teminat mektubu sunulduğunda yatırıldığında, dava konusu …. Bankası Marmaris Şubesine ait, … 9266 – Marmaris / Muğla ŞB. 8664179 Seri Numaralı keşidecisi …. olan, 31/08/2022 tarihli 1.000.000,00 TL miktarlı çek ile … 9266 – Marmaris/Muğla ŞB. 9062363 Seri Numaralı, keşidecisi …. olan, 31/10/2022 tarihli 1.000.000,00 TL miktarlı çeklerin davalı … Şirketi tarafından ibrazı halinde ödeme yasağı konulmasına…” şeklinde karar verilmiştir.
İTİRAZ:
Davacı avukatı tarafından verilen 29.08.2022 tarihli yanıt dilekçesinde özetle; mahkememizce verilen 24/08/2022 tarihli ara karar gereğince müvekkili şirket tarafından teminat mektubu sunulmuş olduğunu akabinde ödeme yasağı konulduğuna dair yazının ilgili bankaya yazılmış olduğunu, ara kararda çeklerin sadece davalı tarafça bankaya ibrazı halinde ödeme yasağı konulmasına karar verildiğini, tedbir kararının içeriğinin eksik olduğunu, tedbir kararında senedi devralmış üçüncü kişileri kapsayacak şekilde bir karar verilmemiş olduğunu, müvekkili şirket açısından doğması muhtemel zararların önüne geçebilmek veya meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacak olması nedeniyle tedbir kararının bankanın davalı şirketçe ibrazı halinde ödeme yapılmamasının yanı sıra çek için icra takibine geçilememesi ve senedi devralmış üçüncü kişilerin de ibrazı halinde ödeme yapmaması şeklinde verilmesi gerektiğini, ayrıca Manisa Cumhuriyet Başsavcılığının 2022/13488 Soruşturma Nolu dosyasında müvekkili şirket müşteki davalı şirket yetkilileri ise şüpheli olarak yer almakta olduğunu, belirtilen kapsamda ödeme yasağı konulmaması halinde şirket açısından doğması muhtemel zararların önüne geçebilmek veya meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacak olması nedeniyle ihtiyati tedbire itirazların kabülüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 2022/998 Esas sayılı dosyasından verilen 06.10.2022 tarihli ara kararında özetle; “…İhtiyati tedbirler, geçici hukuki koruma niteliğinde olup esasın varlığına karine oluşturmazlar. Bu nedenle mevcut durumda bir değişiklik olduğu takdirde hakim edindiği kanaate göre kararı da değiştirebilir. Kural olarak bir davada tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmaların ispatı için tahkikat yapılması ve delillerin toplanması gerekir. Hakim tüm delilleri inceleyip değerlendirdikten ve tam bir karara ulaştıktan sonra nihai kararını verir. Bu husus asıl davanın kabulü için geçerli olup, bu nedenle tam ispat aranır. İhtiyati tedbirlerde ise tam değil yaklaşık ispatın yeterli olacağı HMK’nın 390/3 maddesinde düzenlenmiştir. Değişik ifade ile ihtiyati tedbire karar verebilmek için iddia olunan vakıanın subutu yönünde gerçeğe yakın bir ispatın başarılması yeterlidir.
Zira mahkeme dosyanın tarafları ile ilgili hüküm tesis edebilir. Dosyanın tarafı olmayan 3. kişilerle ilgili hüküm tesis edilmesi usulen mümkün olmadığı gibi, 3. kişileri kapsayacak şekilde tedbir kararı verilmesi de mümkün değildir bu nedenle İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin itirazının reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 20.10.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Dava dosyası evveliyatında (20.07.2016 tarihinden önce) Yargıtay tarafından verilmiş bir bozma kararı bulunmadığından ilk kez yasa yoluna tabi olan bu karar 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre istinaf kanun yoluna tabidir. Yerel mahkemece verilen karar usule, yasaya ve hakkaniyete aykırıdır. Yerel mahkeme yargılama aşamasında beyanlar dikkate almamış ve delillerimiz hususlarında araştırma yapmaksızın eksik inceleme sonucu müvekkil hakkında yukarıdaki gibi hüküm kurmuştur. İşbu Yerel Mahkeme kararı usul ve yasaya açıkça aykırı olup, istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğumuz hâsıl olmuştur. Yerel Mahkeme belirttiğimiz hususlarda araştırma yapmaksızın eksik inceleme sonucu ihtiyati tedbire itirazımızın reddine karar vermiştir.
Yerel mahkeme ara karar gereğince müvekkil şirket tarafından teminat mektubu sunulmuş olup akabinde ödeme yasağı konulduğuna dair yazı mahkemenizce ilgili bankaya yazılmıştır. Ancak ara kararda belirtildiği üzere çeklerin sadece davalı tarafça bankaya ibrazı halinde ödeme yasağı konulmasına karar verilmiştir. Tedbir kararının içeriği kanaatimizce eksiktir. Şöyle ki tedbir kararı sadece bankanın ödeme yapmamasına yönelik olup ilgili çek için icra takibine geçilebilecektir. Yine tedbir kararında senedi devralmış üçüncü kişileri kapsayacak şekilde bir karar verilmemiştir. Müvekkil şirket açısından doğması muhtemel zararların önüne geçebilmek veya meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacak olması nedeniyle tedbir kararının bankanın davalı şirketçe ibrazı halinde ödeme yapılmamasının yanı sıra çek için icra takibine geçilememesi ve senedi devralmış üçüncü kişilerin de ibrazı halinde ödeme yapmaması şeklinde verilmesi gerektiğinden işbu karara itiraz etme zorunluluğu hasıl olmuştur. Ayrıca ifade etmek gerekir ki Manisa Cumhuriyet Başsavcılığının 2022/ 13488 Soruşturma Nolu dosyasında müvekkil şirket müşteki davalı şirket yetkilileri ise şüpheli olarak yer almaktadır. Söz konusu dosyadan da anlaşılacağı üzere belirtilen kapsamda ödeme yasağı konulmaması halinde müvekkil şirket aleyhine telafisi güç sonuçlar doğabilecektir…
…Netice-i Talep: Yukarıda arz ve izah ettiğimiz üzere, istinaf dilekçesi ile belirttiğimiz gerekçelerle, Yerel mahkemenin ihtiyati tedbire itirazın reddi kararının istinaf incelemesi neticesinde ‘kaldırılmasını’ ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda ‘ihtiyati tedbire itirazın kabulüne…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkında iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
Davacı şirket iş sahibi eser sözleşmesi ile davalı şirket yüklenici ile panjur işinde anlaştığı, buna karşılık çek verdiği, ancak panjurlar teslim edilmediği iddiasıyla dava açarak çeklere ödeme yasağı tedbiren konulmasını istediği, ayrıca borçlu olmadığının tespitine talep ediyor. Dava derdest olup, mahkemece çeklerin ödenmemesine ilişkin ihtiyati tedbir koyuyor. Davacı ise itiraz ederek, itirazında, tedbirin sadece davalının ibrazı halinde değil, üçüncü kişilerin ibrazını da geçerli olmak üzere genişletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece de itiraz üzerine duruşma açılarak itirazın reddine karar veriyor. Bu ret kararına karşı davacı avukatı istinaf kanun yoluna başvuruyor.
Davacı avukatı dilekçesinde çek ödeme yasağının genişletilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında panjur işini kapsayan bir eser sözleşmesi olduğu, bu eser sözleşmesinden kaynaklı panjurların ifa edilmemesi nedeniyle davacı iş sahibi tarafından menfi tespit davası açıldığı ve çeklerle ilgili ödeme yasağı konulmasını tedbiren istediği, mahkemece de heyet halinde çeklerin davalı tarafça bankaya ibrazı halinde ödeme yasağı konulmasına, üçüncü kişiler de ibraz edildiğinde ödeme yasağının olmamasına şeklinde karar verildiği, dosyada dava konusu çeklere ilişkin fotokopiler incelendiğinde, asıl borç ilişkisi olan panjur işine istinaden malın teslimi kaydıyla veyahut teminat kaydıyla verildiğine dair herhangi bir şerh bulunmadığı, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre çekten asıl borç ilişkisine istinaden malın tesliminde geçerli olmak veyahut teminat kaydıyla verildiğine dair şerh konulduğundan üçüncü kişileri de bağlayacak şekilde tedbir kararı verilebileceği, dosyada mevcut çek fotokopisinde dava konusu çeklerde böyle bir şerh veyahut da kayıt bulunmadığından, ilk derece mahkemesinin verdiği karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı avukatının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/998 Esas sayılı dosyasından verilen 06.10.2022 tarihli ara kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 296,40 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 215,70 TL harç bedelinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca kesin olmak üzere, 27.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.