Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/322 E. 2023/321 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/322
KARAR NO : 2023/321

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/200
KARAR NO : 2022/980
DAVA TARİHİ : 06/04/2022
KARAR TARİHİ: 27/12/2022
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 02.03.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 02.03.2023
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.12.2022 tarih ve 2022/200 Esas, 2022/980 Karar sayılı kararının, istinaf yoluyla incelenmesinin, davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü;
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili ve davalı şirket arasında 08/06/2009 tarihli 29040 yevmiye numaralı Karşıyaka 2.Noterliğinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin hayata geçmediğini, fakat bu sözleşme nedeniyle müvekkili tarafından davalıya 15.000 USD tutarlı keşide tarihli ve ödeme tarihi boş senedin şahitler huzurunda verildiğini, bilahare davalının bu senedin keşide tarihinin 20/12/2019 ödeme tarihini 04/01/2021 olarak doldurduğunu, mahkememiz 2021/30 D.İş sayılı dosyasında ihtiyati haciz kararı tesis edildiğini ve bilahare Karşıyaka 4.İcra Müdürlüğünün 2021/2828 Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu bildirerek senet nedeniyle davalıya borcu olmadığının tespitine ve davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen dava dilekçesine yanıt dilekçesi ile özetle; Dava ve takip konusu bono ile ilgili icra takip işleminin kesinleşmesi, kıymet takdirinin yapılması, kıymet takdiri ve satış ilanının tebliği üzerine alacağın tahsilini engellemek için kötü niyetli olarak ihtiyati tedbir kararı alındığını ve bu davanın açıldığını, dava konusu bononun iddia edilen kat karşılığı inşaat sözleşmesine bağlı ve/veya teminatı niteliğinde olmadığını, bağımsız bir alacak borç ilişkisi olduğunu, sözü edilen inşaat sözleşmesinde bu kambiyo senedinden bahsedilmediğini, öte yandan dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulmadığını bildirerek davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatının tahsiline, … İli, … İlçesi, … Mah. … ada, … parsel, … nolu bağımsız bölüm üzerine tedbir konulmasını ve mahkememizce konulan 11/04/2022 tarihli tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 27.12.2022 tarih ve 2022/200 Esas, 2022/980 Karar sayılı kararında özetle; ”…Davacı vekili davalı ile aralarında kat karşılığı inşaat sözleşmesi konusunda 05.08.2009 tarihli sözleşme yapıldığını, bu sözleşme gereğince davalıya 15.000 USD bedelli tarihi ve ödeme tarihi boş senet verildiğini, davalının sözleşmeyi yerine getirmediğini belirtip, davacının davalıya 15.000,00 USD borçlu olmadığının tespitine, davalı taraftan kötüniyet tazminatı alınmasına karar verilmesini talep etmiş,
Davalı vekili cevap dilekçesinde, kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olduğunu, davacının iddialarını yazılı delille kanıtlaması gerektiği, davalının davacıya alacak borç ilişkisi kapsamında borç verdiğini karşılığında senet aldığını, alınan senedin kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle ilgili olmadığını, sözleşmede senet verildiğinin yazılmamış olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davası olmakla, davacı … gerçek kişi olup, tacir olduğuna dair dosyada delil ve belge bulunmamaktadır. Ayrıca mahkememizin 30/06/2022 tarihli ön inceleme duruşmasında alacak borç ilişkisinin tespiti bakımandan davalı tarafın defterlerinin ve dayanak belgelerinin yerlerinin bilirkişi incelemesine esas olmak üzere bildirilmesi için kesin süre verildiği, davalı tarafça defterlerin ve dayanak belgenin yeri bildirilmediği takdirde diğer tarafın iddialarının kabul edilebileceğinin ihtar edildiği, davalının defter ve dayanak belgelerinin yerlerini bildirmediği, bilirkişi incelemesinde de defter ve belgelerin yeri bildirilmediğinden alacak borç ilişkisinin tespit edilemediği belirlenmiştir. Mahkememizce, ihtaratlı ara karara rağmen davalı tarafından ticari defterler ve alacak borç ilişkisine dair dayanak belgeler sunulmadığından taraflar arasındaki temel hukuki ilişkinin kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilmiştir. Tarafların sıfatı ve temel ilişkinin eser niteliğine göre kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olmayıp, asliye hukuk mahkemesidir. Yine davacının tacir olmadığı ve buna bağlı olarak ticari işletmesinin bulunmadığı, tabiatıyla harici satım- alım sözleşmesinden kaynaklandığı iddia ve icra takibine konu edilen alacakla ilgili menfi tespit talebinin davacı taraf yönünden ticari işletme kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacının kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirmeyeceği için işbu davaya bakma görevinin mahkememize değil, asliye hukuk mahkemesine ait olduğu anlaşıldığından, TTK’nun 4 ve 5. madde hükümleri çerçevesinde mahkememizin görevsizliğine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili tarafından verilen 17.01.2023 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesi ile özetle; Yerel mahkeme karar gerekçesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklandığının ifade edildiğini, ancak taraflar arasındaki uyuşmazlığın kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmadığını, davacı yanın müvekkillinden borç para aldığını, müvekkiline senet verdiğini, 20.01.2019 tanzim tarihli 04.01.2021 vade tarihli 15.000-USD bedelli senedin, davacı tarafından müvekkilinden nakden alınan 15.000-USD borcun karşılığı olduğunu, senet bedelinin nakden alındığının senet içerisinde açıkça yazılı olduğunu, vade tarihinde borcun ödenmemesi üzerine müvekkilinin defalarca davacı borçludan borcunu ödemesini istediğini, ancak borcun ödenmemesi üzerine önce ihtiyati haciz kararı alındığını akabinde de takip işlemlerine devam edildiğini, davacı borçlu ile müvekkili arasındaki dava konusu kambiyo ilişkisinin davacının iddia ettiği gibi taraflar arasındaki Karşıyaka 2. Noterliği 05.08.2009 Tarih 29040 yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesine bağlı ve/veya teminatı niteliğinde olmayıp yukarıda izah ettikleri üzere bağımsız bir alacak borç ilişkisi olduğunu, aksini iddia eden davacının iddiasını senetle ispat etmesinin gerektiğini, taraflar arasındaki 05.08.2009 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi incelendiğinde de herhangi bir kambiyo ilişkisinden bahsedilmediğinin görüleceğini, 27.12.2022 tarihli bilirkişi raporunda da bu hususun belirtildiğini, takip konusu senedin taraflar arasındaki KKİS’den kaynaklandığına dair davacı yanın soyut ve gerçek dışı iddiaları dışında hiçbir delil ve belgenin olmadığını, hal böyle iken yerel mahkemenin, bağımsız bir borç ilişkisini gösterir kambiyo senedine rağmen taraflar arasındaki uyuşmazlığın KKİS den kaynaklandığını gerekçe göstermesinin yasaya ve emsal Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, yerel mahkemece ticari defterlerini sunmamalarını da kararına gerekçe gösterdiğini, davacı yanın delil olarak müvekkilinin ticari defterlerine dayanmadığını, davacı yanın dava dilekçesinde delil olarak dayanmadığının açıkça görüldüğünü, taraflarınca da ticari defterlerinin delil olarak sunulmadığını, taraflarca delil olarak sunulmamış olan ticari defterler ile ilgili mahkemece, defterlerin sunulması için ara karar tesis edilerek, aksi halde davacının iddialarının kabul edilmiş olacağının ihtar edilmesi ve kesin süre verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, 30.06.2022 tarihli ön inceleme duruşması sonrasında bu hususda itirazlarını yazılı olarak mahkemeye sunduklarını, buna rağmen dosyanın ticari defterlerin incelenmesi için bilirkişiye verildiğini, hukuk hakiminin taraf delilleri ile bağlı olduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince, taraflarca delil olarak gösterilmemiş olan ticari defterleri sunmaları için süre verilmiş olması ve hatta sunmamaları halinde karşı tarafın iddialarını kabul etmiş sayılacaklarının ihtar edilmesinin, mahkemenin tarafsızlığını da şüpheye düşürdüğünü, kaldı ki davacı yanın kambiyo senedinin kendisi tarafından düzenlendiğini ikrar ettiğini, senet içeriğinden bedelin nakden alındığının yazılı olduğunu, aksinin ancak senetle ispat kuralı gereğince senetle ispat olunabileceğini, yukarıdaki istinaf sebeplerinden ayrı olarak; davacı borçlu ile müvekkili arasındaki dava konusu kambiyo ilişkisi davacının iddia ettiği gibi taraflar arasındaki Karşıyaka 2. Noterliği 05.08.2009 Tarih 29040 Yevmiye numaralı Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine bağlı ve/veya teminatı niteliğinde olmadığını, izah ettikleri üzere bağımsız bir alacak-borç ilişkisi olduğunu, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenicilerin arsa sahiplerine akdin ifasına teminat olarak senet, çek gibi kambiyo evrakı vermeleri yaygın olmakla birlikte, arsa sahibinin yükleniciye KKİS’ne bağlı olarak senet verdiğini iddia etmesi ticari teamüllere ve hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, taraflar arasındaki 05.08.2009 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi incelendiğinde de herhangi bir kambiyo ilişkisinden bahsedilmediğinin görüleceğini, ayrıca taraflar arasındaki KKİS gereğince yapılacak işin kambiyo takibinden çok önce bitirildiğini, yapı kullanım izin belgelerinin 19.02.2019 tarihinde alındığını ve davacı borçlunun sözleşme gereği hak etmiş olduğu bağımsız bölümü teslim aldığını, sözleşme gereği müvekkiline hakediş olarak devretmesi gereken arsa payını da devrettiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte madem teminat senedi varmış aradan geçen iki yıl içinde neden teminat senedinin iadesi için hiçbir işlem yapılmadığını anlayamadıklarını, davacı yanın müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellemek için gerçek dışı iddialar ile eldeki davayı açtığını, iyi niyetli müvekkilinin kendisinden borç isteyen davacı borçluya güvenerek borç verdiğini ve neticesinde alacağını iade alamadığını, eldeki davanın mutlak ticari dava olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Ticaret mahkemesi olduğunu, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2019/6433 E., 2020/697 K. sayılı emsal kararında; “…Dava, dolandırıldığını iddia ederek, bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince, “Borçlar Kanununda düzenlenen ikrah nedenine dayalı olan davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulduğunu, Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, “Uyuşmazlığın kambiyo senedinden kaynaklandığı ve ticari dava olduğu gerekçesiyle” görevsizlik kararı verdiğini, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine ait olduğunu, ticari davaların, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrıldığını, nispi ticari davaların, TTK’nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilen davalar olduğunu, buna göre, her iki tarafın da “ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davaların ticari dava sayıldığını, mutlak ticari davaların ise, tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklar olduğunu, TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıkların mutlak ticari davalar olduğunu, TTK’nın 4/1-a maddesinde, “TTK’da öngörülen” hususlardan kaynaklanan hukuk davaları, mutlak ticari davalar arasında sayıldığını, kambiyo senetlerinin, 6102 sayılı TTK’nın 670 ve devamı maddelerinde düzenlendiğini, bu nedenle, TTK’da düzenlenmiş olan kambiyo senedinden kaynaklanan hukuk davaları, mutlak ticari dava olup, aynı Kanunun 5/1. maddesi gereğince uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde çözümlenmesinin gerektiğini, somut olayda davanın, kambiyo senedi özelliklerini taşıyan bonodan kaynaklanmakta olup, TTK’nın 4/1-a ve 5/1 maddeleri gereğince, mutlak ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın ticaret mahkemesi tarafından çözümlenmesi gerektiği belirtilmek sureti ile kambiyo senedinden kaynaklanan uyuşmazlıkların mutlak ticari dava olduğunu ve davaya Asliye Ticaret Mahkemesince bakılması gerektiğininin açıkça belirttiğini, eldeki dava menfi tespit davası olmakla, dava şartı olan arabuluculuk ön koşulunun yerine getirilmediğini, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerekirken görevsizlik kararı verilmesinin de uyul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın kaldırılmasının gerektiğini, bu nedenlerle, istinaf başvurularının kabulü ile, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.12.2022 tarihli 2022/200 E, 2022/980 K. Sayılı davanın göreve ilişkin usul şartı noksanlığı bulunması nedeni ile reddi kararının kaldırılmasına ve davanın esasdan reddine, haksız ve kötü niyetli olarak açılan dava nedeniyle davacı aleyhine takip değerinin %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında, HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, 15.000 ABD doları bedelli 04.01.2021 tarihli ödeme gününün 20.12.2019 keşide tarihli bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, davacı dava dilekçesinde anılan bononun kat karşılığı inşaat sözleşmesi karşılığında verildiğini ve davalının edimlerini yerine getirmediği iddiasıyla, davalı vekili ise, davacının iddialarının doğru olmadığını, senet üzerinde ”nakden” ibaresinin bulunduğu, bu nedenle davalı aleyhine icra takibine girişildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş olup, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.12.2022 tarih ve 2022/200 Esas, 2022/980 Karar sayılı ilamı ile, anılan bononun eser sözleşmesi nedeniyle verildiğinden bahisle davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesinde olduğundan bahisle görevsilik kararı verilmiş, anılan kararı davalının istinaf ettiği görülmüştür.
Her ne kadar davacı dava dilekçesinde anılan bononun kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle verildiğini iddia etmiş ise de, borçlu olmadığının tespiti istenilen bono üzerinde ”nakden” iabresi mevcut olup, davacı anılan bononun eser sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin yazılı bir belge, bilgi ve başkaca da bir belge sunmadığından, yalnızca davacı iddiası dikkate alınarak anılan bononun eser sözleşmesi nedeniyle verildiğini kabul etmek mümkün değildir.
Mahkemece davacı iddiası, davalı beyanları ve dosyadaki tüm deliller değerlendirilmek suretiyle vasıflandırma yapılması gerekmektedir. HMK’nın 31.maddesi; ”Hakim Türk Hukuku’nu resen uygular” hükümlerini içermekte olup, anılan bono üzerinde ”nakden verilmiştir” ibaresi olduğundan ve bononun eser sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin davacı tarafından herhangi bir yazılı delil sunulmadığından, görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olup, taraf delillerini toplayıp, esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Belirtilen nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının, 6100 HMK’nın 353/(1)-a-3 maddesi uyarınca kaldırılarak, dosyanın görevli olan Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin, istinaf başvurusunun, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin görev yönünden KABULÜ ile,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.12.2022 tarih ve 2022/200 Esas, 2022/980 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/(1)-a-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince görevli olan Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Verilen kararın mahiyeti gereği, istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına, davalı vekili tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL istinaf peşin karar harcının, talebi halinde ilk derece mahkemesince yatıran davalıya iadesine,
5-Davalı vekili tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, yapılan istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden kurulacak hükümde değerlendirmeye alınmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-c maddesi gereğince, kesin olmak üzere 02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.