Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/251 E. 2023/243 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/251
KARAR NO : 2023/243

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/265
TALEP TARİHİ : 20.12.2022
ARA KARAR TARİHİ : 11.01.2023
TALEP : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 22.02.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 23.02.2023

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/265 Esas sayılı dosyasından verilen 11.01.2022 tarihli ara kararının istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen 20.12.2022 tarihli ihtiyati tedbir istemli dilekçesi ile özetle; Davalı firmanın kusuru ile genel gider kaybı, müteahhit hak kaybı, işçilik verimlilik kaybı, uygulama projesi maliyet kaybı, mimari ve iç mimari proje hazırlanması gibi konularda oluşan hak mahrumiyeti ve ek maliyetler gerçekleştiğini ve müvekkili firmanın tazminat hakkı doğduğunu, bu durumun sözleşmenin 10 ve 38.a maddelerinde belirtilen durumların ortaya çıkması ile gerçekleştiğini, 14.maddede bahsedilen ilave maliyetlerin belirlenerek müvekkili firmaya ödenmesi gerektiğinin ispatlandığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin bedeli ve süresinin belli olduğunu, bu süre içerisinde müteahhidin alması gereken genel gider ve kar marjının sözleşmenin 6.maddesinin 8 ve 9.bendlerinde açıkça yazdığını, ancak 183 gün iş süresi olan bir sözleşme için 227 gün ek süre verilmiş olmasının müvekkili şirketin uğradığı ve dava konusu edilen alacağı ile yaşanan mağduriyeti yeterince açıkladığını, davalı şirkete ait …nin büyük hissedarının yabancı bir fona ait olan şirket olduğunu, bu tip fonların sahip oldukları şirketleri ticari faaliyet kapsamında satabildiklerini, bu bağlamda …nin de satışının gündemde olduğunun ve pazarlıkların sürdüğünün bilindiğini, böyle bir satış gerçekleştiğinde işbu dava konusu alacağın (ki 7 milyon civarında) tahsilinin tehlikeye girdiğini bildirerek, müvekkili şirketin dava konusu alacağının garanti/teminat altına alınması için davalı şirketin üçüncü kişilere devrini önler mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 09.01.2023 UYAP tanzim tarihli cevap dilekçesi ile özetle; Uyuşmazlık konusunun para alacağı olduğunu ve bu tür davalarda ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, eldeki davanın belirsiz alacak davası şeklinde 50.000,00 TL üzerinden harçlandırılarak açıldığını, iddia konusu 7.000.000,000 TL alacak ile ilgili açılmış bir dava bulunmadığını, kaldı ki hastanenin davalı şirkete ait olduğunu ve hastane ruhsatının başka bir şirkete devrinin hukuken mümkün olmadığını, ihtiyati tedbir talebinde teminat yatırılması gerektiğini bildirerek, tedbir talebinin reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 2022/265 Esas sayılı dosyasından verilen 11.01.2023 tarihli ara kararında özetle; “…Talep, HMK’nun 389 vd.madde hükümlerine göre ileri sürülmüş ihtiyati tedbire ilişkindir. Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir (HMK.m.389/1). Kanun metninden açıkça anlaşıldığı üzere ancak uyuşmazlık konusu şey üzerine ihtiyati tedbir konulabilir. Uyuşmazlık konusu para alacağı ise, anılan hükmün uygulanması mümkün değildir. Olaya gelince, eldeki davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan genel gider kaybı, fırsat kaybı, işçilik verimlilik kaybı ve işçilik fiyat farkı kalemlerinden oluşan 50.000,00 TL para alacağına ilişkin olduğu aşikardır. Bu durumda, uyuşmazlık konusunu para alacağının teşkil etmesine göre, HMK’nun 389 vd.maddelerinde öngörülen şartları taşımayan, davacı vekilinin davalı şirketin üçüncü kişilere devrini önler mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine” dair ara karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili tarafından verilen 26.01.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle: Yerel Mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verdiğini, dilekçelerinde ayrıntılı olarak belirtilen ilgili Yargıtay kararlarınında bu doğrultuda olduğu üzere, HMK’nın 390/3. maddesi ile ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat aranmadığını, dava konusu edilen alacak ve tedbir istemi konusunda yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğini, dava konusunun müvekkil firmanın ilgili protokolünün 3.4. Maddesinde bahsedilen hak arayışından ibaret olduğunu, ….nin satışının gündemde olduğu ve pazarlıkların sürdüğünün bilindiğini, bu duruma ilişkin somut ve yazılı bir delil sunulması taraflarınca beklenemeyip bu tür ticari görüşmelerin gizli yürütüldüğünü, dava konusu alacağının kaanatle 7 milyon civarında olduğunu, tahsilinin de tehlikeye girdiğini, ileride alacakları tahsilin imkansız hale gelmemesine sebebiyet vermemesi adına tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, istinaf başvurularının kabulü ile
davalı şirket hakkında şirketin 3. kişilere devrini önler mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesine yanıt dilekçesinde özetle; Davacı 20.12.2022 tarihli dilekçesinde davalı şirketin satışının gündemde olduğu yönünde hiçbir belgeye dayanmayan soyut iddiayı ileri sürmek suretiyle davalı şirketin 3. Kişilere devrini önler mahiyette ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, davacının ihtiyati tedbir talebinin HMK ve dosya içeriğine aykırı olduğu yönünde 09.01.2023 tarihli dilekçe ile itiraz edildiğini, Mahkeme 11.01.2023 tarihli ara kararında gerekçelerini bildirmek sureti ile ihtiyati tedbir talebinin HMK 389 maddede öngörülen şartları taşımadığından reddine karar verdiğini, davacının yasal düzenlemelere aykırı istinaf isteminin reddine, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
İhtiyati tedbir, 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılması ile hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilebilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir müessesesi kabul edilmiştir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkında iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1).
Dava, eser sözleşmesi nedeniyle alacak talebine ilişkindir. İhtiyati tedbir; uyuşmazlık konusu hakkında verilebilen bir geçici koruma olup, eldeki davada uyuşmazlığın konusunun para alacağı olması nedeniyle mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararı yerindedir.
Dosya kapsamı, mahkeme gerekçesi ve yapılan değerlendirmeye göre; mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği görüşü oluşmuş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/265 Esas sayılı dosyasından verilen 11.01.2022 tarihli kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 296,40 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile kalan 116,50 TL harç bedelinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca kesin olmak üzere, 22.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.