Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/244 E. 2023/1871 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/244
KARAR NO : 2023/1871

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/810
KARAR NO : 2022/569
DAVA TARİHİ : 21/07/2021
KARAR TARİHİ : 23/06/2022
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklana)
KARAR TARİHİ : 14.12.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 15.12.2023

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.06.2022 tarih ve 2021/810 Esas, 2022/569 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen verilen dava dilekçesi ile özetle; Müvekkil … Şti. ile … Şti., 29.06.2013 tarihli imal ve teslim sözleşmesi uyarınca “… tam otomatik yatay balya presi ve konveyör bant” makinasının imali ve teslimi konusunda anlaştıkları, sözleşmeye konu malın finansmanı, dava dışı … Finansal Kiralama Anonim Ortaklığı tarafından sağlanarak davalı makina …. Şti. tarafından müvekkile teslim edildiği, söz konusu malın garanti süresi içerisinde hidrolik bloğu arızalandığı, hidrolik bloğu, debi valfi ile birlikte garanti kapsamında 06.09.2013 tarihinde davalı satıcı firma … Şti. tarafından değiştirildiği akabinde, söz konusu makinanın debi valfi arızalandığı, debi valfi garanti kapsamında 10.09.2013 tarihinde davalı satıcı firma tarafından değiştirildiği, yine söz konusu mal, 07.02.2014 tarihinde arızalandığı, 11.02.2014 tarihinde davalı satıcı firma tarafından muhtelif parçalar değiştirildiği, makinanın patlak pistonu tamir gördüğü, söz konusu mal, 13.02.2014, 02.03.2014, 12.03.2014, 02.04.2014 ve 25.04.2014 tarihlerinde aynı ya da farklı parçaların bozulması nedeni ile arızalandığı ve gerek müvekkilin çabaları gerek ise davalı satıcı firmanın yardımları ile tamir edildiği, son olarak 26.05.2014 tarihinde arızalanan mal tekrar tamir edildi ise de kullanılamaz durumda ve hurda vaziyette olduğu, Devrek Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 18.09.2014 tarih ve 2014/5 D.İş Esas -2014/5 Karar sayılı dosyasında 24.11.2014 tarihli bilirkişi raporunda malın ayıplı olduğu tespit edildiği, davalı aleyhinde, Devrek İcra Müdürlüğü’nün 2018/1903 Esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takiplerde haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, davalının 21.05.2018 tarihinde borca ve fer’ilerine, İcra Müdürlüğü’nün yetkisine itiraz ettiği, takibin durdurulduğu, yetkili icra dairesi olan Torbalı İcra Müdürlüğü’ne gönderildiği, davalı aleyhinde bu defa Torbalı İcra Müdürlüğü’nün 2020/2040 Esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takiplerde haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, davalı 16.07.2020 tarihinde borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, takibin durdurulduğu, davalının Torbalı İcra Müdürlüğü’nün 2020/2040 Esas sayılı takip dosyası ile yaptıkları icra takibine ve borca yaptığı itirazın iptaline; alacağın %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile özetle; Taraflar arasındaki sözleşmenin 18. Maddesi uyarınca; Sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların tahkim yolu ile çözülmesi kararlaştırılmış olup, İzmir Ticaret Odası tahkim merkezi olarak belirlendiği, davacı tarafça da tahkim yoluna gidilmiş ve İzmir Ticaret Odası Uzlaştırma ve Tahkim Merkezince, taraflardan birinin oda üyesi olmaması nedeniyle tahkim başvurusu reddedildiği, söz konusu karara karşı davacı tarafça İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/915 E. 2016/253 K. Sayılı dosyasında itiraz edildiği, davacının İzmir Ticaret Odası yerine müvekkil şirketi davalı gösterdiğinden davasının husumet yokluğundan dolayı reddedildiğini, tahkim ilk itirazlarının kabulü ile dosyada görevsizlik kararı verilmesini ve davanın reddine, söz konusu arızaların garanti kapsamında olmamasına ve davacı kusurundan kaynaklanmasına rağmen müvekkil şirket tarafından kusursuz şekilde giderildiği ve dilekçe ekinde sunulu davacı imzasına havi servis formlarında da görüleceği üzere çalışır vaziyette teslim edildiği, davacının sözleşme konusu makine ile ilgili herhangi bir zararı bulunmadığı gibi makineyi hurda bedelle sattığı iddiası da gerçeğe aykırı olduğu, öncelikle ilk itirazları ve zamanaşımı yönünden davanın reddine, aksi takdirde usul ve esas yönünden hukuka açıkça aykırı olan davanın reddine, kötü niyetle iş bu icra takibi ve davayı açan davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 23.06.2022 tarih ve 2021/810 Esas, 2022/569 Karar sayılı kararı ile özetle; ”… taraflar arasında imzalanan 02/07/2013 tarihli sözleşmede uyuşmazlıkların çözümü noktasında İzmir Ticaret Odası nezdinde yetkilendirilme yapıldığı, her ne kadar davacının başvurusu reddedilmiş ise de Yargıtay İlamında da atıf yapıldığı üzere, Mahkemeden hakem seçiminin talep edilebilir olduğu, davacının başvurabileceği yolun henüz tüketilmediği, tahkim şartı yerine getirilmeksizin iş bu davanın ikame edildiği, davalı vekilinin süresi içerisinde sunmuş olduğu cevap dilekçesinde tahkim itirazında bulunduğu, belirtilen gerekçeler dahilinde itirazın yerinde olduğu anlaşılmakla, davanın usulden reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili tarafından verilen 03.10.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile özetle;
– 27.12.2021 tarihli delil listelerinde gösterilen ve ilgili kararları yine taraflarınca dava dosyasına sunulan İzmir Ticaret Odası Ticari Tahkim Bürosu’nun 02.07.2015 tarih ve B-22-1-55-19405 sayılı kararını havi İzmir Ticaret Odası Ticari Tahkim Bürosu dava dosyası (23872 referans no’lu) ve İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu’nun 28.07.2015 tarih ve 118 sayılı kararını havi İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu itiraz dosyası dava dosyasına celbedilmeden mahkemece eksik inceleme sonucunda karar verildiğini, (İlgili kararların EK’te tekraren sunduklarını),
– İzmir Ticaret Odası Ticari Tahkim Bürosu’nun 02.07.2015 tarih ve B-22-1-55-19405 sayılı kararı ile sözleşmedeki tarafların İzmir Ticaret Odası’nın kayıtlı üyesi olmadığının tespit edildiğinden bahisle ve tahkim şartlarının gerçekleşmemesi nedeni ile Oda Ticari Uzlaştırma ve Ticari Tahkim Esasları’nın 1. maddesi ve 11. maddesi 7 no’lu bendi gereğince Ticari Tahkim Bürosu tarfından reddedildiğini, itirazları üzerine ise bu defa İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu’nun 28.07.2015 tarih ve 118 sayılı kararı ile itirazın reddedildiğinden uyuşmazlığın tahkime elverişli olmadığını, hükümsüz, tesirsiz ya da özellikle de uygulanmasının imkansız olduğu hususu, İzmir Ticaret Odası Ticari Tahkim Bürosu’nun vermiş olduğu karar ve bu karara itirazları sonucunda İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulunca verilen itirazın reddi kararları içeriği ve gerekçelerinden anlaşıldığından mahkemenin davaya bakmaktan imtina etmesinin kanuna ve hukuka aykırı olduğunu,
-Söz konusu 29.06.2013 tarihli imal ve satış sözleşmesi davalı firma tarafından tanzim edilmiş, tahkim şartı da bu firma tarafından sözleşmeye eklendiğini, davalı firmanın müvekkilini tahkim konusunda açıkça yanılttığını, davalı firma basiretli bir tacir gibi davransa idi İzmir Ticaret Odası’na üye olmadığı ve bu nedenle tahkimin hükümsüz, elverişsiz ve imkansız olduğunu bile bile sözleşmeye tahkim şartını koymayacağını, müvekkilin tahkim şartını sonradan farkettiğini, tecrübesizliği ve bilgisizliği, davalıya bu konuda itimat etmesi nedeni ile sözleşmeyi imzaladığını, yine de iyi niyeti ile dava açmadan önce dava şartı olması nedeni ile tahkim yoluna başvurduğunu, uyuşmazlığın tahkime elverişsiz, hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkânsız olduğunun İzmir Ticaret Odası Ticari Tahkim Bürosu’na müracaat edildikten sonra öğrenildiğini,
-İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/915 Esas sayılı kararı ve bu kararın temyizi sonucu verilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/8263 Esas, 2018/150 Karar sayılı ilamı ile 6100 sayılı HMK 416/2-c bendine göre mahkemeden hakem seçiminin istenebilecek olması karşısında hukuki yararı bulunmadığından verilen kararda usule ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından tüm itirazların reddi ile hükmün onanmasına ilişkin karara Yerel Mahkemece atıf yapılarak karar verildiğini, söz konusu kararların davacı aleyhine kesinleşmiş olsalar da hukuka aykırı ve hatalı kararlar olduğunu, yanlış kararlar üzerine kurgulanan, bu kararlar dayanak yapılan kararların da yanlış olacağını,
-Somut olayda HMK 416.maddeye göre hakemlerin seçilmesine dair maddenin uygulanma imkanı bulunmadığını, taraflar adı geçen sözleşme ile tahkim şartını kabul ettiklerini ve tahkim yerini belirledikleri, hakem ya da hakemlerin seçimini belirlemediklerini, kaldı ki tahkim merciinin esasa girmeden müvekkilin müracaatını tarafların İzmir Ticaret Odası’nın kayıtlı üyesi olmadığından bahisle ve tahkim şartlarının gerçekleşmemesi nedeni ile esasa girmeden usulden reddettiğini, müracaatları kabul edilip tahkim yargılasa ve taraflar hakem seçimi konusunda anlaşamasa idi anılan maddenin devreye girebileceğini,
-Yüksek Mahkemece yukarıda açıklanan sebeplerle kararın ortadan kaldırılmasının kabul edilmemesi halinde terditli olarak yerel mahkemece usulden red kararı vermek yerine usul ekonomisi gereğince HMK 412/5. Fıkrasında işlem yapılıp dava dosyasının mahkemece ilgili hakem veya hakem kuruluna gönderilmesi gerekirken bunun yapılmasının hukuka aykırı olduğunu,
-Davalının iyi niyetli olmadığı gibi bu aşamadan sonra tahkim yoluna gidilmesinde hukuki fayda ve kanuni zorunluluk olmadığını, tahkim şartı konusunda davalının müvekkilini açıkça yanılttığından davalının tahkim itirazının anılan nedenlerle reddedilmesi gerektiği,
-Mahkemece davalı yararına hükmedilen vekalet ücretinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu,
Belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı mal bedelinin tahsili istemiyle başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

İlk derece mahkemesi tarafından tahkim şartı yerine getirilmeksizin dava açıldığından bahisle davanın usulden reddine karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından istinaf edildiği görülmüştür.
Taraflar arasında 29.06.2013 tarihli makina imalatı konulu eser sözleşmesi yapıldığı, davacının iş sahibi, davalının ise yüklenici olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında yapılan 29.06.2013 tarihli sözleşmenin 18. maddesine göre sözleşmeden doğacak uyuşmazlıkların İzmir Ticaret Odası ticari uzlaştırma ve ticari tahkim esasları hükümleri uyarınca tahkim yoluyla çözülmesinin kararlaştırıldığı, davacı tarafça sözleşmede öngörülen tahkim şartı nedeniyle önce 24.06.2015 tarihinde İzmir Ticaret Odası Tahkim Bürosuna başvuru yapıldığı, İzmir Ticaret Odası Tahkim Bürosu tarafından uyuşmazlığın taraflarının İzmir Ticaret Odasında kayıtlı olmadığından başvurunun reddedildiği, davacı tarafça bu karara itiraz edilmesi üzerine İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulunun 28.07.2015 tarihli ve 118 sayılı kararıyla itirazın reddine karar verildiği, davacı tarafça İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulunun 28.07.2015 tarihli ve 118 sayılı kararının iptali istemiyle İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açıldığı, İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/915 Esas ve 2016/253 Karar sayılı kararı ile İzmir Ticaret Odası Yönetim Kuruluna karşı herhangi bir husumet yöneltmediği, husumetin tahkim şartının uygulanmasını isteyen ve sözleşmeye taraf olan … Şti’ne karşı yöneltildiğinden davanın sıfat yokluğunda reddine karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/8263 Esas, 2018/150 Karar sayılı ilamı ile verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, 6100 sayılı HMK 416/2-c bendine göre mahkemeden hakem seçiminin istenebilecek olması karşısında hukuki yararının bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının yerinde olmadığına karar verildiği; davacı tarafça bu kez Devrek İcra Müdürlüğü’nde 21.05.2018 tarihinde davalı hakkında ayıplı mal bedelinin tahsili istemiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının takibe ve icra dairesinin yetkisine itiraz etmesi üzerine icra dosyasının Torbalı İcra Müdürlüğüne gönderildiği, Torbalı İcra Müdürlüğü tarafından gönderilen ödeme emrine davalının itirazı üzerine davacı tarafça Torbalı 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) itirazın iptali davası açıldığı, Torbalı 2.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevli mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği ve dosyanın gönderildiği İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise tahkim şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
HMK’nun 116. Maddesinde “(1) İlk itirazlar aşağıdakilerden ibarettir: a) Kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazı. b) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı….” 117/1 maddesinde ise “ilk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi halde dinlenemez.” hükümleri, HMK’nun 413/1 maddesinde ise “Tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan bir uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı taraf tahkim ilk itirazında bulunabilir. Bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkansız değil ise mahkeme tahkim itirazını kabul eder ve davayı usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Kişiler arasında çıkan ihtilâfların kural olarak mahkemeler eliyle çözülmesi gerekir ise de, taraflar imzaladıkları sözleşmede ihtilâfın hakemler eliyle çözümlenmesini (tahkim şartı) kararlaştırabilecekleri gibi, asıl sözleşmeden müstakil olarak hakem sözleşmesi de imzalayabilirler. Ancak tahkim iradesi hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açık ve kesin olmalı, tarafların ihtilâfın hakemde görülmesi iradesi kararlı bulunmalıdır.
Bu kapsamda tacir olan tarafların imzaladıkları 29.06.2013 tarihli sözleşmeden doğacak uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözüleceğini kararlaştırdıklarından tahkim şartının geçerli olduğu, uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu, İzmir Ticaret Odası Tahkim Bürosu ve İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulunun red kararları karşısında davacı tarafın HMK madde 416/2-c maddesine göre hakem seçiminin mahkeme tarafından yapılmasını talep edebileceğinden tahkim şartının uygulanmasının imkansız olduğundan söz edilemeyeceği, tacir olan davacının basiretli tacir olmanın gereği olarak davalı tarafça tahkim konusunda yanıltılmasının mümkün olamayacağı ve HMK 412/5.maddesinin yargılama sırasında tarafların tahkim yoluna başvurma konusunda anlaşmaları halinde dava dosyasının mahkemece ilgili hakem veya hakem kuruluna gönderileceğinden davacı vekilinin bu husustaki istinaf istemi yerinde görülmemiş; somut olayda tahkim sözleşmesinin hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkansız olmadığından mahkemece tahkim ilk itirazının kabulüne ve davanın usulden reddine ilişkin kararında usule ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Ancak ilk derece mahkemesince tahkim ilk itirazının kabulüne ve davanın usulden reddine karar verildiği halde karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesine göre davalı yararına davanın görüldüğü mahkemeye göre bu tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunması gerektiği halde tarifenin üçüncü kısımda yazılı vekalet ücretine hükmedilmesi usule ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin bu husustaki istinaf istemi yerinde görülmüştür.
Dosya kapsamı, mahkeme gerekçesi ve yapılan değerlendirmeye göre; yasal düzenlemeler ve yargısal içtihatlar karşısında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince kaldırılarak, Dairemizce yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile,
2-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.06.2022 tarih ve 2021/810 Esas, 2022/569 Karar sayılı kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/(1)-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın HMK 114.maddesinin 1.fıkrasının (ı) bendi gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında yatırılan 2.586,00-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 2.316,15 TL harcın karar talebi halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne karar verildiğinden, davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
9-Davacı vekili tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 27,00 TL tebliğ gideri masrafı olmak üzere toplam 247,70 TL yargılama giderinin, kararın mahiyeti gereği davacı üzerinde bırakılmasına,
10-HMK’nın 333/(1).maddesi gereğince artan gider ve delil avanslarının ilk derece mahkemesince ilgililerine iadesine,
11-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 14.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.