Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/229 E. 2023/279 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/229
KARAR NO : 2023/279

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/6
KARAR NO : 2022/867
DAVA TARİHİ : 23/12/2015
KARAR TARİHİ : 28/11/2022
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23.02.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 24.02.2023
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/11/2022 tarih ve 2022/6 Esas, 2022/867 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 01/02/2023 tarih ve 2023/211 Esas 2023/212 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İDDİA VE İSTEK:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davacı şirketin Aliağa’da bulunan fabrikasının yıllık bakım için fabrika duruşların da kullanılmak üzere Durum ve Şhel temin ve tedarik için açılan ihalede en uygun teklifi sunan davalı şirkete işin verildiği, iş bedelinin 147.500 TL olduğu, ancak yapılan sözleşme gereği davalının süresinde edimini yerine getirmemesi üzerine siparişler iptal edilip (sözleşmenin feshedilerek) işin 2. En uygun tebliğ veren dava dışı … Makine Firmasına 88.930 USD- (199.185,41 TL) bedel ile yaptırıldığı, bun göre devalının edimini yerine getirmemesi nedeniyle davacının 51.685 TL zarara uğradığı bu konuda yapılan icra takibine de itiraz edildiği,” iddiası ile itirazın iptaline, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “yetki itirazında bulunduklarını, esasen sözleşmenin haksız feshedildiğini” savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 12/03/2019 tarih ve 2015/713 Esas, 2019/131 Karar sayılı kararında özetle;.”davacının tek taraflı feshinin haksız olduğu” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 06/12/2021 tarih ve 2020/930 E. 2020/1612 K. Sayılı kararında özetle; “yüklenicinin süresinde işi tamamlayıp teslim ettiğini kanıtlayamadığı, davacının feshinin haklı olduğu ve menfi zararı isteyebileceği, bu doğrultuda ek rapor alınması veya yeni bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği” gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmıştır.
Kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesinin 28/11/2022 tarih ve 2022/6 E. 2022/867 K. Sayılı kararında özetle; “Davanın kabulü ile, davalının Aliağa İcra müdürlüğünün 2015/374 esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, İcra inkar tazminatı talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; “İcra inkar tazminatı verilmesi gerektiğini, şirketin alacağının likit ve muayyen olduğunu” ifade ederek, mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi isteği ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; “davacı tarafından makul süre verilmediğini, feshin haksız olduğunu” ifade ederek, mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi isteği ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
KANITLAR, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Taraflar arasında; davacı şirketin Aliağa’da bulunan fabrikasının yıllık bakımı için kullanılmak üzere Drum ve Shell temin ve tedarikinin davalı yüklenici tarafından sağlanması için 147.000 TL bedel karşılığında sözleşme yapıldığı, sözleşmenin davacı iş sahibince tek taraflı olarak feshedildiği ve yeni bir yüklenici ile sözleşme yapıldığı konularında uyuşmazlık mevcut değildir.
Uyuşmazlık; sözleşmenin tek taraflı feshinin haklı olup olmadığı, buna göre davacının yeni yükleniciye ödediği bedel farkı ile ilgili olarak uğradığını iddia ettiği zararın tazmin edilme koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesince; yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, 12/03/2019 tarih ve 2015/713 E. 2019/131 K. Sayılı karar ile “feshin haksız olduğu” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş olup, iş bu karar İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 06/12/2021 tarih ve 2020/930 E. 2021/1612 K. Sayılı ilamı ile “feshin haklı olduğu ve davacının menfi zararının tazmini isteyebileceği, buna göre bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği” gerekçesi ile kaldırılmıştır. Kaldırma sonrası mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmakla birlikte, 28/11/2021 tarih ve 2022/6 E. 2022/867 K. Sayılı karar ile “kaldırma öncesi karardaki mahkeme görüşünde herhangi bir değişiklik olmadığı, ancak istinaf kararına direnme yetkisi bulunmadığından bu doğrultuda karar verilmesi gerektiği” gerekçesi ile davanın kabulüne, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatı isteğinin de reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararın ise; davacı vekili tarafından “icra tazminatı verilmesi gerektiği”, davalı vekili tarafından ise “davacı tarafından makul süre verilmediği için feshin haksız olduğu ve davanın reddinin gerektiği” sebepleri ileri sürülerek istinaf kanun yoluna taşındığı anlaşılmıştır.
Mahkeme kararı; taraf vekillerinin istinaf sebepleri ile kamu düzeni gereği re’sen gözetilen hususlar ve dosyadaki tüm bilgi ve belgeler çerçevesinde incelenmekle aşağıdaki tespit ve kanaatlere varılmıştır:
1-Taraflar arasındaki eser sözleşmesi çerçevesinde; davacının davalıdan sipariş ederek tedarikini istediği ürünlerin teslim tarihlerinin Nisan 2014, 01/06/2014 ve son olarak da 15/06/2014 tarihleri olduğu, davacı iş sahibinin son teslim tarihinde ve buna yakın tarihlerde (öncesinde veya sonrasında) davalı yükleniciye herhangi bir süre vermeden, fesih bildiriminde de bulunmadan, 30/06/2014 tarihinde dava dışı ….Şti. ile sözleşme yaparak işi bu şirkete verdiği, sözleşme fesih bildirimini ise 03/07/2014 tarihinde yaptığı, son teslim tarihi olan 15/06/2014 ile fesih bildirim tarihi arasında ise tarafların iş teslimine dair yazışma ve görüşmelerinin sürdürüldüğü, hatta 01/07/2014 tarihinde de kesin vade konusunda görüşme yapıldığı, dosyadaki tüm belgelerle bilirkişi raporlarından tespit edilmiştir.
2-Bu tespitlerden iki sonuç ortaya çıkmaktadır: Birincisi; davalı yüklenicinin temerrüdünün gerçekleştiği son teslim tarihi olan 15/06/2014 tarihinde, kısa zaman aralıklarına ve yapılan görüşmelerden anlaşıldığı üzere işin teslime hazır olması için makul bir süre gerekmesine göre, süre verilmesini gerektirmeyen bir durum bulunmadığı halde, davacı iş sahibi TBK.’nın 123. Maddesi gereğince uygun bir süre vermemiştir. İkincisi ise; bu tarihte, hatta daha sonraki 01/07/2014 tarihli görüşmede dahi fesih bildiriminde bulunmayarak “derhal fesih” hakkını kullanmamış ve fesih bildirimi olmaksızın kısa süre içinde 30/06/2014 tarihinde işi başka yükleniciye sipariş etmiştir.
3-Bu durumda davacı iş sahibi davalı yüklenici ile işin vadesi görüşmelerini sürdürerek ve süresinde fesih bildiriminde bulunmayarak gecikmiş ifayı örtülü olarak kabul etmiş olmaktadır. Herhangi bir süre vermeyip derhal fesih hakkını kullanmadığı için de sözleşme süresiz hale gelmiştir.
4-Yukarıdaki tüm tespitler dosyadaki belgelerle sabit olduğu gibi, kaldırma öncesi alınan 05/10/2016 ve 03/07/2017 tarihli ve kaldırma sonrası alınan 31/10/2019 tarihli bilirkişi raporları ile de doğrulanmıştır. Bilirkişi raporları da birbirleri ile tutarlı ve örtüşür niteliktedir.
5-Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesinin 12/03/2019 tarihli kararı her ne kadar İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 06/12/2021 tarihli ilamı ile “işin tesliminin davalı tarafından kanıtlanamadığı ve süre verilmesini gerektiren bir durum bulunmadığı, dolayısıyla feshin haklı olduğu” gerekçesi ile kaldırılmış ise de, yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, davacı iş sahibinin hem makul bir süre verilmesi gereken bir durumda süre vermemesi, hem de derhal fesih hakkını kullanmadığı ve gecikmiş ifayı kabul etmiş sayılması karşısında, kısa süre içerisinde 30/06/2014 tarihinde dava dışı bir firma ile sözleşme yapması ve 03/07/2014 tarihinde de fesih bildiriminde bulunması TMK.’nın 2. Maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olduğu gibi, taraflar arasındaki hakkaniyet dengesine de uygun değildir.
6-Bu nedenlerle; davacı iş sahibinin tek taraflı feshi haksız olup, davalı yüklenicinin teklifi ile dava dışı yüklenici teklifi arasındaki bedel farkı zararına kendisi katlanmak zorundadır. Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
7-Ayrıca; davanın kabulüne karar verildiği halde buna uygun bir gerekçe oluşturulmadığı, kararın gerekçe kısmında davanın reddini destekleyen ifadeler yazılırken, hüküm kısmında kabul kararı verilerek gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulduğu görülmüştür. Bu tür bir uygulama ise HMK.’nın 297. Maddesi hükmüne aykırıdır.
Bütün bu açıklamalar doğrultusunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve tüm deliller toplanmış olup araştırılacak başka bir husus kalmadığından dairemizce HMK.’nın 353/b/2 maddesi gereğince “davanın reddi” yönünde karar verilmesi gerektiği değerlendirilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun KABULÜ ile; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/11/2022 tarih ve 2022/6 Esas, 2022/867 Karar sayılı kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/(1)-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
B) Esasa ilişkin aşağıdaki şekilde yeni hüküm tesisine:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davanın reddi nedeniyle alınması gereken 179,90 TL maktu ilam harcından, peşin alınan 27,70 TL harçtan mahsubu ile 152,20 TL’nin hazineye gelir kaydına,
3-Davanın reddine karar verilmiş olmakla, davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan ve ayrıntıları Uyap sisteminde kayıtlı bulunan 234,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı ilk derece yargılamasında vekille temsil edilimiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
C) İstinaf Yargılaması Bakımından:
1-Davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle,179,90 TL alınması gerekli istinaf maktu karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile 99,20 TL harç bedelinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
2-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafın istinaf isteminin kabulüne karar verildiğinden 883,00 TL istinaf nispi karar harcın talebi halinde ilk derece mahkemesi tarafından davalıya iadesine,
4-Davalı tarafından yatırılan 492,00 TL yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2/2. maddesi gereğince, dairemizce dosya hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilmesi nedeniyle herhangi bir vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nın 333/(1). maddesi gereğince artan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde ilgililerine iadesine,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara/vekillerine tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca dava değeri itibarıyla kesin olmak üzere 23/02/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.