Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1862 E. 2023/1676 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1862
KARAR NO : 2023/1676

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/633
ARA KARAR TARİHİ : 08.08.2023
İTİRAZ TARİHİ : 21.08.2023
ARA KARAR TARİHİ : 26.09.2023
DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
TALEP : İhtiyati Tedbirin Kaldırılması
KARAR TARİHİ : 09.11.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 10.11.2023

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/633 Esas sayılı dosyasından verilen 26.09.2023 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.

İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen ihtiyati tedbir istemli dava dilekçesi ile özetle; Davacı müvekkili şirket yetkilisi … ile 15/03/2023 tarihinde davalı … ile davacı müvekkiline ait … Mah. … Cad. No:…/… …/… adresine yapılan otele ilişkin listesi mevcut malzemelerin teslimi ve işlerin yapımına ilişkin olarak sözleşme imzalandığı, bu işlerin eksiksiz ve süresinde yapılması karşılığından ödeme olarak 3 adet çekin davalıya verildiği, davalı tarafından getirilen ürünler sözleşmede anlaşıldığı üzere … .., antrasit doğrama olarak getirildiği, camlar sözleşmede anlaşıldığı gibi gelmediği ve takılan tüm sinekliklerin ilk rüzgarda kırıldığı, sonuç olarak davalı tarafından getirilen malzemelerin tüm imalatında sıkıntı olduğunun tespit edildiği, iş bu nedenle davalıya teslim edilen çeklerin bedelsiz kaldığı, kaybolan bu çekler piyasada ticari itibari yüksek olan firmalardan biri olan davacı tarafından keşide edilmiş olduğundan ve çeklerin vadesi henüz gelmediğinden çeklerin vadesi geldiğinde çeklerin karşılığının bankadan tahsil edilme ihtimali bulunduğu, çeklerin bedelsiz kalmış olması nedeniyle davacı müvekkilinin davalıya hiçbir borcu ve sorumluluğunun bulunmadığı, davacı müvekkili şirket, çeki bankaya ibraz etme ihtimali olan varsa cirantaları tanımadığı ve kendileriyle hiçbir ticari bağının bulunmadığı, davalı varsa diğer cirantalarla birlikte kötü niyetli olarak hareket ederek bedelsiz kalmış olan çekleri tahsil yoluna girebileceği, davalının müvekkilinden alacağının bulunmadığı, çeklerin bankadan tahsil edilmesini engellemek ve müvekkilinin zarar görmemesi için tedbir amaçlı olarak, ilgili çeklere ödeme yasağı konulmasını, çeklerin ibraz edilmesi halinde çekler bedelsiz kalmasına rağmen ya tahsil edilecek ya da davacı müvekkili şirket ciddi anlamda icra tehdidi ile karşı karşıya kalacağı, iş bu nedenle, davacı müvekkili aleyhine açılacak herhangi bir icra takibinin, durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini etmiştir.

İlk derece mahkemesinin 2023/633 Esas sayılı dosyasından verilen 08.08.2023 tarihli ara kararı ile özetle; ”…Davanın tarafları arasında hüküm ifade etmek üzere; Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulüne,
1-Davaya konu …bank A.Ş’ye ait, keşidecisinin … Şirketi olduğu, 7917688 seri nolu, 15.08.2023 keşide tarihli ve 100.000,00 TL bedelli çek, …bank A.Ş’ye ait, keşidecisinin … Şirketi olduğu, 7917689 seri nolu, 30.08.2023 keşide tarihli ve 43.000,00 TL bedelli çek, …bank A.Ş’ye ait, keşidecisinin … Şirketi olduğu, 7917690 seri nolu, 30.08.2023 keşide tarihli ve 135.000,00 TL bedelli toplam 3 adet çeklerin, davalı … (…) tarafından bankaya ibrazı halinde dava konusu çeklerin bedeli hesapta mevcut ise bloke edilerek dava sonuçlanıncaya değin davalı tarafa ödenmemesi, hesapta dava konusu çeklerin karşılığının bulunmaması halinde ise davalı tarafça talep edilmesi halinde dava konusu çeklere karşılıksız şerhi işlenmek suretiyle davalıya iadesi ve yine davaya konu çeklerin davalı … (…) tarafından icra takibine konu edilmesi halinde İ.İ.K 72/2.maddesi gereğince dava sonuçlanıncaya değin icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, Takdiren dava değerinin %15’ine tekabül eden 41.700,00 TL teminat ( Nakit veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu) alınmasına” dair karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen 21.08.2023 tarihli ihtiyati tedbire itiraz dilekçesi ile özetle; HMK’nın 390/3. Maddesinde, ihtiyati tedbir isteyen tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu hükmünün bulunduğunu, ancak dava dilekçesi incelendiğinde, davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek bir delil sunmadığını, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşmeler gereğince üzerine düşen edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından müvekkiline yasal süresi içerisinde ayıp ihbarında da bulunulmadığını, davacının ayıp iddiasının yargılama sonucunda anlaşılabilecek bir husus olduğunu, Mahkemece yapılacak yargılama neticesinde de işbu davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu ortaya çıkacağını, bu nedenle davacının iddiasını yaklaşık olarak ispat edemediğinden 08.08.2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından duruşmada tarafların beyanlarının alındığı ardından 26.09.2023 tarihli ara karar ile özetle; ”…Davaya konu edilen çeke dair davacının menfi tespit isteminin bulunduğu, davacının ilgili çekten dolayı borçlu olup olmadığının muhakemeyi gerektirdiği, bu bağlamda çek hakkında verilen ödeme yasağına ilişkin tedbirin hüküm anına kadar devam etmesinin 6100 sayılı yasanın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerine uygun olduğu, aksi durumun davacı açısından telafisi güç zararlar doğurabileceği anlaşılmakla, davalı vekilinin tedbir kararına yapmış olduğu itirazın reddine” dair ara karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili tarafından verilen 28.09.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile özetle; ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazlarının reddine ilişkin bu kararın usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, bilindiği üzere HMK’nın 390/3. maddesinde, ihtiyati tedbir isteyen tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunun ifade edildiğini, ancak dava dilekçesi incelendiğinde davacının, haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek bir delil sunmadığını, davacının beyanları incelendiğinde, çeklerin taraflar arasındaki sözleşme gereğince verildiği ve getirilen malzemeler ile yapılan işle ilgili ayıp iddiasında bulunulduğunun görüldüğünü, fakat davacının ayıp iddiasının doğru olup olmadığının ancak yargılama sonucunda anlaşılabilecek bir husus olduğunu, bu nedenle davacının, iddiasını yaklaşık olarak ispat edemediğinden ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasının gerektiğini, mahkemece, davacının ilgili çekten dolayı borçlu olup olmadığının muhakemeyi gerektirdiğinin kabul edilmesine rağmen ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesinin çelişkili ve kanuna aykırı olduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda, ihtiyati tedbir isteyen tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunun ifade edildiğini, ancak ilk derece mahkemesi tarafından, davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat ettiğine dair herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi aksine gerekçeli kararda davacının haklı olup olmadığının yargılamayı gerektirdiğinin ifade edildiğini, açıklanan sebeple ilk derece mahkemesince verilen bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, esasında çekler hakkındaki ihtiyati tedbir kararının, müvekkili açısından telafisi güç zararlar ortaya çıkardığını, müvekkilinin, taraflar arasındaki sözleşmeler gereğince üzerine düşen edimleri eksiksiz bir şekilde tamamlayıp davacıya teslim ettiğini, davacının, getirilen malzemelerin sözleşmede anlaşıldığı gibi olmadığı yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını, bu hususun, yargılama sırasında yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde de ortaya çıkacağını, bununla birlikte dava konusu çeklerin toplam tutarının 278.000 TL olduğunu, bu tutarın müvekkili açısından büyük önem arz ettiğini, mütevazı bir işletmesi olan müvekkilinin, yaptığı işlerde kullandığı malzemelerin ve işçiliklerin ödemelerini davacıdan aldığı çeklerden gelecek para ile yapmayı planladığını, bu nedenle müvekkilinin alacağına geç kavuşmasının ekonomik anlamda mahvına sebep olacağını, açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir kararına karşı yaptıkları itirazın reddine dair 26.09.2023 tarihli kararına karşı istinaf başvurularının kabulü ile dava konusu 3 adet çek ile ilgili ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. Maddesinde: “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı kanunun 392/1. Maddesinde ise: “İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlananın teminat göstermesi gerekmez.” hükmü düzenlenmiştir.
Anılan yasal düzenlemelere göre; hukuki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce ya da dava sırasında geçici hukuki koruma olarak istenen ihtiyati tedbir kararının yasal koşulları olarak; “hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle ciddi bir zarar doğması” olasılıkları belirtilmiştir.
Hak iddia eden kişinin, bu olasılıkları ifade ederek geçici hukuki koruma istemesi halinde, iddia ettiği vakıaları tam olarak kanıtlaması kendisinden beklenmez. Çünkü, adı üstünde; “geçici hukuki koruma ve olasılık” bunu gerektirir. İstek sahibinin, iddialarını yaklaşık olarak kanıtlaması, bunun için en azından iddiaya ilişkin bazı verileri mahkemeye sunması gerekir. Bu durumda mahkemece, iddiacı hak sahibinin muhtemel zararlarını önlemek adına tedbir kararı verilmelidir. Uygulamada genellikle tedbir istekleri mahkemelerce olumlu karşılanmakta olup, yerleşik yargı kararlarında da bunun için yaklaşık ispatın yeterli olduğu yaklaşımı mevcuttur.
Ancak; tedbir kararı verilirken, dava sonunda haksız olunduğu takdirde karşı tarafın veya üçüncü kişilerin uğraması olası zararların da mahkemece dikkate alınarak, istek sahibinden uygun bir teminat göstermesi istenmelidir. Kural bu olmakla birlikte, istisnaen bazı özel durumlarda hâkim takdiri ile teminat aranmayabilir. Teminatın niteliği ve miktarı da hâkim tarafından, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve hakkaniyet dengesine göre uygun ve makul bir şekilde takdir edilmesi gerekir.
Ayrıca; bir davada, uyuşmazlığın esasını çözümler nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gibi, kesinleşmiş mahkeme kararının infazını engeller şekilde de tedbire hükmolunmamalıdır.
Davacı taraf, davalı ile kendisine ait otelin sineklik, pervaz, cam yapımı için eser sözleşmesi yapıldığını, davalının edimini ayıplı ifa ettiğinden davalı tarafa verilen çeklerin bedelsiz kaldığını iddia ederek menfi tespit davası açtığı ve sözkonusu çekler hakkında ödeme yasağı ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İlk derece Mahkemesi tarafından davanın tarafları arasında hüküm ifade etmek üzere ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulüne, dava konusu 3 adet çeklerin, davalı … (…) tarafından bankaya ibrazı halinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine; davaya konu çeklerin 3.şahıslar tarafından bankaya ibrazı halinde ödenmemesi ve yine 3.şahıslar tarafından icra takibine konu edilmesi halinde icra takibinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verildiği, ihtiyati tedbirin kabulüne ilişkin ara karara davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine ilk derece mahkemesi tarafından tarafların duruşmada dinlenerek tedbir kararının kaldırılması isteminin reddine karar verildiği, verilen bu ara kararın davalı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda uyuşmazlık ilk derece mahkemesi tarafından verilen ihtiyati tedbirin kabulü kararının, esasa ilişkin uyuşmazlık ve taraflarca sunulan deliller çerçevesinde HMK.’nın 389 maddelerinde düzenlenen yasal koşullara ve usule uygun olup olmadığı hakkındadır.
Davacı taraf, davalı ile kendisine ait otelin sineklik, pervaz, cam yapımı için eser sözleşmesi yapıldığını, davalının edimini ayıplı ifa ettiğinden davalı tarafa verilen çeklerin bedelsiz kaldığını iddia ettiği, davacı tarafından dosyaya 15.03.2023 tarihli sözleşme sunulduğu ancak edimin ayıplı ifa edildiği iddiası yönünden yaklaşık ispata yarar dosyaya delil sunulmadığından davalının edimini ayıplı ifa edip etmediği, bu kapsamda davacı tarafça verilen çeklerin bedelsiz kalıp kalmadığının yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığından inceleme konusu ara kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmadığı anlaşıldığından, ihtiyati tedbirin kaldırılması istemi yerinde bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin 08.08.2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince kaldırılarak, Dairemizce yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun KABULÜ ile,
2-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/633 Esas sayılı dosyasından verilen 26.09.2023 tarihli, ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine ilişkin ara kararın 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davalı vekilinin ihtiyati tedbire yapılan itirazının KABULÜ ile,
-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/633 Esas sayılı dosyasından verilen 08.08.2023 tarihli ihtiyati tedbir ara kararının KALDIRILMASINA,
4-İhtiyati tedbirin kaldırılması ve ihtiyati tedbir için teminat yatırıldı ise, yatırılan teminatın davacı tarafa iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
5-Davalı vekilinin istinaf istemi kabul edildiğinden, davalı vekili tarafından yatırılan 269,85 TL istinaf karar harcının istemi halinde ilk derece mahkemesince yatıran davalıya iadesine,
6-Davalı vekili tarafından yatırılan 738,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince verilecek kararda değerlendirmeye alınmasına,
7-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 394/(5) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca, kesin olarak 09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.