Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1637 E. 2023/1500 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1637
KARAR NO : 2023/1500

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/597
DAVA TARİHİ : 16.06.2023
ARA KARAR TARİHİ: 19.06.2023 (İhtiyati Tedbir)
ARA KARAR TARİHİ: 20.07.2023 (İhtiyati Haciz)
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Menfi Tespit
İSTEM : İhtiyati Tedbir – İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 12.10.2023
KARARIN YAZ. TARİH: 12.10.2023

Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/597 Esas sayılı dosyasından verilen 19.06.2023 tarihli ve 20.07.2023 tarihli ara kararlarının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen 16.06.2023 tarihli ihtiyati tedbir istemli dava dilekçesinde özetle; Dava dışı … Şti. ile karşı taraf … (…) arasında 24.08.2022 tarihli eser sözleşmesinin akdedildiğini, sözleşme gereği karşı tarafın; …. ili, … ilçesi, … mahallesi, … mevki … ada, … parsel sayılı taşınmazda bulunan 2 adet 84 m² konutun dış cephe fibercement kaplama ve ön bahçe duvarı yapma işini taahhüt ettiğini, taahhüt edilen işin karşılığı olarak toplam 640.000-TL’nin ödenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin bahse konu inşaatların yapımına ilişkin Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’nin kurulmasından bu yana … Şti. firmasının bu işte ortağı olduğu gibi, ortaklık gereği dava konusu sözleşmenin 4.maddesine uygun olarak, derhal peşin ve nakden 150.000-TL’yi … Bankası A.Ş Muğla Şubesi hesabından davalının banka hesabına gönderdiğini, yine 30.11.2022, 30.01.2023, 30.02.2023 tarihli her biri 150.000-TL bedelli üç ayrı çek karşı tarafa müvekkili tarafından keşide edilerek teslim edildiğini, 30.11.2022 tarihli çekin de karşı tarafça eksiksiz tahsil edildiğini, anlaşmaya göre işin bitiminde de ayrıca 40.000-TL ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalının bahse konu nakdi ve gayrinakdi bedelleri alabilmek için müvekkilinin ortağı dava dışı şirkete eser sözleşmesi üzerinden vaatlerde bulunduğunu, oluşturduğu dayanaksız inanç doğrultusunda işin bedelinin birçoğunu tahsil ettiğini, sözleşmenin gereği olarak gösterip vaat ettiklerinin dışında kendini haksız eyleminden kurtaracağı inancı ile göstermelik bir imalat sağladığını, imalat adına oluşturduğu işler sebebi ile yapı objektif estetik görüntüden uzak hale geldiğini, yapının değerinin oldukça düştüğünü, işin vaat edilenden uzun sürmesi sebebi ile, müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini, diğer işlerin yapılamaz hale geldiğini, maliyetlerde ciddi artışların yaşandığını, müvekkilinin düzeninin bozulduğunu, ağır zarar gördüğünü, bu sonucu oluşturur iken karşı tarafın karşılığı olmayan peşin tahsilat ile sebepsiz zenginleştiğini, dava dışı müvekkilinin ortağı (akdin tarafı) … Şti. tarafından keşide edilen Muğla 2. Noterliği’nin 16.12.2022 tarihli 5431 yevmiyeli ihtarnamesini göz ardı ederek eksik ve ayıplı imalattan sakınmayan davalının anlaşma konusu inşaatta vaat ettiği işin hizmet ve sonucu ayıplı, edimin ifasının eksik olduğunu, bu uğurda işbu ayıp sebebi ile, müvekkilinin ortağı şirket tarafından Muğla 2. Noterliği’nin 18.01.2023 tarihli ve 291 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile (ayıba karşı tekeffülden doğan seçimlik hakkın kullanılması ile) sözleşmeden dönüldüğünü ve ödenen miktarlar ile bedelsiz hale gelen çeklerin/ödemelerin iade edilmesinin gerektiğinin bildirildiğini, bu ihtara da davalı tarafın ortağı …’ın sözleşmeden dönme işlemi ile hükümsüz kalan sözleşme edimine konu imalatları söküp almayı kabul ettiğini ancak yapılacak delil tespitine engel oluşturmaması kendisine ihtar edildiğini, bu tehlikenin oluşmaması adına tedbiren de güncel eksik ve ayıplar 21/02/2023 günü … Şti. Yetkilisi …’ın müvekkili ve Cephe Kaplama Ustası … tarafından tutanak altına alındığını, devamında taleplerinin kabulü ile Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/34 D.İş sayılı dosyasından yapılan keşifte …. ifade verdiğini davalıya karşı iddiaları kısmen doğruladığını, işbu dosyadan geçici hukuki koruma niteliğinde delil tespiti yapılarak, davalı edimlerinin %15 oranında ayıplı olduğunun tespit edildiğini, sözleşmeden dönme işleminin dayanağını doğruladığını, mahkemenin 2023/47 D.İş E. – 2023/43 D.İş K. sayılı ilamı ile 30/02/2023 tarihli çekin ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulduğunu, sözleşmeden dönüldüğünü ve çekler ile ödemelerin bedelsiz hale geldiğini, davalı tarafın sorumlu olduğu edimlerin ifasını yerine getirmediğini, karşı tarafın sözleşmeye uygun davranmadığını, taahhüt ettiği işi zamanında yapmadığı gibi, eksik ve ayıplı şekilde ifa ettiğini, karşı tarafın sözleşmede yazılı taahhütlerini yerine getirmediğini, işleri sürekli şekilde aksattığını, eksik, kusurlu, özensiz, estetiğe aykırı imalat ve işlemler tesis ettiğini, defaatle uyarılmasına ve ihtar edilmesine rağmen, işleri düzeltmek bir yana çeşitli bahanelerle müvekkili ve dava dışı ortağını sürekli oyaladığını ve maddi ve manevi zararına sebep olduğunu, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/34 D.İş sayılı dosyasında 23.01.2023 tarihli keşifte davalının ortağı olduğunu beyan eden … isimli kişinin dinlendiğini, bugüne kadar tek bir ihtarı dahi bulunmamasına rağmen iş ile alakalı olmayan çeşitli bahaneler ileriye sürdüğünü, bazı noktaların eksik olduğunu açıkça ikrar ettiğini, hatta en başından bu yana sıkıntı olduğunu sözleşmeyi feshetmek istese de karşı tarafın izin vermemesi nedeni ile işe devam ettiğini beyan ettiğini, ancak beyanların aksine müvekkilinden işe ilişkin 300.000-TL(150.000-TL nakit, 150.000-TL çek) gibi ciddi bir meblağ tahsil edildiğini, 2 adet yapıdan bir tanesi diğerine nazaran sözde olumsuz durumlara rağmen eksik ve hatalı şekilde bitirildiğini, işe başlanılan yerlerin birçoğunun eksik bırakıldığını, dış duvarda kolayca tamamlanabilecek yerlerin tamamlanmadığını, yine beyanların aksine sözleşmenin feshine (veya dönmeye) veya işin kendisinden kaynaklı olmayan nedenlerle yapılamadığına ilişkin herhangi bir ihtarda bulunmadığı gibi, işin zamanında yapılmaması sebebi ile tarafına gönderilen Muğla 2. Noterliği’nin 16.12.2022 tarihli, 5431 yevmiyeli ihtarnamesine cevap dahi vermediğini, dava dışı şirketçe tarafına gönderilen, sözleşmeden dönülmesine ilişkin Muğla 2. Noterliği’nin 18.01.2023 tarihli ve 291 yevmiye numaralı ihtarnamesine istinaden müvekkile “ayıplı imalatları sökeceğine, hatta bu duruma kimsenin engel olamayacağına ilişkin” sözleşmeden dönmeyi kabul ettiğine yönelik ikrar içerikli mesaj gönderdiğini, ancak davalı ayıplı imalatları sökeceğini belirtirken, müvekkiline yapılan ve yapılacak (çek ile) olan ödemeleri iade edeceğine ilişkin bir irade açıklamasında bulunmadığını, ortada geçerli bir sözleşme kalmamasına rağmen müvekkili aleyhine sebepsiz zenginleştiğini, karşı tarafın işi üstlenmesine ve anlaşılan ücretin yarısını tahsil etmesine rağmen, basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, kendi kusurunu düzeltmek bir yana, örtbas etmek adına müvekkilini suçlayıcı sözde yönelik yanıltıcı beyanlarda bulunduğunu, müvekkilinin ve ortağı şirketin oluşan ve giderek katlanan zararlarını telafi edici hiçbir davranış sergilemediğini, müvekkilinin haklılığının her halükarda sabit olmakla, zararının katlanarak artmaması ve ticari hayatına devam edebilmesi adına ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, öncelikle teminatsız olarak mahkemenin 2023/47 D.İş sayılı dosyasından verilen tedbir kararının devamına ve işbu dosyanın dava dosyanın ek yapılarak celbine, aksi kanaat halinde ilamın kesinleşmesine kadar yargılama süresince bankalarca dava konusu 30.02.2023 tarihli 150.000-TL bedelli 7425359 seri no.lu çekin herhangi bir hamile yahut üçüncü kişiye herhangi bir şekilde ödemesinin yapılmaması, çek hakkında cebri icra yoluna başvurulmaması, çekin tahsili yoluna gidilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından verilen 21.07.2023 tarihli ihtiyati haciz istemli dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit istemli dava açıldığını, işbu dosya da 30.02.2023 ödeme tarihli ve 150.000-TL bedelli çeke ilişkin ihtiyati tedbir taleplerinin mahkemece reddedildiğini, tedbir talebinin reddi üzerine davalı borçlu tarafından işbu derhal tahsil edilmiş olmakla, davanın İİK’nın md. 72/6 hükmü gereği istirdat davasına dönüşmüş durumda olduğunu, delilleri arasında bulunan 2023/34 D.İş sayılı dosyası kapsamında yapılan delil tespitinde alınan bilirkişi raporunda davalı tarafça yapılan işin %15 oranında ayıplı olduğu yine işin yeniden yapılması için oluşan maliyete yönelik tespitler yapıldığını ve müvekkilinin haklılığının sabit görüldüğünü, davalı tarafça tedbir kararının kaldırılması üzerine derhal başvuruda bulunarak çekin tahsilinin sağlandığını ve müvekkilinin haklı olmasına ve yaklaşık ispatı sağlamasın rağmen sağlanmış ve müvekkil haklı olmasına ve yaklaşık ispatı sağlamasına rağmen ödememesi gereken ücreti ödediğini, nihayetinde zarara uğramış durumda olduğunu, müvekkilininin işbu alacağının tahsilinin teminat altına alınması adına ihtiyati haciz talebinde bulunma zorunluluğunun doğduğunu, davalının ayıplı ifada bulunması, derhal çeki tahsil etmiş olması, yargılama süreci ve borcun muaccel olması gözetilerek müvekkilinin, alacağını mümkün kılmak amacıyla, müvekkilinin alacağını güvence altına almak için mahkemeye başvurma zorunluluğunun doğduğunu, tüm açıklanan nedenlerler; borcun faizi, masrafı fer’ilerine ilişkin hakları da dahil fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili tarafından davalıya ödenen 163.448,50-TL için, davalının her türlü gayrimenkul ve üçüncü kişiler ile işverenleri yedindekiler de dahil menkul mal, hak ve alacakları da dahil mallarına teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARLARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 2023/597 Esas sayılı dosyasından verilen 19.06.2023 tarihli ara kararında özetle; “… Mahkememizin 30/01/2023 tarihli 2023/47 D.İş. Sayılı yazısı ile, …bank Muğla Şubesi 7425359 numaralı, 30.02.2023 tarihli ve 150.000-TL bedelli Çekin …’ya ödememesi yönündeki talebin %15 teminat ( 22.500,00 TL) karşılığında ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, davacı vekilinin 08/06/2023 tarihli tedbirin kaldırılması talebi üzerine, UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulama neticesinde, ihtiyati tedbir talep eden tarafça kanuni 2 haftalık süre içerisinde dava açılmadığı anlaşılmakla; …bank Muğla Şubesi 7425359 numaralı, 30.02.2023 tarihli ve 150.000-TL bedelli Çekin …’ya ödememesi yönündeki tedbirin kaldırılmasına karar verildiği, HMK 397/1 maddesi gereğince kanunen tedbirin kendiliğinden kalktığı anlaşılmakla davacı vekilinin aynı çeke ilişkin yeniden tedbir konulması talebinin reddine…” dair karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi 2023/597 Esas sayılı dosyasından verilen 20.07.2023 tarihli ara kararında özetle; “..Somut olayda ihtiyati haciz talep eden davacı vekili, davalıdan alacaklı olduğunu beyan ederek, ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur. Davacının amacı para alacağını güvence altına almaktır. Davalının yaptığı işin ayıplı olup olmadığı, davacının alacağının varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığının ancak yargılama sonucu anlaşılabileceği, 2004 sayılı İİK’nun 257. vd. maddeleri gereğince talep eden yönünden yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği dikkate alınarak yasal koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine…” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili tarafından ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik 24.07.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; Daha evvel çeklerin ödenmemesi yönünde tedbir istemlerinin kısmen kabul edilmesi nedeni ile taraflarınca kararın istinaf edilmesi ve nihayetinde zorunlu arabuluculuk kanun yoluna başvuruda bulunulması süreçleri gözetildiğinde dava açma süreçlerinin devam etmesine ve aldırılan bilirkişi raporunda ayıplı ifanın kesin bir şekilde tespit edilmiş olmasına rağmen, taleplerinin reddedilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, karşı tarafın sözleşmeye uygun davranmadığını, taahhüt ettiği işi zamanında yapmadığı gibi, eksik ve ayıplı şekilde ifa ettiğini, nihayetinde tarafına gönderilen sözleşmeden dönülmesine ilişkin ihtardan dolayı, müvekkiline yapmış olduğu imalatları sökeceğine ilişkin sözleşmeden dönmeyi kabul ettiği ikrar içerikli mesaj attığını, sonrasında müvekkilce arabuluculuk kanun yoluna başvuruda bulunularak hukuki sürecin başlatıldığını, karşı tarafın sözleşmede yazılı taahhütlerini yerine getirmediğini, işleri sürekli şekilde aksattığını; eksik, kusurlu, özensiz, estetiğe aykırı imalat ve işlemler tesis ettiğini, defaatle uyarılmasına ve ihtar edilmesine rağmen, işleri düzeltmek bir yana çeşitli bahanelerle müvekkilini ve dava dışı ortağını sürekli oyaladığını ve maddi ve manevi zararına sebep olduğunu, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/34 D.İş sayılı dosyasında 23.01.2023 tarihli keşifte davalının ortağı olduğunu beyan eden … isimli kişinin dinlendiğini, bugüne kadar tek bir ihtarı dahi bulunmamasına rağmen iş ile alakalı olmayan çeşitli bahaneler ileriye sürdüğünü, bazı noktaların eksik olduğunu açıkça ikrar ettiğini, hatta en başından bu yana sıkıntı olduğunu sözleşmeyi feshetmek istese de karşı tarafın izin vermemesi nedeni ile işe devam ettiğini beyan ettiğini, ancak beyanların aksine müvekkilinden işe ilişkin 300.000,00 TL (150.000,00 TL nakit, 150.000,00 TL çek) gibi ciddi bir meblağ tahsil edildiğini, 2 adet yapıdan bir tanesi diğerine nazaran sözde olumsuz durumlara rağmen eksik ve hatalı şekilde bitirildiğini, işe başlanılan yerlerin birçoğunun eksik bırakıldığını, dış duvarda kolayca tamamlanabilecek yerlerin tamamlanmadığını, yine beyanların aksine sözleşmenin feshine (veya dönmeye) veya işin kendisinden kaynaklı olmayan nedenlerle yapılamadığına ilişkin herhangi bir ihtarda bulunmadığı gibi, işin zamanında yapılmaması sebebi ile tarafına gönderilen Muğla 2. Noterliği’nin 16.12.2022 tarihli, 5431 yevmiyeli ihtarnamesine cevap dahi vermediğini, dava dışı şirketçe tarafına gönderilen, sözleşmeden dönülmesine ilişkin Muğla 2. Noterliği’nin 18.01.2023 tarihli ve 291 yevmiye numaralı ihtarnamesine istinaden müvekkiline “ayıplı imalatları sökeceğine, hatta bu duruma kimsenin engel olamayacağına ilişkin” sözleşmeden dönmeyi kabul ettiğine yönelik ikrar içerikli mesaj gönderdiğini, ancak davalının ayıplı imalatları sökeceğini belirtirken, müvekkiline yapılan ve yapılacak (çek ile) olan ödemeleri iade edeceğine ilişkin bir irade açıklamasında bulunmadığını, ortada geçerli bir sözleşme kalmamasına rağmen müvekkili aleyhine sebepsiz zenginleştiğini, görüleceği üzere karşı tarafın işi üstlenmesine ve anlaşılan ücretin yarısını tahsil etmesine rağmen, basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, kendi kusurunu düzeltmek bir yana, örtbas etmek adına müvekkiline suçlayıcı sözde yönelik yanıltıcı beyanlarda bulundiğini, müvekkilinin ve ortağı şirketin oluşan ve giderek katlanan zararlarını telafi edici hiçbir davranış sergilemediğini, müvekkilinin haklılığının her halükarda sabit olmakla, zararının katlanarak artmaması ve ticari hayatına devam edebilmesi adına ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğinin açık olduğunu, davalının temerrütünden ve ediminin ayıplı ifasından sorumlu olduğunu, dava dışı müvekkilinin ortağı şirketin sözleşmeden dönmesi ile birlikte ödemede bulunan müvekkiline, ödenenlerin iadesi koşulunun oluştuğunu, ayıplı ve eksik imalatların tespiti üzerine Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/34 D.İş sayılı dosyasından yapılan keşif sonucunda düzenlenen raporda, sözleşmeye göre verilen işlerin 513.590,00 TL tutarındaki kısmının tamamlandığını, tamamlanan işin %15 oranında ayıplı imalata konu olduğu bunun da tamamlanan iş içinde 77.038,50 TL tutarlı kısma karşılık geldiğinin tespit edildiğini, sözleşme bedelinin 640.000,00 TL’nin (150.000,00 TL peşin nakdi ve beheri 150.000,00 TL’den üç ayrı çek marifeti ile gayrinakdi olarak ödenmiş olmakla) iş bitimi koşuluna bağlı 40.000,00 TL’si haricinde kalan kısmı ödenerek para ediminin ifasının sağlandığını, davalının, 30.11.2022 ve 30.01.2023 tarihli çekleri ve peşin ödenen 150.000,00 TL’yi tahsil ederek uhdesine aldığını, sözleşmeden dönme nedeniyle iadesi gereken imalatların ise, bu hususta temerrüte düşen davalı tarafından iade alınmaktan kaçınıldığını, davalının kusuru ile iade koşulu oluşan imalatların tesliminin ifasının imkansız hale geldiğini, iade koşulu oluşan imalatların davalının kusuru ve tasarrufu ile iade alınmaması karşısında bahse konu raporda ayıpsız görülen kısma ilişkin ödenmiş bedelin de borç doğurmadığının tespiti ve iadesine konu talepleri ile sözleşmenin hükümsüz kalması nedeniyle müvekkilinin uğradığı veya uğrayacağı zararların tazmini talep hakları saklı kalmak kaydıyla; 513.590,00 TL tamamlanan iş tutarından 77.038,50 TL ayıplı olduğu tespit edilen imalat tutarının çıkarılması ile elde edilen ve iadeye konu olan ancak ayıp tespit edilmeyen 436.551,50 TL’ye karşılık müvekkilince ödendiğini 450.000,00 TL söz konusu olduğundan, davalının bu denklemde uhdesinde iade ile sorumlu olduğu 13.448,50 TL haksız bedelin kaldığını, müvekkilinin halen ödenmemiş 30.02.2023 keşide tarihli çek ve 40.000,00 TL’den de sorumlu olmadığının anlaşıldığını, Bu doğrultuda; uzman görüşüne konu delil tespiti raporuna dayanılarak, müvekkilinin bu aşamada henüz ödenmemiş 150.000,00 TL tutarlı 30.02.2023 tarihli çek ile 40.000,00 TL bakiye ödemeden, ödenmiş 13.448,50 TL tutardan da sorumlu ve yükümlü olmadığının açık şekilde tespit olunduğunu, bu koşullarda, 30.02.2023 keşide tarihli 150.000,00 TL bedelli çekin tahsili halinde davalının haksız ve sebepsiz zenginleşmiş olacağını, sözleşmeden doğan edimlerinde eksik ve ayıp oluşturan, süresinde işi bitirmeyen, imalatını iade almayarak müvekkilinin ortağı ve müvekkilinin işini zorlaştıran ve zarara neden olan, bunun idrakinde olduğunu ikrarla 450.000,00 TL tahsilatı uhdesine almaktan kaçınmayan, kendisinden beklenen basiretli tacir olma sorumluluğundan bu suretle tamamen uzaklaşan davalıdan, çeki tahsil etmesi durumunda, davalarının kabulü ihtimalinde bedelin cebr-i icra ile de olsa geri tahsil edilemeyeceğinin öngörülebildiğini, davalının, iş bu çekin tahsili yoluyla bir nebze daha sebepsiz zenginleşme suretiyle fayda sağlama fırsatını kolladığını, öyle ki; mahkemece unvan ve hitabına olmasa da sözde süresinde davaya dönüşmediği iddiası ile (haksız şekilde) çekin tahsiline engel tedbirin kaldırılmasını istediğini, tedbir kararının, istinaf incelemesinden de geçerek kesinleştiğini, tedbir isteklerini takiben zorunlu arabuluculuk süreci yaşandığı ve henüz tamamlanmadığnı, davalarını sunma koşullarının oluştuğunu, taraflarınca ayrıca, arabuluculuk süreci içinde tedbir kararının verildiği Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/47 D.İş sayılı dosyaya 6100 sy. HMK md. 397/1 hükmünde açıklanan “tedbirin uygulanmasına yönelik talep” dilekçesi sunulması yönünde usul işleminde bulunulmadığını, istinaf incelemesi sonucu kesinleşen karar hükümlerini doğurduğunu, bu nedenle, davalı yanın tedbir kararı verilen dosyaya, dava ve evrak sunulmamasından bahisle dile getirdiği talebinin hukuka aykırı olduğunu, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/34 D. iş sayılı dosyasından yapılan keşif sonucunda düzenlenen raporla da desteklendiği üzere tedbir taleplerinin haklı olduğunu, ki, istinaf incelemesi sonucunda kesinleştiğini, 6100 sy.HMK md.389/1 hükmü gereğince, takdir mahkemenin olmak üzere her zaman tedbir isteminde bulunulmasının mümkün olduğunu, ancak mahkemece daha evvel bilirkişi raporu gelmediği aşamada tedbir kararı verilmesine rağmen, bilirkişi raporu gelmesine ve ayıplı ifa tespit edilmesine rağmen yeniden tedbir kararı vermemesinin açıkça hukuka aykırı olmakla, itirazları doğrultusunda kaldırılmasını talep etmekle, fazlaya ilişkin hakları ile ek menfi tespit ve zarara ilişkin ayrıca tazminat davası açma hakları saklı kalmak kaydıyla, yukarıda açıklanan ve resen gözetilecek nedenlerle itirazlarının kabulüne; ihtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin kararın kaldırılarak; dava konusu 30.02.2023 tarihli 150.000,00 TL bedelli 7425359 seri no.lu çekin herhangi bir hamile yahut üçüncü kişiye herhangi bir şekilde ödemesinin yapılmaması, çek hakkında cebri icra yoluna başvurulmaması, çekin tahsili yoluna gidilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili tarafından ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin karara yönelik 08.08.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; 30.02.2023 ödeme tarihli ve 150.000,00 TL bedelli çeke ilişkin ihtiyati tedbir taleplerinin mahkemece reddedildiğini ve davalı tarafından iş bu çekin derhal tahsil edildiğini ve alacaklarının muaccel hale geldiğini, yine mahkemenin 2023/34 D.İş sayılı dosyası kapsamında yapılan delil tespitinde alınan bilirkişi raporunda davalı tarafça yapılan işin %15 oranında ayıplı olduğu yine işin yeniden yapılması için oluşan maliyete yönelik tespitler yapıldığını ve müvekkilinin haklılığının sabit görüldüğünü, ayrıca davalı tarafça tedbir kararının kaldırılması üzerine derhal başvuruda bulunarak çekin tahsili sağlandığını ve müvekkilinin haklı olmasına ve yaklaşık ispatı sağlamasına rağmen ödememesi gereken ücreti ödediğini, nihayetinde zarara uğramış durumda olduğunu, davalı tarafça çekin derhal tahsil edilmesi, yapılan işin ayıplı olması ve aradan geçen süreçte müvekkilinin alacağını tahsil etmesinin zorlaşacağı gözetilmeksizin taleplerinin reddine karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, bu kapsamda müvekkilinin iş bu alacağının tahsilinin teminat altına alınması adına itiraz kanun yoluna başvuruda bulunma zorunluluklarının doğduğunu, davalının ayıplı ifada bulunması, derhal çeki tahsil etmiş olması, yargılama süreci ve borcun muaccel olması gözetilerek müvekkilinin, alacağını mümkün kılmak amacıyla, müvekkilini alacağını güvence altına almak için taleplerinin kabulünü ve kararın kaldırılarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini, yukarıda açıklanan nedenlerle; itirazlarının kabulüne; ilk derece mahkemesi dosyasında verilen ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin kararın kaldırılarak, borcun faizi, masrafı fer’ilerine ilişkin haklarının da dahil fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili tarafından davalıya ödenen 163.448,50 TL için, davalının her türlü gayrimenkul ve üçüncü kişiler ile işverenleri yedindekiler de dahil menkul mal, hak ve alacakları da dahil mallarına teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
İlk derece mahkemesince verilen “ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteklerinin reddi” kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dairemizce yapılan incelemede aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davası olup, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteklerini içermektedir.
Esasa ilişkin uyuşmazlık; eser sözleşmesi uyarınca davalı yüklenicinin ediminin yerine getirip getirmediği, eksik ve ayıplı iş bulunup bulunmadığı buna göre davacı tarafça verilen çeklerin bedelsiz kalıp kalmadığı hakkındadır.
Geçici hukuki korumaya ilişkin uyuşmazlık ise; “esas hakkındaki uyuşmazlık ile dosyaya sunulan bilgi ve belgeler çerçevesinde, istek konusu ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz yasal koşullarının oluşup oluşmadığı hakkındadır.
İhtiyati tedbire ilişkin yasal ve ictihadi ilkeler şunlardır:
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. Maddesinde: “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Hükmü düzenlenmiştir.
Aynı kanunun 392/1. Maddesinde ise: “İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlananın teminat göstermesi gerekmez.” Hükmü düzenlenmiştir.
Anılan yasal düzenlemelere göre; hukuki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce ya da dava sırasında geçici hukuki koruma olarak istenen ihtiyati tedbir kararının yasal koşulları olarak; “hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle ciddi bir zarar doğması” olasılıkları belirtilmiştir.
Hak iddia eden kişinin, bu olasılıkları ifade ederek geçici hukuki koruma istemesi halinde, iddia ettiği vakıaları tam olarak kanıtlaması kendisinden beklenmez. Çünkü, adı üstünde; “geçici hukuki koruma ve olasılık” bunu gerektirir. İstek sahibinin, iddialarını yaklaşık olarak kanıtlaması, bunun için en azından iddiaya ilişkin bazı verileri mahkemeye sunması gerekir. Bu durumda mahkemece, iddiacı hak sahibinin muhtemel zararlarını önlemek adına tedbir kararı verilmelidir. Uygulamada genellikle tedbir istekleri mahkemelerce olumlu karşılanmakta olup, yerleşik yargı kararlarında da bunun için yaklaşık ispatın yeterli olduğu yaklaşımı mevcuttur.
Ancak; tedbir kararı verilirken, dava sonunda haksız olunduğu takdirde karşı tarafın veya üçüncü kişilerin uğraması olası zararların da mahkemece dikkate alınarak, istek sahibinden uygun bir teminat göstermesi istenmelidir. Kural bu olmakla birlikte, istisnaen bazı özel durumlarda hâkim takdiri ile teminat aranmayabilir. Teminatın niteliği ve miktarı da hâkim tarafından, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve hakkaniyet dengesine göre uygun ve makul bir şekilde takdir edilmesi gerekir.
Ayrıca; bir davada, uyuşmazlığın esasını çözümler nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gibi, kesinleşmiş mahkeme kararının infazını engeller şekilde de tedbire hükmolunmamalıdır.
İhtiyati hacze ilişkin yasal ve ictihadi ilkeler de aşağıdadır:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”;
258. maddesinde, “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
265. maddesinde ise; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri yer almaktadır.

Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde,
Davacının ihtiyati tedbir talebi üzerine Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.01.2023 tarihli 2023/47 D.İş sayılı sayılı kararı ile ….bank Muğla Şubesi 7425358 numaralı 30.01.2023 tarihli ve 150.000-TL bedelli çekin ödenmemesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine, …bank Muğla Şubesi 7425359 numaralı 30.02.2023 tarihli ve 150.000-TL bedelli çekin davalıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği; davacı tarafça 15.06.2023 tarihli dava dilekçesinde Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.01.2023 tarihli 2023/47 D.İş sayılı sayılı tedbir kararının sürdürülmesi, aksi kanaat halinde ilamın kesinleşmesine kadar yargılama süresince 30.02.2023 tarihli çek yönünden yeniden ihtiyati tedbir kararı verilmesinin talep edildiği, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/597 Esas sayılı dosyasından verilen 19.06.2023 tarihli ara karar ile 30/01/2023 tarihli 2023/47 D.İş ihtiyati tedbir kararı verildikten sonra, ihtiyati tedbir talep eden tarafça kanuni 2 haftalık süre içerisinde dava açılmadığından …bank Muğla Şubesi 7425359 numaralı, 30.02.2023 tarihli ve 150.000-TL bedelli çekin …’ya ödenmemesi yönündeki tedbirin kaldırılmasına karar verildiği, HMK 397/1 maddesi gereğince kanunen tedbirin kendiliğinden kalktığından davacı vekilinin aynı çeke ilişkin yeniden tedbir konulması talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesi tarafından 30.01.2023 tarihli 2023/47 D.İş sayılı sayılı tedbir kararının ihtiyati tedbir talep eden tarafça kanuni 2 haftalık süre içerisinde dava açılmadığından HMK 397/1 maddesi gereğince kendiliğinden kalktığına dair tespitinin doğru olduğu, ancak davacı tarafça 2023/47 D.İş sayılı sayılı tedbir kararının sürdürülmemesi halinde 30.02.2023 tarihli çek yönünden yeniden ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin “aynı çeke ilişkin yeniden tedbir konulması talebinin reddine” şeklinde karar verilmesinin somut olaya uygun olmadığı; Mahkeme tarafından davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan deliller incelenmek suretiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesinin şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiği, bu kapsamda eldeki davada eser sözleşmesi uyarınca davalı yüklenicinin ediminin yerine getirilip getirilmediği, eksik ve ayıplı iş bulunup bulunmadığı buna göre davacı tarafça verilen çeklerin bedelsiz kalıp kalmadığı hususunun yargılamayı gerektirdiği, dosyada yaklaşık ispata yarar delil bulunmadığından davacı vekilinin 30.02.2023 tarihli çek yönünden yeniden ihtiyati tedbir kararı verilmesi yönündeki talebinin HMK.’nın 389 ve devamı maddelerindeki yasal koşulları gerçekleşmediğinden reddinin gerektiği anlaşılmış olup gerekçesi hatalı olmakla birlikte sonucu itibariyle doğru olan ara karara karşı istinaf isteminin bu yönüyle kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 353/(1)-b-2.maddesinde,”Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında”duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.
Dosya kapsamı, mahkeme gerekçesi ve yapılan değerlendirmeye göre; yasal düzenlemeler ve yargısal içtihatlar karşısında, talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 19.06.2023 tarihli ara kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince kaldırılarak, Dairemizce istinaf kanun yoluna müracaat isteminin HMK 394/5 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı vekili tarafından davacı tarafından davalıya ödenen 163.448,50 TL için davalının her türlü gayrimenkul ve üçüncü kişiler ile işverenleri yedindekiler de dahil menkul mal, hak ve alacakları da dahil mallarına teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi talebinde bulunulmuş ise de, eldeki davada eser sözleşmesi uyarınca davalı yüklenicinin ediminin yerine getirilip getirilmediği, eksik ve ayıplı iş bulunup bulunmadığı buna göre davacı tarafça verilen çeklerin bedelsiz kalıp kalmadığı hususunun yargılamayı gerektirdiği, ayrıca ortada henüz varlığı belli olan ve vadesi gelmiş bir alacak bulunmadığından İİK.’nın 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz yasal koşulları oluşmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusu yerinde olmadığından, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/597 Esas ve 20.07.2023 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davacı vekilinin 19.06.2023 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun değerlendirmesinde;
1-Talep eden davacı vekilinin ihtiyati tedbirin reddine ilişkin istinaf isteminin, 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-2. maddesi gereğince KABULÜ ile,
2-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/597 Esas sayılı dosyasından verilen 19.06.2023 tarihli ara kararının KALDIRILMASINA,
3-Talep eden davacı vekilinin 30.02.2023 tarihli çek yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebi talebinin REDDİNE,
4-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş olmakla, davacı vekili tarafından yatırılan 269,85 TL istinaf karar harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince davacıya geri verilmesine,
5-Davacı vekili tarafından yatırılan 738,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince kurulacak hükümde değerlendirmeye alınmasına,
B-Davacı vekilinin 20.07.2023 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun değerlendirmesinde;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/597 Esas sayılı dosyasından verilen 20.07.2023 tarihli ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verildiğinden, alınması gereken 446,60 TL ihtiyati haciz istemine ilişkin istinaf karar harcından peşin alınan 269,85 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 176,75 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı vekili tarafından yatırılan 738,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca, kesin olarak 12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.