Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1607 E. 2023/1442 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1607
KARAR NO : 2023/1442

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/633
DAVA TARİHİ : 08.08.2023
ARA KARAR TARİHİ : 08.08.2023
DAVA : Menfi Tespit
İSTEM : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 06.10.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 06.10.2023

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/633 Esas sayılı dosyasından verilen 08.08.2023 tarihli ara kararının istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 18.09.2023 tarih ve 2023/1739 Esas, 2023/1485 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen ihtiyati tedbir istemli dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket yetkilisi … ile 15/03/2023 tarihinde davalı… ile davacıya ait … Mah. … Cad. No:…/… …/… adresine yapılan otele ilişkin listesi mevcut malzemelerin teslimi ve işlerin yapımına ilişkin olarak sözleşme imzalandığı, bu işlerin eksiksiz ve süresinde yapılması karşılığından ödeme olarak 3 adet çekin davalıya verildiği, davalı tarafından getirilen ürünler sözleşmede anlaşıldığı üzere …., antrasit doğrama olarak getirildiği, camlar sözleşmede anlaşıldığı gibi gelmediği ve takılan tüm sinekliklerin ilk rüzgarda kırıldığı, sonuç olarak davalı tarafından getirilen malzemelerin tüm imalatında sıkıntı olduğunun tespit edildiği, iş bu nedenle davalıya teslim edilen çeklerin bedelsiz kaldığı, çeklerin vadesi henüz gelmediğinden çeklerin vadesi geldiğinde çeklerin karşılığının bankadan tahsil edilme ihtimali bulunduğu, çeklerin bedelsiz kalmış olması nedeniyle davacının davalıya hiçbir borcu ve sorumluluğunun bulunmadığı, davacının, çeki bankaya ibraz etme ihtimali olan varsa cirantaları tanımadığı ve kendileriyle hiçbir ticari bağının bulunmadığı, davalı varsa diğer cirantalarla birlikte kötü niyetli olarak hareket ederek bedelsiz kalmış olan çekleri tahsil yoluna girebileceği, davalının davacıdan alacağının bulunmadığını, çeklerin bankadan tahsil edilmesini engellemek ve davacının zarar görmemesi için tedbir amaçlı olarak, ilgili çeklere ödeme yasağı konulmasını, çeklerin ibraz edilmesi halinde çekler bedelsiz kalmasına rağmen ya tahsil edilecek ya da davacı şirket ciddi anlamda icra tehdidi ile karşı karşıya kalacağından davacı aleyhine açılacak herhangi bir icra takibinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 2023/633 Esas sayılı dosyasından verilen 08.08.2023 tarihli ara kararı ile özetle; ”…Davanın tarafları arasında hüküm ifade etmek üzere; Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin KISMEN KABÜLÜNE,
1-Davaya konu …bank A.Ş’ye ait, keşidecisinin … Şirketi olduğu, 7917688 seri nolu, 15.08.2023 keşide tarihli ve 100.000,00 TL bedelli çek, …bank A.Ş’ye ait, keşidecisinin … Şirketi olduğu, 7917689 seri nolu, 30.08.2023 keşide tarihli ve 43.000,00 TL bedelli çek, …bank A.Ş’ye ait, keşidecisinin … Şirketi olduğu, 7917690 seri nolu, 30.08.2023 keşide tarihli ve 135.000,00 TL bedelli toplam 3 adet çeklerin, davalı … (…) tarafından bankaya ibrazı halinde dava konusu çeklerin bedeli hesapta mevcut ise bloke edilerek dava sonuçlanıncaya değin davalı tarafa ödenmemesi, hesapta dava konusu çeklerin karşılığının bulunmaması halinde ise davalı tarafça talep edilmesi halinde dava konusu çeklere karşılıksız şerhi işlenmek suretiyle davalıya iadesi ve yine davaya konu çeklerin davalı …. (…) tarafından icra takibine konu edilmesi halinde İ.İ.K 72/2.maddesi gereğince dava sonuçlanıncaya değin icra takibinin durdurulması yönünde İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLMESİNE,
Takdiren dava değerinin %15’ine tekabül eden 41.700,00 TL teminat ( Nakit veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu) alınmasına,
Teminat yatırıldığında ihtiyati tedbir kararının bir örneğinin ilgili bankaya gönderilmesine,
HMK 393 ve bu maddede değişiklik yapan 22.07.2020 tarih ve 7251 Sayılı Yasanın 41. maddesi gereğince iş bu ihtiyati tedbir kararının uygulanması, ihtiyati tedbir talep eden tarafa tebliğinden itibaren 1 hafta içerisinde kararda belirtilen teminat yatırılmak suretiyle talep edilmediği takdirde verilen ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden ortadan kalkacağının ihtarına,
2-Davaya konu çeklerin 3.şahıslar tarafından bankaya ibrazı halinde ödenmemesi ve yine 3.şahıslar tarafından icra takibine konu edilmesi halinde icra takibinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir isteminin yerinde görülmediğinden REDDİNE” karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili tarafından verilen 21.08.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile özetle; Yerel Mahkemenin, 08.08.2023 tarihli ara kararının 2. maddesinde “08.08.2023 Günlü, Davaya konu çeklerin 3.şahıslar tarafından bankaya ibrazı halinde ödenmemesi ve yine 3.şahıslar tarafından icra takibine konu edilmesi halinde icra takibinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir isteminin yerinde görülmediğinden REDDİNE” diyerek herhangi bir gerekçe göndermeksizin tedbir taleplerinin reddine karar verdiğini, gerekçenin yetersiz ve reddin hukuka aykırı olduğundan, aleyhine istinaf başvurusunda bulunma zorunluluğu doğduğunu, müvekkili şirket yetkilisi … ile 15/03/2023 tarihinde davalı… ile müvekkiline ait … Mah. … Cad. No:…/… …/… adresine yapılan otele ilişkin ekte listesi mevcut malzemelerin teslimi ve işlerin yapımına ilişkin olarak sözleşme imzalandığını bu işlerin eksiksiz ve süresinde yapılması karşılığında ödeme olarak 3 adet çekin davalıya verildiğini, davalı tarafından getirilen ürünlerin sözleşmede anlaşıldığı üzere …, antrasit doğrama olarak getirildiğini, camların sözleşmede anlaşıldığı gibi gelmediğini ve takılan tüm sinekliklerin ilk rüzgarda kırıldığını, sonuç olarak davalı tarafından getirilen malzemelerin tüm imalatında sıkıntı olduğunun görüldüğünü, çeklerin vadesi henüz gelmediğinden çeklerin vadesi geldiğinde çeklerin karşılığının bankadan tahsil edilme ihtimalinin bulunduğunu, çekler bedelsiz kalmış olduğundan müvekkilinin davalıya hiçbir borcu ve sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin, çeki bankaya ibraz etme ihtimali olan varsa cirantaları tanımamadığını ve kendileriyle hiçbir ticari bağının bulunmadığını, müvekkilinin, varsa ciro silsilesindeki hiç kimseyi tanımadığı gibi aralarında hiçbir ticari bağın da bulunmadığını, davalının varsa diğer cirantalarla birlikte kötü niyetli olarak hareket ederek bedelsiz kalmış olan çekten alacak tahsil yoluna girebileceğini, davalıya başkaca bir ciranta olması halinde hiçbiri meşru hamil olmadığını, müvekkilinden alacağının olmadığını, çeklerin bedelsiz kaldığını, davalının icra takibine geçebilmesi için yetkili hamil olmasının gerektiğini, yetkili hamil olabilmesi içinde ciro silsilesinde kopukluk olmamasının şart olduğunu, çeklerin bankadan tahsil edilmesini engellemek ve müvekkilinin zarar görmemesi için tedbir amaçlı olarak, ilgili çeklere ödeme yasağı konulmasını talep etme zorunluluğu olduğunu, çeklerin ibraz edilmesi halinde çeklerin bedelsiz kalmasına rağmen ya tahsil edilecek ya da müvekkili şirketin ciddi anlamda icra tehdidi ile karşı karşıya kalacağını, iş bu nedenle, müvekkili aleyhine açılacak herhangi bir icra takibinin, durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, ihtiyati tedbir kararı verilerek güvence altına alınması gerektiği halde, hiçbir gerekçe gösterilmeksizin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle Mahkemenin 08.08.2023 Günlü 2 numaralı ara kararın kaldırılmasına, davaya konu çeklerin 3. şahıslar tarafından bankaya ibrazı halinde ödenmemesi ve yine 3. şahıslar tarafından icra takibine konu edilmesi halinde icra takibinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir istemlerinin kabulüne karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekili tarafından verilen 04.09.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesine yanıt dilekçesi ile özetle; davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin, çeklerin 3. şahıslar tarafından bankaya ibrazı halinde ödenememesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararının ise usul ve yasaya uygun olduğunu, dava dilekçesi incelendiğinde, davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek bir delil sunmadığını, dava konusu çeklerin taraflar arasındaki sözleşme nedeniyle müvekkiline verildiğini, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, açılan işbu davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin, taraflar arasındaki sözleşmeler gereğince üzerine düşen edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından müvekkiline yasal süresi içerisinde ayıp ihbarında da bulunulmadığını, ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama neticesinde de işbu davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunun ortaya çıkacağını açıklanan sebeplerle davacı tarafından ilk derece mahkemesinin 08.08.2023 tarihli ara kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. Maddesinde: “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı kanunun 392/1. Maddesinde ise: “İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlananın teminat göstermesi gerekmez.” hükmü düzenlenmiştir.
Anılan yasal düzenlemelere göre; hukuki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce ya da dava sırasında geçici hukuki koruma olarak istenen ihtiyati tedbir kararının yasal koşulları olarak; “hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle ciddi bir zarar doğması” olasılıkları belirtilmiştir.
Hak iddia eden kişinin, bu olasılıkları ifade ederek geçici hukuki koruma istemesi halinde, iddia ettiği vakıaları tam olarak kanıtlaması kendisinden beklenmez. Çünkü, adı üstünde; “geçici hukuki koruma ve olasılık” bunu gerektirir. İstek sahibinin, iddialarını yaklaşık olarak kanıtlaması, bunun için en azından iddiaya ilişkin bazı verileri mahkemeye sunması gerekir. Bu durumda mahkemece, iddiacı hak sahibinin muhtemel zararlarını önlemek adına tedbir kararı verilmelidir. Uygulamada genellikle tedbir istekleri mahkemelerce olumlu karşılanmakta olup, yerleşik yargı kararlarında da bunun için yaklaşık ispatın yeterli olduğu yaklaşımı mevcuttur.
Ancak; tedbir kararı verilirken, dava sonunda haksız olunduğu takdirde karşı tarafın veya üçüncü kişilerin uğraması olası zararların da mahkemece dikkate alınarak, istek sahibinden uygun bir teminat göstermesi istenmelidir. Kural bu olmakla birlikte, istisnaen bazı özel durumlarda hâkim takdiri ile teminat aranmayabilir. Teminatın niteliği ve miktarı da hâkim tarafından, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve hakkaniyet dengesine göre uygun ve makul bir şekilde takdir edilmesi gerekir.
Ayrıca; bir davada, uyuşmazlığın esasını çözümler nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gibi, kesinleşmiş mahkeme kararının infazını engeller şekilde de tedbire hükmolunmamalıdır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
Davacı taraf, davalı ile kendisine ait otelin sineklik,pervaz, cam yapımı için eser sözleşmesi yapıldığını, davalının edimini ayıplı ifa ettiğinden davalı tarafa verilen çeklerin bedelsiz kaldığını iddia ederek menfi tespit davası açtığı ve sözkonusu çekler hakkında ödeme yasağı ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İlk derece Mahkemesi tarafından davanın tarafları arasında hüküm ifade etmek üzere ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulüne, dava konusu 3 adet çeklerin, davalı … (… ) tarafından bankaya ibrazı halinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine; davaya konu çeklerin 3.şahıslar tarafından bankaya ibrazı halinde ödenmemesi ve yine 3.şahıslar tarafından icra takibine konu edilmesi halinde icra takibinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verildiği, ihtiyati tedbirin reddine ilişkin ara kararının davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda uyuşmazlık ilk derece mahkemesi tarafından verilen ihtiyati tedbirin reddi kararının, esasa ilişkin uyuşmazlık ve taraflarca sunulan deliller çerçevesinde HMK.’nın 389 maddelerinde düzenlenen yasal koşullara ve usule uygun olup olmadığı hakkındadır.
Davacı tarafça davaya konu çeklerin 3.şahıslar tarafından bankaya ibrazı halinde ödenmemesi ve yine 3.şahıslar tarafından icra takibine konu edilmesi halinde icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de, HMK 389 ve devamı maddeleri uyarınca davanın tarafı olmayan 3.kişilerin hukukunu etkiler şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden mahkemenin bu talebe ilişkin ihtiyati tedbir isteminin reddi kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamı, mahkeme gerekçesi ve yapılan değerlendirmeye göre; mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/633 Esas sayılı dosyasından verilen 08.08.2023 tarihli ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verildiğinden, alınması gereken 444,60 TL ihtiyati tedbire ilişkin istinaf karar harcından peşin alınan 269,85 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 174,75 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı vekili tarafından yatırılan 738,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca kesin olmak üzere 06.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.