Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1379 E. 2023/1220 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1379
KARAR NO : 2023 1220

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/389
DAVA TARİHİ : 27/03/2018
ARA KARAR TARİHİ : 03/08/2023
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden
Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
İSTEM : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 14.09.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 14.09.2023

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/389 Esas sayılı dosyasından verilen 03.08.2023 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İDDİA VE İSTEK:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “davacının murisi … ile davalı şirket arasındaki eser (inşaat) sözleşmesi gereğince, yüklenici davalının hak edişi için açtığı dava sonucunda İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2000/118 Esas 2002/285 Karar sayılı kararını İzmir 1. İcra Dairesi’nin 2003/3653 Esas (yenileme ile 2013/1367 Esas) sayılı dosyası kapsamında ilamlı icraya koyduğunu, ancak davacının İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/404 Esas sayılı dosyasında mirasın hükmen reddinin tespiti davası açtığını ve dava sonucunda verilen kabul kararının henüz kesinleşmediğini ve beklenmesi gerektiğini, davacının bu şekilde mirası reddetmiş olması nedeniyle icra takibinde borçlu olmayacağını” iddia ederek, borçlu olunmadığının tespitine ve tedbiren de icra takibinin durdurularak dosyaya ödenen paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmesini istemiştir.
İHTİYATİ TEDBİR KARARI:
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/389 Esas sayılı davasında verilen kararın istinaf edilmesi üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda, 19/12/2018 tarih ve 2018/2047 Esas 2018/1383 Karar sayılı ilam ile; “İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün 2013/1367 Esas sayılı takip dosyasındaki alacağın %15’i oranında teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir konulmasına” şeklinde karar verilmiştir.
İHTİYATİ TEDBİRİN KALDIRILMASI İSTEĞİ:
Davalı vekili 07/08/2023 tarihli dilekçesinde özetle; “icra dosyasındaki paranın alacaklıya ödenmemesi yönündeki ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu” ifade ederek, ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece; 03/08/2023 tarihli ara karar ile; “Bölge Adliye mahkemesi dairelerince verilen kararın denetlenmesi veya verilen kararların incelenerek aksi bir karar verilmesi husunun 6100 sayılı yasa gereğince mümkün olmadığı, davalı vekilinin 02.08.2023 tarihli isteminin ileri sürülüş biçiminin 6100 sayılı yasanını ihtiyati tedbire ve istinaf kanun yoluna ilişkin hükümlerine aykırı olduğu anlaşılmakla talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili dilekçesinde özetle: “takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde mirasın reddi kararı icra müdürlüğüne sunularak kesinleşen takipte hacizlerin kaldırılmasının istenemeyeceğini” ifade ederek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına verilmesini istemiştir.
DEĞERLENDİRME:
İlk derece mahkemesince verilen “ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddi” kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dairemizce yapılan incelemede aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Dava; borçlu mirasının hükmen reddedildiği iddiasına dayalı, icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ile takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir isteğini içermektedir.
Esasa ilişkin uyuşmazlık; davacının icra dosyası kapsamında borçlu olup olmadığı hakkındadır.
Geçici hukuki korumaya ilişkin uyuşmazlık ise; “mahkemece verilen ihtiyati tedbirin kaldırılması isteğinin reddi kararının, esasa ilişkin uyuşmazlık ve taraflarca sunulan deliller çerçevesinde HMK.’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen yasal koşullara ve usule uygun olup olmadığı” hakkındadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. Maddesinde: “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Hükmü düzenlenmiştir.
Aynı kanunun 392/1. Maddesinde ise: “İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlananın teminat göstermesi gerekmez.” Hükmü düzenlenmiştir.
Anılan yasal düzenlemelere göre; hukuki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce ya da dava sırasında geçici hukuki koruma olarak istenen ihtiyati tedbir kararının yasal koşulları olarak; “hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle ciddi bir zarar doğması” olasılıkları belirtilmiştir.
Hak iddia eden kişinin, bu olasılıkları ifade ederek geçici hukuki koruma istemesi halinde, iddia ettiği vakıaları tam olarak kanıtlaması kendisinden beklenmez. Çünkü, adı üstünde; “geçici hukuki koruma ve olasılık” bunu gerektirir. İstek sahibinin, iddialarını yaklaşık olarak kanıtlaması, bunun için en azından iddiaya ilişkin bazı verileri mahkemeye sunması gerekir. Bu durumda mahkemece, iddiacı hak sahibinin muhtemel zararlarını önlemek adına tedbir kararı verilmelidir. Uygulamada genellikle tedbir istekleri mahkemelerce olumlu karşılanmakta olup, yerleşik yargı kararlarında da bunun için yaklaşık ispatın yeterli olduğu yaklaşımı mevcuttur.
Ancak; tedbir kararı verilirken, dava sonunda haksız olunduğu takdirde karşı tarafın veya üçüncü kişilerin uğraması olası zararların da mahkemece dikkate alınarak, istek sahibinden uygun bir teminat göstermesi istenmelidir. Kural bu olmakla birlikte, istisnaen bazı özel durumlarda hâkim takdiri ile teminat aranmayabilir. Teminatın niteliği ve miktarı da hâkim tarafından, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve hakkaniyet dengesine göre uygun ve makul bir şekilde takdir edilmesi gerekir.
Ayrıca; bir davada, uyuşmazlığın esasını çözümler nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gibi, kesinleşmiş mahkeme kararının infazını engeller şekilde de tedbire hükmolunmamalıdır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olaya gelince:
Eldeki davada; davacının murisi ile davalı şirket arasındaki eser sözleşmesi gereğince yüklenicinin hak ettiği ve mahkeme kararı ile tespit edilen alacağın icra takibine konulması üzerine, davacı murisinin terekesinin borca batık olduğu iddiası ile mirasının hükmen reddinin tespitine karar verildiği ve bu nedenle söz konusu alacak ile ilgili icra takibi kapsamında davacının borçlu olmayacağı iddiasına dayanılarak menfi tespit isteğinde bulunulmuştur.
Konu ile ilgili olarak; icra dosyasına ödenen paranın tedbiren alacaklı tarafa ödenmemesi yönünde dairemizce 2018/2047 Esas 2018/1383 Karar sayılı karar verilmiştir.
Davalı vekilince ise ihtiyati tedbirin kaldırılmasının istenmesi üzerine, ilk derece mahkemesince istinaf ilamının kaldırılamayacağı gerekçesi ile isteğin reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince verilen bu karar usul ve yasaya uygun olup, aynı zamanda dairemizce verilen ihtiyati tedbir kararı da, davacı lehine verilen kesinleşmemiş bir mirasın hükmen reddi kararının bulunması ve bunun sonucunun beklenmesi gerektiği hususuna göre, hukuka uygun bir karardır.
Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusu yerinde olmadığından, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/389 Esas sayılı dosyasından verilen 03.08.2023 tarihli kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı vekilinin bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b/1. Maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurularının reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 444,60 TL ihtiyati hacze ilişkin istinaf karar harcından peşin alınan 269,85 TL’nin mahsubu ile kalan 174,75 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı vekili tarafından yatırılan 738,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 391/(3), 394/(5) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca kesin olmak üzere, 14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.