Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1350 E. 2023/1373 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/1350
KARAR NO : 2023/1373

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1179
KARAR NO : 2023/182
DAVA TARİHİ : 24.10.2017
KARAR TARİHİ : 14.03.2023

DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 28.09.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 28.09.2023

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.03.2023 tarihli 2017/1179 Esas, 2023/182 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı firmanın Zonguldak’ta yapacağı arıtma tesisinin osmos sisteminin otomasyonu işlemlerinin müvekkili firma tarafından yapılması ve şartları hususunda taraflar arasında 26.10.2016 tarihli “Ters Osmos Sistemi Otomasyonu Sözleşmesi” tanzim ve imza edildiğini, müvekkili firmanın edimini tam ve sözleşmeye uygun biçimde yerine getirdiğini ve davalı/borçlu firma adına 14.12.2016 gün 947990 numaralı 33.494,63 TL bedelli, 15.12.2016 gün 947992 numaralı 18.469,13 TL bedelli ve 12.06.2017 gün 948211 numaralı 10.023,99 TL bedelli toplam üç adet faturayı kestiğini, davalı/borçlu tarafça müvekkili şirkete 09.11.2016 tarihinde 13.478,40 TL ve 14.12.2016 tarihinde 8.500,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin 40.009,35 TL alacağı kaldığını, alacağın tahsili için İzmir 16.İcra Müdürlüğü’nün 2017/8064 esas sayılı dosyası ile davalı borçlu aleyhine takibe başlandığını, davalı borçlunun takibin tamamına itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı/borçlunun itirazdan sonra dosyanın durmasını müteakip müvekkili şirket hesabına haricen 9.900,00 TL ödeme yaptığını, açıkladığı nedenlerle her ne kadar davalı tarafça 40.009,35 TL’lik takip çıkışı miktarına itiraz edilmişse de; daha sonra müvekkili şirkete haricen 9.900,00-TL ödediğinden davalı/borçlunun yaptığı itirazın 30.109,35 TL takip çıkışı bakımından iptaline, davalı/borçlu kötü niyetli olduğundan ve alacak likit olduğundan davalı/borçlu aleyhine asıl alacağın X20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı/borçluya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … ile yapmış olduğu sözleşme uyarınca, Arıtma Sistemleri kurulmasına ilişkin işin yapımını üstlendiğini, müvekkili şirketin, bu işin bir parçası olan kumanda panosu yapımı ve otomasyon sistemi kurulması işinin yapımı konusunda ise davacı şirket ile anlaşma sağladığını, sözleşmeye göre davacı yanın işin yapımına ilişkin taahhütlerini süresinde tamamlamadığı gibi işi hatalı ve eksik bir şekilde teslimi tamamlamadan proje alanından ayrıldığını, sözleşmeye göre işin saha dışında (İzmir’de konteyner içinde) tamamlanacağını, kurulumunun sahada (Zonguldak’ta) tamamlanacağını, işin bitim süresinin sözleşme ile 30.11.2016 tarihi olarak tespit edildiğini, ödemelerin sözleşmede belirlenen bedelin % 50 sinin sözleşmenin imzalanması ile, % 30’unun panoların teslime hazır hale getirilmesi ile, kalan bedelin iş bitimi kesilecek faturaya ve “uygunluk sertifikasının” imzalanması ile beraber nakit aynı hafta içerisinde yapılması konusunda anlaştıklarını, davacının kendi kurduğu sistemi bir türlü, sağlıklı bir şekilde çalışır hale getiremediğini, yükümlülüklerini tam eksiksiz yerine getirmediğini, bu nedenle sözleşmenin 6.maddesinde yer alan “uygunluk sertifikası”nın imzalanmadığını, bu durumda, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacı yan sözleşme bedelinin % 20 sine hak kazanmadığını, açıkladığı nedenlerle davacının haksız ve kötü niyetli davasının reddi ile müvekkili aleyhinde haksız yere yapılan icra takibi sebebi ile % 20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 14.03.2023 tarih ve 2017/1179 Esas, 2023/182 Karar sayılı kararı ile özetle; “…Tüm dosya kapsamına göre; Davaya konu edilen eser sözleşmesi nedeniyle tarafların iddia ve savunmalarına göre eserin davacı tarafından süresinde tam ve eksiksiz olarak yapılıp yapılmadığı, çalışır vaziyette süresinde davalıya sözleşmeye uygun tesliminin yapılıp yapılmadığı ayrıca bunun sonucunda davacının davalıdan alacağının bulunup bulunamadığı hususlarının teknik inceleme gerektirdiği, bilirkişi incelemesi için davacı vekiline delil avansı yatırması için verilen 2 haftalık süre makul ve yeterli olduğu, ara kararda kesin süreye uymamanın sonuçlarının açık bir biçimde anlatıldığı, buna rağmen davacın vekilinin delil avansı yatırmadığı, dinlenen tanık beyanları da davalı iddialarını doğrular mahiyette olduğu, davacının davasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili tarafından verilen 07.06.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile özetle; 2017 yılında ikame ettikları davalarının duruşmaları Mahkeme Hakiminin izinli olduğunu, bir çok kez değişik gerekçelerle ileri tarihlere ertelendiğini, basit bir itirazın iptali davasının 6 yıl boyunca sürdüğünü, 12.05.2022 tarihli celsede ticari defter ve kayıtların yerinin bildirilmesi ve bilirkişi ücretlerinin yatırılması için tarafımıza 2 haftalık kesin süre verildiğini, istenen bilgi ve bilirkişi ücretleri tarafımızca tanınan süre içinde yatırılamadığını, ancak bir sonraki celseden önce yatırıldığını, bu husus davalı tarafça itiraz konusu yapıldığını, bilirkişi ücretini her ne kadar verilen süre içinde yatırmadıklarını, celse arasında yatırıldığını, davalı yanın da delilleri arasında bilirkişi incelemesinin bulunduğunu, bu durumun celse kaybına sebebiyet vermediği gerekçesiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasını ettiklerini, İlk Derece Mahkemesi bu talebimizi kabul etmediğini ve kesin süre içinde bilgi verilmediğini ve bilirkişi ücreti yatırılmadığı gerekçesiyle bu delilden vazgeçilmiş sayıldığını ve davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle 6 yıldır sürüncemede kalan davanın reddedildiğini, dinlenen tanık ifadelerinin davalı iddialarını doğrular mahiyette olduğu hususunun doğru olmadığını, davalı tanıklarından birisi davalı firmanın sahibinin eşi olduğunu, bir diğeri de birlikte iş yaptıkları kişi olduğunu, bu tanıkların tarafsız bir şekilde tanıklık yapmaları mümkün olmadığını, dava konusu alacağın sebebini oluşturan otomasyon yazılım işi Zonguldak’ta bulunan dava dışı … ‘ye yapıldığını, talepleri doğrultusunda bu firmaya yazı yazıldığını, … A.ş. tarafından dosyaya sunulan 15.11.2017 tarihli cevabi yazıda iki tane sorundan bahsedildiğini ve bu sorunların yazılım firmasının saha ziyaretleri ile çözüldüğünü, ayrıca kabulün yapıldığı günden itibaren sistemin çalışmaya devam ettiğini ve yaşanan sorunların saha ziyaretleri ve uzaktan erişim yoluyla giderildiğini, sonuç olarak sistemin çalışır vaziyette olduğunun açıkça belirtildiğini, istinaf başvurularının kabulünü, usul ve yasaya aykırı olan ilk derece mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ederek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağını tahsil amacı ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemidir.
İlk derece mahkemesince gider avansına ilişkin ara kararın yerine getirilmemesi nedeni ile mevcut deliller ile yapılan yargılama sonucunda davanın reddine kararı verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf itirazında bulunulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir; aynı Kanunun 357. maddesine göre de İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemeyeceği ve istinafta yeni delillere dayanılamayacağına ilişkin maddeleri çerçevesinde inceleme yapılmıştır.
6100 Sayılı HMK’nun 120/2. maddesinde gider avansının yatırılması için mahkemenin davacıya iki haftalık kesin süre vermesi ve 115/2. maddesi uyarınca dava şartı olan gider avansının yatırılmaması halinde, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedileceği düzenlenmiştir.
HMK’nun 324. maddesine göre ise “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”
Bu durumda; mahkemece gider avansı kabul edilerek, değerlendirme yapılan giderlerin, dava şartı olan gider avansı mı, yoksa delil avansı mı olduğu irdelenmelidir.
03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde gider avansı ve delil avansı birlikte düzenlenmiş olup, gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade ettiği, davacının, her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, delil avansının ise, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği vurgulanmıştır.
HMK’nın gider avansına ilişkin 120. maddesi ile delil avansına ilişkin 324. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; gider avansının yatırılmamasının ve delil avansının yatırılmamasının farklı hukuki sonuçlara bağlandığı dikkate alındığında; gider avansının tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderleri kapsayacak şekilde yorumlanmasına olanak yoktur. Bu durumda; dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderlerini ifade ettiği kabul edilmelidir.
Delil avansına yönelik ara kararında mahkemece, hangi delil için ne miktarda avans yatırılacağı açıkça belirtilmeli ve avansın kesin süre içinde yatırılmaması halinde bu delilin ikamesinden vazgeçildiğinin kabulü ile dosya kapsamındaki delillere göre karar verileceğinin ihtar edilmesi gerekir.
Somut olayda, davacı için 12/05/2022 tarihli celsede ticari defter ve kayıtlarını sunmak veya yerini bildirmek üzere 2 hafta kesin süre verildiği, kesin sürede ara kararın yerine getirilmediği halde ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtar edildiği, aynı zamanda dosyanın SMMM bilirkişisi ile birlikte yazılım uzmanı ve Ticaret Hukuku öğretim görevlisinden oluşan bilirkişi heyeti ücretini yatırmak üzere de 2 hafta kesin süre verildiği, yine bu ara kararın da kesin sürede yerine getirilmediği takdirde bilirkişi delilline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağının ve davasının reddedilebileceğinin ihtar edildiği, kesin süre içerisinde delil gider avansını bankaya yatırılarak dekontun dosyaya sunulmadığı anlaşılmış ise de dosyada ne kadar delil/gider avansının bulunduğu, ne kadar delil/gider avansının eksik olduğu, bu noktada davacı tarafından ne kadar miktar eksik avansın yatırılması gerektiği noktasında kesin net bir miktar belirtilmediğinden mahkemesince kurulan ara karar ile verilen kesin sürenin usulüne uygun verilmediği anlaşılmıştır.
Bu şekilde mahkemesince davanın mevcut deliller ile ispatlanamadığı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu noktada mahkemesince yapılması gereken davacı tarafa posta, tebligat, bilirkişi ücretine yönelik delil avansı için ayrı, eksik olan gider avansı için ayrı olmak üzere dosyadaki mevcut gider/ delil avansı hesaplanarak eksik miktar net olarak belirlenip bu miktarın tamamlanması yönünde ara karar kurulmalıdır. Mahkemece verilen ara karar bu usule uyulmadan verildiğinden ara karar ve dolayısıyla verilen hüküm hatalı olmuş, davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
Bunun yanında, davacının iddiasının mevcut delillerle kanıtlanamadığı yönündeki kabule göre, dava dilekçesinde yemin deliline dayanıldığı halde, mahkemece yemin hususunun hatırlatılması ve karşı tarafa yemin teklif edilmesi halinde buna ilişkin usulün yerine getirilmesi gerekirken, bu gerekliliğe de uyulmadığı görülmüştür.
Bilindiği üzere; 7251 Sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra a-6 ıncı bendinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş” olması halinde kararın esasının incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, deliller toplanmış olmasına rağmen delilleri değerlendiren bir karar verilmemiş olması delillerin kısmen eksik toplanması ve bu kısmının değerlendirilmemesi, hükmün esasını etkileyen en önemli delilin toplanmaması madde kapsamında değerlendirilmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre ; ilk derece mahkemesi’nce uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ( somut olayda olduğu gibi HMK’nun 120/2. Maddesine uygun hangi delil için ne kadar eksik gider avansı net olarak belirlenip bu miktarın tamamlanması yönünde ara karar kurulmadan uyuşmazlığın niteliğine göre esaslı tüm deliller toplanmadan karar verilmesi) usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (a-6) bendi gereğince esası incelenmeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, ilişkin karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun, KABULÜ ile,
2-İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.03.2023 tarihli 2017/1179 Esas, 2023/182 Karar sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Verilen kararın niteliği gereğince harç alınmasına yer olmadığına, davacı vekili tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf peşin karar harcının istek halinde yatıran davalıya ilk derece mahkemesince geri verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-g maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.