Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1335 E. 2023/1363 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1335
KARAR NO : 2023/1363

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/394
KARAR NO : 2023/342
DAVA TARİHİ : 30.06.2020
KARAR TARİHİ : 12.05.2023

DAVA : İtirazın İptali (Fazla Ödemenin Tahsili için Başlatılan Takipten Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 27.09.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 27.09.2023

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.05.2023 tarih ve 2022/394 Esas, 2023/342 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen 30.06.2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu tarafından müvekkili aleyhine Aliağa İcra Müdürlüğü 2002/1125 sayılı dosya ile ilamsız takip başlattığını, işlemiş faizi ile birlikte toplam 182.093,40 TL alacak talebinde bulunulduğunu, müvekkilinin borca itiraz ettiğini, Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesi 2002/ 4921 E sayılı dosya ile itirazın iptali davası açıldığını, müvekkilinin itirazının iptaline karar verildiğini, kararın Yargıtayca bozulduğunu, Bozma kararı üzerine davaya, aym mahkemece 2006/ 335 Esas sayısını üzerinden devam edilmiş ve bu defa mahkemece 31.03.2011 tarihinde 2011/ 166 sayılı kararında hem davalı borçlunun hem de dava dışı … ‘in müvekkilinden ayrı ayrı 41.879,40 TL şar alacaklı olduğuna hükmedildiğini, davalı borçlu lehine olacak şekilde Aliağa İcra Müdürlüğü 2002/1125 sayılı dosyasına müvekkili tarafından yapılan itirazın 41.879,40 TL kısmının itirazın iptaline karar verildiğini, mahkeme kararının onandığını, müvekkilinin karar düzeltme yoluna gittiğini, karar düzeltme yolunun icra dosyasına etki etmediğini, onama kararı sonucu icra müdürlüğünce haczedilen kooperatif adına kayıtlı taşınmazların satışının talep edildiğini, taşınmazların gerçek mülkiyetinin kooperatif üyelerine ait olduğundan, üyelerine ait bu dükkanların icra marifetiyle satılmaması için yani bu icra tehdidi altında mahkemece hükmedilen borcun icra dosyası kapsamında oluşan toplamını … Tic, Vekili Av. … ‘ e (icra dosyasının alacaklısı) 04.10.2012 tarihinde 165.000,00 TL, 22.09.2012 tarihinde 3.000,00 TL, 05.11.2012 tarihinde 58.375,00-TL olmak üzere toplam 226.375,00 TL olarak ödendiğini, icra tehdidi altında yapılan ödemeden sonra müvekkilinin karar düzeltme talepleri ile kararın bozulduğunu, bozma kararı üzerine devam eden davada 2015/ 10 sayılı kararla davalı şirketin müvekkili kooperatiften olan asıl alacağı 10.422,69 TL işlemiş faiz alacağı da 383,79 TL olarak belirlendiğini ve bu miktar üzerinden takibin devamına dair karar verildiğini, verilen bu kararın kesinleştiğini, kesinleşen kararın müvekkili tarafından Aliağa İcra Müdürlüğü dosyasına ibraz edildiğini, kesinleşmiş kararla mahkemece belirlenen alacak miktarından fazla yapılan ödemenin davalıdan iadesinin talep edildiğini, ancak, icra müdürlüğü, 03.01.2018 tarihli kararla ” Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 28/03/2006 tarih ve 2006/1386 Esas ve 2006/3151 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere İcranın iadesi yolu ile alacaklıdan geri alınıp borçluya verilecek meblağ, borçlunun icra dairesine ve icra dairesinin de alacaklıya ödemiş olduğu paradır. Dosyamıza borç ödemesi yapılmadığı ve Müdürlüğümüzce dosyadan alacaklıya ödenen de para olmadığı tespit edilmekle borçlu vekilinin icranın iadesine dair talebinin reddine” dair karar verildiğini, müvekkili tarafından Aliağa İcra Müdürlüğünün bu kararına karşı süresi içinde şikayet yoluna gidilerek açılan dava da şikayetin kabulüne karar verildiğini, verilen kararın istinaf edildiğini, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11.12.2018 tarih ve 2018/ 828 Esas 2018/ 2072 Karar sayılı kararıyla Aliağa İcra müdürlüğü 2002/1125 sayılı takip dosyasının ilamlı takip olmadığı, bu sebeple İİK 40. maddesi hükmünün uygulanmayacağı, İİK 361. maddesi hükmünün de olay uygun olmadığı gerekçesiyle Aliağa İcra Hukuk Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve şikayet talebinin reddine dair karar verildiğini, iş bu kararın kesinleşmesi üzerine müvekkilinin 312.747,28 TL lık alacağının tahsili için Aliağa İcra Müdürlüğü 2019/ 1869 sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, borçlu davalının borca itiraz ettiğini belirterek davalı borçlunun Aliağa İcra Müdürlüğü 2019/ 1869 sayılı icra dosyasına yapmış olduğu borca itirazının, asıl alacak yönünden 116.322,57 TL + 58.375.000 TL : toplam 174.697,57 TL ile işlemiş faiz yönünden 29.866,00 TL lık kısmının iptaline, 174.697,57 TL asıl alacak üzerinden % 20 oranından az olmamak üzere davalıdan icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak müvekkiline ödenmesine, dava masrafları ile vekalet ücretinden davalının sorumlu tutulmasına dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili tarafından verilen 07.09.2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin müvekkili şirkete borçlu olduğu halde ödenen bedeli geri istediğini, müvekkili şirket davacı kooperatifin Aliağa’da bulunan küçük sanayi sitesi inşaatını yaptığını, bu inşaatın, kooperatifçe düzenlenen iki ayrı ihale ile alt yapı işleri ve üst yapı işleri olmak üzere 2 ayrı iş olarak müvekkili şirket tarafından üstlenildiğini, alt yapı işi, tamamen ve tek başına müvekkili şirketin üstlendiğini, üst yapı işinin ise müvekkilinin … ile … adi iş ortaklığınca üstlenildiğini, müvekkili şirket ile davacı kooperatifin her iki iş için tek bir muhasebe ve cari hesap kullandığını, yani davacı tarafın müvekkiline ödeme yaparken “bu ödeme alt yapı işi için” “bu ödeme üst yapı işi için” gibi bir ayrıma gitmediğine, müvekkili şirket, her iki sözleşmeden kaynaklanan işler bittikten sonra kalan tüm alacak için kooperatife ihtarname gönderildiğini, ödeme yapılmaması üzerine Aliağa İcra Müdürlüğünün 2002/1125 sayılı dosyasından icra takibine girişildiğini, davacı kooperatifin icra takibine itiraz ettiğini, müvekkili adına itirazın iptali davasında itirazın iptaline karar verildiğini, kararın onandığını, onama kararından sonra kooperatif borcu kararda yazılı olan şekilde müvekkili şirkete icra dosyası haricinde ödediğini, onama kararından sonra karar düzeltme aşamasında onama kararının kaldırıldığını, müvekkilinin alacaklı olduğu halde sanki fazla tahsilat yapmış konumuna düşürülerek kararın bu şekilde kesinleştiğini, müvekkili şirketin davacı kooperatiften halen alacaklı olduğunu, bu davaya konu edilen ve iadesi istenen fazla ödeme olarak tanımlanan bedelin tamamının müvekkili şirket alacağına takas edildiğini, karşı tarafça icra dosyasının eski hale iadesi talebine ilişkin icra mahkemesindeki davada ve son olarak da bu davaya konu icra takibine itirazlarının da beyan edildiğini, davalı müvekkili şirketin davacı kooperatife hiç bir borcu bulunmadığını, davacının talep ettiği alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek öncelikle alacağın zamanaşımına uğradığından zamanaşımı sebebi, müvekkili şirketin aslında alacaklı olduğu ve takas defi sebebi ve müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını iddia ederek davanın esastan reddine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesi beyan ve etmiştir.
İlk derece mahkemesinin 22.10.2021 tarih ve 2020/232 Esas, 2021/597 Karar sayılı kararında özetle; davacının kooperatif olduğu, davalı şirketin ise kooperatife ait alt yapı işlerini üstlenen şirket olduğu, uyuşmazlığın taraflar arasında sözleşmelerden kaynaklı bakiye alacak talebinden kaynaklandığı, davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerektiği, kooperatif ile üyesi arasındaki davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, uyuşmazlığın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’ndan da kaynaklanmadığı anlaşıldığından davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK.’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna’ dair karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya dairemize gönderilmiştir.
Dairemizin 23.06.2022 tarih ve 2022/855 Esas, 2022/943 Karar sayılı kararında özetle; davalının Tasfiye halinde … Şirketi olduğu ve işin davacının ticari işletmesiyle ilgili olduğu konusunda tereddüt bulunmadığı, ancak davacının tasfiye halinde … Kooperatifi olup, görev tayini için davacı yapı kooperatifinin tacir olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiği, yürürlükten kalkan 6762 sayılı TTK ‘nun 18/1 maddesinde olduğu gibi TTK’nın 16/1 maddesinde bütün ticari şirketlerin tacir olarak sayıldığı, ikinci kitabın ‘ticari şirketleri düzenleyen birinci kısmında yer alan 124/1 maddesinde de 136. maddesi hükmü aynen tekrar edilerek ticari şirketlerin kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibaret olduğunun belirtildiği, Kooperatifler Kanunu’nun yürürlükte olmasına karşın yeni TTK’da kooperatifin ticaret şirketi olduğu açık şekilde hüküm altına alındığını, dolayısıyla davacı yapı kooperatifi ticari şirket olup, davalının da limited şirketi olması karşısında somut davada ‘Ticaret Mahkemesi’ görevli olduğundan davacı kooperatif vekilinin bu yöndeki itirazlarının yerinde olduğu (Aynı konuya ilişkin bakınız Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Kurulunun 12.11.2021 tarihli 2020/2 esas sayılı kararı), (HGK 2017/ 1658-ESAS- 2017/1464-KARAR) anlaşılmakla Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.10.2021 gün ve 2020/232 Esas, 2021/597 Karar sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-3 ve 353/(1)-a-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına karar verilmiş; bununla birlikte kabule göre de; dava, taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesi nedeniyle açılıp Yargıtay denetiminden onananarak geçen ve fakat karar düzeltme aşamasında bozularak miktarı düşen alacak davasında onanan ilk karara istinaden dosyada hükmedilen alacağın icra tehdidi nedeniyle ödenmesinden dolayı fazladan ödenen bedelin tahsili amacıyla davalı yüklenici şirket aleyhine başlatılan takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin olmasına rağmen yerel mahkemece gerekçede davanın, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olarak nitelendirilmesi de dosya kapsamına uygun düşmediğinden bu husus da dairemizce eleştirilmekle yetinilerek davacı avukatının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-3 ve 353/(1)-a-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına dair karar verilerek dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 12.05.2023 tarih ve 2022/394 Esas, 2023/342 Karar sayılı kararında özetle; Aliağa İcra Dairesi’nin 2002/1125 Esas sayılı dosyasında borçlu bulunan davacı … Kooperatifi’nin, Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/335 Esas, 2011/166 Karar sayılı kararının Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2011/6516 Esas sayılı 2012/2990 Karar sayılı ilamları ile onanması üzerine icra takibi borçlu davacı aleyhine kaldığı yerden devam etttiği, devam eden icra takip dosyasına haricen ödemelerde bulunulmuş olup bu ödemeler 22.09.2012 tarihinde 3.000,00 TL, 04.10.2012 tarihinde 165.000,00 TL, 05.11.2012 tarihinde 58.375,00 TL olmak üzere toplam 226.375,00 TL ödeme yapıldığı, … Kooperatifi’nin karar düzeltme isteminde bulunması üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2012/6033 Esas, 2013/2333 Karar sayılı 03.04.2013 tarihli kararları ile borçlu Kooperatif yararına bozulduğu, önceden verilmiş olan 2011/6516 Esas, 2012/2990 Karar sayılı Yargıtay ilamının ortadan kaldırıldığı, Yargıtay kararının iptalinden sonra Aliağa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/347 Esas, 2015/10 Karar sayılı 27.01.2015 tarihli kararlarında Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin asıl dosyası ve birleşen 2004/142 Esas sayılı dosyasında alacağın kısmen kabulüne karar verildiği, buna göre Aliağa İcra Dairesi Müdürlüğü’nün 2002/1125 Esas sayılı icra takip dosyasında ilam gereği 10.422,685 TL asıl alacak ve 383,785 TL işlemiş faiz yönünden takibin devamına karar verilmiş olup buna göre asıl alacak miktarının 10.422,68 TL, işlemiş faizin 383,78 TL, yargılama giderinin 272,93 TL, ilam ücreti vekaletinin 1.500,00 TL harca esas takip çıkışının 12.579,39 TL olup, buna göre 2002/1125 Esas sayılı dosyada dosya borcunun takip tarihinden paranın ödeme tarihi olan 04.10.2012 tarihine kadar faizi ve icra masrafları icra vekalet ücreti tahsil harcı ile 51.060,75 olması gerektiği, davacının 22.09.2012 tarihli 3.000,00TL ödemesinin %3.6 oranında Maliye Hazinesi’ne harç olarak yatırıldığı iş bu meblağdan 789,50 TL davacının asıl alacaklı kaldığı, 04.10.2012 tarihinde yapılan 165.000,00 TL’den bakiye 113.939,25 TL asıl alacak ve 05.11.2012 tarihinde tahsil edilen asıl alacak kaleminden 58.735.00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 173.103,75 TL tutarında asıl alacaklı kaldığı iş bu meblağlara ödeme tarihlerinden takip tarihine kadar avans faiz işletildiğinde davacının işlemiş faiz alacağının 142.784,25 TL olacağı ancak davacının dava dilekçesinde 29.866,00 TL faiz talep ettiği görülmekle bu miktarlar üzerinden davanın kabulüne karar verildiği, her ne kadar davalı borcun kaynağının eser sözleşmesi olduğunu davalı kooperatifin tüm defterlerinin getirilerek yeniden inceleme yapılmasını savunmuş ise de davalının bu iddialarının iş bu davada yargılama konusu olmadığı ve dinlenme imkanı bulunmadığı, davanın Yargıtay onama ilamı ve karar düzeltme aşamalarından geçerek kesinleşen yargı kararlarına dayandığı anlaşıldığından bu iddiaları dinlenmemiş ve davacının icra dosyası kapsamında ödemesi gereken asıl alacak tutarı ve ödediği tutarın Yargıtay kararları ile sabit olup likit olduğu anlaşıldığından asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiş bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile, davalının Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2019/1869 Esas sayılı dosyasında 173.103,75 TL asıl alacak ve 29.866,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 202.969,75 TL toplam alacağa yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili tarafından verilen 03.07.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; istinaf taleplerine konu kararı veren ilk derece mahkemesinin genel mahkeme sıfatı ile baktığını, itirazın iptali konulu davada alacak borç ilişkisini tartışmadığını, icra dosyası üzerinden alacağı kabul ile bilirkişilere dosya üzerinden hesaplama yaptırarak icra mahkemesinin kısıtlı yetkili mahkeme yargısı gibi davranarak hatalı karar verdiğini, oysa taraflarınca verilen cevap dilekçesinde davacı kooperatifin müvekkili şirkete başkaca işler için borçlu olduğunu, ödenen bedelin de bu işlerden kaynaklanan alacaklara mahsup edildiğini, yapılan ödemenin bu şekilde muhasebeleştirildiğini defaatle anlatılmış ise de beyanlarına değer verilmediğini ve karar gerekçesinde de bu hususlara hiç değinilmediğini, müvekkili şirketin halen davacı taraftan alacaklı durumda olduğunu, bunun ortaya çıkabilmesi için taraf iddia ve delillerin değerlendirilmesinin, gerçekte bir alacağın var olup olmadığının özellikle yasal defter ve belgelerin incelenmesi ile ortaya konması gerektiğini, cevap dilekçelerinde ve delil listelerinde davacı tarafın yasal defter ve belgelerinin, Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/4921 Esas sayılı dosyası ve içeriğindeki tüm dosyaların dayanak olarak gösterildiğini, özellikle Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/4921 sayılı dosyasının fiziken dosya içine alınması ve bu dosya ile birlikte kooperatif yasal defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması gerektiğini, Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/4921 Esas sayılı dosyası ile başlayan yargılamada, dosya 2006/335 Esas numarasını aldıktan sonra verilen 31.03.2011 tarihli karara göre hesaplanan alacak kooperatifin kabulünde olan alacak miktarı olduğunu, bu tutarın o dosyada alınan bilirkişi raporları ile de örtüştüğünü, bu alacak tutarının iki ayrı işin yapılmasından doğan alacak miktarı olduğunu, her nasılsa Yargıtay onama kararından sonra karar düzeltme aşamasında, müvekkili şirketin davayı sadece alt yapı alacağına hasrettiğinden bahisle onama kararını kaldırdığı, sonrasında ise verilen kararda Yargıtay ilamına uyulduğu için bu kez ve son olarak 2013/347 Esas sayısı alan aynı dosyadan 27.01.2015 tarihli kararla sadece alt yapı alacaklarının hüküm altına alındığını, üst yapı işlerine ilişkin alacak ise hüküm altına alınmamakla yapılan ödemenin müvekkili şirketin üst yapı işi alacağı olduğunu, dosyada verilen görevsizlik kararından önce alınan bilirkişi raporuna karşı itirazlarını 05.07.2021 tarihli dilekçeleri ile dosyaya sunduklarını, bu aşamada dosyanın görev yönünden ret ile sonuçlandığını ve istinaf mahkemesinde mahkemenin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilerek kaldırıldığı ve dosyanın önceki rapora itirazlarının karşılanması bakımından yeni bir bilirkişiye tevdii edildiğini, yeni tayin edilen bilirkişinin de 19.12.2022 tarihli raporunda önceki itirazlarına hiç değinmeden ve taraf ticari defter ve belgelerinde hiç bir inceleme yapmaksızın sadece itiraz ettikleri icra takibindeki alacak kalemleri, işlemiş faizi vs hususlarında görüş beyan ettiğini, oysa ki; davaya cevap ve sonrasındaki tüm dilekçe ve beyanlarında davanın itirazın iptali davası olduğu, itirazlarının kısıtlı biçimde değil de tarafların birbirlerine olan borçlarının tespiti açısından incelenmesi gerektiği üzerinde durduklarını, ayrıntılı biçimde 05.07.2021 günlü dilekçelerini tekrarladıklarını, müvekkili şirketin, alacaklı olduğu ve eldeki davaya dayanak yapılan icra takibinde geri istenen bedelleri davacı kooperatifin diğer alacaklarına mahsup ettiğini, mahkemece tayin olunan bilirkişi … tarafından düzenlenen 13.03.2023 havale tarihli bilirkişi ek raporun 3. ve 4. sayfalarında taraflarının itirazlarını değerlendirme imkanı olmadığını, alacağın ancak muhasebeci mali müşavir, Kooperatif mevzuatından kaynaklı inceleme ve denetleme bilirkişisi, hukuk bilirkişisi tarafından tanzim edilecek bir inceleme raporu sonucunda davalı ve davacının borçlu veya alacaklı olup olmadıklarını açıklayan bir rapor alınması ile davalı vekilinin talepleri değerlendirilerek nihayetinde sunulan rapora göre icra takibine konu miktarın tarafınca hesaplaması yapılabileceğini bildirdiğini, gerek cevap dilekçelerinde ve gerekse tüm aşamalardaki beyan ve talepleri gereğince özellikle davanın itirazın iptali davası olduğu, itirazlarının kısıtlı biçimde değil de tarafların birbirlerine olan borçlarının tespiti açısından incelenmesi gerektiğinin açık olduğunu, hal böyle iken öncelikle Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/4921 Esas sayılı dosyasının fiziki olarak mahkemesinden istenmesini, davacı Kooperatif Defter ve Belgeleri üzerinde bu dosya ile birlikte inceleme yapılarak müvekkili şirketin her hangi bir borcunun olmadığı hususunun belirlenmesini talep etmişseler de ilk derece mahkemesi tarafından bu hususun dikkate alınmadığını ve gerekçesiz biçimde karar yazıldığını, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yapılacak yargılama ile davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesi nedeniyle açılıp, Yargıtay denetiminden onananarak geçen ve fakat karar düzeltme aşamasında bozularak miktarı düşen alacak davasında onanan ilk karara istinaden dosyada hükmedilen alacağın icra tehdidi nedeniyle ödenmesinden dolayı fazladan ödenen bedelin tahsili amacıyla davalı yüklenici şirket aleyhine başlatılan takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Kısaca, dava mahkeme ilamı nedeniyle fazladan ödenen bedelin iadesi amacıyla başlatılan takibe itirazın iptal davasıdır.
Dairemizin kaldırma kararından sonra, görevli mahkeme olan Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karara karşı davalı kooperatif vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı iş sahibi kooperatif ile ile davalı yüklenici arasında ‘alt yapı ve üst yapı inşaat işleri sözleşmesi’ akdedildiği, esasen; alt yapı sözleşmesi davalı şirketle, üst yapı sözleşmesi davalı şirket ve iş bu davada taraf olmayan dava dışı davalı şirket adi ortağı … adi ortaklığı arasında tanzim edildiği, anılan sözleşmeler gereği yükümlülüklerini yerine getirdiği halde hakedişlerinin ödenmediğini iddia eden yüklenici şirketin, iş sahibi kooperatif aleyhine icra takibi başlattığı, kooperatifin takibe itiraz etmesi üzerine de Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesinde itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı vekilince, taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalı yüklenicinin, davacı kooperatiften alacaklı olduğu, mahkemece yasal defter ve belgeler incelenmeden karar verilmesinin doğru olmadığı yönünde istinaf itirazında bulunulmuş ise de, dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca hangi tarafın diğerinden alacaklı olduğuna ilişkin değildir. Taraflar arasındaki eser sözleşmesi nedeniyle açılan dava, temyiz ve karar düzeltme incelemeleri sonrasında Aliağa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/347 Esas, 2015/10 Karar sayılı dosyasıyla görülmüş olup, söz konusu karar temyiz incelemesi sonucu onanarak kesinleşmiştir.
Eldeki dava, taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesi nedeniyle açılıp Yargıtay denetiminden onananarak geçen ve fakat karar düzeltme aşamasında bozularak miktarı düşen alacak davasında onanan ilk karara istinaden dosyada hükmedilen alacağın icra tehdidi nedeniyle ödenmesinden dolayı fazladan ödenen bedelin tahsili amacıyla davalı yüklenici şirket aleyhine başlatılan takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Dolayısıyla eldeki davada çözümlenmesi gereken husus, eser sözleşmesi nedeniyle hangi tarafın, diğerinden ne miktarda alacaklı olduğu değil, iş sahibi kooperatif tarafından icra tehdidi altında, yüklenici şirkete fazla ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ne kadar fazla ödeme yapıldığıdır. Mahkemece bu hususta hesap bilirkişisinden rapor alınmış olup, rapor denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Dosya kapsamında toplanan deliller ve düzenlenen bilirkişi raporuna göre, davacı tarafından, Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin karar düzeltme incelemesi sonrasında bozulan 2006/335 Esas, 2011/166 Karar sayılı kararına istinaden Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2002/1125 sayılı takip dosyası için fazladan 173.103,75 TL ödeme yapıldığı anlaşılmış olup, buna göre davacı tarafından başlatılan ve eldeki davanın konusu olan Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2019/1869 sayılı takip dosyasında, davacının takip tarihi itibariyle asıl alacak miktarı 173.103,75 TL’dir. İşlemiş faiz alacağı 142.784,25 TL olarak hesaplanmış ise de, davacı tarafça 29.866,00 TL faiz talep edildiğinden, ilk derece mahkemesi kararının doğru olduğu, davalı vekilinin istinaf itirazlarının isabetli olmadığı sonucuna varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.05.2023 tarih ve 2022/394 Esas, 2023/342 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 13.864,86 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan toplam 3.466,21 TL harcın mahsubu ile kalan 10.398,65 TL harç bedelinin davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca dava değeri itibarıyla kesin olmak üzere 27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.