Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/128 E. 2023/146 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/128
KARAR NO : 2023/146

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/1091
DAVA TARİHİ : 21.09.2022
ARA KARAR TARİHİ: 26.09.2022
DAVA : Alacak
İSTEM : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 03.02.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 06.02.2023
Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1091 Esas sayılı dosyasından verilen 26.09.2022 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 06.12.2022 tarih ve 2022/2212 Esas, 2022/2043 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 21.09.2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; 21.09.2019 tarihli sözleşme kapsamında müvekkilinin edimini yerine getirdiğini, diğer sözleşmeler kapsamında, davalı şirketçe yer teslimi yapılmadığını, müvekkilinin tahsis ettiği ekipman ve personelin artık yapacağı iş kalmadığını, müvekkiline ait ekipman ve personelin Termik Santral sahasını terkedebilmeleri yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkiline ait olan ekipman ve teçhizatın teslimine, müvekkilinin ekipman ve teçhizatının teslim edilmemesi nedenine dayalı olarak doğan zararın şimdilik 5.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline, müvekkili ile davalı arasındaki 21.09.2019 tarihli sözleşmeye konu işlerin tamamlanması nedeniyle; müvekkilinin hakettiği 450.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 2022/1091 Esas sayılı dosyasından verilen 26.09.2022 tarihli ara kararında özetle; “…Tüm dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde, her ne kadar davacı vekilince, davacıya ait personelin termik santral sahasını terk edebilmeleri için ve yine davacıya ait ekipman ve teçhizatın davacıya teslimi yönünde ihtiyati tedbir kararı talep edilmiş ise de; davacı şirketin talebi üzerine, Milas Sulh Hukuk Mahkemesin 2020/36 D. İş. sayılı dosyası ile 09/09/2020 tarihinde tespit yapıldığı, bu tespit dosyasında alınan rapora göre, işin tamamlandığının bildirildiği, tespit dosyasında ekipman ve teçhizatın mülkiyeti husunda tespit yapılmadığı, hatta Milas CBS’ nın 2020/8078 soruşma dosyası ile davalı hakkında KYOK kararı verildiği, aradan iki yılı aşkın süre geçtikten sonra, Mahkememizden “davacıya ait personelin termik santral sahasını terk edebilmesi” için talepte bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, HMK 389/1 maddesinin; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. şeklinde olduğu, dava konusu edilen ekipman ve techizatın mülkiyetinin kime ait olduğunun, davacının talep ettiği diğer hususların yargılamayı gerektirdiği, davacı vekilince dava dilekçesinin ekinde sunulan belgelerden yaklaşık ispatın sağlanamadığı ve ihtiyati tedbirin kanuni şartlarının da oluşmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 07.10.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme veya gecikme; örneğin ekipmanların başka bir şantiyeye götürülmesi, çalınması veya zarar görmesi, yangın vs. gibi durumlar, nedeniyle hakkın elde edilmesinin zorlaşması veya tamamen imkansız hale gelmesi ihtimali söz konusudur. Geçen sene Milastaki yangın nedeniyle neredeyse şantiyeye kadar gelmişti ve termik santral bile yangın tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu senede yazın başında yangınlar baş göstermiş olup bundan ekipmanların zarar görme riski yüksektir. Yine yakın zamanda malzemelerin bulunduğu konteynırdan elektrik tablosu çalınmış olup buna ilişkin suç duyurusunda bulunulmuştur.Ayrıca dosyada delil olarak belirttiğimiz (09.09.2020 tarihli, Milas Sulh Hukuk Mah. (2020/36 D.İş E-K Tespit) dosyasına sunulan eklerde; ekipmanların başka bir şirkete ait olduğu ve davacı tarafından sözleşme konusu işte kullanılmak üzere kiralandığına dair belgeler mevcuttur.Malzemelerin zilyedinin davacı şirket olduğunu Şantiyenin bulunduğu Kemerköy-Yeniköy Termik santrali işletmecisi de bilmektedir ki, şantiyeden ayrılan davalı şirketin bu malzemeleri almasına müsaade edilmemiştir.Dolayısıyla HMK MADDE 391 gereği;(1) “Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir.”şeklinde ihtiyati tedbir kararı verebilecek iken,yerel mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddedilmesi son derece hatalı olmuştur. Tüm bu sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğu hasıl olmuştur…
Sonuç Ve İstek : Yukarıda belirtilen sebeplerle birlikte, HMK m. 355 hükmü gereğince re’sen gözetilecek nedenlerle istinaf incelemesi yapılarak, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi 2022 / 1091 E. dosyasından verilen ihtiyati tedbir isteminin reddi kararının bozularak, HMK gereği makul bir tedbire karar verilmesini, ayrıca vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkında iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
Davacı şirket, davalı şirkete karşı sözleşmeden kaynaklı işin yapıldığı alandaki ekipman ve tesisatın teslimi, olmadığı taktirde tazmini ve sözleşmeye konu işler nedeniyle hak ediş alacağı davası açtığı, bu dava ile birlikte ekipmanın termik santral sahasından çıkarılması için tedbir kararı verilmesini talep ettiği, davanın derdest olduğu, ilk derece mahkemesi talebin ekipmanın çıkarılması talebinin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle tedbir talebinin reddine karar verildiği, davacı avukatı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı tespit ve ekipman teslimi, olmadığı taktirde sözleşmeden kaynaklı alacak davası olduğu, davayla birlikte ekipmanların termik santral alanından çıkarılması için tedbir istendiği, ilk derece mahkemesinin de talebi reddettiği,
Her ne kadar davacı avukatı bu ara kararı istinaf etmiş ise de, ilk derece mahkemesince verilen ara kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu, çünkü yargılama sonucu kesinleşecek karar ile elde edilecek neticenin davanın bidayetinde tedbir yoluyla sağlanmasına hukuken imkan bulunmadığından, talep yargılamayı gerektirdiğinden, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1091 Esas sayılı dosyasından verilen 26.09.2022 tarihli ara kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 296,40 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 215,70 TL harç bedelinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca kesin olmak üzere, 03.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.