Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1194 E. 2023/1207 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1194
KARAR NO : 2023/1207

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/635
KARAR NO : 2023/212
DAVA TARİHİ : 17.04.2017
KARAR TARİHİ : 31.03.2023
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 13.09.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 14.09.2023

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31.03.2023 tarih ve 2021/635 Esas, 2023/212 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 03.07.2023 tarih ve 2023/1562 Esas, 2023/1326 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 17.04.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı borçlu arasında … ili … ilçesi … Üniversitesi … Kampüsü İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Doğa ve Mühendislik Fakültesi ve Laboratuvarlar Binası, Hukuk Fakültesi ve Teknik Bina İnşaatları ile alt yapı ve çevre düzenlemesi işinde kutu profil merdiven korkuluğu imalatı konusunda 22.02.2016 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmeye ilişkin olarak taraflar arasında daha sonra 20.06.2016 tarihli zeyilname imzalandığını, sözleşme gereği müvekkilinin inşaat sahasında gerekli imalatlara başladığını, imalat aşamasında işin geldiği safha itibarı ile muhtelif tarihlerde hakedişler imzalandığını, 3. hakedişin düzenlenmesi esnasında işin bundan sonraki aşamasının artık müvekkili tarafından yapılmayacağının müvekkiline bildirildiğini, müvekkilinin şantiyedeki işine son verildiğini, 3. hakedişin yapılması esnasında müvekkiline ait olup davalının inşaat sahasına indirilen ve henüz imalatta kullanılmayan profil malzemesinin taraflarca varılan mutabakat gereği davalı şirkete bırakıldığını, bu anlaşma doğrultusunda profillerin davalı borçlunun … Üniversitesi kampüs şantiyesine teslim edildiğini, davalının bu profillerden kaynaklı alacağı önce 26.09.2016 tarihli 3 nolu hakedişte hakediş raporuna dahil ettiğini ve ödemeyi 3 nolu hakediş ile yapacağını belirttiğini, 3 nolu hakedişte 2 nolu kalemde bu hususun gösterildiğini, ancak ödeme esnasında profillerin fiyatı ile ilgili taraflar arasında mutabakat sağlanamadığından bu kalemden doğan alacağın 3 nolu hakediş raporundan çıkarıldığını, bu profillerden kaynaklı alacak müteaddit defalar talep edilmiş ise de davalının oyalama taktiği ile alacağı bugüne kadar ödemediğini, en son yapılan görüşmede profil bedelinin fatura edilerek kendilerine gönderilmesinin istenildiğini, bu talep doğrultusunda 04.12.2016 tarihli faturanın kesilerek davalıya gönderildiğini, davalı şirket ödeme yapmadığı gibi bu faturayı Ankara 54. Noterliği’nin 30.01.2017 tarihli ihtarnamesi ile iade ettiğini, bunun üzerine Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2017/3149 Esas sayılı dosyasından davalı aleyhine takip başlatıldığını, borçlunun haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
YANIT :
Davalı avukatı tarafından verilen yanıt dilekçesinde özetle; sözleşme ve zeyilname kapsamında yapılan işlerle ilgili davacının hakettiği tüm ücretin kendisine ödendiğini, müvekkili şirketin cari hesabında davacının sözleşme mucibi kesintisi yapılmış (sözleşme gereği ödeme şartı henüz gerçekleşmemiş) “teminat alacağı” dışında herhangi bir alacağının bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan 2 hakediş bulunmakta olup davacının iddiasının aksine karşılıklı imzalanan herhangi bir 3. hakediş bulunmadığını, davacının dilekçesine eklediği hakedişlerin imzasız olduğunu, müvekkili şirketçe kabul edilmediğini, davacının müvekkili şirket şantiyesine getirdiği tüm malzeme ve bu malzeme dahilinde yaptığı imalatın tamamı hakedişe ve faturaya bağlanmış olup bu belge dışında şantiye sahasına teslim edilmiş ve karşılığı alınmamış başka malzeme bulunmadığını, davacının sözleşmesel edimlerinin son bulması ve şantiye sahasından çıkmasını müteakip 2 nolu hakediş evrakı sonrası bizzat davacı yanca müvekkili şirketin yazılı olarak ibra edildiğini, davacının imzasını taşıyan yazılı belge ile davacının sözleşme kapsamında 246.099,32 TL + KDV hakediş yaptığı ve %5 teminat kesintisi dışında alacağı bulunmadığının beyan edildiğini, dava konusu faturanın dayanağını oluşturduğu iddia edilen malzemelerin şantiye sahasına getirildiği hususu ile ilgili olarak sunulu “Tutanak” başlıklı evrakın tarihsiz bir evrak olup alacağı kanıtlamaktan uzak olduğunu, davacı yanca şantiye sahasına getirilen malzemenin tümünün imalatlarda kullanıldığını, karşılığı bedellerin de ödendiğini, davacı tarafından şantiye sahasına getirilmiş olup da imalatta kullanılmayan herhangi bir malzeme bulunmadığını, bu tutanağın daha önce şantiye sahasına getirilip imalatlara kullanılan keza bedelleri ödenen malzemelere ilişkin bir tutanak olduğunun düşünüldüğünü, dava dilekçesine eklenen … Şti’ye ait 253070 ve 253071 numaralı sevk irsaliyeleri ile … Şti faturasının 2016 Şubat tarihli olup bu tarih sonrası yapılmış iki hakediş, faturalar ve davacının ibranamesi dikkate alındığında talebin iddiayı ispata yarar olmadığını, eser sözleşmesine bağlı alacakların likit olarak kabulünün mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesi 08.03.2019 tarih ve 2017/245 Esas, 2019/123 Karar sayılı kararında özetle; “…Dosya içine alınan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; gerçeğe ve hukuka uygun görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporlarıyla da görüleceği üzere, taraflar arasında kurulan ilişki nedeniyle kullanılmayan ancak davacıya iade edilmeyerek davalıya bırakılması kararlaştırılan boyalı profilin 15462 mt 20x40x2 mt olduğu, profilin malzeme birim fiyatının davacı tarafça sunulan 3 nolu hakediş ve dava dışı …’ın teklif formunda yazılı olan birim fiyat üzerinden günün piyasa koşullarına göne belirlenmesinin olaya uygun düşeceği, buna göre de bu miktarın KDV dahil 56.742,45-TL olduğu, davalının bu miktar üzerinden yapmış olduğu itirazın iptali ve takibin bu miktar üzerinden devam etmesi gerektiği, iptal edilen miktar üzerinden alacak likit olduğundan İİK.nun 67.maddesi uyarınca % 20 tazminat verilmesi gerektiği sonucuna varılmış aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir…” şeklindeki gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı davalı avukatı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 08.10.2021 tarih ve 2020/831 Esas, 2021/1243 Karar sayılı kararında özetle: “…Davacının talebi davalı şirkete ait … Şantiyesindeki imalatlarından kaynaklı alacak olmayıp, davacının davalıya ait şantiyede bulunan malzemelerinin aralarındaki iş aktinin davalı tarafça feshinden sonra davacı tarafça geri alınmayıp bu malzemelerin davalı şirkete bırakılması ile oluşan alacak talebidir. İddia, bırakılan bu malzemelerin şantiyede çalışan başka taşeronlar tarafından kullanıldığı yönünde olup başka taşeronlara kullandırılan profillerin ödenmeyen bedeli talep edilmektedir. Mahkemece öncelikle, davacı tarafından davalı üst yükleniciye toplam kaç mtül 40*20 2 mm profilin teslim edildiğinin netleştirilmesi gerekmektedir. Mahkeme tarafından “…” … Şti tarafından düzenlenen 26.02.2016 tarihli fatura ve sevk irsaliyelerindeki toplam 24.300 mtül 20*40 2 mm profilin davalıya teslim edildiği kabul edilerek düzenlenen rapor hükme esas alınarak karar verilmiştir. Halbuki “…” … Şti. tarafından düzenlenen fatura ve sevk irsaliyesi davacı adına düzenlenmiş olup bunların tamamının davalıya teslim edildiği sonucu çıkartılamaz. Teslim olgusu hukuki fiil ve maddi vakıa olup tanık dahil her türlü delil ile ispatlanabilir. Yazılı delille ispat zorunluluğu yoktur. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/217 esas ve 2017/486 karar sayılı ilamı, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2015/4930 esas ve 2016/3399 karar sayılı ilamı ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2015/5543 esas ve 2016/1833 karar sayılı ilamı)
O halde mahkemece, davacının tanıklarını mal teslimine dair dinletmek istediği de dikkate alınarak tanıklar ve tutanak mümzileri … ve … dinlenmek suretiyle davacı tarafından davalı şirkete teslim edilen 20*40 2 mm profil miktarı ve davacı tarafından inşaatta kullanılan profil miktarı netleştirilerek sözleşmenin feshinden sonra davalının şantiyesinde kalan davacıya ait 20*40 2 mm profil bulunup bulunmadığı varsa bedeli hesaplanarak hüküm verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına…” dair karar verilmiş ve dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 31.03.2023 tarih ve 2021/635 Esas, 2023/212 Karar sayılı kararında özetle; “…Tüm dosya kapsamı bilirkişi kök ve ek raporları, istinaf ilamı doğrultusunda dinlenen tanık ve tutanak mümzi … beyanları ile davacının talebinin davalı şirkete ait … Şantiyesindeki imalatlarından kaynaklı alacak olmayıp, davacının davalıya ait şantiyede bulunan malzemelerinin aralarındaki iş aktinin davalı tarafça feshinden sonra davacı tarafça geri alınmayıp bu malzemelerin davalı şirkete bırakılması ile oluşan alacak talebi oluduğu ve bu malzemelerin şantiyede çalışan başka taşeronlar tarafından kullanıldığı başka taşeronlara kullandırılan profillerin ödenmeyen bedelinin talep edildiği , …” … Şti tarafından düzenlenen 26.02.2016 tarihli fatura ve sevk irsaliyelerindeki toplam 24.300 mtül 20*40 2 mm profilin davalıya teslim edilip edilmediği edilmiş ise ne kadarının teslim edildiği ve miktarının tespitinin gerektiği ,teslim olgusu hukuki fiil ve maddi vakıa olduğundan tanık dahil her türlü delil ile ispatlanabileceği mahkememizce dinlenen davacı tanığı … nın ve ve tutanak mümzi …’ un beyanlarından davacıya ait inşaat malzemelerinin davalı … inşaat tarafından kullanıldığı ,davacı tarafından dava dışı … Şti’nin 26/02/2016 tarihli 253070 numaralı faturası ile 24300 mt (4050 boy), 40x40x2 mm boyalı profilden 1728 mt (288 boy) satın alındığı ve faturaya ait 253070 ve 253071 numaralı irsaliyeler ile malzemelerin … Şantiyesine sevk edildiği,davacıya ait inşaat malzemelerinin davalı … inşaat tarafından kullanıldığı, İnşaat Mühendisi tarafından yapılan teknik inceleme ile davalıya teslim edildiği anlaşılan 15462 mt 20x40x2 mm boyalı profilin imalata girmediği, taraflar arasında kurulan ilişki nedeniyle kullanılmayan ancak davacıya iade edilmeyerek davalıya bırakılması kararlaştırılan boyalı profilin 15462 mt 20x40x2 mt olduğu, profilin malzeme birim fiyatının davacı tarafça sunulan 3 nolu hakediş ve dava dışı …’ın teklif formunda yazılı olan birim fiyat üzerinden günün piyasa koşullarına göne belirlenmesinin olaya uygun düşeceği, buna göre de bu miktarın KDV dahil 56.742,45-TL olduğu, davalının bu miktar üzerinden yapmış olduğu itirazın haksız olduğu , takibin bu miktar üzerinden devam etmesi gerektiği, iptal edilen miktar üzerinden alacak likit olduğundan İİK.nun 67.maddesi uyarınca % 20 tazminat verilmesi gerektiği sonucuna varılmış,davacının davalı aleyhine kötü niyetli olarak takip yaptığına dair dosyada delil bulunmadığından ve koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı avukatı tarafından verilen 24.05.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…1-USULE İLİŞKİN;
İlk derece mahkemesince İstinaf mercinin kaldırma ilamına uyulmayarak tutanak mümzini … dinlenmemiştir. Gerekçeli kararda tutanak mümzini …a ulaşılamadığı, tarafımızca adresinin de bilinmediği ifade edilmiştir. Söz konusu tutanak mümzini tarafımızca bildirilen bir tanık olmayıp, Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar gereğince mahkemece re’sen dinlenilmesi gereken tutanak mümzinidir. Tutanak mümzini …’un adresini araştırma yahut bildirme gibi bir yükümlülüğümüz bulunmamakla birlikte gerekli adres araştırmasının yapılması ilk derece mahkemesince yerine getirilmedir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince tutanak mümzinlerinden …’un tebliğe elverişli adresi için gerekli araştırma yapılmaksızın eksik inceleme neticesinde İstinaf kaldırma kararına uyulmayarak hüküm kurulmuştur. Bu sebeple ilk derece mahkemesince kurulan hüküm eksik ve hatılıdır.
2-ESASA İLİŞKİN;
Davacı yan 22.02.2016 T.li sözleşme ile müvekkil şirket yüklenimi altında yapılan … İli, … İlçesi, … Üniversitesi, … Kampüsü; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Doğa ve Mühendislik Fakültesi ve Laboratuvarlar Binası, Hukuk Fakültesi ve Teknik Bina İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşinde kutu profil merdiven korkuluğu imalatı yapımını üstlenmiştir. Yine 20.06.2016 tarihinde taraflar arasında zeyilname imzalanmıştır. Sözleşme konusu iş sabit birim fiyat esasına göre yapılacak olup birim fiyat bedeli “20*40 2 mm x 40*40 2 mm den oluşan Kutu Profil Merdiven Korkuluk İmalat ve Montaj Bedeli: 115,00 TL/mt” dir. İmalatı üstlenilen iş anahtar teslimi olup davacı yana sözleşme mucibi hak ettiği tüm ücret ödenmiştir. Davacı sözleşme gereği yapılan %5 oranındaki teminat kesintileri haricinde müvekkil şirketten hak ve alacağı bulunmadığına ilişkin ibranameyi imza etmiştir. Davacı yanca takibe esas yapılan 04/12/2016 T. 158011 sıra nolu fatura, davacının müvekkilden alacağı kalmaması sebebiyle Ankara 54. Noterliği’nin 30.01.2017 T.li 05084 yevmiye nolu ihtarnamesi ile müvekkilimizce iade edilmiştir. Sonrasında davacı tarafından Karşıyaka 3. İcra Müd. 2017/3149 E. sayılı dosyasından müvekkil şirket aleyhine icra takibine girişilmiş, tarafımızca takibe süresi içinde itiraz edilmiş ve takip durmuştur. Davacı taraf; müvekkilimizin işi kendisinin tamamlayacağını beyan ederek taraflar arasındaki sözleşmeyi iş henüz tamamlanmadan feshettiğini, yapılan iş kapsamında 3. hakedişin yapılması sırasında davacıya ait olan profil malzemelerinin müvekkil şirket inşaat sahasında bırakılması yönünde anlaşma yapıldığını, anlaşma doğrultusunda profillerin … Üniversitesi kampüs şantiyesine teslim edildiğini, sonrasında işbu profillere ilişkin alacağını alamadığını bu nedenle müvekkilimizden alacaklı olduğunu ve itirazın iptalini istemiştir. Davacı taraf iddiasına dayanak olarak; teslim ettiğini iddia ettiği malzemeler için düzenlenmiş “Tutanak” başlıklı tarihsiz bir evrakı ve 3. hakediş raporu adı ile düzenlenmiş imzasız bir belgeyi dosyaya sunmuştur. Ve yine dava dışı … Ltd. Şti. imzalı 05.12.2016 ve 22.03.2017 tarihli iki adet teklif formu davacı tarafça dosyaya sunulmuştur. Davacı tarafça sunulan bu evraklar dava konusu alacağı kanıtlamaktan uzak olup davacının iddiaları haksızdır. Taraflar arasında akdedilen sözleşme ve zeyilname kapsamında yapılan işlerle ilgili davacı yanın hak ettiği tüm ücret kendisine ödenmiştir. Yapımı tamamlanan işler neticesinde taraflar arasında düzenlenmiş 2 adet hakediş bulunmaktadır. Bu hakedişler karşı yanca herhangi bir itirazi kayıt dercedilmeksizin imza/kabul edilmiştir. Hakedişler neticesinde 02.06.2016 tarihli “1 no’lu hakediş” açıklamasıyla ve 04.11.2016 tarihli “2 no’lu kesin hakediş” açıklamasıyla 2 ayrı fatura düzenlenmiş ve bu faturalar davacı tarafça ödenmiştir. İddia olunduğu üzere 3. bir hakediş bulunmamaktadır. Dosyaya kapsamında yer alan tutanak başlıklı evrak tarihsiz olup davacının hiçbir iddiasını kanıtlar nitelikte değildir. Yine dava dışı … Ltd Şti. imzalı teklif formları üzerinde yer alan tarihler davaya konu fatura tarihi olan 04.12.2016 tarihinden sonra olmakla davacı yan alacağını kanıtlamaktan uzaktır. Davacı yanın müvekkil şirket şantiyesine getirdiği tüm malzeme ve bu malzeme dahilinde yapmış olduğu imalatın tamamı hakedişe ve faturaya bağlanmıştır. Şantiye sahasına teslim edilmiş ve karşılığı alınmamış başkaca bir malzeme bulunmamaktadır. Zira davacı yanın sözleşmesel edimlerinin son bulması ve şantiye sahasından çıkmasını müteakip karşılıklı imza edilen 2 no’lu kesin hakediş evrakı sonrası bizzat davacı yanca müvekkil şirket yazılı olarak ibra edilmiştir. Yerel mahkemece yürütülen yargılamada, bilirkişi tarafından müvekkil şirket merkezinde bulunan defter, beyanname ve muavin defter kayıtları incelenmiş ve alınan 27.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda: “Dava konusu 2016/12 ayına ait E. Yevmiye defteri ve E. Büyük (Kebir) Defteri incelemelerinde ve … Şti. Ba formunda …’nin 04.12.2016 tarih ve 158011 no’lu fatura kaydı yoktur. Ayrıca …’nin bu faturanın içeriğinin havi malzemelerin şantiye teslim tutanağı fotokopisinde tarih olmayıp bu faturaya ait olup olmadığı muğlaktır. Bu fatura tarihi 04.12.2016 olmasına rağmen malzemenin … Ltd. Şti.’den 05.12.2016 teklif alınmış olup bu teklifin fatura tarihinden önce olması gerekir. Fatura tarihinden ve tesliminden sonra bu fatura içeriğini havi malzeme teklifi olmaz. Bu fatura tarihinden önceki aylarda işyeri geçici kabulü yapılmış olup …’nin kesintilerden başka alacağı kalmadığına dair ibranamesi vardır. … Davacının alacağı ile ilgili faturadan başka bir belge yoktur. ‘Alacağım yok’ diye ibraname veren davacının bundan sonra neden fatura kestiğinde de muğlak bir durum söz konusudur.” denmekle iddialarımız kanıtlanmıştır. Daha sonra 26.10.2018 tarihinde ve 28.01.2019 tarihlerinde yeniden bilirkişi raporları alınmış, işbu raporlarda yukarıda belirttiğimiz tüm çelişkili hususlar aynen tekrar edilerek, davacının sunduğu aynı tarihli birden çok imzasız hakediş raporu bilirkişilerce hakediş çalışması olarak değerlendirilmesine rağmen sonuç olarak: “Dosyada mevcut kısıtlı verilerle davacı tarafından davalıya teslim edildiği anlaşılan 16.500 mt 20x40x2 mm boyalı profilin imalata girmediği yönünde kanaat oluşmuştur.” şeklinde tespitte bulunulmuş ve davacı lehine alacak tutarları hesaplanmıştır. Ancak işbu raporlar tarafımızca kabul edilmemiş, yapılan tespitlere itiraz edilmiştir. Zira yalnızca evrak üzerinden yapılan incelemeyle davacının teslim ettiğini iddia ettiği malların müvekkile teslim edildiği ancak imalata girmediği yönündeki kanaatin nasıl oluştuğu tarafımızca anlaşılamamıştır. Zira sunulan evraklar iddiaları ispat gücü bulunmayan evraklardır. Davacı yanca dosyaya 3. hakediş raporu adıyla sunulan imzasız belge 26.09.2016 tarihlidir. Kesin hakediş olan 2. hakediş için düzenlenen fatura ise 04.11.2016 tarihli olup davacı tarafından itirazı kayıtsız imzalanmış ve bu hakedişten sonra davacı tarafça ibraname imzalanmıştır. Bu aşamadan sonra soyut iddialarla 3. hakediş raporu adıyla düzenlenmiş imzasız belgeye dayanılarak alacak iddiasında bulunulması haksızdır. Yine “tutanak” adındaki tarihsiz belgenin davacının iddialarını ispat gücü olmadığı barizdir. Keşif de yapılmadığı dikkate alındığında, soyut iddialara, imzasız belgelere, tarihleri çelişkili evraklara istinaden hazırlanmış raporlar neticesinde davacının müvekkilden alacaklı olduğu yönünde hatalı ve bilirkişilerin şahsi kanaatleri neticesinde tespitlerde bulunulmuştur. İşbu bilirkişi raporlarının hükme esas alınması ve 3. hakediş raporu adındaki imzasız belge ile fatura tarihinden daha sonraki bir tarihte düzenlenmiş dava dışı şirket … Ltd. Şti. teklif raporundaki bedeller esas alınarak alacak hesaplanması ve davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle ilk derece mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
İCRA İNKAR TAZMİNATI YÖNÜNDEN
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü ile alacak likit olduğundan müvekkil aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Ancak karar bu yönüyle de hatalı olup kaldırılması gerekmektedir. Öğretide ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında kabul edildiği üzere, borçlu, alacaklının icra takibinde talep ettiği alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmekte veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda ise ve alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç yoksa, alacak likidedir. Örneğin, Hukuk Genel Kurulunun bir kararında belirtildiği ve diğer bazı kararlarda da benimsendiği üzere, “alacağın gerçek miktarı belli ve sabit ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte ve böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesi mümkün ise başka bir ifadeyle, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise” alacak likittir. Yargıtay’ın burada ifade ettiği, “borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise” ölçütünde dile getirilen borçlunun “yalnız başına” tespiti hususu, alacağın ve miktarının borçlu tarafından bütün unsurları ile bilinebilir (hesap edilebilir) olması ve bu konuda alacağın tespiti için ayrıca yargılama yapılmasına gerek olmaması anlamındadır. Yargıtay kararlarına göre, Satış sözleşmesi uyarınca düzenlenen ve (İtiraz Edilmeyen) faturaya dayanan alacak likit alacaktır. Buna karşın Yargıtay kararlarına göre itiraza uğrayan faturadan kaynaklanan alacak likit değildir. Bu yönde Yargıtay 10.HD 14.2.2005, 11877/1110 kararı: “Dava; fuzulen ödenen aylıklarının ferileriyle birlikte tahsili için borçlu aleyhine girişilen icra takibine, borçlunun vaki itirazının iptali ile icra takibinin devamına ve borçlunun yüzde 40 icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkin olup, takip konusu alacağın likit, yani belirgin olması, başka bir anlatımla hak etmediği aylıkları her ay kendisine ödenen borçlunun herhangi bir hesaplamaya gerek olmaksızın yalnız başına borç miktarını bilebilecek durumda olması karşısında borçlunun icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekir” benzer yönde diğer kararlar: 13. HD 24.11.1998, 8981/9346; 13. HD 2.3.2006, 15627/2784. İlk derece mahkemesince yürütülen yargılamada 3 kez ayrı ayrı bilirkişi raporları alınmış, her raporda ayrı hesaplamalar yapılmış, nihayetinde işbu raporlardan sonuncusunda yer alan tespitler doğrultusunda karar verilmiştir. Likit alacak, miktarı belirli ya da belirlenebilir olan ve bunun için tarafların anlaşmasına yahut mahkeme kararına gerek olmayan alacak olarak tanımlanmaktadır. Açıklamalarımız neticesinde, taraflar arasındaki alacağın çekişmeli olduğu, müvekkilce önceden bilinip hesap edilmesinin mümkün olmadığı, mahkemece alınan birden fazla bilirkişi raporu neticesinde iddia edilen alacağın (kabul anlamına gelmemekle beraber) hesap edildiği dikkate alındığında alacağın likit olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Bu nedenle müvekkil aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi hukuka aykırı olup yerel mahkeme kararının bu yönden de kaldırılması gerekmektedir. Zira davacı, alacak iddiasında haksız ve kötü niyetli olup davacı aleyhine İİK m.67 gereğince kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir.
Ünvan Değişikliği Hususu; Yargılama sırasında 2022 yılı içerisinde davalı müvekkil … ŞTİ. grup firmalardan … A.Ş.’ne katılmış/birleşmiş olup, müvekkil şirket faaliyetine … A.Ş. olarak devam etmektedir. Bu hususa ilk derece mahkemesine 24.05.2023 T.li dilekçemiz ek’inde Ticaret Sicil Gazetesi İlanı vs evrakları ve vekaletnamemiz sunulmuştur.
Netice Ve Talep: Yargılama sırasındaki tüm dilekçelerimizi özellikle ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarına itiraz dilekçelerimizi tekrarla, yukarıda açıkladığımız nedenler ve sayın mahkemece re’sen tetkik edilecek hususlara istinaden,
-Öncelikle istinaf incelemesi sonuna dek davacı alacaklı yanca girişilen icra takibinin durması babında tehiri icra kararı verilmesini,
-İstinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasını,
-İstinaf incelemesi neticesi ilk derece mahkemesince kurulan hükmün KALDIRILMASINA, haksız davanın reddine, davacı yan aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın, İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali isteğine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 08.10.2021 tarih ve 2020/831 Esas, 2021/1243 Karar sayılı kaldırma kararı sonrası yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Taraflar arasında imzalanan 22.02.2016 tarihli “Eser Sözleşmesi” ile yüklenici … Şti ile taşeron … – … arasında yüklenicinin … ili … ilçesi … Üniversitesi Esenboğa Kampüsü, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Doğa ve Mühendislik Fakültesi ve Laboratuvarları Binası, Hukuk Fakültesi ve Teknik Bina İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi işi kapsamında “Kutu Profil Merdiven Korkuluğu İmalatı” işi konusunda sabit birim fiyatlı (20*40 2 mm x 40*40 2 mm’den oluşan kutu profil merdiven korkuluk imalat ve montaj bedeli: 115,00 TL/mt KDV hariç) yapımı kararlaştırılmıştır.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 08.10.2021 tarih ve 2020/831 Esas, 2021/1243 Karar sayılı kaldırma kararı uyarınca, ilk derece mahkemesince davacı tanıkları ve tutanak mümzilerinin dinlenmelerine karar verilmiştir.
Tutanak Münzii … ile davacı tanığı olan, davaya dayanak tutanakta teslim eden sıfatıyla adı ve imzası bulunan … ve davacı tanığı …’nun beyanları alınmıştır. İlk derece mahkemesince Tutanak Münzii …’un dinlenmesi için adres araştırması yapılmış, tespit edilen ve taraflarca bildirilen adresler itibariyle Ankara ve Hakkari Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne talimatlar yazıldığı ancak talimatların bila ikmal iade edildiği görülmüştür.
Davalı vekilince, davacının, sözleşmeye ilişkin hak ve alacağının kalmadığını bildirir ibraname imzaladığı, bu bağlamda davanın haklı olmadığı savunmasında bulunularak, bu husus istinaf sebebi yapılmış ise de, davacının talebi davalı şirkete ait … Şantiyesindeki imalatlarından kaynaklı alacak olmayıp, davacının davalıya ait şantiyede bulunan malzemelerinin aralarındaki iş aktinin davalı tarafça feshinden sonra davacı tarafça geri alınmayıp bu malzemelerin davalı şirkete bırakılması ile oluşan alacak talebidir. İddia, bırakılan bu malzemelerin şantiyede çalışan başka taşeronlar tarafından kullanıldığı yönünde olup başka taşeronlara kullandırılan profillerin ödenmeyen bedeli talep edilmektedir. Dolayısıyla davacı tarafça sözleşmeye ilişkin olarak verilen ibranamenin, eldeki uyuşmazlıktaki alacak talebi yönünden dikkate alınması mümkün değildir.
İlk derece mahkemesinin, davalıya teslim edildiği anlaşılan 15462 mt 20x40x2 mm boyalı profilin imalata girmediği, taraflar arasında kurulan ilişki nedeniyle kullanılmayan ancak davacıya iade edilmeyerek davalıya bırakılması kararlaştırılan boyalı profilin 15462 mt 20x40x2 mt olduğu, profilin malzeme birim fiyatının davacı tarafça sunulan 3 nolu hakediş ve dava dışı …’ın teklif formunda yazılı olan birim fiyat üzerinden günün piyasa koşullarına göne belirlenmesinin olaya uygun düşeceğine dair gerekçesine ilişkin olarak; davalı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde; hakediş, fatura ve …’ın teklif formu tarihleri nazarı dikkate alındığında, davacı tarafça sunulan belgelerin davayı kanıtlamaktan uzak olduğu belirtilmiş ise de, 3 no’lu hakediş tarihi ve döneminin 26.09.2016 olduğu, …’ın teklif formuna ilişkin olarak ise, 05.12.2016 tarihli teklif formunun değil, 06.05.2016 tarihli teklif formunun dikkate alındığı anlaşılmakta olup, mahkemece karar verilirken takibe dayanak faturada gösterilen 3,65 TL/mt üzerinden değil, 3 nolu hakediş ve 06.05.2016 tarihli teklif formu ile uyumlu olarak 3,11 TL/mt üzerinden yapılan hesaplama esas alınmıştır.
Davalı taraf kendilerine teslim edilen profilin miktarını ve bedelini, bu bağlamda ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olup, mahkemece hükmedilen icra inkar tazminatına ilişkin istinaf isteminin de kabulü mümkün görülmemiştir.
Davacı tarafından davalı üst yükleniciye yapılan teslime ilişkin dinlenen tanık ve tutanak münzii beyanları ile dosyaya sunulan bilgi ve belgeler, hükme esas alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesince isabetli gerekçeyle karar verildiği kanaatine varılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur,
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31.03.2023 tarih ve 2021/635 Esas, 2023/212 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 3.876,07 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 967,00 TL harcın mahsubu ile kalan 2.909,07 TL harç bedelinin davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca dava değeri itibarıyla kesin olmak üzere 13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.