Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/1164
KARAR NO : 2023/1225
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/650
KARAR NO : 2022/691
DAVA TARİHİ : 24.08.2022
ARA KARAR TARİHİ : 09.09.2022
KARAR TARİHİ : 14.09.2022
DAVA : Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Geçersizliğinin Tespiti
İSTEK : Tedbiren İnşaatın Durdurulması
KARAR TARİHİ : 15.09.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 15.09.2023
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.09.2022 tarih ve 2022/650 Esas, 2022/691 Karar sayılı kararı ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/650 Esas sayılı dosyasından verilen 09.09.2022 tarihli davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin reddine dair ara kararının istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; Davalı kat malikleri ile müvekkilinin … … … … Ada … parselde kayıtlı … Apartmanının İzmir 15. Noterliği 12576 ve 12773 sayılı 15.09.2021 tarihli, 13325 sayılı 05.10.2021 tarihli, 02198 sayılı 04.02.2022 tarihli sonraki tarihli düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmeleri ile yeniden inşası hususunda anlaşıldığını, müvekkilinin aynı zamanda taşınmazda kat maliki olduğunu, sözleşme imzalandıktan sonra müvekkilinin inşaat alanı artışına göre yapılabilecek tüm işleri yaptığını, toplam 44 bağımsız bölümünden 43 bağımsız bölüm ile sözleşme yapıldığını, bir dairenin kısmi olarak imzalandığını, imza atan malikin annesinin yoğun bakımda olduğundan sözleşmeyi imzalayamadığını, bir daire maliki ile yurt dışında olduğu için sözleşme yapılamadığını, 28.12.2021 tarihinde Belediye tarafından imar planında değişiklik yapıldığını, kat ve yapı inşaat alanı yani emsal artışı nedeni ile bedel ve sürenin yeniden belirlenmesinin gündeme geldiğini, kat maliklerinden doğan gecikmeler, imza eksikleri nedeni ile sözleşmenin 16.maddesine göre müvekkilin bedel ve süre artışı isteme hakkı oluştuğunu, süreçte tarihi ekonomik gelişmeler TL aşırı değer kaybı nedenleri ile TBK.138 gereği aşırı ifa güçlüğü nedeni ile de sözleşmenin uyarlanmasını isteme hakkı oluştuğunu ve Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2022/258 sayılı uyarlama davası açıldığını, kat maliklerinin sürekli sözleşmenin geçerli olup olmadığınına ilişkin ve sözleşmedeki fiyatlarla inşaatın yapılmasını ihtarnamelerle bildirdiklerini, müvekkilinin ihtarnamelerle sözleşmenin geçerli olduğu,iki imzanın eksik olduğu, emsal artışı ve tarihi olağanüstü fiyat artışı nedeni ile süre ve bedel uyarlaması yapılması gerektiğinin bildirildiğini, kat maliklerinin 24.06.2022 tarihli İzmir 38. Noterliğinin 11091 yevmiye no’lu ihtarnamesi ile dönme ihtarı gönderdiğini, ancak yerleşik Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere; karşı tarafın kabulü olmadığı durumlarda sözleşmeden dönmek isteyen tarafın mahkemeden bu yolda bir karar alması gerektiğini, sözleşmenin 19 maddesi gereği tarafların fesih hakkından feragat ettiğini, bu nedenle her durumda fesih ihtarının geçersiz olduğunu, eksik sadece iki imza bulunduğunu, cins tashihi bu nedenle tamamlanamadığını, bu durumun davalıların temerrüdünden kaynaklandığını, dönme koşullarının oluşmadığı için sözleşmeden dönme isteminin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, asıl amacın 2. yüklenici ile sözleşme yapmak olduğunu, bir kısım kat maliklerinin bu yönde 02.07.2022 tarihli kat malikleri toplantısı yapmış ve hukuka aykırı olarak birinci sözleşmenin feshine mahkeme kararı vermeden ikinci sözleşme yapılmasına ilişkin kararlar aldıklarını, bu kararların iptali için de Karşıyaka 2.Sulh Mahkemesi 2022/925 Esas sayılı davası açıldığını, nitekim kat maliklerinin davalı ikinci yüklenici ile Karşıyaka 4 .Noterliği 27.07.2022 tarihli 21176 sayılı sözleşmesi yaptıklarını, müvekkili ile geçerli bir sözleşme söz konusu iken, sözleşmeye ilişkin feshe ya da dönmeye ilişkin bir mahkeme kararı olmaması nedeni ile sözleşmenin geçerli olması nedeni ile, davalı ile yapılan 2. sözleşme geçersiz olduğunu, davalı ikinci yükleniciye TTK m.54 m.55 b/1 c haksız rekabetin meni yönünde, İzmir 38.Noterliği 22.07.2022 tarihli 13098 sayılı ihtarnamesi keşide edildiğini, buna karşın davalı ikinci yüklenici, Karşıyaka 4.Noterliği 27.07.2022 tarihli sözleşmesini yaptığını ve müvekkilinin inşaatı yapmak çevre çitlerini sökerek müdahale etmeye başladığını, geçerli olan kat karşılığı inşaat sözleşmesi olduğu belirtildiği halde inşaata devam edileceğinin bildirildiğini, aynı taşınmazların farklı tarihlerde ve farklı kişilere satış vaadinde bulunması durumunda yarışan şahsi haklardan önceki tarihli olanına değer vermek gerektiğini, müvekkili ile kat malikleri arasında geçerli bir sözleşme olduğunu bilen 2. Yüklenicinin eylemlerinin haksız rekabet kapsamında olduğunu, müvekkilin projesinin taklit edildiğini, müvekkil hakkında yanıltıcı bilgiler verilerek kat maliklerinin sözleşmeyi sona erdirmeye yöneltildiğini, TTK madde 55 uyarınca taraflar arasında geçerli bir sözleşme var iken yeniden sözleşme yapılması haksız rekabet teşkil ettiğini, açıklanan nedenlerle davalılar arasında imzalanan sözleşmenin geçersiz olduğunun tespiti ile davalı 2. Yüklenicinin haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin önlenmesini talep etme zarureti doğduğunu, davalı yüklenici tarafından inşaata başlandığı, inşaatın devam etmesi halinde müvekkilin zararı katlanacak, taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğu tespit edilse dahi inşaatın geldiği aşama göz önüne alındığında taleplerimiz karşılanamayacağını, bu nedenle davalı yüklenici tarafından başlanılan inşaatın tedbiren durdurulmasına, inşaatın durdurulduğunun Karşıyaka Belediyesi , Çevre Şehircilik İl Müdürlüğüne ve Tapu Müdürlüğüne bildirilmesine karar verilmesine, ilgili tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi olmadığı takdirde davalıdır şerhi işlenmesine karar verilmesini davalılar arasında imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve fiilin geçersiz ve haksız olduğunun tespitine, davalı 2.yüklenicinin haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespiti ile haksız rekabetin önlenmesini ve TTK 59.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir
YANIT:
Mahkemece davalı tarafa tebligat çıkarılmadığından herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı dosya ve UYAP kapsamından anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 14.09.2022 tarih ve 2022/650 Esas, 2022/691 Karar sayılı kararı ile özetle; “…Davacının, davalı kat malikleri ile kendisi arasında 2021 yılında kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşme uyarınca davalılara ait taşınmazda yeniden bina inşa edileceği, kendisinin de dava konusu taşınmazda kat maliki olduğu, sözleşme imzalamayan malikler yönünden ise 6306 sayılı yasa kapsamında satış işlemlerinin yapılması için gerekli başvuruların yapıldığı, ayrıca imar planında değişiklik yapılması amacıyla yasal müracaatların yapıldığı, kat maliklerinden doğan gecikmeler ve ekonomik gelişmeler sebebiyle kendisinin bedel ve süre artışı istemi ile sözleşmenin uyarlanması amacıyla dava açtığı, davalı kat maliklerinin 2022 yılında kat karşılığı inşaat sözleşmesinden döndüklerine dair ihtar gönderdiği, söz konusu dönme sebeplerinin haksız olduğu, mahkemece feshedilmediği müddetçe sözleşmenin geçerli olduğu, davalı kat maliklerinin davalı … A.Ş ile yeni bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmasına ilişkin kat malikleri kurulu kararı aldığı, bu karara karşı da kendisinin dava yoluna başvurduğu, davalı kat maliklerinin yapılan ilk sözleşme geçerli olduğu halde davalı … A.Ş ile 2022 yılı Temmuz ayında yeni bir sözleşme yaptığı iddiası ile davalı kat malikleri ile davalı yüklenici arasında 2022 yılında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin haksız ve geçersiz olduğunun tespiti ile davalı yüklenicinin eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ve önlenmesini talep ettiği, mahkememizce davalı yüklenici … A.Ş’ye yönelik haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi talebi yönünden dosyanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedildiği, iş bu davada davacının davalı kat malikleri ile davalı yüklenici arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespiti talebi ile sınırlı olarak inceleme yapıldığı, bu kapsamda yapılan incelemede her ne kadar davacı şirket dava konusu taşınmazda kat maliki olarak paydaş ise de davacının iş bu davaya konu istemi yönünden davalı yüklenici ile davalı kat malikleri arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olmadığı, bir kimsenin tarafı olmadığı sözleşmenin geçersiz olduğunun tespitini talep edemeyeceği, nitekim davacının kat maliki sıfatı ile söz konusu sözleşmenin dayanağını teşkil eden kat malikleri kurulu kararına karşı dava yoluna başvurduğu, davacı ile davalı kat malikleri arasındaki sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davalı kat maliklerinin sözleşmeye aykırı hareketlerinin yaptırımının TBK’da borçlunun temerrüdü hükümleri kapsamında düzenlendiği, davacının ancak bu hükümlere istinaden kat maliklerine karşı yasa yoluna başvurabileceği, kat malikleri ile bir başka sözleşme imzalayan davalı yüklenici ile kat maliklerine imzalanan yeni sözleşme nedeniyle husumet yöneltemeyeceği, bu halde iş bu davada davacının sıfat yokluğunun hâkim tarafından kendiliğinden (re’sen) dikkate alınması gerektiği, bir kısım davalıların yurtdışında yaşadığı ve tebligat adreslerinin yurtdışında bulunduğu dikkate alındığında davalılara dava dilekçesinin tebliğinin beklenmesinin usul ekonomisine uygun olmayacağı mahkememizce değerlendirilmekle davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından verilen 29.09.2022 havale tarihli istinaf başvuru dilekçesi ile özetle; Yerel mahkeme tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme ile davanın husumet yokluğundan reddine karar verildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, itiraz etme zarureti doğduğunu, öncelikle tefrik kararı verildiğinde karar kısmında davalı olarak …ın gösterilmesinin hatalı olduğunu; davanın taraflar arasında imzalanan sözleşmenin geçersizliğini de kapsamakta olduğunu, Mahkemenin bu hususta değerlendirme yapmamasının hatalı olduğunu, davalı kat maliklerinin de bu uyuşmazlığın tarafı olduğunu, yerel mahkeme uygulanacak hükümlerin farklı olduğu kanaatin de ise görev yönünden inceleme yapması ve görev yönünden karar vermesi gerektiğini, kat maliklerinin uyuşmazlıktaki taraf sıfatlarını ortadan kaldıran aktif husumet ehliyeti yönünden ret kararı verilmesinin hatalı olduğunu, kat maliklerinin de haksız rekabete iştirak halinde olduğunu, haksız rekabetin önlenmesi için taraflar arasındaki sözleşmenin iptalinin gerektiği, ortaya çıkacak durumun kat maliklerini de etkilediğinden kat maliklerine husumet yönlendirilmesinin olağan olduğunu, 28.12.2021 tarihinde Belediye tarafından imar planında değişiklik yapıldığı, kat ve yapı inşaat alanı yani emsal artışı nedeni ile bedel ve sürenin yeniden belirlenmesi gündeme geldiğini, kat maliklerinden doğan gecikmelerin imza eksikleri nedeni ile sözleşmenin 16.maddesine göre müvekkilin bedel ve süre artışı isteme hakkı oluştuğunu, süreçte tarihi ekononik gelişmeler TL aşırı değer kaybı nedenleri ile TBK.138 gereği aşırı ifa güçlüğü nedeni ile de sözleşmenin uyarlanmasını isteme hakkı oluştuğunu ve Karşıyaka 2.Asliye Hukuk Mahkemesi 2022/258 sayılı uyarlama davası açıldığını, kat maliklerinin sürekli sözleşmenin geçerli olup olmadığınına ilişkin ve sözleşmedeki fiyatlarla inşaatın yapılmasını ihtarnamelerle bildirdiklerini, ihtarnamelerle sözleşmenin geçerli olduğu,iki imzanın eksik olduğu, emsal artışı ve tarihi olağanüstü fiyat artışı nedeni ile süre ve bedel uyarlaması yapılması gerektiği bildirildiğini, kat maliklerinin 24.06.2022 tarihli İzmir 38. Noterliğinin 11091 yevmiye no’lu ihtarnamesi ile dönme ihtarı gönderdiğini, ancak kat karşılığı inşaat sözleşmesinin kendine has yapısı sebebiyle, karşı tarafın kabulü olmadığı durumlarda sözleşmeden dönmek isteyen tarafın mahkemeden bu yolda bir karar alması gerektiğini, sözleşmenin 19 maddesi gereği tarafların fesih hakkından feragat ettiğini, bu nedenle her durumda fesih ihtarının geçersiz olduğunu, hak sahipleri ile müteahhit arasında imzalanmış olan gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi, için; bütün maliklerle anlaşma sağlanmasından veya hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar alınıp bu karara katılmayanların hisselerinin satışından sonra müteahhitten kaynaklanan sebeplerle bir yıl içinde yeni yapının yapım işine başlanılmamış olması gerektiği, sözleşmelerin bu gerekçe ile fesih edilebilmesi için, sözleşme hükümlerine göre yapım işinin başlanılmasından önce hak sahiplerince yerine getirilmesi gereken edimler var ise bunların yerine getirilmiş olması, yapım işine başlanılmasına engel teşkil edecek bir yargı kararı, idare kararı, idare uygulaması veya benzeri geçerli bir gerekçe olmaması ve yapım işine müteahhitten kaynaklanan sebeplerle başlanılmamış olması gerektiği, yükleniciden kaynaklanan bir neden olmadığı, bir yıllık süre geçmediği, TBK.123 maddesine göre süre de verilmediği, eksik sadece iki imza bulunduğu, cins tashihinin bu nedenle tamamlanamadığı, bu nedenle durum davalıların temerrüdünden kaynaklandığı, dönme koşullarının oluşmadığı için sözleşmeden dönme istemi dürüstlük kuralına da aykırı olduğu, asıl amacın 2. Yüklenici ile sözleşme yapmak olduğu, bir kısım kat maliklerinin bu yönde 02.07.2022 tarihli kat malikleri toplantısı yaptığı ve hukuka aykırı olarak birinci sözleşmenin feshine mahkeme kararı vermeden ikinci sözleşme yapılmasına ilişkin kararlar aldıklarını, bu kararların iptali için de Karşıyaka 2.Sulh Mahkemesi 2022/925 Esas sayılı davası açıldığını, yerel mahkeme tarafından ihtiyati tedbir talebimizde de reddedildiği, tarafların da kabulü olduğu üzere davalılarla başka bir şirket tarafından imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin olduğu ve inşaat işinin işlemlerine başlandığı, müvekkilin davalı yana verdiği teminat mektubunun müvekkilinin bilgi ve onayı olmadan bozdurulduğunu, davalılarca buradan yüklü miktarda tahsilat yapıldığı da göz önüne alınarak tedbir talep etme zarureti doğduğunu, belirterek öncelikle ihtiyati tedbir talebimizin kabulüne, davalı yüklenici tarafından … … … … Ada … parselde başlanan inşaat işlerinin durdurulmasına, tedbir kararının … Belediyesi, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü ve tapu müdürlüğüne bildirilmesine, taşınmazın tapu kaydına davalıdır şerhi işlenmesine, yerel mahkeme kararına itirazlarımızın kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
YANIT:
Bir kısım davalılar vekili Av. … tarafından verilen 23.06.2023 havale tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesine yanıt dilekçesi ile özetle; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı şirketin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmesinin gerektiğini, şöyle ki; davalı arsa malikleri ve davalı müteahhit … A.Ş arasında …, …, … … ada, … parselde kayıtlı … Apartmanının yeniden inşa edilmesi konusunda İzmir 15. Noterliğinin 12576 ve 12773 sayılı 15.09.2021 tarihli, 13325 sayılı 05.10.2021 tarihli , 02198 sayılı 04.02.2022 tarihli Düzenleme Şeklinde Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri imzalandığını, sözleşme imzalayan davalıların bina yapılacak sözleşme konusu arsada arsa payları toplamının 139/140 olduğunu, davacı şirketin ise 1/140 arsa payına sahip olduğunu, davacı şirketin, davalı arsa malikleri ile davalı … A.Ş arasında imzalanan bu sözleşmelerde imzasının bulunmadığını, müvekkilerinin sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde, hissedarı oldukları taşınmaza ilişkin yine mülkiyet haklarının onlara vermiş olduğu yetkiler neticesinde davalı şirket ile anılı sözleşmeleri yapmalarına bir engel olmadığını, davalılar arasındaki sözleşme hukuka uygun bir biçimde kurulduğunu, Borçlar Hukuku ve Sözleşmeler Hukukunun temel ilkelerinden hareketle bilindiği üzere kural olarak sözleşmelerin yalnızca tarafları açısından bağlayıcı olduğunu, yine kural olarak hüküm ve sonuçları yalnızca taraflar üzerinde doğduğunu, bu nedenle sözleşmenin geçersizliği/hükümsüzlüğü’ne ilişkin sonuçlar tarafları bağladığını, öne sürülmelerinin yine taraflarca olabildiğini, sözleşmelere ilişkin fesih hakkının da yine sözleşmelerin taraflarına ait olduğunu, ancak bu ilkenin istisnası olarak; genel hükümler uyarınca, sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü nedenlerinin herkesçe öne sürülebildiğini ve hakim tarafından da re’sen göz önüne alındığını, böyle bir sözleşmenin daha başlangıçta ölü doğduğunu, geçerlilik kazanamadığını, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüz olduğunu, dolayısıyla sözkonusu sözleşmenin geçersizliğini öne sürebilmesinin ancak sözleşmeye ilişkin kesin hükümsüzlük halinin varlığında mümkün olduğunu, somut davaya konu kat karşılığı inşaat sözleşmesinin şekil ve esas açısından hukuka uygun olduğunu, kesin hükümsüzlüğün sözkonusu olmadığını, bu nedenle davacı şirketin bu davayı açmakta taraf sıfatı (aktif husumet ehliyeti) olmadığını, mahkeme kararının bu nedenlerle ret gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı şirketin davalılarla imzaladığı sözleşmelere ilişkin açtığı sözleşmelerden haksız dönülmesinin geçersiz olduğunu, sözleşmelerin bedel ve süre yönünden uyarlanmasına ilişkin Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/258 E. sayılı açtığı davaya verdikleri cevap dilekçelerini ekte sunduklarını, bu cevap dilekçelerinde ayrıntılı şekilde beyan ettikleri üzere davacı şirket ile yapılan sözleşmelerden dönülmesinin davalılar açısından haklı ve geçerli nedenlere dayandığını, kaldı ki; üzerine bina yapılacak taşınmazın paylı mülkiyete konu olması halinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)’nun 692. maddesi uyarınca sözleşmeye tüm maliklerin katılmasının gerektiğini, aksi halde sözleşmenin ifa kabiliyeti bulunmadığından geçersiz sözleşme nedeniyle taraflar birbirlerine verdiklerini, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak geri isteme hakkına sahip olduklarını, (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 2016/6726 Esas, 2019/5705 Karar, 24.09.2019 tarihli ilam) davacı şirketin dava dilekçesinde de belirttiği üzere sözleşme konusu arsa hissedarlarının tümü ile sözleşme imzalamadığını ikrar etmiş olmakla, TMK m.692 ve Yargıtay kararları da göz önüne alındığında, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının da bulunmadığını, bu nedenlerle, mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun olması nedeni ile davacı şirketin istinaf başvurusunun esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Davacı yüklenici şirket “… İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada … parselde kayıtlı “… Apartmanı” ile ilgili davalı kat malikleri ile davalı ikinci yüklenici … San.A.Ş arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitine, davalı ikinci yüklenici … San.A.Ş’nin eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile haksız rekabetin önlenmesine karar verilmesini ayrıca davada ihtiyati tedbir olarak dava konusu arsa üzerinde işe başlayan davalı ikinci yüklenicinin işlerinin tedbiren durdurulmasını ve taşınmazın tapu kaydına davalıdır şerhinin konulmasını talep etmiştir.
Davanın açıldığı Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından davalı yüklenici … San.A.Ş’nin eylemlerinin haksız rekabet teşkil tespiti ile haksız rekabetin önlenmesine ilişkin istemin tefrik edilerek Mahkemenin 22/687 Esasına kaydedilmesine karar verildiği, davalı kat malikleri ile davalı ikinci yüklenici arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespiti talebinin ise davacının davalı yüklenici ile davalı kat malikleri arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olmadığı, bir kimsenin tarafı olmadığı sözleşmenin geçersiz olduğunun tespitini talep edemeyeceği, kat malikleri ile bir başka sözleşme imzalayan davalı yüklenici ile kat maliklerine imzalanan yeni sözleşme nedeniyle husumet yöneltemeyeceği, davacının sıfat yokluğunun hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerektiği, bir kısım davalıların yurtdışında yaşadığı ve tebligat adreslerinin yurtdışında bulunduğundan bahisle davalılara dava dilekçesinin tebliğinin beklenmesinin usul ekonomisine uygun olmayacağından davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddine karar verildiği, ayrıca davacının dava dilekçesinde talep ettiği ihtiyati tedbir talebinin de sözleşmeye konu taşınmazın mülkiyetinin dava konusu olmadığı, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği ve yargılamanın esasını çözümler şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden bahisle ara kararla reddine karar verildiği, davacı vekilinin davanın reddine ve ihtiyati tedbir kararının reddine yönelik kararlara karşı istinaf yoluna başvurduğu görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağına ilişkin hükümlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğunun belirtildiği, davanın açıldığı Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından davalı yüklenici … San.A.Ş’nin eylemlerinin haksız rekabet teşkil tespiti ile haksız rekabetin önlenmesine ilişkin istemin tefrik edilerek ayrı bir esas kaydedilmesine karar verildiği, davalı kat malikleri ile davalı ikinci yüklenici arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespiti talebi yönünden de Yargıtay 20.HD’nin 2016/4899 Esas ve2016/7239 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere davaların sonradan tefrik edilmesi, göreve ilişkin kuralları değiştirmeyeceğinden Mahkemenin eldeki dava yönünden de görevli olduğu anlaşılmıştır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. Maddesinde: “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” Hükmü düzenlenmiştir.
Anılan yasal düzenlemeye göre; bir davadaki taraflar hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, davada herhangi bir dava şartı eksikliği olsa dahi, açılan davadan tüm taraflar haberdar edildikten sonra bu eksikliğin değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre; davada taraflar arasındaki dilekçeler teatisi tamamlandıktan sonra ancak ön inceleme duruşmasında söz konusu dava şartı eksikliği değerlendirilecektir. Bunun aksinde yapılan bir uygulama, tarafların hukuki dinlenilme hakkını ihlal niteliğindedir.
Somut olayda davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmeden ve davalıların cevap dilekçesini sunması için yasal süreler beklenmeden tarafların yokluğunda dosya üzerinden karar verilmesi, hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olup usule ve yasaya uygun olmamıştır.
Davacı tarafça davacı yüklenicinin aynı zamanda kat maliki olduğu ve davacı şirketin davalı kat malikleri ile İzmir 15.Noterliğinde 15/09/2021, 05/10/2021 ve 04/02/2022 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmelerini yapıldığı, davalı kat maliklerinin davacı yükleniciye 24.06.2022 tarihli İzmir 38.Noterliği’nin ihtarnamesi ile dönme bildiriminde bulunduklarını, davacı dışındaki diğer tüm kat maliklerinin daha sonra davalı ikinci yüklenici ile Karşıyaka 4.Noterliğinde 27/07/2022 tarihli resmi kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yapıldığının belirtildiği ancak bu sözleşmelerin ve tapu kayıtlarının dosyada bulunmadığı anlaşılmıştır.
Ayrıca davacı tarafça dava değeri 10.000,00 TL gösterilerek dava açıldığı ve 10.000 TL üzerinden harç yatırıldığı, harç hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, somut olayda dava değeri sözleşme değeri olup bahsi geçen sözleşme dosyaya getirtilerek Harçlar Kanunu 30 maddeye göre eksik harcın tamamlatılması için gerekli işlemler yapılmadan davaya devamla istinafa konu kararın verilmesi hatalı olmuştur.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş: Dava dilekçesi davalılara tebliğ edilerek, davalıların cevap dilekçesini sunması için yasal sürelerin beklenmesi, yukarıda bahsedilen eksik belgelerin dosyaya getirtilmesi, Harçlar Kanunu 30. maddeye göre eksik harcın tamamlatılması sonucunda oluşacak duruma göre bir karar verilmesi olmalıdır.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun kabulü ile, diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-4 ve 6. maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dosyanın Dairemiz kararına uygun olarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği görüşü oluşmuştur.
İhtiyati tedbir talebinin reddine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
HMK’nın 389.maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
Hak iddia eden kişinin, bu olasılıkları ifade ederek geçici hukuki koruma istemesi halinde, iddia ettiği vakıaları tam olarak kanıtlaması kendisinden beklenmez. Çünkü, adı üstünde; “geçici hukuki koruma ve olasılık” bunu gerektirir. İstek sahibinin, iddialarını yaklaşık olarak kanıtlaması, bunun için en azından iddiaya ilişkin bazı verileri mahkemeye sunması gerekir.
Somut olayda; davacı tarafça ihtiyati tedbir olarak dava konusu … İli, … İlçesi, … Mahallesi … ada … parselde işe başlayan ikinci yüklenici davalı … San.A.Ş şirketinin işlerinin tedbiren durdurulması ve taşınmazın tapu kaydına davalıdır şerhinin konulmasını talep edilmiş ise de, yukarıda belirtilen kat karşılığı inşaat sözleşmeleri, davalı kat maliklerinin davacı yükleniciye gönderdikleri dönme ihtarnamesi ve tapu kayıtlarının dosyada bulunmadığı, dosya kapsamındaki bilgi belgelerden davacının iddialarını yaklaşık olarak ispatladığına dair delil bulunmadığı, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin reddine dair ara kararına karşı istinafının değerlendirmesinde;
-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/650 Esas sayılı dosyasından verilen 09.09.2022 tarihli davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin reddine dair ara kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
B-Davacı vekilinin esasa ilişkin istinafının değerlendirmesinde;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun, KABULÜ ile,
2-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.09.2022 tarih ve 2022/650 Esas, 2022/691 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-4. ve 6. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Verilen kararın niteliği gereğince harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı vekili tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının istemi halinde ilk derece mahkemesince yatıran davacıya geri verilmesine,
6-Davacı vekili tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-g maddesi ile 391/(3) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca kesin olmak üzere 15.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.