Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1054 E. 2023/1044 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1054
KARAR NO : 2023/1044

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/599
KARAR NO : 2022/990
DAVA TARİHİ : 03.10.2019
KARAR TARİHİ : 08.12.2022
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 22.06.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 23.06.2023

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.12.2022 tarihli 2020/599 Esas, 2022/990 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili, müvekkilinin müteahhit olup … unvanı ile müteahhitlik yaptığını, müvekkilinin davalı taraf ile sözleşme akdedilmeden önce anlaşma konusu işin yapılacağı taşınmazda davalı tarafın ağabeyinin yetkilisi olduğu … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin arsa malikleri ile akdetmiş olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesini devralmak suretiyle kat karşılığı inşaat işini yüklendiğini, söz konusu sözleşme uyarınca davalı tarafın, yapılacak olan mimari, betonarme, elektrik, mekanik projelerinin yapımı ve harita mühendisliği hizmetinin yaptırılması edimini üstlendiğini, sözleşme bedelinin 53.000,00 TL + KDV belirlendiğini, sözleşme hükümlerinde belirtilen şartların gerçekleşmemiş olmasına rağmen davalının önce ihtarname göndererek ve akabinde İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2018/8836 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, tebligatın muhtara bırakılması nedeniyle takibin kesinleştiğini, haciz işlemi nedeniyle takipten haberdar olduğunu, anlaşmanın 3, 4 ve 6. maddelerinde belirtilen şartların gerçekleşmemesi nedeniyle 8. madde hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığını, icra takibinin yasal ve sözleşme kapsamında dayanağının bulunmaması nedeniyle cezai şart koşulları oluşmadığından ve 04.09.2019 tarihli ödeme protokolü ile 03.01.2019 tarihli ek protokolün, davalının cebri icra tehdidi altında hukuka aykırı şekilde korkutularak ve davalının sözleşme konusu işi yapacağına yönelik beyanları ile aldatılarak imzalatılmış olduğundan TBK’nın 36 ve 37. maddeleri uyarınca irade sakatlığı nedeniyle iptali gerektiğini ileri sürerek, müvekkilinin İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün icra dosyasından davalıya borçlu olmadığının tespitine, mümkün olmadığı takdirde TBK’nın 182/3. maddesi uyarınca cezai şartın tahsili talepli olarak açılan icra takip konusu alacağın tenkisine, müvekkilinin haricen ödediği ve davalı alacaklı tarafından icra dosyasına tahsil edildiği bildirilen 35.000,00 TL’nın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 100.00,000 TL’nın dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, davalının haksız ve kötü niyetli icra takibi yapmış olması sebebiyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
YANIT:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının mimarlık hizmeti verdiğini, müteahhit olduğunu bildiren …’ın davalıya müracaat ederek , davalının abisinin sahibi olduğu şirketin kat karşılığı sözleşmesi bulunan … ilçesindeki bir arsanın müteahhitlik hizmetlerini devir aldıklarını ve bu kapsamda bu iş ile ilgili her nevi mimarlık ve mühendislik hizmetini bedel karşılığı davalının üstlenmesini talep ettiğini ve 12.09.2017 tarihinde karşılıklı bir ticari sözleşme imzalandığını, sözleşme konusu işin yapılması ile ilgili talebin karşı davacı yandan gelmiş bulunmakla birlikte, davalı ile hukuki bağı bulunmayan firmaların devir sözleşmesinden gerçekleşmeden önce davalının haber ve bilgisi bulunmadığını, davalının aile bireylerinin davacı yanı davalı ile çalışmaları noktasında bir baskısı ve zorlaması da olmadığını, zira, taraflar arasında yapılan devir sözleşmesinde böyle bir madde de bulunmadığını, neticede davacı yanın da dava dilekçesinde belirttiği üzere taraflar sözleşme konusunda anlaştıklarını, davalının ve sahibi olduğu şirketlerin fiyat politikası verdiği hizmetin kalitesi ile ölçülür, davacı yan aynı işin piyasa da 30-35 bin TL ye yapıldığını iddia ettiğini, davalının maliyetler çerçevesinde her yıl yeniden fiyatlarını güncellemesinin piyasa koşullarına sözleşmeden önce uygun şekilde yapıldığını, davalı üstlendiği bütün işlerde sözleşmeden önce müşterilerini iş bedeli ve fiyat politikası konusunda bilgilendirdiğini, davalı sözleşmeyi ancak karşı tarafın kabulü ile işi üstlendiğini, borçlu yanın dava dilekçesinde olayları saptırarak, dikkati dağıtmak ve gerçekleri gizlemeye çalışmak gayretinde olduğunu, davacı yan davalının projeler yapabilmesi için elzem olan vekaletnameleri temin etmiş olmasına rağmen , tüm ihtarlara karşın kasıtlı olarak davalıya vermediğini, zira, davacı borçlu … arsa ile ilgili vekaletnameleri 13.06.2018 tarihinde edindiğini fakat evrakları davalıya vermeyeceklerini yapılan sözlü görüşmelerde açıkça beyan ettiğini, bunun üzerine borçlu tarafa 29 Haziran 2018 tarihli , 24747 yevmiye no.’lu ihtarname gönderilerek sözleşmenin 3. maddesi çerçevesinde vekaletnameleri ve ilgili evrakları davalıya ulaştırmanın davacının sözleşme ile sabit edimleri olduğu, bu edimi yerine getirmemeleri halinde ise sözleşmenin 8. Maddesinde düzenlenen cezai şart gereği sözleşme bedelinin davacıdan talep edileceği kendilerine ihtaren bildirildiğini, davalının 16 Temmuz 2018 tarihli ve 27006 yevmiye numaralı 2. Bir ihtarnamesi de davacı tarafa tebliğ olduğunu ancak 2. İhtarname de tıpkı 1. İhtarname gibi cevapsız kaldığını, davacı yan takibin kesinleşmesinden sonra davalı ile temasa geçtiğini, yaptıklarından pişman olduğunu, iş ve işlemleri davalının takip etmesini bildirdiğini, bunun üzerine davalı icra dosyasının kesinleşmiş olmasına rağmen, işin yapımı ve sorunun çözümü için gösterdiği hassasiyetin bir başka delili olarak davalı yan ile 04.09.2019 tarihinde bir ödeme protokolü yapıldığını, buna göre; borçluya, borç bakiyesini , kendi talep ettiklerinden bile uzun bir vadede ödeme kolaylığı davalı tarafça sağlandığını, davalının iyi niyetine rağmen davacı borçlu yine edimlerini yerine getirmemiş ve 20.12.2018 tarihinde nakit ödemesi gereken parayı ödememiş ve ödeme protokolüne açıkça aykırı davrandığını belirterek davacı yanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun bulunan davasının reddine ,yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 08.12.2022 tarih ve 2020/599 Esas, 2022/990 Karar sayılı kararı ile özetle; “..davacının ödeme protokolü ve ek protokol başlıklı belgelerdeki taraflar arasındaki anlaşma gereği sözleşme konusu borcun ödenmesi yönünde taahhütte bulunduğu, 12/09/2017 tarihli sözleşmeden ve icra takibinden sonra düzenlenen protokoller uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin davacı tarafından davalıya haricen ödendiğine dair dosyamıza bilgi, belge ibraz edilmediği ve davacının iddiasını ispat edemediği sonucuna varılarak davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili tarafından verilen 03.05.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile özetle; Somut olaya konu icra dosyası infazen kapatılan bir dosya olduğunu, infazen kapatılan dosya içerisinde yer alan tahsilat makbuzları ve bizzat davalı yan vekilinin icra dosyasına bildirdiği harciri tahsilat beyanı ile birlikte istirdada konu icra dosyasına advacı müvekkili toplam 35.000 TL + 60.375,53 TL + 1.485,97 TL olmak üzere toplam 96.861,50 TL ödendiğini, somut olayda davalı vekili Av. … … tarafından İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2018/8836 Esas sayılı dosyasına yazılan 18.02.2019 tarihli dilekçede ” dosya borçlusundan bugüne kadar müvekkile teslim edilen 20.000 TL’lik çek ve taraflarınca yapılan 15.000 TL’lik nakit ödeme olmak üzere toplam 35.000 TL tahsil edilmiştir.” beyan edildiğini ve alacaklı vekilinin bu haricen tahsil beyanı sonrasında icra dosyasında tahsil harcı alındığını, daha sonrasında davalı alacaklı davacı müvekkile ait olan taşınmazın satışını talep etmesi üzerine İcra Müdürlüğünce satış günü verildiğini ve davacı müvekkili satışı durdurabilmek için ihtirazı kayıtla ekte sunulu tahsilat makbuzlarından anlaşıldığını, davacı müvekkili tarafından istirdata konu icra dosyasına ihtirazi kayıt ile 01.09.2020 tarihinde 60.375,53 TL ve 09.09.2020 tarihinde 1.485,95 TL olmak üzere toplamda 96.853,50 TL ödeme yapıldığını, tüm bu ödemeler sonucunda İzmir 22. İcra Dairesi’nin 2018/8836 Esas sayılı icra dosyasının infazen kapandığının açık ve net olduğunu, yerel mahkemenin kararının fahiş bir hata içerdiği hususunda kuşku bulunmadığını, fahiş hatalar içeren yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasını vekaleten talep ettiklerini, Dilekçelerinde ayrıntılı olarak esasa ilişkin gerekçelerini belirttikleri üzere İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/599 Esas sayılı dosyayla ilgili olarak verdiği 2020/990 Karar sayılı ve 08.12.2022 tarihli kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini, ve yapılacak inceleme sonucunda davalarının kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ederek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 11.05.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesine yanıt ile özetle; Dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunması nedeni ile davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf edilmiştir.
Somut olayda, taraflar arasında mimarlık hizmeti verilmesi içerikli anlaşma yapıldığı, daha sonra taraflar arasında protokol yapıldığı, 12/09/2017 tarihinde yapılan anlaşmaya göre davacının davalıya … … … Mahallesi … Ada … parselde yapılacak inşaatın , mimari, betonarme, elektrik, mekanik projeleri ve harita mühendisliği hizmetini 53.000,00 TL+KDV karşılığında yaptıracağı sözleşmenin devam eden maddelerinde müteahhitin arsa ile ilgili vekaletnameleri alması halinde ivedilikle projeleri başlatmayı ve bu işlemler ile ilgili gerekli evrakları mimara sağlamayı kabul ettiğinin, müteahhitin 2019 ve sonraki yıllarda evrakları temin etmesi halinde geçen her yıl için tefe+tüfe/2 oranında enflasyon fiyat farkı uygulanacağının ve son olarak sözleşmeden vazgeçen veya kendi kusurundan dolayı edimini yerine getiremeyen tarafın sözleşme bedelini karşı tarafa vermeyi kabul ettiğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafından Bornova 4. Noterliğinin 29/06/2018 tarih 24747 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacıya 12/09/2017 tarihli sözleşme gereğince kararlaştırılan edimlerin yerine getirilmesi ihtarının yapıldığı yine Bornova 4. Noterliğinin 16/07/2018 tarih 27006 yevmiye nolu ihtarname ile davacıya 12/09/2017 tarihli sözleşmeye davacı tarafından aykırı davranıldığının tespit edildiğinin tespit edilmesi nedeniyle sözleşme bedelinin ödenmesi ihtarının yapıldığı, 25/07/2018 tarihinde İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2018/8836 Esas sayılı dosyasından davalı tarafından davacı hakkında 62.540,00 TL asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı,04/09/2018 tarihinde taraflarca imzalanan ödeme protokolünün 1. Maddesinde ” Borçlu …’ın İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2018/8836 Esas sayılı dosya borcuna karşı herhangi bir itirazı olmayıp borcun tamamını tüm ferileri ile birlikte gayri kabili rücu kabul etmiştir.” ifadesinin yer aldığı 03.01.2019 tarihli taraflarca imzalı ek protokolün 7. Maddesinde de “..müteahhit … revize edilerek güncellenmiş sözleşme bedelinin tamamını 10/01/2019’da …’nın …. Nolu hesabına ödemeyi kesin olarak kabul ve taahhüt etmiştir. Bu ödemenin de vadesinde yapılmaması durumunda taraflar arasında imzalanmış bütün sözleşme ekleri ve ödeme protokolü mimar tarafından haklı gerekçe ile başkaca ihtara ve uyarıya ihtiyaç duymaksızın feshedilecek, mimarın işi yapma yükümlülüğü ortadan kalkmış olacak ve taraflar arasındaki icra dosyası tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile kaldığı yerden devam edecektir.” kaydının yer aldığı anlaşılmakla davacının ödeme protokolü ve ek protokol başlıklı belgelerdeki taraflar arasındaki anlaşma gereği sözleşme konusu borcun ödenmesi yönünde taahhütte bulunduğu, 12/09/2017 tarihli sözleşmeden ve icra takibinden sonra düzenlenen protokoller uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin davacı tarafından davalıya haricen ödendiğine dair belge ibraz edilmediği anlaşıldığından davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğrudur.
Dosya kapsamı, mahkeme gerekçesi ve yapılan değerlendirmeye göre; mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurularının HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.12.2022 tarihli 2020/599 Esas, 2022/990 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar ve ilam harç peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca dava değeri itibarıyla kesin olmak üzere 22.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.