Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/927 E. 2022/977 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/927
KARAR NO : 2022/977

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/183
DAVA TARİHİ : 01/03/2022
ARA KARAR TARİHİ: 25/03/2022
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTEM : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 05.07.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 06.07.2022

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/183 Esas sayılı dosyasından verilen 25.03.2022 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen ihtiyati haciz istemli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında eser sözleşmesi ve altyüklenicilik sözleşmesinin bulunduğunu, sözleşme kapsamında müvekkilince üstlenilen edimlerin yerine getirildiğini, davalı tarafça sözleşmeden kaynaklı edimin yerine getirilmediğini, bu nedenle müvekkilinin davalı şirketten alacağı bulunduğunu, bu alacağın şimdilik 400.000 TL’sinin 27/04/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, ayrıca davalı … araçlar üzerinde haciz bulunması nedeniyle satışını gerçekleştirememekte ise de davalı şirketin diğer alacaklılarının …, …, …, …, …, … plakalı araçları her an satışa çıkarma ihtimali bulunduğunu, yine davalı … adına tapu sicilinde tescilli İzmir İli … İlçesi … Mah. … Ada … Parsel … Nolu Bağımsız Bölüm taşınmaz için davalı … şirketi satış ilanları açtığını, bunlardan ayrı olarak da davalı şirket alacaklıları söz konusu taşınmazın icra yoluyla (İzmir 21. İcra Dairesi 2020/5495 Esas) satışını talep ettiklerini, davacının alacaklarının temin altına alınabilmesi için davalı şirkete ait taşınır ve taşınmazların ihtiyaten haczi oldukça elzem olduğunu, bu nedenle ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davacı vekilinin ihtiyati haciz istemine karşı herhangi bir yanıt sunmadıkları dosya ve UYAP kapsamından anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 2022/183 Esas sayılı dosyasından verilen 07.03.2022 tarihli ara kararı ile özetle; ”…Davacı şirket davalı tarafın, dava ve sözleşme konusu işi dava dışı …. nden ihale ile aldığını ve kendisine ihale konusu işin bir kısmını alt yüklenicilik sözleşmesi ile verildiğini, davalı şirket ile yüklenicilik sözleşmesi yapıldığını, sözleşme ile üstelenilen edimi ifa ettiğini ve sözleşmede belirtilen eserin meydana getirildiğini, işin dava dışı üniversiteye davalı tarafça teslim edildiğini, ödemelerin alındığını ancak meydana getirilen işlere ait sözleşme ile belirlenen ödemelerin yapılmadığını, bu hususlara ilişkin Aydın 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/20 D.İş sayılı dosyası üzerinden tespit yaptırıldığını, davalı tarafın araçları üzerinde başka hacizler bulunduğunu, İzmir Bayraklıda bulunan taşınmazının satışa çıkartıldığını, bu satışın yapılması durumunda dava sonunda kazanılabilecek bir alacağın tahsilinin imkansızlaşacağını iddia ederek ihtiyati haciz kararı talebinde bulunmuştur. Dosyada mevcut faturalar, ihtar, sulh hukuk mahkemesinin tespit dosyası, davalıya ait taşınmazın satış ilanına ilişkin internet çıktıları, alt yüklenicilik sözleşmesi hep birlikte değerlendirildiğinde mahkememizde dava konusu edilen alacağa ilişkin olarak ihtiyati haciz kararı verilmesi kanaati hasıl olmuş, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulü ile; Davalının, dava değeri olan 400.000,00-TL alacağı karşılayacak miktarda haczi caiz taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257/1. maddesi uyarınca ihtiyaten haczine, talep halinde davalının haczi caiz taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ilgili icra müdürü tarafından ihtiyati haciz konulmasına, karşı tarafın ve üçüncü şahısların muhtemel zararlarına karşılık olarak dava değerinin takdiren %40’ı oranında hesaplanan 160.000,00-TL nakit teminatın yatırılması veya müddetsiz banka teminat mektubunun ibrazı halinde kararın bir örneğinin icra müdürlüğüne gönderilmesine” dair karar verilmiştir.
Davacı vekili 28/02/2022 tarihli dilekçesinde ise; 07/03/2022 tarihli ihtiyati haciz dava değeri olan 400.000,00 TL’nin %40’ı oranında olmak üzere 160.000,00 TL teminat yatırılması koşuluyla ihtiyati haciz talebimizin kabulüne karar verildiğini, ancak, teminat miktarının yüksek olduğunu ve teminat mektubunun temininde zorluklar yaşandığını ve bu nedenden İİK 261/1 maddesinde belirtilen süreler geçirildikten sonra teminat mektubunun mahkemeye sunulduğunu, bu yönüyle ihtiyati haciz ara kararının uygulanabilmesi imkanı kalmadığını, davalı şirket adına kayıtlı taşınmaz ve taşınırlar üzerinde birçok haciz bulunmakta olduğunu, İzmir 21. İcra Dairesi 20205495 Esas sayılı dosyasından davalıya ait taşınmazların satışının talep edildiğini, alacağının temin altına alabilmek için davalıya ait taşınır ve taşınmazların ihtiyaten haczinin elzem olduğunu, davalıya ait haczi caiz taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının yeniden ihtiyaten haczine karar verilmesini, dosyaya teminat mektubu sunulduğundan tekrar teminat alınmamasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili 20/03/2022 tarihli dilekçesinde ise; 07/03/2022 tarihli ihtiyati haciz talebinin kabulüne ilişkin verilen kararın yasaya ve usule aykırı olduğunu, davacı tarafa temlik ödemeleri yapıldığını, dava konusu sözleşmeye istinaden temin etmesi gereken malzemeler ve kazan dairesinin kaba inşaat işlerinin büyük bir kısmının tamamlama inşaatı ihalesini kazanan firmaya fatura edildiğini, müvekkil şirketin davacıdan alacaklı konumda olduğunu, müvekkili ile davacı arasında 2 adet sözleşme akdedildiğini, davacının sözleşmeye istinaden temin etmesi gereken malzemeleri temin etmediğini ve ikinci etap kazan dairesinin kaba inşaat işlerinin büyük bir kısmını da firmamızın tasfiye işlerinin başlaması sonrası tamamlama inşaatı ihalesini kazanan firmaya malzemelerle birlikte teslim ve fatura ettiğini, davacının tüm temlik ödemelerini idareden doğrudan tahsil ettiği halde sözleşmeye istinaden temin etmesi gereken malzemeleri ve kazan dairesinin kaba inşaat işlerinin büyük bir kısmını tamamlama inşaatı ihalesini kazanan firmaya fatura ederek tahsil ettiği için hazırlanan kesin hesap raporlarından dolayı müvekkil şirkete 625.180,61 TL borçlu olduğunu, davacı tarafın iddialarının gerçeklikten uzak olduğunu, haksız ve hukuka aykırı verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesinin 2022/183 Esas sayılı dosyasından verilen 25.03.2022 tarihli ara kararı ile özetle; ”…07/03/2022 tarihli ihtiyati haciz kararı, davacı tarafça yasal süresi içerisinde teminatı yatırılmadığı ve ilgili icra müdürlüğünden infazı talep edilmediği için hükümsüz kalmıştır. Davalı tarafça hükümsüz kalan söz konusu kararın kaldırılmasının talep edilmesinde hukuki bir yarar bulunmamaktadır. Mahkememizce bu hususta yapılacak bir işlem veya verilecek bir karar bulunmamaktadır. Bu itibarla, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine, davalı vekilinin mahkememizin 07/03/2022 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ilişkin talebinin reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından verilen 10.04.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile özetle; Dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere, ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebimizin reddine dair verilen 25.03.2022 tarihli ara kararın kaldırılarak, davalıya ait haczi caiz taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, taraflarınca dosyaya teminat mektubu sunulduğundan tekrar teminat alınmamasına, yargılama harç ve giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı avukatı tarafından verilen 25.04.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesine yanıt dilekçesi ile özetle; Dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere, davacı yanın usul ve yasaya aykırı mahiyetteki istinaf taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedilen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Davacı taşeron, davalı yüklenici şirkettir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirket adına kayıtlı taşınır taşınmaz mallar üzerine ihtiyati haciz konulması isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, 07.03.2022 tarihli ara kararı ile; ”…davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulü ile; Davalının, dava değeri olan 400.000,00-TL alacağı karşılayacak miktarda haczi caiz taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257/1. maddesi uyarınca ihtiyaten haczine, talep halinde davalının haczi caiz taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ilgili icra müdürü tarafından ihtiyati haciz konulmasına, karşı tarafın ve üçüncü şahısların muhtemel zararlarına karşılık olarak dava değerinin takdiren %40’ı oranında hesaplanan 160.000,00-TL nakit teminatın yatırılması veya müddetsiz banka teminat mektubunun ibrazı halinde kararın bir örneğinin icra müdürlüğüne gönderilmesine” dair karar verilmiştir.
Akabinde davacı vekilinin 28.02.2022 tarihli dilekçesinde; yerel mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının kabulüne konu ve ara kararda ön görülen teminatın yatırılamadığını, yasal süre geçtikten sonra teminatın dosyaya sunulduğunu ancak yeniden ihtiyati haciz karar verilmesini talep ettiği, bununla birlikte davalı vekilinin ise ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece özetle;’… Yukarıda değinildiği üzere mahkememizce verilen 07/03/2022 tarihli ihtiyati haciz kararı, davacı tarafça yasal süresi içerisinde teminatı yatırılmadığı ve ilgili icra müdürlüğünden infazı talep edilmediği için hükümsüz kalmıştır. Davalı tarafça hükümsüz kalan söz konusu kararın kaldırılmasının talep edilmesinde hukuki bir yarar bulunmamaktadır. Mahkememizce bu hususta yapılacak bir işlem veya verilecek bir karar bulunmamaktadır. Bu itibarla davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazının reddine karar vermek gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmıştır…’ şeklindeki gerekçeyle ara karara itirazın reddine karar verildiği görülmüştür.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”;
258. maddesinde, “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
265. maddesinde ise; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri yer almaktadır.
İİK’nın 265/1. maddesine göre borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edebilir. Mahkeme itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra itirazı yerinde görürse kararı değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir.
İİK 265. maddesine göre ihtiyati hacze itiraz süresi borçlunun huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki aksi halde haciz tutanağının tebliğ tarihinden itibaren yedi gündür.
İİK 264/3.maddesinde “İhtiyati haciz alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada konulmuş veya alacaklı birinci fıkraya göre mahkemede dava açmış ise, esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklı takip talebinde bulunmaya mecburdur”, İİK 264/4. maddesinde ise “Alacaklı bu müddetleri geçirir veya davasından yahut takip talebinden vazgeçerse veya takip talebi kanuni müddetlerin geçmesi ile düşerse veya dava dosyası muameleden kaldırılıp da bir ay içinde dava yenilenmezse veya davasında haksız çıkarsa ihtiyati haciz hükümsüz kalır ve alakadarlar isterse lazım gelenlere bildirilir” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Somut olayda; İhtiyati haciz talebi müstakil olarak değil, görülmekte olan alacak davasında, dava dilekçesi ile birlikte talep edilmiştir.
Şu durumda yukarıda bahsi geçen düzenlemeler ışığında somut olayda, davalının ihtiyati haczin kabulüne dair karara süresinde yapmış olduğu itiraz üzerine, her ne kadar yerel mahkemece İİK 261. maddesinde bahsi geçen 10 günlük infaz süresinin geçtiği ve bu süre içerisinde infazının yapılmadığından bahisle ihtiyati haciz kararının kendiliğinden kalkacağı anlaşıldığından, itiraz hakkında karar tesisine yer olmadığına ve ihtiyati haciz kararının süresinde infaz edilmemesi sebebiyle kendiliğinden kalkmış olduğundan davacının ihtiyati tedbir kararının reddine karar verilmiş ise de; Dava, davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedilen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olup, ihtiyati haczin görülmekte olan alacak davası ile birlikte istendiği anlaşıldığından, İİK 264/3. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararının hükümsüz olduğuna ilişkin verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu ve öncelikle mahkemece konulan 07.03.2022 tarihli ihtiyati haciz kararı ayakta olduğundan yerel mahkemenin aksi yöndeki 25.03.2022 tarihli kararının kaldırılması gerektiği anlaşılmıştır.
Ne var ki eldeki dava, akdedilen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olup, dosya kapsamına göre İİK 257. maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun henüz gerçekleştiği kabul edilemeyeceğinden ve ayrıca davalının mal kaçırma kastıyla kötü niyetle hareketlere giriştiğine ilişkin herhangi bir delil de sunulmadığından, bu durumda mahkemece yaklaşık ispat şartı gerçekleşmediğinden dava dilekçesi ile talep edilen ihtiyati haciz talebinin reddi yerine kabulü doğru olmadığı gibi, davalının ihtiyati haciz kararına itirazı karşısında itirazın kabulü yönünde karar vermek gerekirken 10 günlük süre içerisinde teminat yatırılmadığı ve infaz yapılmadığından bahisle ihtiyati haczin hükümsüz kaldığının tespitine ilişkin karar da doğru değildir. Bu durumda davacı vekilinin istinaf isteminin yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 2022/183 Esas sayılı dosyasından verilen 07.03.2022 ve 25.03.2022 tarihli ara kararların 6100 sayılı HMK 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı avukatının istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
2-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/183 Esas sayılı dosyasından verilen 07.03.2022 ve 25.03.2022 tarihli ara kararların 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
-Davacı avukatının ihtiyati haciz talebinin REDDİNE,
3-Davacı avukatının istinaf isteminin kabul edilmiş olması nedeniyle davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf maktu karar harcının, talebi halinde yatıran davacıya geri verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince verilecek kararda değerlendirmeye alınmasına,
5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 391/(3) ve 362/(1)-f maddeleri ile 2004 sayılı İİK’nın 258/(3) maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 05.07.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.