Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/871 E. 2022/920 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/871
KARAR NO : 2022/920

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/276
KARAR NO : 2022/353
DAVA TARİHİ : 29/04/2021
KARAR TARİHİ: 18/04/2022
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 22.06.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 22.06.2022

İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18.04.2022 tarih ve 2021/276 Esas, 2022/353 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’e ait olan … Hafriyat şirketine ait kepçe, 2019 yılında davalı … ŞTİ tarafından … ili Elektrik Tesisat Dağıtım / Yenileme İşinde ( İzmir … AG-YG Tesis İşi) 50 gün süre ile çalıştırıldığını, kepçe operatörü olarak müvekkiline ait hafriyat firması çalışanlarından …, 50 gün boyunca davalının işyerinde kepçe ile çalıştığını, yapılan işin ilk kısmı için davalı tarafa 06.02.2019 tarihli 19.550-TL bedelli fatura kesilmiş, faturanın üzerine davalı taraf yetkilisi tarafından davalıya ait kaşe basılmış ve fatura muhatabına teslim edildiğini, ancak faturanın kendilerine ulaştırılmasına rağmen davalı taraf müvekkilin çalışmasına ilişkin bedeli ödemediğini, bu nedenle çalışmaya ilişkin ikinci kısım için fatura kesilmediğini, fatura bedelinin ödenmesine ilişkin davalı tarafa 05.01.2021 tarihinde Bayındır 2. Noterliği tarafından 0030 yevmiye nolu ihtarname keşide edilmiş, 15 gün içerisinde fatura bedelinin ödenmesi ihtar edilmiş ancak davalı tarafca herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle kendilerinin 18.02.2021 tarihinde tüm çalışmaya ilişkin bedelin tahsili için arabuluculuk yoluna başvurulmuş, ancak davalının ödemeyi kabul etmemesi üzerine 12.03.2021 tarih ve 2021/20756 Arabuluculuk Nolu tutanak ile anlaşılamadığını, müvekkiline ait kepçe davalının yüklendiği iş için 50 gün boyunca müvekkilinin çalışanı olan operatör ile birlikte yüklenilen işte çalıştığını, bu çalışmaya ilişkin şantiye sahasında çalışan çoğu kişi bilgi sahibi olduğunu, anlatılmaya çalışılan sebeplerden ötürü müvekkilinin kepçesi ve çalışanının davalı iş yerinde çalışmasından ötürü çalışmanın ilk kısımı için düzenlenen 19.550-TL’lik fatura bedelinin ve çalışmanın ikinci kısım bedelinin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, müvekkiline ait kepçenin davalı tarafından yüklenilen … ilçesi Elektrik Tesisat Dağıtım/Yenileme İşinde ( İzmir … AG-YG Tesis İşi) 50 gün süre ile çalışması sonucu daha sonradan bilirkişi raporu ile saptanacak bedele yükseltilmek üzere şimdilik 19.500-TL’nin faizi ile davalıdan tahsiline, Mahkeme masraflarının ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalının usulüne uygun tebligata rağmen cevap süresi içinde cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 18.04.2022 tarih ve 2021/276 Esas, 2022/353 Karar sayılı kararında özetle; “…Dava, itirazın iptaline ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 Sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır.
Anılan Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Görev hususu yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilip incelenmelidir.
Davacının tacir sıfatının tespiti bakımından Bayındır Vergi Dairesine, Bayındır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğine, Bayındır Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereler yazılmış, yazı içeriklerinden davacının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır. Somut olayda, davacı tarafından açılan itirazın iptaline ilişkin davada, 6102 sayılı TTK nun 4/1 maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağının hüküm altına alındığı, buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerektiği, Bayındır Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün müzekkere cevabı dikkate alındığında, … TC kimlik numaralı mükellefi …’in 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 177. maddesinde yer alan ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, celp edilen vergi kayıtlarından tacir sıfatının bulunmadığı, Bayındır Esnaf ve Sanatkarla Sicil Müdürlüğünün cevabi yazısında esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı olmadığı anlaşılmakla, işbu davanın TTK 4/1 maddesi kapsamında nispi ticari bir dava da olmadığı, davanın çözümünde, genel görevli ve yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu, mahkememizin görevli bulunmadığı kanaatine varıldığından, dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine….” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 09.05.2022 havale tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili …’e ait olan … Hafriyat şirketine ait kepçenin, 2019 yılında davalı … ŞTİ tarafından … ili Elektrik Tesisat Dağıtım / Yenileme İşinde ( İzmir …. AG-YG Tesis İşi) 50 gün süre ile çalıştırılması ve akabinde anlaşılan bedelin müvekkile ödenmemesi sonucu İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtıkları davanın hukuka aykırı olarak görevsizlik nedeni ile reddedildiğini, TTK md.4/1’e göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olmasının gerektiğini, somut olayda müvekkilinin tacir olduğunu, bu durumun esasen mahkemece Bayındır Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden alınan 17.05.2021 tarihli müzekkere cevabında da tespit edildiğini, anılı müzekkere cevabında müvekkilinin 2. Sınıf tacir olduğunun açıkça belirtildiğini, bilindiği üzere tacirlikte 1. sınıf ve 2. sınıf yalnızca vergilendirme açısından önem taşıdığını, kişilerin tacir sıfatı açısından hiçbir farklılık yaratmadığını, buna rağmen yerel mahkemece müvekkilinin tacir sıfatının olmadığını, vergilendirmesinin düşük bedel üzerinden yapıldığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verdiğini, oysa ki alınan müzekkere cevabında müvekkilinin tacir olduğunun açıkça ortada olduğunu, mahkemece hatalı muhakeme yapıldığını, diğer bir yandan müvekkilinin dava konusu alacağının, ticari nitelikte iş neticesinde doğduğunu, davalının limited şirket olduğunu, dolayısıyla tacir sıfatı bulunmakla birlikte yaptığı tüm işlerin de ticari nitelikte olduğunu, sonuç olarak TTK md.4/1’de Ticaret Mahkemesinin görevli olması için aranan tüm şartların huzurdaki davada mevcut olduğunu, bu nedenlerle, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/276 Esas, 2022/353 Karar sayılı kararı ile verilen, hukuka aykırı görevsizlik kararının kaldırılarak mahkemesince yargılamaya devam edilmesi için gönderilmesine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, kepçe operatörü olan davacının 50 gün boyunca davalıya ait iş yerinde çalışmasına rağmen, davalı tarafından bedelinin ödenmediğinden bahisle icra takibine girişilmesi üzerine açılan itirazın iptali isteğine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 1/(1) maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması kararın kaldırılmasını gerektirecek bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur . 6100 sayılı HMK’nın 1/(1) maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
Somut olayda; ilk derece mahkemesi yaptığı yargılama sonunda, davacının tacir olup olmadığının tespiti bakımından ilgili araştırmaları yapmış, davacının tacir değil, 2. sınıf tüccar olarak defter tuttuğunun belirlendiği gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş olup, anılan kararı davacı vekilinin istinaf ettiği görülmüştür.
Her ne kadar davacı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmiş ise de, Vergi Dairesinden verilen cevabi yazıya göre; davacının gerçek usulde vergilendirildiği, Vergi Usul Kanunun 177.maddesinde belirtilen hadleri aşmadığından 1. Sınıf tacir sayılmadığı, 2. Sınıf tacir olarak işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu belirtildiğinden mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18.04.2022 tarih ve 2021/276 Esas, 2022/353 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin harç ile karşılandığıdan, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-c maddesi uyarınca dava değeri itibarıyla kesin olmak üzere 22.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.