Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/86 E. 2022/160 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/86
KARAR NO : 2022/160

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/488
TALEP TARİHİ : 03.08.2021
ARA KARAR TARİHİ : 08.11.2021
İSTEM : İhtiyati Haciz – İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 08.02.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 11.02.2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/488 Esas sayılı dosyasından verilen 08.11.2021 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen ihtiyati tedbir-haciz talepli dava dilekçesi ile özetle; davalı … A.Ş., ile arsa malikleri arasında …. İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, …, … ve … parseller ile aynı yer … ada…,…, … ve … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin “Düzenleme Şeklinde Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ve Gayrimenkul Satış Vaadi” akitleri imzalandığını, süreçte … ili … ilçesi … mahallesi … ada… ve …. parseller ile … ada … ve … parsellere yönelik yapılan akitler tüm malikler ile akdedilmediği için hüküm ifade etmediğini, diğer yönden … ili … ilçesi … mahallesi … ada… parsel ve aynı yer … ada … ve… parsellere yönelik akdedilen “Düzenleme Şeklinde Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ve Gayrimenkul Satış Vaadini İçerir Akitler” tüm malikler ile akdedildiği için geçerli akitler haline dönüştüğünü, yüklenici şirket … Aş. Müvekkili kooperatif ile 25/04/1997 tarihli ve akabinde de 07/06/2002 tarihli sözleşmeler akdettiğini, davalı şirketin bu sözleşmeler ile mevcut kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve gayrimenkul satış vaadi uyarınca kendisine isabet edecek olan bağımsız bölümleri müvekkili kooperatife devretmeyi vaat ve taahhüt ettiğini, davalı şirketin 25/04/1997 tarih ve 07/06/2002 tarihli sözleşme konusu taşınmazlardan … ada … parselden 13 adet bağımsız bölümü, … ada … parselden 8 adet bağımsız bölümü, … ada …parselden 9 adet bağımsız bölümü ve … ada … parselden 8 adet bağımsız bölümü müvekkili kooperatife devretmeyi vaadetmesine rağmen bu devirlerin gerçekleşmediğini, müvekkili kooperatifin yüklendiği edimin bayındırlık birim fiyatları üzerinden hesaplanacak inşaat bedeline %15 yapılacak ödeme şeklinde belirlendiğini, müvekkili kooperatifin sözleşme uyarınca belirlenen bedel ödeme edimini usulüne uygun ifa etmesine rağmen karşılık taşınmaz devir ediminin ifa edilmediğini ve herhangi bir ödeme de yapılmadığını, yüklenici … AŞ.nin gelinen aşama itibari ile sözleşme konusu taşınmazlardan … ada … parsel ve … ada … parsel üzerinde yüklendiği inşaat yapma yükümlülüğünü tam olarak yerine getirdiğini ve inşaatları %100 oranında tamamladığını, halen … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapı sözleşmelerin yapıldığı tarihteki arsa malikleri ve onların satış yaptığı 3. kişiler tarafından kullanıldığını, … ada … parsel üzerindeki yapıda bulunan bağımsız bölümlerin ise fiilen müvekkili kooperatif üyelerine teslim edildiğini, ancak tapuların henüz kendilerine devredilmediğini, sözleşme konusu … ada … parsel üzerindeki inşaatın %44 oranında tamamlanmış olup %56 oranında ise eksik imalat bulunduğunu, müvekkili kooperatifin arsa malikleri ve yüklenici aleyhine açtığı mahkememizin 2020/575 E.sayılı davanın müvekkili aleyhine sonuçlandığını, bu dosyada Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 02/05/2019 tarih ve 2019/127 esas 2019/2014 karar sayılı ilamı ile yüklenici davalı şirket tarafından arsa maliklerine karşı edimler tam olarak ifa edilmediğinden yüklenicinin halefi olan müvekkil kooperatifin de tapu iptali ve tescil davası talep etme hakkının olmayacağının belirtildiğini, yüklenici davalı …. Aş. … mahallesi … ada … ve … parseller ile … ada … ve … parsellerde taşınmaz maliklerinin tamamıyla sözleşme akdetmediğinden TMK’nun 692.maddesi uyarınca sözleşme akdettiği malikler ile arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, bu … parsel üzerine bu sebeplerle herhangi bir inşai faaliyette bulunulmadığını, hukuken bulunulmasının da mümkün olmadığını, davalı yüklenici şirketin … mahallesi … ada … parsel ile … ada … ve … nolu parsellere ilişkin tüm parsel malikleri ile akdettiği “Düzenleme Şeklinde Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ve Gayrimenkul Satış Vaadini İçerir Akitler”in geçerli olduğunu, bunun mahkememizin 2020/575 E.sayılı dosyasında bu taşınmazlardan … ada … parseldeki inşaatın %44 oranında tamamlandığı, … ada … ve… parsellerdeki inşaatların ise yargılama süreci devam ederken %100 oranında tamamlanıp halen kullanmakta olan kişilere fiilen teslim edildiğinin belirlendiğini, her 3 parsele yönelik bilirkişilerce alınan ortalama sonucu yapılan inşaatların tamamlanma oranı %81,33 olarak belirlendiğini, müvekkil kooperatifin sözleşmesel tüm edimlerini iyi niyetle ifa etmesine rağmen, kendisine karşı olan edimlerin ifa edilmediğini, taşınmaz devirlerinin yapılmadığını, alınan bedellerin de iade edilmediğini, arsa sahipleri ile yüklenici … Aş. arasında … ili … ilçesi … mahallesi … ada … parsel ile … ada … parseller için tanzim edilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin geçerli olduğunu, aynı zamanda müvekkili kooperatif ile davalı yüklenici şirket arasında düzenlenen 25/04/1997 tarihli sözleşme ile 07/06/2002 tarihinde düzenlenen taahhütnamenin davalı yüklenicinin kişisel haklarını müvekkil davacı kooperatife devri niteliği taşıdığını, bu sözleşme kapsamlarına göre davalı yüklenici arsa maliklerine karşı edimlerini tam ve ayıpsız yerine getirdiği taktirde müvekkil davacının taşınmazlarda tescile hak kazanacağını, mahkememizin 2020/575 E.sayılı dosyası ve bu dosyada Yargıtay 15. Hukuk Dairesince verilen 02/05/2019 tarihli bozma ilamı çerçevesinde müvekkilinin taşınmazlar üzerinde ayni hak edinme şansı bırakılmadığını, sözleşmeler uyarınca yükleniciye isabet eden bağımsız bölümlerin müvekkiline devredileceği inancı ile yüklü miktarlarda ödemeler yapıldığını, bu ödemeler karşılığı yüklenicinin arsa maliklerine karşı yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediği için müvekkil kooperatifin tescil talep etme haklarından mahrum bırakıldığını, davalı yüklenicinin yapılan ödeme miktarları kadar ve hakkında yapılan sözleşmeler geçerli olan arsa malikleri ise yapılan yapı bedelleri kadar sebepsiz zenginleştiğini, davalı yüklenicinin müvekkilinin oluşan zararlarının tamamından, her … parselin arsa maliklerinin de taşınmazdaki payları oranında müvekkiline karşı sorumlu olduklarını, davalı yüklenici …. AŞ. ile arsa malikleri arasında yapılan ve haklarındaki sözleşmeler geçerli olan taşınmazlardaki pay durumlarının sözleşme tarihinde:
… ili … ilçesi … mahallesi … ada … parseldeki pay durumunun; davalı …’in 225/613 Pay, davalı … …’ın 116/613 Pay, davalı …’nın 85/613 Pay, davalı …’ın 89/613 Pay, davalı … …’in 98/613 Pay, davalı …’in 225/613 Pay, davalı … …’in 116/613 Pay, davalı …’nın 85/613 Pay, davalı …’ın 89/613 Pay, davalı … …’nin 98/613 Pay,
… ili … ilçesi … mahallesi … ada … parseldeki pay durumunun; davalı … …’in 518/2400 Pay, davalı … …’in 1375/2400 Pay, davalı …’in 507/2400 Pay,
… ili … ilçesi … mahallesi … ada… parseldeki pay durumunun; davalı …’in 399/2400 Pay, davalı …’in 326/2400 Pay, davalı … …’ün 201/2400 Pay, davalı …’in 241/2400 Pay, davalı … …’in 113/2400 Pay, davalı … …’in 114/2400 Pay, davalı. …’in 270/2400 Pay, davalı …’nun 184/2400 Pay, davalı …’in 190/2400 Pay, davalı … …’in 362/2400 Pay şeklinde olduğunu,
Müvekkili kooperatif tarafından yapılan ödemelerin:
1997 yılında davalı yüklenici yerine yapılan harcama ve ödeme tutarı 19.301,00 TL yüklenici istihkakı ve 498,00 TL diğer inşaat harcamaları olmak üzere 19.799,00 TL,
1998 yılında davalı yüklenici yerine yapılan harcama ve ödeme tutarı 42.005,00 TL yüklenici istihkakı ve 983,00 TL diğer inşaat harcamaları olmak üzere 42.988,00 TL,
1999 yılında davalı yüklenici yerine yapılan harcama ve ödeme tutarı 60.100,00 TL yüklenici istihkakı ve 1.918,00 TL diğer inşaat harcamaları olmak üzere 62.018,00 TL,
2000 yılında davalı yüklenici yerine yapılan harcama ve ödeme tutarı 68.010,00 TL yüklenici istihkakı ve 1.083,00 TL diğer inşaat harcamaları olmak üzere 69.093,00 TL,
2001 yılında davalı yüklenici yerine yapılan harcama ve ödeme tutarı 113.939,00 TL yüklenici istihkakı ve 2.133,00 TL diğer inşaat harcamaları olmak üzere 116.072,00 TL,
2002 yılında davalı yüklenici yerine yapılan harcama ve ödeme tutarı 21.236,00 TL yüklenici istihkakı ve 109.611,00 TL diğer inşaat harcamaları olmak üzere 130.847,00 TL,
2003 yılında diğer inşaat harcamaları adı altında 18.397,00 TL,
2011-2012-2013-2014 yılında diğer inşaat harcamaları adı altında 21.287,00 TL,
2015 yılında diğer inşaat harcamaları adı altında 27.435,00 TL olmak üzere toplam 507.936,00 TL olduğunu,
Yüklenicinin arsa maliklerinin herhangi bir muvafakat ve icazetini almadan ya da onlara herhangi bir bilgi vermeden inşaat sözleşmesinden kaynaklanan haklarını 3. kişilere devretme hak ve yetkisine sahip olduklarını, davalı yüklenici ile yapı sahibi olan arsa maliklerinin müvekkiline karşı sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde sorumlu olduklarını, belirtilen sözleşme taahhütnamelerinin hiçbirinin gelinen aşama itibari ile feshedilmediğini bildirerek, belirsiz alacak davası şeklinde şimdilik 1.500.000.00 TL sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacağın davalı yüklenici şirket … AŞ.nin tamamından, davalı arsa malikleri taşınmazlardaki pay oranları kadar davalı yüklenici ile birlikte sorumlu tutulacak şekilde dava tarihinden itibaren işleyecek merkez bankasının kısa vadeli mevduata uyguladığı avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile birlikte müvekkil kooperatife verilmesi zımnında,
HMK 389.maddesi uyarınca müvekkili davacının mağduriyetinin büyümesinin önlenmesi ve ileride telafisi güç zararların engellenmesi amacıyla dava konusu … ili … ilçesi … mahallesi … ada … parsel ile … ada … ve … parsellerdeki bağımsız bölümler üzerine 3. Kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulmasına, aynı şekilde ileride telafisi güç zararların önlenmesi ve müvekkil davacı kooperatifin davasında haklı çıkması halinde yüksek miktarları bulacak alacağının tahsilinde yaşayacağı büyük zorlukların engellenmesi amacıyla davalılara ait menkul, gayrimenkul, araç kayıtları, banka ve finans kuruşlarındaki hesapları ile 3.kişilerdeki hak ve alacakları üzerine İİK 257 vd.maddeleri uyarınca ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Bir kısım davalılar vekili ihtiyati tedbir-haciz istemine yanıt dilekçeleri ile; Davacı talebinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 2021/488 Esas sayılı dosyasından verilen 08.11.2021 tarihli ara kararı ile özetle; ”…Talep, HMK’nun 389 vd.madde hükümleri ve İİK’nun 257 vd.madde hükümlerine göre ileri sürülmüş ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze ilişkindir.
Taraflara/vekillerine ait dilekçeler ve dosya içeriğinin değerlendirilmesi sonucunda;
I-Uyuşmazlığın konusunu para alacağını teşkil etmesine, üzerine tedbir konulması istenilen taşınmazların aynının ihtilaflı olmamasına göre, HMK’nun 389 vd.madde hükümlerinde öngörülen şartları taşımayan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
II-İhtiyati haciz talebine gelince; talep dayanağı mahkememizin 2020/575 E.sayılı dosyasında;
Bozma öncesi ilk 2003/72 E., 2005/247 K.sayılı 20/07/2005 günlü ilamı ile “davalılar … ve … haklarında açılan davanın vazgeçme nedeniyle reddine, dahili dava yoluyla dava edilen … hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından adı geçen yönünden karar verilmesine yer olmadığını, davalı … A.Ş. Hakkında açılan tapu iptali-tescil ve alacak davalarının reddine, diğer davalılar haklarında açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine” karar verildiği, davacı kooperatif vekili ile davalı şirket vekilinin temyiz isteği üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 06/12/2007 gün 2007/4949 E. – 2007/7853 K.sayılı ilamı ile mahkememiz kararının bozulduğu,
Mahkememizin 2008/358 esasına kayıtlanan davanın yeniden yapılan yargılaması sonunda, 08/06/2016 tarih 2016/269 K.sayılı karar ile,
“I-Davalılar … ve … haklarında açılan davanın feragat nedeniyle reddine,
II-Dahili dava yoluyla dava edilen … hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından, adı geçen yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
III-Davalı … A.Ş.hakkında açılan tapu iptali ve tescil – alacak davalarının reddine,
IV-A)Davalı … hakkında açılan tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne,
… ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazda davalı … adına kayıtlı 201/2400 hisseden 97/2400 hissenin iptali ile davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,…
V-Diğer tüm davalılar hakkında açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine” karar verildiği, davacı kooperatif vekili ile davalı … vekilinin temyiz isteği üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 02/05/2019 gün 2019/127 E. – 2019/2014 K.sayılı ilamı ile mahkememiz kararının davalı … yönünden bozulduğu, diğer tüm davalılar …, …, …, …, …, …, …, …, … A.Ş., …, …, …, …, … yönünden bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiği,
Mahkememizin 2020/575 esasına kayıtlanan davanın yeniden yapılan yargılaması sonunda, 03/03/2021 tarih 2021/117 K.sayılı karar ile, “Davalı … (…) hakkında açılan davanın reddine” karar verildiği ve kararın 06/04/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede, tarafların durumlarına, olayın özellikleri ve şartlara, karşı taraf arsa sahiplerine ait taşınmazların davacı kooperatif ve/veya kooperatif üyeleri tarafından kullanılmasına ve hakkaniyet ilkesine göre, şartları oluşmayan ihtiyati haciz isteminin reddine” dair ara karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 22.11.2021 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile; ”…Karşıyaka Asliye Ticaret mahkemesi 2021/50 esas 2021/50 karar D.İş sayılı kararı ile dava açılmadan önce ve Arabuluculuğa başvuru ile birlikte açtığımız İhtiyati tedbir ve İhtiyati haciz taleplerimizi kabul etmeyerek 29.06.2021 tarihli kararı ile redetmiştir.
Bu karar, tarafımızca istinaf edilmiş olmakla henüz bir karar verilmemiştir.
Ancak, açtığımız bu dava da ihtiyati tedbir veye ihtiyati haciz talebimizin reddi gerekçeleri, önceki Tapu İptali ve Tescili davasındaki tüm raporlar,Yargıtay kararları ve bozma gerekçeleri incelendiğinde hatalı, eksik ve hukuki dayanaklardan yoksun ve hak kaybına ve telafisi zor durumların ortaya çıkmasına sebebiyet verecek nitelikte hatalı bir karar olduğu anlaşılmaktadır.
Her şeyden Önce yüklenici Kooperatife düşen bağımsız bölüm arsa paylarının yani Tapu İptali Ve Tescili talebinin reddi demek, yapılan iş ve imalat bedellerinin dava dilekçesinde gerekçeleri çok açık ve uzun bir şekilde açıklandığı üzere bedele dönüşmesi kaçınılmaz olmuş ve mutlaka bir bedeli içerir hükmün ortaya çıkması çok muhtemel ve kaçınılmazdır.
Bu durumda gerek, denkleştirici adalet ilkesi ve gerekse dava tarihindeki bina bedellerinin belirlenerek Kooperatifin alacağının hüküm altına alınması durumuyla karşı karşıya kalındığı ve artık önceki karar ve durumların yerine alacağın tartışılacağı ve belirleneceği bir yargısal süreç vardır. Bu durumda belirlenecek alacağın miktarının bir önemi yoktur. Ama mutlaka bir alacağa hükmedilecektir. Bu takdirde bu alacağımızın güvence altına alınmasını istemek en doğal ve hatta anayasal hakkımızdır.
Mahkemenin bunu görmezlikten gelmesi, teminat karşılığında dahi tedbir ve haciz kararı vermemesi usul ve yasaya aykırıdır.
Davacı tarafından bedelleri ödenerek yapılmış bu binaların birinde arsa sahipleri, diğer binada ise kooperatif üyeleri yaklaşık yirmi yıldır oturmaktadır. Diğer bina yarım kalmış ve tamamlanmamış haldedir.
Uzun yıllardır devam eden tapu İptali ve tescili davası,inşaat seviyesinin %81.3 seviyesinde olması ve %90 seviyesinin altında kalması nedeniyle ve ayrıca yüklenici … A.Ş ile arsa sahipleri arasındaki sözleşmede kooperatifin hak ettiği ve edeceği bağımsız bölüm arsa paylarının kademeli olarak yükleniciye verileceği kararlaştırılmamış olduğu gerekçesiyle Yargıtay Bozma kararı gereği rededilmiş olup bu karar 07.07.2020 tarihinde kesinleşmiştir. Yani arsa sahipleri yirmi yıldır oturdukları ve Kooperatif tarafından yapılan dairelerinin tapularını kısaca alamamışlardır.
Bu nedenle geriye, yapılan ödeme ve harcamaların Denkleştirici Adalet İlkesi gereği güncel değeri ile binaların dava tarihindeki değerlerinin belirsiz alacak davasına konu edilerek sebepsiz yere zenginleşme davası yolu ile tahsili talep ve dava edilmiştir.
Yapılan bu üç adet binada toplam 30 daire ve 6 dükkan yapılmıştır. Bağımsız bölümler 150-160-170 m2 alanlıdır .Bu kadar bağımsız bölümün bina değeri yada yapılış maliyetinin aşağı yukarı uzman olmaya gerek olmaksızın ciddi bir bedeli ortaya çıkmıştır ve çıkacaktır. Bu da herkesçe rahatlıkla bilinebilecek bir durumdur.
Yani dava sonunda ciddi bir bedelde alacağımızın olacağı artık gün gibi ortadadır. Dava tarihi yani 2021 tarihi itibariyle bir bağımsız bölüm maliyeti artık 400-600 bin lira arasındadır.30 adet bağımsız bölüm düşünüldüğünde ciddi bir rakamın dava konusu olacağı bellidir. Bu nedenle Asliye Ticaret mahkemesinden haklı ve hukuki dayanak ve gerekçeleri olan bir talepte bulunarak ihtiyati tedbir ve olmadığı takdirde ihtiyati haciz talebinde bulunduk.
Çünkü, tedbir konulmadığı takdirde açılacak alacak davsında verilecek kararın ifa kabiliyetinin kalmama ihtimali söz konusudur. Alacağımızın bir güvencesi yoktur. Karar verilinceye kadar alacağımızın güvence altına alınması, devir ve temlik yolu ile ifa imkansızlığının ortaya çıkmaması için bu talepde bulunduk. Bu nedenle talebimiz HMK 107 ve 389 maddelerindeki hükümlere ve düzenlemelere uygundur. Pratik karşılığı vardır.Kaldı ki aynı mahkemede dosyalar vardır. Geçmişi çok iyi bilinmektedir. Ayrıca talep ve davanın tapu iptali istemleri rededildiği için bedel davasına yani alacağa dönüştüğü de artık tartışmasızdır.
Dosya üzerinden talebimiz kabul edileceği yerde hukuka aykırı bir biçimde red edilmiştir. Dava ve tartışmanın ayna ilişkin olması şart değildir. Ayna ilişkin talep rededildiği için zaten bu dava ve talepte bulunulmuştur. Dava sonunda kesin ve kesin olarak üç adet bina için kooperatifçe yapılmış tüm harcamaların dava tarihindeki güncel değeri denkleştirici adalet ilkesi gereği zaten hesaplanacak ve talep ve dava edilecektir.
Yada aynı dosyada bilirkişiler tarafından bu binaların yapım ve imalat değerleri rapor edilecektir.Yani bir alacağın varlığı artık kesindir. Ama tam olarak miktarı belli değildir.Bu durumda İhtiyati tedbir veya ihtiyati haczin koşulları zaten vardır.
Talebimizin kabulü ile HMK madde 107 ve 389 ile İİK madde 257 uyarınca, kesinleşen Tapu iptali ve tescili talebinin reddi kararı ile bilirkişi raporları gereği, ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken eksik ve hatalı gerekçe ile talebimizin reddi bozmayı gerektirir. Mahkeme kararı Bozulmalı ve/ veya Ortadan kaldırılmalıdır.
Tedbir talebimiz neden kabul edilmemiştir? Anlamakta zorlanmaktayız. Karar, usul ve yasaya, mevcut duruma ve delil durumuna aykırıdır.
1-İstinaf ve itirazlarımız ve gerekçelerimiz ile dosyadaki deliller doğrulusunda resen karar verilerek Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.11.2021 tarih ve 2021/488 sayılı tedbir ve İhtiyati haciz taleplerimizin reddine dair ara kararının resen ve itiraz ve istinaf gerekçelerimiz ile önceki karar ve dosyalar ve deliller de dikkate alınarak “ortadan kaldırılarak” İhtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı verilmesini, olmadığı takdirde teminat karşılığı bu kararın verilmesini talep ediyoruz.
2-Uygun görülmediği takdirde resen ve itirazlarımız doğrultusunda istinaf taleplerimizin kabulü ile kararın bozulmasına…” ifadelerini içeren gerekçelerle ara kararının kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun oluna başvurmuştur.
YANIT:
Davalı … avukatı tarafından verilen 26.12.2021 tarihli istinaf başvuru dilekçesine yanıt dilekçesi ile; ”…Davacı, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıda esası yazılı dosyası ile davalı müvekkil ve diğer davalılar aleyhinde ihtiyati tedbir kararı alınması ve ihtiyati haciz taleplerinde bulunmuş olup yerel mahkeme haklı olarak 08.11.2021 tarihli ara karar ile mezkur taleplerin reddine karar vermiştir. Davalı yan, bahse konu ret kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş olup başvuru dilekçesi müvekkile 15.12.2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı yanın haksız istinaf nedenlerine karşı cevaplarımızı yasal süresi içinde Sayın Mahkemenizin dikkat ve takdirine sunuyoruz.
Davacı yan, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz işlemlerine dayanak olarak , … İnşaat ve arsa malikleri arasında davaya konu taşınmazlara ilişkin Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi Gayrimenkul Satış Vaadi” sözleşmesi akdedildiğini, dava konusu taşınmazların bir kısmına ilişkin sözleşmelerin tüm malikler ile akdedilmediği için hüküm ifade etmediğini, kooperatifin edimlerini iyi niyetle yerine getirdiğini fakat taşınmaz devirlerinin yapılmadığını ”arsa maliklerinin yüklenici ile birlikte sorumlu olduklarını ” iddia etmiştir.
Davacının iddiaları, hukuki dayanaktan yoksun olup kabulü mümkün değildir. Zira Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’ ni 2020/575 E.- 2021/117 K . Sayılı ilamında davacının haksız davasının reddine karar verilmiştir. Anılan Mahkeme kararı,hukuka ve hakkaniyete uygun olup kesinleşmiştir. Şöyle ki ;
TBK 117. Maddesinde düzenlenen borçlunun kusuru nedeniyle akdin ifası mümkün olmaz ise borçlu sorumludur hükmüne ve TBK 173. Maddesinde de yer alan alacaklının rızası alınmadan borçlu temliki olanaksızdır hükümlerine aykırı ve maddi hataya dayalı hüküm tesis eden yerel Mahkemenin ilgili kararının onanması hukuka aykırılıklar zincirine bir yenisini ekleyecektir. Mütemerrit olan davacı yan mütemerrit olması sebebiyle her türlü zarara katlanmakla yükümlüdür ilkesi gereği dava konusu taleplerinde haksızdır. Sayın bilirkişilerin çeşitleri raporlarında edimini yerine getirmeyen yüklenici buna dayanarak bu alacağını devredemez görüşünde olduklarını da belirtmişlerdir.
Davalı müvekkil, … A.Ş. ile davacı yanın yaptıkları iç anlaşmaya vakıf olmamıştır. Bu sebeple müvekkilin … A.Ş. ‘nin …. ile yaptığı yaptıkları sözleşmeyi kabul etmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Kaldı ki … A.Ş.’nin tek taraflı imza ile …’ne İzmir 13. Noterden verdiği 07.06.2002 tarihli temlik taahhüdü, KKİ sözleşmesindeki borcun nakli koşulları TBK 173. maddesindeki koşullarını gerçekleştirememiştir. Dosyaya sunulan çeşitli raporlarla tespit edildiği üzere davacı yan ile davalı … A.Ş. arasında cereyan eden 25.04.1997 tarihli temlik işlemi sonradan müvekkil ile Karşıyaka 2. Noterliğinde 12.04.1999 tarih 21413 yevmiye nolu akdedilen KKİ sözleşmesinden davacı yanın yararlanması hukuka ve hakkaniyete aykırıdır.
Yeniden yargılamaya sebep olan Yargıtay’ın ilgili bozma kararında arasa sahipleri ile … A.Ş. arasında yapılan sözleşmede alacağın üçüncü kişilere devredilmesinin yasaklanmıştır. Bu sebeple müvekkil ile yüklenici firma arasında yapılan KKİ sözleşmesinden davacı yanın yararlanması mümkün değildir. Zira arsa sahibi müvekkil ile diğer davalı yüklenici … A.Ş. arasında yapılan KKİ sözleşmesi 1999 tarihlidir. İktisap edilmemiş bir alacağın temliki olamaz.
Davalı arsa sahibi ile diğer davalı … A.Ş. arasında yapılan KKİ sözleşmesi bir bütündür. Sözleşmenin bir kısmının geçerli bir kısmının geçersizliği söz konusu dahi edilemez. Bu itibarla bahse konu mahkeme kararı nazara alındığında davacı yanın şartları oluşmayan ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir isteminin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nce reddedilmesi yerindedir. Gerçekten de somut olayın mahiyeti ve nitelikleri incelendiğinde görülmektedir ki uyuşmazlığın konusunun para alacağı olması ve tedbir talep edilen taşınmazların aynına ilişkin taraflar arasında ihtilaf bulunmaması karşısında davacı yanın haksız taleplerinin reddedilmesi usul ve yasaya uygundur.
Yukarıda arz ve izah ettiğimiz sebeplerle ve dosya kapsamı bir bütün olarak ele alındığında davacı yanın Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin işbu dosya kapsamında vermiş olduğu 08.11.2021 tarihli ara kararına karşı ileri sürdüğü kabulü mümkün olmayan hakkaniyete aykırı istinaf iddialarına karşı işbu dilekçe ile cevap verme zarureti hasıl olmuştur.”ifadelerini içeren gerekçelerle istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, konut yapı kooperatifinin, davalı yüklenici şirket ve davalı arsa sahipleri aleyhine açtığı sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat davasıdır.
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkında iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”;
258. maddesinde, “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
265. maddesinde ise; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri yer almaktadır.

Somut olayda dava; konut yapı kooperatifi, yüklenici şirket … A.Ş ve arsa sahipleri ve (bir kısım mirasçılar) aleyhine açtıkları bu davada; davalı yüklenici şirket ile davalı arsa sahipleri arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi mevcut olduğunu; davalı yüklenici şirketin de haklarını davacı konut yapı kooperatifine temlik ettiğini, davacı şirketin geçmişten bu yana birçok ödemeler yaptığını, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/575 Esas sayılı davasında; davanın reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, davacı kooperatifin Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nden geçerek kesinleşen kararı sonucu, kooperatifin tapu talep etme hakkının kalmadığını, Yargıtay’ca yüklenici şirketin arsa sahiplerine karşı edimlerini yerine getirmediğinin ortaya konduğunu, davalı şirket ile kooperatif arasında düzenlenen 25.04.1997 tarihli sözleşme ve 07.06.2002 tarihlerinde düzenlenen taahhütname gereğince, kooperatifin yüklü miktarlarda ödeme yaptığını, arsa sahipleri ve yüklenici şirketin sebepsiz zenginleştiklerini belirterek ifanın imkansız hale geldiğini belirterek 1.500.000,00 TL sebepsiz zenginleşme alacağının (fazlaya ilişkin haklar saklı kalarak) davalılardan müteselsilen dava tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile tahsiline ve ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verilmesine dair karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteminin reddine dair ara karar vermiştir. Bu ara karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Dava alacak istemine yönelik olduğu için ilk derece mahkemesi tarafından taşınmazlar üzerine konması talep edilen ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesi doğru olduğu gibi, ihtiyati haciz yönünden de konu yargılamayı gerektirmektedir, bu nedenle HMK 389 ve İ.İ.K 258. maddenin aradığı yasal koşullar gerçekleşmemekle ve ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz istemi ivedilikle karar verilmesi gerekli konulardan olmakla istinaf isteminin HMK 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddi gerekmiştir.
Dosya kapsamı, mahkeme gerekçesi, istinaf sebepleri ve yapılan değerlendirmeye göre; mahkemece verilen ara karar usul ve yasaya uygun olup, davacı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği görüşü oluşmuştur.
Her ne kadar davacı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/488 Esas sayılı dosyasından verilen 08.11.2021 tarihli ara kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 133,00 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 73,70 TL harç bedelinin davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 2004 sayılı İİK’nın 258/(3) ve 6100 sayılı HMK’nın 362/(1)-f maddeleri gereğince kesin olmak üzere 08.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.