Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/855 E. 2022/943 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/855
KARAR NO : 2022/943

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/232
KARAR NO : 2021/597
DAVA TARİHİ : 30/06/2020
KARAR TARİHİ: 22/10/2021
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23.06.2022
KARARIN YAZ. TARİHİ : 05.07.2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.10.2021 gün ve 2020/232 Esas, 2021/597 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin, davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, Dairemize gönderilen dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu tarafından müvekkili aleyhine Aliağa İcra Müdürlüğü 2002/1125 sayılı dosya ile ilamsız takip başlattığını, işlemiş faizi ile birlikte toplam 182.093,40 TL alacak talebinde bulunulduğunu, müvekkilinin borca itiraz ettiğini, Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesi 2002/ 4921 E sayılı dosya ile itirazın iptali davası açıldığını, müvekkilinin itirazının iptaline karar verildiğini, kararın Yargıtayca bozulduğunu, Bozma kararı üzerine davaya, aym mahkemece 2006/ 335 Esas sayısını üzerinden devam edilmiş ve bu defa mahkemece 31.03.2011 tarihinde 2011/ 166 sayılı kararında hem davalı borçlunun hem de dava dışı ‘in müvekkilinden ayrı ayrı 41.879,40 TL şar alacaklı olduğuna hükmedildiğini, davalı borçlu lehine olacak şekilde Aliağa İcra Müdürlüğü 2002/1125 sayılı dosyasına müvekkili tarafından yapılan itirazın 41.879,40 TL kısmının itirazın iptaline karar verildiğini, mahkeme kararının onandığını, müvekkilinin karar düzeltme yoluna gittiğini, karar düzeltme yolunun icra dosyasına etki etmediğini, onama kararı sonucu icra müdürlüğünce haczedilen kooperatif adına kayıtlı taşınmazların satışının talep edildiğini, taşınmazların gerçek mülkiyetinin kooperatif üyelerine ait olduğundan, üyelerine ait bu dükkanların icra marifetiyle satılmaması için yani bu icra tehdidi altında mahkemece hükmedilen borcun icra dosyası kapsamında oluşan toplamını … Tic, Vekili Av. …’ e (icra dosyasının alacaklısı) 04.10.2012 tarihinde 165.000,00-TL, 22.09.2012 tarihinde 3.000,00-TL, 05.11.2012 tarihinde 58.375,00-TL olmak üzere toplam 226.375,00-TL olarak ödendiğini, icra tehdidi altında yapılan ödemeden sonra müvekkilinin karar düzeltme talepleri ile kararın bozulduğunu, bozma kararı üzerine devam eden davada 2015/ 10 sayılı kararla davalı şirketin müvekkili kooperatiften olan asıl alacağı 10.422,69 TL işlemiş faiz alacağı da 383,79 TL olarak belirlendiğini ve bu miktar üzerinden takibin devamına dair karar verildiğini, verilen bu kararın kesinleştiğini, kesinleşen kararın müvekkili tarafından Aliağa İcra Müdürlüğü dosyasına ibraz edildiğini, kesinleşmiş kararla mahkemece belirlenen alacak miktarından fazla yapılan ödemenin davalıdan iadesinin talep edildiğini, ancak, icra müdürlüğü, 03.01.2018 tarihli kararla ” Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 28/03/2006 tarih ve 2006/1386 Esas ve 2006/3151 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere İcranın iadesi yolu ile alacaklıdan geri alınıp borçluya verilecek meblağ, borçlunun icra dairesine ve icra dairesinin de alacaklıya ödemiş olduğu paradır. Dosyamıza borç ödemesi yapılmadığı ve Müdürlüğümüzce dosyadan alacaklıya ödenen de para olmadığı tespit edilmekle borçlu vekilinin icranın iadesine dair talebinin reddine” dair karar verildiğini, müvekkili tarafından Aliağa İcra Müdürlüğünün bu kararına karşı süresi içinde şikayet yoluna gidilerek açılan dava da şikayetin kabulüne karar verildiğini, verilen kararın istinaf edildiğini, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11.12.2018 tarih ve 2018/ 828 Esas 2018/ 2072 Karar sayılı kararıyla Aliağa İcra müdürlüğü 2002/1125 sayılı takip dosyasının ilamlı takip olmadığı, bu sebeple İİK 40. maddesi hükmünün uygulanmayacağı, İİK 361. maddesi hükmünün de olay uygun olmadığı gerekçesiyle Aliağa İcra Hukuk Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve şikayet talebinin reddine dair karar verildiğini, iş bu kararın kesinleşmesi üzerine müvekkilinin 312.747,28 TL lık alacağının tahsili için Aliağa İcra Müdürlüğü 2019/ 1869 sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, borçlu davalının borca itiraz ettiğini belirterek davalı borçlunun Aliağa İcra Müdürlüğü 2019/ 1869 sayılı icra dosyasına yapmış olduğu borca itirazının, asıl alacak yönünden 116.322,57 TL + 58.375.000 TL : toplam 174.697,57 TL ile işlemiş faiz yönünden 29.866,00 TL lık kısmının iptaline, 174.697,57 TL asıl alacak üzerinden % 20 oranından az olmamak üzere davalıdan icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak müvekkiline ödenmesine, dava masrafları ile vekalet ücretinden davalının sorumlu tutulmasına dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin müvekkili şirkete borçlu olduğu halde ödenen bedeli geri istediğini, müvekkili şirket davacı kooperatifin Aliağa’da bulunan küçük sanayi sitesi inşaatını yaptığını, bu inşaatın, kooperatifçe düzenlenen iki ayrı ihale ile alt yapı işleri ve üst yapı işleri olmak üzere 2 ayrı iş olarak müvekkili şirket tarafından üstlenildiğini, alt yapı işi, tamamen ve tek başına müvekkili şirketin üstlendiğini, üst yapı işinin ise müvekkilinin … İnşaat ile … adi iş ortaklığınca üstlenildiğini, müvekkili şirket ile davacı kooperatifin her iki iş için tek bir muhasebe ve cari hesap kullandığını, yani davacı tarafın müvekkiline ödeme yaparken “bu ödeme alt yapı işi için” “bu ödeme üst yapı işi için” gibi bir ayrıma gitmediğine, müvekkili şirket, her iki sözleşmeden kaynaklanan işler bittikten sonra kalan tüm alacak için kooperatife ihtarname gönderildiğini, ödeme yapılmaması üzerine Aliağa İcra Müdürlüğünün 2002/1125 sayılı dosyasından icra takibine girişildiğini, davacı kooperatifin icra takibine itiraz ettiğini, müvekkili adına itirazın iptali davasında itirazın iptaline karar verildiğini, kararın onandığını, onama kararından sonra kooperatif borcu kararda yazılı olan şekilde müvekkili şirkete icra dosyası haricinde ödediğini, onama kararından sonra karar düzeltme aşamasında onama kararının kaldırıldığını, müvekkilinin alacaklı olduğu halde sanki fazla tahsilat yapmış konumuna düşürülerek kararın bu şekilde kesinleştiğini, müvekkili şirketin davacı kooperatiften halen alacaklı olduğunu, bu davaya konu edilen ve iadesi istenen fazla ödeme olarak tanımlanan bedelin tamamının müvekkili şirket alacağına takas edildiğini, karşı tarafça icra dosyasının eski hale iadesi talebine ilişkin icra mahkemesindeki davada ve son olarak da bu davaya konu icra takibine itirazlarının da beyan edildiğini, davalı müvekkili şirketin davacı kooperatife hiç bir borcu bulunmadığını, davacının talep ettiği alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek öncelikle alacağın zamanaşımına uğradığından zamanaşımı sebebi, müvekkili şirketin aslında alacaklı olduğu ve takas defi sebebi ve müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını iddia ederek davanın esastan reddine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesi beyan ve etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 22.10.2021 tarih ve 2020/232 Esas, 2021/597 Karar sayılı kararı ile özetle; ”…Davacının kooperatif olduğu, davalı şirketin ise kooperatife ait alt yapı işlerini üstlenen şirket olduğu, uyuşmazlığın taraflar arasında sözleşmelerden kaynaklı bakiye alacak talebinden kaynaklandığı, davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerektiği, kooperatif ile üyesi arasındaki davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, uyuşmazlığın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’ndan da kaynaklanmadığı anlaşıldığından davaya bakma görevinin mahkememize değil, Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu anlaşılmış, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK.’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davacı avukatı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı avukatı tarafından verilen 26.04.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesiyle özetle; Öncelikle uyuşmazlığın, yerel mahkeme kararında belirtildiği gibi sözleşmeden kaynaklı bakiye alacak davası olmadığını, iş bu davanın, davalıya, davacısı bulunduğu alacak konulu mahkeme kararına istinaden yapılan ödemenin, ödeme dayanağı olan mahkeme kararının Yargıtayca bozulması ve sonraki kararda davalının daha az alacağı olduğuna hükmedilerek bu kararın kesinleşmesi neticesi fazla ödenmiş olan kısmının davalıdan tahsili konusunda başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davası olduğunu, müvekkili firmanın kooperatif, davalı da ticaret şirketi olduğunu, davaya konu olayın Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiğini, bu nedenle yerel mahkemece verilen işbu görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.10.2021 tarih ve 2020/232 E. 2021/597 K. sayılı kararının ortadan kaldırılarak, görevli mahkemenin Karşıyaka Asliye Ticaret mahkemesi olduğunun kabulüne ve neticeten davalarının kabulüne, masraf ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Davacı kooperatif, davalı ise yüklenici şirkettir.
Davacı iş sahibi ile davalı yüklenici arasında ‘alt yapı ve üst yapı inşaat işleri sözleşmesi’ tanzim edilmiştir. Aslen daha doğru bir ifade ile; alt yapı sözleşmesi davalı şirketle, üst yapı sözleşmesi davalı şirket ve iş bu davada taraf olmayan dava dışı davalı şirket adi ortağı … adi ortaklığı arasında tanzim edilmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesi nedeniyle açılıp, Yargıtay denetiminden onananarak geçen ve fakat karar düzeltme aşamasında bozularak miktarı düşen alacak davasında onanan ilk karara istinaden dosyada hükmedilen alacağın icra tehdidi nedeniyle ödenmesinden dolayı fazladan ödenen bedelin tahsili amacıyla davalı yüklenici şirket aleyhine başlatılan takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Yani, dava mahkeme ilamı nedeniyle fazladan ödenen bedelin iadesi amacıyla başlatılan takibe itirazın iptal davasıdır.
Davalı açılan davayı kabul etmemiş, hatta davalının davacı kooperatiften alacaklı olduğunu iddia ederek zamanaşımı defi, alacak ve takas definde bulunarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, davacının yapı kooperatifi, davalının ise şirket olduğu, ticaret mahkemesinin kooperatif ve üyeleri arasındaki davalarda görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu, uyuşmazlığın 1163 sayılı Kooperatif Kanunu’ndan kaynaklanmadığını belirterek tahkikat aşamasında görevli mahkemenin bu haliyle Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddin karar vermiştir.
Davacı vekili kararı istinaf etmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davalının Tasfiye halinde … Şirketi olduğu ve işin davacının ticari işletmesiyle ilgili olduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak davacının tasfiye halinde … Kooperatifi olup, görev tayini için davacı yapı kooperatifinin tacir olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Bu noktada belirtmek gerekir ki yürürlükten kalkan 6762 sayılı TTK ‘nun 18/1 maddesinde olduğu gibi TTK’nın 16/1 maddesinde bütün ticari şirketler tacir olarak sayılmış, ikinci kitabın ‘ticari şirketleri düzenleyen birinci kısmında yer alan 124/1 maddesinde de 136. maddesi hükmü aynen tekrar edilerek ticari şirketlerin kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibaret olduğu belirtilmiştir. Görüleceği üzere Kooperatifler kanunun yürürlükte olmasına karşın yeni TTK’da kooperatifin ticaret şirketi olduğu açık şekilde hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla davacı yapı kooperatifi ticari şirket olup, davalının da limited şirketi olması karşısında somut davada ‘Ticaret Mahkemesi’ görevli olduğundan davacı kooperatif vekilinin bu yöndeki itirazları yerinde olduğu (Aynı konuya ilişkin bakınız Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Kurulunun 12.11.2021 tarihli 2020/2 esas sayılı kararı), (HGK 2017/ 1658-ESAS- 2017/1464-KARAR) anlaşılmakla Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.10.2021 gün ve 2020/232 Esas, 2021/597 Karar sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-3 ve 353/(1)-a-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına karar verilmiş; Bununla birlikte kabule göre de; Dava, taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesi nedeniyle açılıp Yargıtay denetiminden onananarak geçen ve fakat karar düzeltme aşamasında bozularak miktarı düşen alacak davasında onanan ilk karara istinaden dosyada hükmedilen alacağın icra tehdidi nedeniyle ödenmesinden dolayı fazladan ödenen bedelin tahsili amacıyla davalı yüklenici şirket aleyhine başlatılan takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin olmasına rağmen yerel mahkemece gerekçede davanın, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olarak nitelendirilmesi de dosya kapsamına uygun düşmediğinden bu husus da dairemizce eleştirilmekle yetinilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı avukatının istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.10.2021 gün ve 2020/232 Esas, 2021/597 Karar sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-3 ve 353/(1)-a-6 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Verilen kararın niteliği gereğince harç alınmasına yer olmadığına, davacı avukatı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf maktu karar harcının isteği halinde yatıran davacıya geri verilmesine,
5-Davacı avukatı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-a maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 23.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.