Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/740 E. 2022/811 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/740
KARAR NO : 2022/811

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/338
KARAR NO : 2021/744
DAVA TARİHİ : 25/01/2018
KARAR TARİHİ: 24/12/2021
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 02.06.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 24.06.2022
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.12.2021 tarih ve 2021/338 Esas, 2021/744 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili şirket ve davalı şirket arasında akdedilen ve öncesinde yapılan diğer sözleşmelerin devamı olan 01.01.2016 – 31.12.2016 tarihleri arasında geçerli olan taşeronluk sözleşmesinin tekrar yenilenmediğinden 31.12.2016 tarihinde sona erdiğini, bu sözleşmeler gereği 31.12.2016 tarihine kadar müvekkiline yapılan ödemelerden teminat adı altında düzenli kesintiler yapıldığını, bu kesintilerin sözleşme sonunda müvekkili şirkete ödenmesi gerekirken ödenmediğini, müvekkili şirketin işçiliğinin SGK primlerine ve maaşlarına ilişkin borcunun bulunmadığını, bu sebeple davalı şirkete gönderilen ihtarname ile kesilen teminatın istenmesine rağmen iade edilmediğini, bunun üzerine Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2017/3962 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bildirerek sözü edilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesi ile özetle; dava konusu alacak ve taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın sözleşme gereğince SGK ve vergi dairesinden “borcu yoktur” yazısını alıp ibraz etmesine rağmen bu yazıyı sunmadığını, dolayısıyla öncelikle dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddi gerektiğini; esas yönden ise davacı tarafın onlarca çalışanına ücret alacaklarını ödemediğini ve müvekkili şirketin İşkur İl Müdürlüğü tarafından onlarca idari denetim ve ücret takip dosyasına maruz kalıp cevap vermek ve ödeme yapmak zorunda kaldığını, sözleşmenin yürürlükte olduğu dönemlerde meydana gelen kazalardan ve ücret alacaklarından kaynaklı davalar (Aliağa İş Mahkemesi 2015/112 E.; 2016/653 E.; 2015/397 E.; 2015/247 E.sayılı dosyalar) bulunduğunu, bu tür davalarda davacı şirket ile şirket sahibi …’in müteselsil kefil olduklarını, ayrıca bu kişilerin kanun ve sözleşmeden doğan sorumluluklarının bulunduğunu bildirerek, davanın reddine ve %20 kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 24.12.2021 tarih ve 2021/338 Esas, 2021/744 Karar sayılı kararı ile özetle; ”…Tüm dosya içeriği ve delillerin, özellikle icra dosyasının ve iş mahkemesi dosyalarının, bilirkişiler raporunun değerlendirilmesi sonucunda davacının yüklendiği işle ilgili olarak SGK’ya bildirdiği işçiliklerden dolayı kuruma herhangi bir prim borcunun bulunmadığı, davacının bağlı bulunduğu Aliağa Vergi Dairesi Müdürlüğüne olan toplam 152.151,39 TL vergi borçlarını 18.10.2016 tarihinde 6736 sayılı Kanun kapsamında 18 taksit halinde ödeyeceği şekilde yapılandırılmış ise de, herhangi bir ödeme yapılmadığından yapılandırmanın bozulduğu, inceleme tarihi itibariyle davacının vergi dairesine olan toplam borcunun 271.133,40 TL olduğu; davacı vekili tarafından sunulan belge örneğine göre 30.09.2018-31.07.2021 tarihleri arasında 18 taksit halinde ödenmesi halinde toplam borcun 228.135,40 TL olarak yapılandırıldığı, ilk vadeye ilişkin ödeme makbuzunun sunulmadığı,
Davacının yüklendiği işyerinde çalışan bir kısım işçinin Aliağa İş Mahkemesinin 2015/112 E.; 2016/653 E.; 2015/397 E.; 2015/247 E.sayılı dosyalar ile davalar açıldığı, 2015/112 E.sayılı dosyanın sonuçlandığı ve diğerlerinin sonuçlanmadığı, Davalının üst işveren ve davacının alt işveren sıfatıyla bu dosyalarda taraf oldukları, mahkemece davacı ve davalı aleyhine bir karar verilmesi halinde davacının da borçlu olacağı, bu durumda davalının rücu’an bu alacakları talep etme hakkının olacağı kanaati ile kesilen 277.313,60 TL teminatın sözleşmenin 9/2.madde hükmü kapsamında davacıya ödenmesinin dava açılış tarihi itibari ile mümkün olmadığı, zira taraflar arasında akdedilen kati teminatın iadesine dair 9/2 deki bu maddeye göre ‘kati teminatın işin bitimini müteakip veya sözleşmenin fesih edilmesi halinde sgk ve vergi dairesinden alacağı borcu yoktur tyazılarını vermesinden sonra iade edileceğinin düzenlendiği…’, her davanın dava açılış tarihindeki şartlara göre değerlendirilmesi gerektiği, davanın açıldığı tarihte halen derdest işçi alacağı dosyası bulunup davacının da belirtilen kurumlardan borcu yoktur yazısı alamadığı, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre teminatın iadesi koşullarının bulunmadığı anlaşılmakla mahkemenin davanın reddi ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından verilen 29.03.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesiyle; ”…Mahkemenin daha önceki 2018/51 esas ve 2018/579 karar sayılı kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk dairesinin 21/05/2021 tarih ve 2020/615 esas. 2021/599 karar sayılı kararı ile verilen karar kaldırılmış olup, dosya yeniden işleme konulduğunda usul yönünden harç eksikliği giderilmiş olmakla mahkemeden davanın sasına girirlerek inceleme yapılmasını talep etmiş olmamıza rağmen mahkemece sadece usul eksikliğini gidererek ve esas yönünden inceleme yapmaksızın davamızın reddine karar vermiş olup, sözkonusu bu kararı yasal süresi içinde istinaf ediyoruz.
Dosya daha önce İstinaf mahkmesinde inceleme yapıldığında öncelikle usul yönünden tespit edilen eksikliklerin giderilmesi yönünde karar verilmiş olmakla; bu eksiklik tarafımızdan giderilmiş olup, davanın esasına girilerek esas yönünden inceleme yapılmasını talep ediyoruz.
1-Müvekkil şirket lehine davalı aleyhine yapmış olduğumuz 277.313,60 tl bedelli Aliağa İcra dairesinin 2017/3692 esas sayılı icra takibine davalı ve borçlu tarafından 11/09/2017 tarihinde itiraz edilmiş olduğundan; takibe itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi için açtığımız bu davada davanın reddine karar verilmiştir.
Müvekkil şirket ile davalı … A.Ş. arasında akdedilen ve Öncesinde yapılan diğer sözleşmelerin devamı olan 01/01/2016-31/12/2016 tarihleri arasında geçerli olan taşaronluk sözleşmesi taraflarca tekrar yenilenmediğinden 31/12/2016 tarihinde sona ermiştir. Müvekkil şirketle yapılan sözleşmeler gereği 31/12/2016 tarihine kadar müvekkilime yapılan ödemelerden teminat adı altında düzenli kesintiler yapılmış ve bu kesintilerin sözleşme sonunda müvekkil şirkete ödenmesi gerekirken ödenmemiştir. Müvekkil şirkete taşaron sıfatıyla yaptırılan işlerde hazırlanan istihkaklarda ve müvekkil tarafından kesilen faturaların ödenmesi sırasında müvekkil şirkette çalışan işçilerin SGK ödemeleri ve maaşları kaynakta kesilmesine rağmen ayrıca teminat adı altında kesintilerde yapılmıştır. Bu sebeble müvekkil şirketin işçilerin SGK primlerine ve maaşlarına ilişkin borcu bulunmamaktadır.
Davalı şirkete göndermiş olduğumuz İzmir 27. Noterliğinin 1857 sayı ve 24 ocak 2017 tarihli ihtarnamesine rağmen müvekkil şirketçe kesilen teminat iade edilmemiştir. Bunun üzerine Aliağa İcra Müdürlüğünün 2017/3962 esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yapılmış olup, bu icra takibine borçlu yasal süre içinde itiraz ederek takibi durdurmuştur. Bu sebeble takibin devamı için açtığımız bu davada mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde sözleşmenin 9/2. Maddesi kapsamında ödenmesinin mümkün olamayacağı zira müvekkil şirketin vergi borcunun olduğu ve ayrıca işçi alacağının da dava konusu olduğunu beyan etmiş olup, mahkemece bu rapor tahtında davamız reddedilmiştir.
2-Bilirkişi raporuna yapmış olduğumuz itirazlarımız mahkemece nazara alınmamıştır.Bilirkişi tarafından yapılan incelemede; müvekkilimin ve davalı yanın muhasebe kayıtları incelendiğinde müvekkilimin davacı yanın yedinde halen 336.056,86 tl alacak bakiyesinin nin bulunduğu ve bu alacak bakiyesinden 277.313,60 tl taraflarca teminat olarak tutulan ve mutabık kalınan bir alacağın olduğunu ve kalan 58.743,26 tl de cari hesap alacağımızın bulunduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bilirkişi sözleşmenin 9/2.maddesi kapsamında bu teminatın iadesinin mümkün olmadığını beyan etmesi tarafımızdan kabul edilmemiştir. Zira;
Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 8. Maddesinde’ödemelerin aylık hak edişler halinde fatura karşılığı müteakip ayın sonuna kadar … tarafından ödeneceği, işçi ücret ve alacakları ile teminatlarının yüklenici tarafından karşılanacağı, yüklenicinin hakediş faturasından önce işçi ücretleri,muhtasar vergiler,sgk primleri,kdv’lerin ve diğer yasal kesintilerinin ödendiğine dair belgelerini ibrazından sonra hakedişlerinin ödeneceği’ belirtilmiş olup, müvekkilime ödenen hakedişlerden tüm bu ödemeler mahsup edildikten sonra ve teminat kesintiside yapıldıktan sonra kalan bakiye fatura karşılığı olarak ödenmiştir. Bu sebeble davalı yan kendisi adına sorumluluk doğacak tüm kesintileri yaptıktan sonra müvekkilime istihkakları ödemiştir. Davalı yönünden sözleşmeden doğan müvekkilimle ilgili bir borç sözkonusu değildir. Zaten SSK borcunun olmadığı da tespitlenmiştir.
Müvekkilimin davalının sorumlu olması muhtemel muhtasar vergilerin tamamı kaynakta kesilerek ödenmiş olup, müvekkilimin borcu kendisine ait KDV borcu olup, bu borctan davalı yanın sorumluluğu sözkonusu değildir. Kaldı ki müvekkilim bu borcuda yapılandırmış olup, ödeme çabasındadır. Bu borçla ilgili olarak davalı yana yöneltilmiş bir ödeme emri veya alacak ihtarıda yoktur. Bu yönden bilirkişi sonuç kısmında yer alan vergi borcunun teminatın iadesine imkan vermediğine ilişkin kısmını kabul etmiyoruz. Zira davalı yanın sorumlu olduğu bir vergi alacağı sözkonusu değildir. Zira davalı taraf sorumlu olacağı vergileri kaynakta tevkifat yaparak bizzat vergi dairesine ödemiş olup, kalan kısmı aylık fatura bedeli istihkakaı olarak müvekkil şirkete ödemiştir.davalının sorumlu olacağı vergi kesintileri kaynakta yapılmış olup, davalı bugüne kadar herhangi bir vergi borcu ile muhatap kılınmamıştır.
Müvekkilim tarafından taşaron olarak çalıştırılan işçilerin hiçbirinin müvekkilimden ücret alacağı mevcut değildir. Zaten yukarıda belirttiğim üzere ücretlerde kaynakta kesilerek davalı … A.Ş. tarafından tüm işçilerin hesaplarına yatırılmakta idi. Bilirkişiler; işçiler tarafından açılmış olan bir kısım davalarla ilgili olarak işveren aleyhine sonuçlanması durumunda davalı …’ın sorumluluğu doğacağından teminatın geri iadesi yönünden engel teşkil ettiğini beyan etmiştir. Sorumluluğun doğması değil bu sorumluluğun müvekkil şirketle illiyet bağının olması önemlidir. Müvekkil şirket yönünden aşağıda arz edeceğim sebeblerle bir illiyet bağı mevcut değildir.
Dosyaya beyan edilen ve halen derdest olan iş davalarından:
a)… tarafından açılan Aliağa iş mahkemesinin 2015/397 esas sayılı dosyasında inceleme yapıldığında; müvekkil şirkette bu şahsın çalışmadığı ve işten ayrıldığı tarihten sonra sözkonusu şirket kurularak davalı … ile sözleşme yapıldığı göz önüne alındığında müvekkil şirket yönünden davalı … A.Ş. ye bir sorumluluk yüklemediği ve müvekkil şirket ile bu şahsın alacak ilişkisi olmadığı açıkça görülecektir. Bilirkişilerin bu yöndeki beyanlarını kabul etmemiz mümkün değildir. Bu yönde yeniden inceleme yapılarak ek rapor alınmasını talep ediyoruz. Alacak 2014 yılından öncesine aittir.
b)Aliağa iş Mahkemesinde 2016/653 esas sayılı dosyasında devam eden ve … tarafından açılan iş kazasına tazminat davası ve yine Aliağa C. Savcılığının 2014/2770 esas sayılı dosyasında devam eden tahkikatında müvekkil şirketle bir ilgisi yoktur. Zira olay 2014 yılında ve … adi şirketle yapılan taşaronluk sözleşmesi sırasında meydana gelmiş bir kaza olup, müvekkil şirket olayın tarafı değildir. Zira Müvekkil … Şti. 09/12/2014 tarihinde kurulmuş olup, bilirkişi raporunda da müvekkil şirkette çalıştığına dair bir belgeye rastlanmadığını belirtmesine rağmen sorumlu tutularak teminatın iadesine engel teşkil ettiğinin beyan edilmesi raporu çelişkili hale sokmaktadır. kaldı ki raporda da görüleceği üzere hesaplamalar tamamen 2015-2016 dönemine aittir.
c)Yine Aliağa iş mahkemesinin 2015/112 esas sayılı dosyasında da … iş akdindenden doğan alacak davası açmış isede; bilirkişi raporunda müvekkil şirket ile hiçbir ilgisinin olmadığını ve …’e ait işyerinde çalıştığını, ancak bu şahsın yaptığı iş ile müvekkil şirketin yaptığı işin aynı olduğunu saptadığını beyan ederek müvekkil şirkette hiç çalışmayan ve hatta o tarihte kurulmamış olan kendi özel tüzel kişiliği olan davacı şirketi sorumlu saymıştır. Bu sebeble bilirkişinin bu beyan kabul edilemez.
d)Yine Aliağa İş mahkemesinde 2015/247 esas sayılı dosyasında davacı olan … kısa bir süre yaklaşık 1 hafta kadar müvekkil şirkette çalıştıktan sonra işe gelmemesi sebebiyle iş akdi sonlandığından ve kıdem tazminatı hak etmediğinden kendisine ödeme yapılmamıştır. Bu davada diğer davalıların sorumluluğu sözkonusudur.
Bu davaların tamamı 2015 yılı öncesine ait olup, davacı şirket kuruluşundan sonra yapılan kesintilerin tamamı2015-2016 yıllarına aittir. Bu sebeble bu davaların müvekkil şirketle bir ilgisi yoktur.
Kaldıki bu davaların hepsi sonuçlanmış olup, gerekirse mahkemenizce sözkonusu davaların ilhili yerlerden sonuçlanıp sonuçlanmadığının sorulmasını, vergi borçlarının akibetinin sorulmasını (müvekkilimin evi satılarak vergi borçları ödenmiştir.) bilvekale arz ediyoruz.
Müvekkilimin davalı şirket nezninde bilirkişiler tarafındanda tespit edilen 336.056,86 TL alacağı mevcut olup, bu alacaktan tarafımıza 277.313,60 Tl teminatın ödenmesini kalan kısmında bilahare tarafımıza ödenmesini talep etmemize rağmen yukarıda bahsi geçen ve müvekkil şirketin muhatabı olmadığı davalar gündeme getirilerek sözkonusu bedel ödenmemiş ve ukdesinde tutulmuştur. Davalı şirket kötüniyetlidir. Sözkonusu teminat miktarı 2016 yılından bu yanan davalının ukdesinde olup, davalıya sağladığı nema; davalıya getirdiği iddia edilen borçların tümünü kapatmaya muktedirdir. Ancak davalı yan iyiniyetli olmayıp, müvekkil şirkete ait teminat bedelininin tamamını elinde tutmaya devan etmek istemektedir. Müvekkil şirket bu teminat bedelinin kendisine ödenmemesi sebebiyle zor duruma düşmüştür.Mahkemece rapora bu yönde yapılan itirazlarımız nazara alınmamış yeniden bilirkişi incelemesi talebimiz yerinde görülmemiştir. Gerekli görülmesi durumunda mahkemenizce uzman bilirkişi heyetince yeniden inceleme yaptırılarak rapor alınmasına karar verilmesini talep ediyoruz.
Mahkemece sadece bilirkişiler tarafından verilen rapora bağlı kalarak davamızın reddine karar verilmesi sözleşmeye , iyiniyet kurallarına, hakkaniyete ve yasalara aykırıdır. Müvekilimin davalı şirket nezninde bilirkişiler tarafındanda tespit edilen 336.056,86 TL teminatı mevcut olup, bu teminattan tarafımıza 277.313,60 Tl sinin ödenmesini kalan kısmında bilahare tarafımıza ödenmesini talep etmemize rağmen yukarıda bahsi geçen ve müvekkil şirketin muhatabı olmadığı davalar gündeme getirilerek sözkonusu bedel ödenmemiş ve ukdesinde tutulmuştur. Sözkonusu teminat miktarı 2016 yılından bu yanan davalının ukdesinde olup, davalıya sağladığı nema; davalıya getirdiği iddia edilen borçların tümünü kapatmaya muktedirdir. Ancak davalı yan iyiniyetli olmayıp , müvekkil şirkete ait teminat bedelininin tamamını elinde tutmaya devan etmek istemektedir. Müvekkil şirket bu teminat bedelinin kendisine ödenmemesi sebebiyle zor duruma düşmüştür.
Bilirkişi heyetinin sonuç kısmının iş davaları ile ilgili kısmında iş davalarından müvekkilimin alt taşeron olması sebebiyle sorumlu olacağından teminatın davacıya ödenmesinin mümkün olamayacağı beyanını kabul etmiyoruz.Bu beyan raporun üst kısmında yer alan tespit ve beyanlarla çelişki halindedir. Yukarıda belirttiğimiz üzere bu davalar ile müvekkil şirketin bir ilgi ve alakası yoktur. Davalı … her yıl yeni sözleşme yapmış olup, müvekkilimle yapılan sözleşme gereği yapılan teminat kesintilerinin diğer şahıs şirketlerine açılan davalar sebebiyle iade edilmemesi mümkün olamaz. Bu durumda davalı şirketinde iyiniyetli olmadığı açıkça ortadadır. Bu yönde bilirkişilerce verilen beyanı kabul etmiyoruz. Teminatın müvekkil şirkete ödenmesine engel yoktur.
Arz ettiğimiz sebeblerle; İstinaf talebimizin kabulü ile,Dosyanın esastan incelenerek;
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/338 esas ve 2021/744 karar sayılı dosyasında verilen kararın kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmasına,
Davanın arz ettiğim sebeblerle kabulüne;
Yargılama gideri ve Avukatlık ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, TBK’nun 470 vd.maddelerine göre açılmış, eser sözleşmesi niteliğindeki “… A.Ş.’nin fabrika genelinde genel vinçlerin elektrik konsol ve bara montaj ve kaynak çeliş montaj, imalat, iç ve dış aydınlatmalar, vinç yürüme yolları, korkuluk imalat montaj, genel merdiven imalat ve montaj, kapı pencere imalat, montaj, elektrik atölyesi bobin sarma işçiliği, ayrıca verilecek ek işlerinin yapımı…” sözleşmesi çerçevesinde kesilen teminat tutarının tahsili konusundaki icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı şirket ve davalı şirket arasında öncesinde yapılan diğer sözleşmelerin devamı niteliğinde 01.01.2016 – 31.12.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere taşeronluk sözleşmesinin akdedildiği, tekrar yenilenmediğinden 31.12.2016 tarihinde sona erdiği, bu sözleşmeler gereği 31.12.2016 tarihine kadar davacıya yapılan ödemelerden teminat adı altında düzenli kesintiler yapıldığı, bu kesintiler toplamının 277.313,60 TL olduğu, bu tutarın ödenmesi hususunda davacı vekili tarafından İzmir 27. Noterliği aracılığıyla 24.01.2017 gün 1857 yevmiye nolu ihtarname gönderildiği, tebellüğ eden davalı şirketin vekili aracılığıyla Aliağa 1. Noterliğince 31.01.2017 gün 01408 yevmiye nolu cevap gönderdiği, Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2017/3692 E. sayılı dosyası ile davacı-alacaklı vekili tarafından davalı-borçlu aleyhine 06.09.2017 tarihinde, 277.313,60 TL asıl alacak, 16.137,37 TL asıl alacağın işlemiş faizi, 197,04 TL ihtar gideri, 10,30 TL ihtar gideri işlemiş faizi olmak üzere toplam 293.658,31 TL alacağın, asıl alacak için yıllık %9 faizi ile birlikte tahsili yönünde takip açıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 07.09.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlunun vekili aracılığıyla verdiği 11.09.2017 tarihinde UYAP ortamında verdiği borca itiraz dilekçesi üzerine takibin durduğu, iş bu davanın 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı, davanın sadece takip talebine konu edilen asıl alacak üzerinden harçlandırıldığı tespit edilmiştir.
Tüm dosya içeriği ve delillerin, özellikle icra dosyasının ve iş mahkemesi dosyalarının, bilirkişiler raporunun değerlendirilmesi sonucunda davacının yüklendiği işle ilgili olarak SGK’ya bildirdiği işçiliklerden dolayı kuruma herhangi bir prim borcunun bulunmadığı, davacının bağlı bulunduğu Aliağa Vergi Dairesi Müdürlüğüne olan toplam 152.151,39 TL vergi borçlarını 18.10.2016 tarihinde 6736 sayılı Kanun kapsamında 18 taksit halinde ödeyeceği şekilde yapılandırılmış ise de, herhangi bir ödeme yapılmadığından yapılandırmanın bozulduğu, inceleme tarihi itibariyle davacının vergi dairesine olan toplam borcunun 271.133,40 TL olduğu; davacı vekili tarafından sunulan belge örneğine göre 30.09.2018-31.07.2021 tarihleri arasında 18 taksit halinde ödenmesi halinde toplam borcun 228.135,40 TL olarak yapılandırıldığı, ilk vadeye ilişkin ödeme makbuzunun sunulmadığı, Davacının yüklendiği işyerinde çalışan bir kısım işçinin Aliağa İş Mahkemesi’nin 2015/112 E.; 2016/653 E.; 2015/397 E.; 2015/247 E.sayılı dosyalar ile davalar açıldığı, 2015/112 E.sayılı dosyanın sonuçlandığı ve diğerlerinin sonuçlanmadığı, Davalının üst işveren ve davacının alt işveren sıfatıyla bu dosyalarda taraf oldukları, mahkemece davacı ve davalı aleyhine bir karar verilmesi halinde davacının da borçlu olacağı, bu durumda davalının rücu’an bu alacakları talep etme hakkının olacağı kanaati ile kesilen 277.313,60-TL teminatın sözleşmenin 9/2. madde hükmü kapsamında davacıya ödenmesinin dava açılış tarihi itibari ile mümkün olmadığı, zira taraflar arasında akdedilen kati teminatın iadesine dair 9/2 deki bu maddeye göre ‘kati teminatın işin bitimini müteakip veya sözleşmenin fesih edilmesi halinde sgk ve vergi dairesinden alacağı borcu yoktur yazılarını vermesinden sonra iade edileceğinin düzenlendiği…’, her davanın dava açılış tarihindeki şartlara göre değerlendirilmesi gerektiği, davanın açıldığı tarihte halen derdest işçi alacağı dosyası bulunup davacının da belirtilen kurumlardan borcu yoktur yazısı alamadığı, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre de teminatın iadesi koşullarının bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemenin davanın reddi ve kötü niyet tazminatı talebinin reddi şeklindeki gerekçesi yerinde olduğundan dairemizce davacı vekilinin istinaf sebeplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.12.2021 tarih ve 2021/338 Esas, 2021/744 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin harç ile karşılandığından, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı avukatı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 02.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.