Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/67 E. 2022/101 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/67
KARAR NO : 2022/101

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/577
KARAR NO : 2021/317
DAVA TARİHİ : 28/05/2021
KARAR TARİHİ : 11/10/2021
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 26.01.2022
KARAR YAZ. TARİHİ : 28.01.2022

Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.10.2021 tarih ve 2021/577 Esas, 2021/317 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin, davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, Dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 28.05.2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; …Bank … Şubesinin 25.04.2021 tarih 25.000,00 TL bedelli, 0356062 çek numarası ile verilmiş olan teminat çekine istinaden muhatap banka tarafından çek bedelinin lehtara ödenmesinin önlenmesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, iş bu tedbir kararının davalıların ekte yer alan sözleşme ve kendilerine keşide edilen noter ihtarnamesinde yer aldığı üzere davalı şirket vekilleri tarafından borçlu görünen müvekkil davacı zararına hareket etme niyet ve kabiliyetine sahip olduklarından dolayı senedi devralmış üçüncü kişileri de kapsayacak şekilde tedbir kararı verilmesine, davaya konu teminat senedine karşın davacı müvekkilin bedelsizlik sebebi ile borçlu bulunulmadığının tespiti ile teminat çekinin taraflarına iadesine, yönelik menfi tespit davalarının kabulü taleplerinin kabulü ile yargılama harç masrafları ile dava ücreti vekaletinin karşı yana tahmiline karar verilmesini istemiştir.
YANIT:
Davalı avukatı tarafından verilen 29.06.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Cevap dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere, açılan davanın reddine, 28.05.2021 tarihli ara karar gereği çeke ilişkin ibraz halinde ödenmemesi yönündeki ihtiyati tedbir kararından dönülerek ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, teminatın davacıya iade edilmeyerek dosyada tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 11.10.2021 tarih ve 2021/577 Esas, 2021/317 Karar sayılı kararında özetle; ”…6100 sayılı HMK’nun 114/1-c maddesi gereğince görev hususunun dava şartı olduğu, 6100 sayılı HMK’nun 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağının belirtildiği anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK’nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine, 6100 sayılı HMK’nun 21/1-c maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin Milas 3. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi olduğunun tespitine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davalı avukatı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı avukatı tarafından verilen 01.11.2021 havale tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile özetle; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarihli kararında, 01.09.2021 tarihi öncesi açılmış ve anılan tarihte derdest olan davaların açıldıkları mahkemelerde görüleceğine dair düzenleme bulunmaması karşısında Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin elinde mevcut derdest davada asliye ticaret mahkemesi sıfatını kullanarak davaya devam etmesi imkansızlığının tartışmasız olduğunu, yargılamanın Muğla Asliye Ticaret Mahkemesin’de görülmeye devam edilmesi gerektiği, bu nedenle, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/577 E, 2021/317 K sayılı 11.10.2021 tarihli kararının kaldırılarak, dosyanın görevli Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit, istirdat ve iş bedeli karşılığı verilen iki adet çekin iadesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili Milas Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) verdiği dava dilekçesiyle, davacı yüklenici ile davalı şirket arasında gerçekleştirilen ‘İskele çam kaplama imalatları hakkında iskelenin ahşap iş yerinin tedarik ve montajı hakkındaki sözleşme uyarınca davacı yüklenicinin döşeme işini tamamlayıp teslim ettiği halde dava konusu teminat olarak verildiği iddia olunan 25.04.2021 tarih 25000-TL bedelli çekten dolayı ‘bedelsizlik’ iddiasıyla borçlu olmadığının tespiti, çekin iadesini talep etmiştir.
Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 2021/190 esas- 2021/437 karar dayılı 08.09.2021 tarihli kararıyla HSK ‘nın 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiğinden bahisle dosyanın Muğla Asliye Ticaret Mhkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bu kez Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin2021/577 Esas-2021/317 Karar sayılı, 11.10.2021 tarihli kararıyla 6100 sayılı HMK 114/1-c maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK’nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verildiği, davalı vekilinin verdiği istinaf dilekçesiyle iş bu davada görevli mahkemenin Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan, kararın kaldırılarak dosyanın görevli Muğla Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6100 sayılı HMK’nın 1/(1) maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 28.05.2021 tarihinde açılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için tarafların tacir ve uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması kararın kaldırılmasını gerektirecek bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
1-Somut olaya gelince; dava, taraflar arasında TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi gereğince teminat olarak verilen çek nedeniyle açılan menfi tespit, istirdat ve çekin iadesi isteğine ilişkindir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için tarafların tacir ve uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yasa gereğidir. Dosya kapsamı ile davalının tacir olduğu sabit ise de, davacı yüklenicinin tacir sıfatı bulunup bulunmadığı ve işin de ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığı belirli değildir.
Belirtilen nedenle mahkemece davacının tacir ve işin de ticari işletmeleri ile ilgili olup olmadığı araştırılarak davanın ticaret mahkemesinin görevi kapsamında bulunup bulunmadığı değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, kamu düzenine ilişkin olan görev hususu gözetilmeksizin ve bu yönde araştırma yapılmadan görevsizlik karar verilmiş olması Dairemizce doğru görülmemiştir. Zira, yukarıda belirtildiği şekilde yapılacak araştırma neticesinde mahkemece davacının tacir olduğu ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin de ticari işletmesiyle ilgili olduğunun tespiti halinde artık davaya Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılması, aksi halde Asliye Hukuk mahkemesi sıfatıyla bakılmaya devam edilmesi gerekmektedir.
Her iki ticaret mahkemesi de davacı yüklenicinin tacir sıfatına haiz olup olmadığını, yapılan işin ticari işletmeyle ilgili olup olmadığını araştırmadan karşılıklı olarak önce gönderme sonra görevsizlik kararı vermiştir. Davalı vekili Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsizlik kararını istinaf ederek görevsizlik kararının kaldırılarak mahkemece işin esasına girilmesini talep etmiştir.
Bu nedenle neticeten Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olmakla davalı avukatının bu karar karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Her ne kadar heyetimizce davalı vekilinin istinaf taleplerinin 6100 sayılı HMK 353-(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ise de; karar içeriğini Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) değerlendirmesi gerekmekle usul ekonomisi ve yargıda hedef süre ilkeleri de nazara alınarak HMK 353/(1)a-son maddesi de gözetilmek suretiyle dosyanın heyetimiz kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere görevli ve yetkili Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmesine, kararın bir örneğinin de Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine dair karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.10.2021 tarih ve 2021/577 Esas, 2021/317 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Karar içeriğini Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) değerlendirmesi gerekmekle usul ekonomisi ve yargıda hedef süre ilkeleri de nazara alınarak HMK 353/(1)a-son maddesi de gözetilmek suretiyle dosyanın heyetimiz kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere görevli ve yetkili Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmesine,
3-Kararın bir örneğinin Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4-Davalı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 21,40 TL harç bedelinin davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davalı avukatı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın, Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-a ve 362/(1)-c maddeleri uyarınca dava değeri itibariyle kesin olmak üzere 26.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.