Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/611 E. 2022/689 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/611
KARAR NO : 2022/689

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/1483
KARAR NO : 2021/1191
DAVA TARİHİ : 24.07.2020
KARAR TARİHİ: 09.12.2021
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 11.05.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 11.05.2022
Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.12.2021 tarih ve 2021/1483 Esas, 2021/1191 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla verilen 24.07.2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ziraat mühendisi olduğunu ve davalı ile aralarında … isimli otelde peyzaj işinin yapılması konusunda sözlü eser sözleşmesi yapıldığını, davalının talepleri doğrultusunda üstlenmiş olduğu işleri eksiksiz olarak ifa ederek davalıya teslim ettiğini,işin bedelinin 73.216,05 TL olduğunu ve 12.500,00 TL sinin tahsil edildiğini, 60.716,05 TL alacağının kaldığını, davalı tarafça borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Fethiye İcra Müdürlüğünün 2019/7876E, sayılı dosyasından takip başlatıldığını, davalı tarafça takibe itiraz edilmesi takibin durduğunu, itirazların haksız ve hukuka aykırı nedenlerle yapıldığını belirterek davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Fethiye 2. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nin 04.10.2021 tarih ve 2020/160 Esas, 2021/509 Karar sayılı devir kararı ile dosyanın Muğla Asliye Ticaret Mahkmesei’ne gönderildiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 09.12.2021 tarih ve 2021/1483 Esas, 2021/1191 Karar sayılı kararında özetle; “…Yukarıda belirtilen tüm yasal düzenlemeler ve açıklamalar kapsamında Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluşuna dair özel bir yasa bulunmaması, görevlerinin 5235 Sayılı Yasada genel mahkemeler kapsamında belirlenmesi, 08 Temmuz 2021 tarih ve 31535 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 Sayılı kararında 4787 Sayılı Yasa’da belirtildiği şekilde davaların devredileceğine dair bir düzenleme bulunmadığı gibi 5235 Sayılı Yasada da Asliye Hukuk Mahkemesinin yargı sınırları dışında sonradan faaliyete geçen Asliye Ticaret Mahkemesi bulunması halinde davaların devredileceğine dair bir düzenleme bulunmadığı, bir mahkemenin kurulmasından veya faaliyete geçmesinden önce açılan davalara yeni mahkeme tarafından bakılmasının ancak yasal düzenleme ile mümkün olduğu, nitekim benzer şekilde 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununun geçici 1.maddesinin 3. fıkrasında “Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur.” şeklinde düzenleme yapıldığı, Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinin kurulması ile ilgili Sınai Mülkiyet Kanunun geçici 6. Maddesinde, infaz hakimliği kanununun geçici 2. Maddesinde ve 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 26/son maddesinde de benzer şekilde özel mahkemelerin kurulmasından veya faaliyete geçirilmesinden önce açılan davalara ne şekilde bakılacağının yasal olarak düzenlendiği, görüldüğü üzere tüm özel mahkemelerde hangi tarihte açılan davalara hangi mahkemede bakılacağının yasal olarak düzenlendiği kurul kararı ile mahkemenin görevinin değiştirilemeyeceği, dolayısıyla Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemelerinin ayrı mahkemeler olmaması ve ticari davalara bakma görevinin de Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olması sebebi ile Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı sınırlarının Muğla İlinin Mülki sınırları olarak belirlenmesinin, kararın geçerli olduğu 01.09.2021 tarihinden önce açılmış davalarda görevsizlik veya yasada bulunmayan devir kararı verilmesine dayanak oluşturamayacağı,( SAMSUN BAM 3. HD 2021/1511e-2021/1353K 02.11.2021 TARİHLİ İLAMI, ANKARA BAM 23. HD. 2021/1939E-2021/1732K 22.11.2021 TARİHLİ İLAMI, KONYA BAM 3 HD 2021/2115E-2021/1979K SAYILI 06.12.2021 TARİHLİ İLAMI,ADANA BAM 9. HD NİN 2021/2039E-2021/1482K SAYILI 15/12/2021 TARİHLİ İLAMI, ANTALYA BAM 5. HD 2021/2005E 2021/1588K SAYILI VE BİRÇOK İLAMI, İZMİR BAM 14. HD NİN 2021/1750E- 2021/1641K, İZMİR BAM 14. HD NİN 2021/1767E-2021/1641K. SAYILI 16.12.2021 TARİHLİ İLAMLARI) her ne kadar mahkemenin gerekçeli kararında bir kısım Yargıtay kararları emsal olarak gösterilmiş ise de kararların bir kısmının aynı yargı sınırları içindeki mahkemelere ilişkin olduğu, Fethiye İlçesi ve Muğla ilinin Yargı sınırlarının farklı olduğu, Muğla Asliye Hukuk Mahkemelerinden gönderilen davalara mahkememizce bakılması gerektiği yönünde bir tereddüt bulunmadığı ne var ki farklı yargı çevresinde bulunan mahkemeler için aynı durumun söz konusu olamayacağı, bir kısmının 6102 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önceki kararlara ilişkin olduğu ve işbölümü itirazına göre yapılan değerlendirmeler içerdiği 01.09.2021 tarihinden önce Muğla ve ilçelerinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesinin bulunmaması sebebi ile 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren ve 6102 sayılı TTK’nın 5/3 Maddesini değiştiren 6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesinin gerekçesinde açıklandığı üzere esasen faaliyette bulunan mahkemenin sadece Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu 01.09.2021 tarihinden önce davaya bakmaya görevli mahkemenin sıfat birleşmesi sebebi ile zaten Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu ve yasal düzenleme yapılmaksızın veya HSK tarafından açıkça karar verilmeksizin görevin sadece HSK tarafından belirlenen yargı sınırları esas alınmak sureti ile belirlenmesi halinde Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı sınırlarının İl mülki sınırlarından Asliye Hukuk Mahkemesi Yargı sınırları veya Ağır Ceza Mahkemesi Yargı sınırları olarak yeniden belirlenmesi halinde dava dosyalarında yeniden görevsizlik-devir veya gönderme kararları verilmesi sonucunun meydana gelebileceği bu durumunda gerek tabi hakim ilkesinin gerekse hukuka güven ilkesinin açık ihlaline neden olacağı dolayısıyla 01.09.2021 tarihinden önce açılmış davalarda Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olamayacağı kanaatine varıldığından ve 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c maddesi gereğince görev hususunun dava şartı olması, 6100 sayılı HMK’nun 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılması gerektiğinden, HMK 320/1. Maddesi hükümleri uyarınca ayrıca duruşma açılmasına da gerek görülmeyerek 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK’nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine, 6100 sayılı HMK’nun 21/1-c maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin Fethiye 2. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi olduğuna…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 05.01.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Her ne kadar yerel mahkeme gerekçeli kararında; 08 Temmuz 2021 tarih ve 31535 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 Sayılı kararında; 4787 Sayılı Yasa’da belirtildiği şekilde davaların devredileceğine dair bir düzenleme bulunmadığını, 5235 Sayılı Yasada da Asliye Hukuk Mahkemesinin yargı sınırları dışında sonradan faaliyete geçen Asliye Ticaret Mahkemesi bulunması halinde davaların devredileceğine dair bir düzenleme bulunmadığını, bir mahkemenin kurulmasından veya faaliyete geçmesinden önce açılan davalara yeni mahkeme tarafından bakılmasının ancak yasal düzenleme ile mümkün olduğunu ve böyle bir düzenlemenin bulunmadığını, bu durumun “tabii hakim” ilkesine aykırılık oluşturduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiş olsa da bu karar usul ve yasaya aykırıdır. Öncelikle konusu “Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali” olan huzurdaki davada tarafların tacir olması ve aralarındaki işin niteliği gereği ticari iş sayılması nedeniyle, Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğine dair bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yine davanın açıldığı tarihte; Fethiye ilçesinde müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmadığından, davanın TTK’nın 4/5.maddesi gereği Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yürütülmesinde bu mahkemenin görevli olduğu konusunda da bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık yukarıda bahsi geçen Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu Kararı’nın uygulanma tarihi olan 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest vaziyette bulunan davalara bakmakla hangi yargı çevresindeki mahkemenin görevli olduğuyla ilişkilidir. Yerel mahkemenin de kararında belirttiği üzere Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun anılan kararında derdest dosyaların yeni kurulan mahkemelere devredilip devredilmeyeceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Fakat yerel mahkemenin dikkatinden kaçmış olan husus; TTK’nın 6335 Sayılı Kanun’un 1.maddesi ile değişik 5/3.maddesine göre, bir yerde asliye hukuk mahkemesinin, asliye ticaret mahkemesi sıfatı kullanarak ticari davaları görmekle görevli olabilmesi için bu yerde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmaması gerekir. Fakat her ne kadar davanın açıldığı tarihte Fethiye ilçesinde bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmuyordu ise de dava tarihinden sonra yürürlüğe giren Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun bahse konu olan kararına göre Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresi Muğla mülki il sınırları olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla ilgili kararın yürürlük tarihi olan 01/09/2021 tarihinden sonra, Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla herhangi bir davaya bakamayacağı açık olup aksi durum açıkça ilgili kanun maddelerine aykırılık teşkil edecektir. Nitekim Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun ilgili kararında; mevcut davaların açıldığı tarihte görevli olan mahkeme tarafından görülmeye devam edilmesi hususunda bir düzenleme de bulunmadığına göre, somut olayda; Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, 2020/160 Esas, 2021/509 Karar sayılı dosyasına Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakmasının mümkün olamayacağı barizdir. Her ne kadar Muğla Asliye Ticaret Mahkemesince verilen kararda Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-10 esas, 2019/401 karar sayılı kararına dayanılarak “yeni mahkeme kurulmasının derdest davalar yönünden önceki mahkemenin görevini ortadan kaldırmayacağı” husus açıklanmış ise de anılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına esas olan söz konusu olayda her iki mahkeme de asliye hukuk mahkemesi olup, HSYK’nun Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi kurulmayan yerlerdeki iş bölümü kararı her iki mahkemenin de görevini değiştirmeyip, yalnızca iş bölümüne yönelik düzenleme olduğundan somut olayda uygulanamayacaktır. İzah edilen tüm bu nedenlerle; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı gereğince; Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1483 Esas, 2021/1191 Karar sayılı dosya üzerinden 09/12/2021 tarihinde vermiş olduğu GÖREVSİZLİK kararının kaldırılması gerekmekte olup bu hususa ilişkin olarak Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 07/10/2021 tarihli, 2021/1672 Esas, 2021/1483 Karar sayılı ilamını dilekçemiz ekinde sayın mahkemenize sunuyoruz.
NETİCE VE TALEP: Yukarıda izah edilen ve Sayın Mahkemece re’sen nazara alınacak nedenlerle;
İstinaf talebimizin kabulü ile, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1483 Esas, 2021/1191 Karar sayılı dosya üzerinden 09/12/2021 tarihinde vermiş olduğu GÖREVSİZLİK kararının kaldırılmasına,
Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir (Tanrıver, S.: Tabii Hakim İlkesi ve Medeni Yargı, TBB Dergisi, 2013, S.104, s.12; Bilge, N.: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hakim ve Savcı Teminatı, Prof. Dr. Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, Ankara 1972, s.574).
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Söz gelimi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun
‘da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2’nci maddeler va’zedilmişken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” düzenlemesi yapılmıştır.
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim kurul kararı 07.07.2021 günü alınmış, ancak aynı kararda ‘iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına’ denilmekle, yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.
ULAŞILAN KANAAT;
Yukarıda yapılan tüm yasal düzenlemeler ve açıklamalar çerçevesinde; ticari dava niteliğindeki davanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı kapsamında kaldığı uyuşmazlık konusu olmamakla birlikte, ilke kararının yürürlüğü tarihinden önce açılmış olan iş bu Ticari davada Anayasal Hak olan Doğal hakimlik gereğince uygulanabilmesi için bu belirlemenin kanunla yapılmış olması tek başına yeterli olmadığı; Ayrıca sözü edilen belirlemenin, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yapılmış olması da gerektiği; Bu nedenle, doğal hâkim ilkesinin bünyesinde, “kanuniliğin” yanı sıra “önceden belirlenmiş” olmaya da yer verildiği, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının taraflar arasındaki uyuşmazlığın gerçekleşmesi tarihinden önce açılmış olan bu ticari davada doğal hakimlik ilkesi gereğince uygulama yeri olmadığı, yine Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu ve ilgili kararda doğal hakimlik ilkesinin gözetildiği de açık olduğu, dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesi olduğu, bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemeyeceği, bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğması olduğu, nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderilemeyeceği, yerel mahkemenin kararına dayanak Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararında yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, HSK kararında görülmekte olan davaların devri ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı, söz konusu genel kurul kararının görülmekte olan davaların da devredilmesi gerektiği şeklinde yorumlanarak kapsamının genişletilemeyeceği, bu haliyle 01/09/2021 tarihinden önce açılan eldeki davada görevli ve yetkili mahkemenin Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) olduğu, her ne kadar asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla dava açılmış ise de, Fethiye’de ayrı bir ticaret mahkemesi bulunmadığından, mahkemenin gerekirse, davacının şahıs olduğu hususu gözetilmek suretiyle tacir araştırması yapılmak suretiyle, her iki tarafın tacir olmaması halinde davaya asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla ara karar kurmak suretiyle devam edebileceği hususu göz önüne alındığı da anlaşıldığından, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.12.2021 tarih ve 2021/1483 Esas, 2021/1191 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin olarak yatırıldığından, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-c maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 11.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.