Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/408 E. 2022/458 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/408
KARAR NO : 2022/458

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/1100
KARAR NO : 2021/733
DAVA TARİHİ : 09/01/2015
KARAR TARİHİ : 06/11/2021
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 24.03.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 24.03.2022

Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.11.2021 tarih ve 2021/1100 Esas, 2021/733 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı … avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 24.02.2022 tarih ve 2022/346 Esas, 2022/402 Karar sayılı görevsizlik kararıyla Dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı … arasında … Mahallesi … Cad. … pafta … Ada .. parsil sayılı taşınmazda yapılacak inşaat işleri için projelere ait sözlü iş anlaşması yapıldığını, proje bedellerinin davalıya ödendiğini, süreç içinde ayrıca başka bir kısım proje ve işlerin yapılması ile ilgili olarak ta anlaşıldığını ancak davalı ve ve daha sonra davalı …’ ın kardeşi olan … tarafından kurulan firma tarafından bir kısım işlerin eksik yapıldığını müvekkilinin yapı kullanma izin belgeleri ile ilgili işlemlerin tamamlanması için davalı …’ ın hazır bulunması gerektiğinden davalı …’ ın …’ya 50.000,00 TL borcu bulunduğunu ve 10.000,00 TL de tadilat projesi alacağı olmak üzere 60.000,00 TL alacağının bulunduğunu belirterek buna ilişkin sözleşme yapılması ve kefil bulunması halinde tadilat projesini yapacağını belirtmesi ile müvekkili tarafından zorunlu olarak 01.05.2014 tarihli ek anlaşmanın yapıldığını, anlaşmadan sonra davalı … tarafından gerekli eksikliklerin ve projelerin yapıldığını müvekkili tarafından da belediyeden Yapı Kullanma İzin Belgesinin alındığını, 01.05.2014 tarihli sözleşmenin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin zor durumda kalması sebebi ile bu anlaşmayı imzaladığını belirterek hukuka aykırı sözleşmede belirtilen her biri 5.000,00 TL bedelli olarak düzenlenen 12 adet bonodan ödenmiş olan 01.06,07,08,09,10,11,12.2014 ve 01.01.2015 vade tarihli toplam 40.000,00 TL nin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline, 01.02,03,04,05.2015 vade tarihli toplam 20.000,00 TL bedelli 4 adet bonodan dolayı ise müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, bonoların iptaline, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalılar … avukatı tarafından verilen cevap dilekçesi ile özetle; Dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere, … hakkında açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, davacının menfi tespit ve istirdat davasının reddine, haksız, hukuki dayanaktan yoksun iddiaları ile sebepsiz zenginleşme amacında olan davacının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde davasına ilişkin verilen hakkın özünü ortadan kaldıran tedbir kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı … avukatı tarafından verilen cevap dilekçesi ile özetle; Dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere, Öncelikle HMK 77/2 gereğince vekaletname ibraz etmek üzere taraflarına süre verilmesine, Haksız ve kötüniyetli davacının menfi tespit ve istirdat davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 06.11.2021 tarih ve 2021/1100 Esas, 2021/733 Karar sayılı kararında özetle; ”…Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluşuna dair özel bir yasa bulunmaması, görevlerinin 5235 Sayılı Yasada genel mahkemeler kapsamında belirlenmesi, 08 Temmuz 2021 tarih ve 31535 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 Sayılı kararında 4787 Sayılı Yasa’da belirtildiği şekilde davaların devredileceğine dair bir düzenleme bulunmadığı gibi 5235 Sayılı Yasada da Asliye Hukuk Mahkemesinin yargı sınırları dışında sonradan faaliyete geçen Asliye Ticaret Mahkemesi bulunması halinde davaların devredileceğine dair bir düzenleme bulunmadığı, bir mahkemenin kurulmasından veya faaliyete geçmesinden önce açılan davalara yeni mahkeme tarafından bakılmasının ancak yasal düzenleme ile mümkün olduğu, nitekim benzer şekilde 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununun geçici 1.maddesinin 3. fıkrasında “Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur.” şeklinde düzenleme yapıldığı, Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinin kurulması ile ilgili Sınai Mülkiyet Kanunun geçici 6. Maddesinde, infaz hakimliği kanununun geçici 2. Maddesinde ve 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 26/son maddesinde de benzer şekilde özel mahkemelerin kurulmasından veya faaliyete geçirilmesinden önce açılan davalara ne şekilde bakılacağının yasal olarak düzenlendiği, 6100 Sayılı HMK’ nun 1. Maddesinde mahkemelerin görevlerinin ancak yasa ile belirleneceği ve geçici 1. Maddesinde de bu yasanın yargı yolunun ve göreve ilişkin kurallarının yasanan yürürlüğe girmesinden önce açılan davalara uygulanmayacağının yine yasal olarak hükme bağlandığı, görüldüğü üzere tüm özel mahkemelerde ve genel olarak hangi tarihte açılan davalara hangi mahkemede bakılacağının yasal olarak düzenlendiği kurul kararı ile mahkemenin görevinin değiştirilemeyeceği, dolayısıyla Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemelerinin ayrı mahkemeler olmaması ve ticari davalara bakma görevinin de Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olması sebebi ile Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı sınırlarının Muğla İlinin Mülki sınırları olarak belirlenmesinin, kararın geçerli olduğu 01.09.2021 tarihinden önce açılmış davalarda görevsizlik veya yasada bulunmayan devir kararı verilmesine dayanak oluşturamayacağı, HSK tarafından belirlenen yargı sınırları esas alınmak sureti ile belirlenmesi halinde Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı sınırlarının İl mülki sınırlarından Asliye Hukuk Mahkemesi Yargı sınırları veya Ağır Ceza Mahkemesi Yargı sınırları olarak yeniden belirlenmesi halinde dava dosyalarında yeniden görevsizlik-devir veya gönderme kararları verilmesi sonucunun meydana gelebileceği bu durumunda gerek tabi hakim ilkesinin gerekse hukuka güven ilkesinin açık ihlaline neden olacağı dolayısıyla 01.09.2021 tarihinden önce açılmış davalarda Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olamayacağı kanaatine varıldığından (SAMSUN BAM 3. HD 2021/1511E-2021/1353K SAYILI, 02.11.2021 TARİHLİ İLAMI) ve 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi gereğince görev hususunun dava şartı olması, 6100 sayılı HMK.nun 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılması gerektiğinden, HMK 320/1. Maddesi hükümleri uyarınca ayrıca duruşma açılmasına da gerek görülmeyerek 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK.nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine, 6100 sayılı HMK’nun 21/1-c maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin Yatağan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davalı … avukatı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı … avukatı tarafından verilen 06.12.2021 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde; ”…Müvekkil aleyhine, Yatağan Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’ne 09.01.2015 tarihinde, müvekkile … ortağı olması nedeniyle, bonolardan dolayı menfi tespit davası açılmıştır.
Yargılama devam ederken, 08/07/2021 tarihli 31535 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih, 608 sayılı kararı ile Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi kurulması nedeniyle, Yatağan Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi 08.09.2021 tarih, 2020/394 esas,2021/482 karar sayılı “görevsizlik” kararı verilerek dosya Ticaret Mahkemesi’ne devredilmiştir.
Uyuşmazlık, ticari işletmede hisse devir bedelinin tahsili hususunda doğan uyuşmazlıktan kaynaklanan alacağa ilişkin olup, dava “ticari dava “ niteliğindedir.
Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkindir. Usul hukukumuzda mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK m.1). Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır (HMK m.11/1-c). Bu nedenle taraflarca yargılamanın her aşamasında görev itirazında bulunulabileceği gibi taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemenin de yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadığını resen gözetmesi ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı vermesi gerekir (HMK m.115). Yerel Mahkemenin görev hususundaki bu tespitleri yerinde ve kanuna uygun ise de, Ticaret Mahkemesinin “davanın açıldığı tarihte görevli Mahkemenin görevli olacağını belirtmesi, dava şartı ve kamu düzeninden olan görev hususu, yargılamanın her aşamasında resen göz önüne alınacağı dikkate alındığında, Milas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararı yerinde bir karardır.
Yerel Mahkeme tarafından “davanın açıldığı tarih itibarıyla Milas 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, Ticaret Mahkemesinin kurulduğu tarihten önceki ticari davaların açıldığı tarihteki görevli genel Mahkemelerde görülmesi gerektiğini , Muğla Asliye Hukuk Mahkemeleri dışında farklı yargı çevrelerinden gelen davaların bakılamayacağını” belirtmekte ise de, Muğla Asliye Hukuk Mahkemeleri açısından görevsizlik kararları verilmesini “dava açılış tarihine bakılmaksızın icazet verilirken”, yargı çevresi Muğla il sınırları olan Mahkemenin ilçe adliyelerinden gönderilen ticari davalar için ayrım ortaya koymasının hukuki bir gerekçesi ortaya konulmamıştır. Genel Mahkeme olarak Muğla Asliye Hukuk Mahkemelerinin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla baktığı davalarda verilen görevsizlik kararları ile ilçe adliyelerinde Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görülen davalar açısından, yargı çevresi Muğla il sınırları olan Mahkeme açısından ayırım yaratmayacağı açıktır.
YARGITAY,11. HUKUK DAİRESİ,E. 2016/9217,K. 2016/7676,T. 3.10.2016 tarihli kararı “Dava, çekin sahte olarak keşide edildiği iddiasına dayalı keşideci ve bankanın sorumluluğuna ilişkindir.
Çek, 6102 Sayılı TTK 780-823 maddelerinde düzenlenmiş olup, Kanun’un 4/a maddesi gereğince çekten kaynaklanan uyuşmazlıklar ticari dava niteliğinde, Kanun’un 5/a maddesi gereğince uyuşmazlık asliye ticaret mahkemesinin görev alanında bulunmaktadır.
Yasa’nın 5/4 maddesi gereğince de, asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmemekte, asliye hukuk mahkemesince davaya devam edilmesi icap etmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, sahte olduğu iddia edilen çek nedeniyle, keşideci ve banka aleyhinde 18/08/2014 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılmıştır.
Dava tarihinde, …’da müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, 6102 Sayılı Kanun’un 5/4 maddesi gereğince ticari nitelikteki uyuşmazlığa bakmaya davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevlidir.
Ancak yargılama sırasında …’nın 23/07/2015 tarih 1157 Sayılı kararı ile … Adliyesi’nde 03/08/2015 tarihi itibariyle asliye ticaret mahkemesi kurulmuş olup uyuşmazlıkta artık asliye ticaret mahkemesi görevli bulunduğundan, asliye hukuk mahkemesince dosyanın asliye ticaret mahkemesine re’sen devredilmesine ( aktarılmasına ) karar verilmesi gerekmektedir.
Bu halde bir görevsizlik kararı söz konusu olmadığı için iki hafta içinde görevli mahkemeye başvurulmasına dair HMK 20 maddesi hükümlerinin uygulanması da söz konusu değildir.
Yukarıda yargı kararı da dikkate alındığında Yerel Ticaret Mahkemesi tarafından verilen “6100 sayılı HMK:nun 20/1 maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin BODRUM 3. ASLİYE HUKUK (ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA) MAHKEMESİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
6100 sayılı HMK.nun 20/1 maddesi gereğince taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA İÇİNDE kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmediği takdirde, mahkememizce DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına(tebliğ ile beraber)” yönünde verilen kararın hukuka aykırı olmasından dolay KALDIRILMASINA karar verilmesi amacıyla işbu dilekçe ile başvuruyoruz.
Yukarıda belirttiğimiz nedelerle, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi 06.11.2021 tarih, 2021/1100 esas,2021/733 karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilerek, Muğla Asliye Ticaret Mahkeme’nin görevli olduğunun tespitine” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir (Tanrıver, S.: Tabii Hakim İlkesi ve Medeni Yargı, TBB Dergisi, 2013, S.104, s.12; Bilge, N.: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hakim ve Savcı Teminatı, Prof. Dr. Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, Ankara 1972, s.574).
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Söz gelimi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2’nci maddeler va’zedilmişken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” düzenlemesi yapılmıştır.
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim kurul kararı 07.07.2021 günü alınmış, ancak aynı kararda ‘iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına’ denilmekle, yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.
ULAŞILAN KANAAT;
Yukarıda yapılan tüm yasal düzenlemeler ve açıklamalar çerçevesinde; ticari dava niteliğindeki davanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı kapsamında kaldığı uyuşmazlık konusu olmamakla birlikte, ilke kararının yürürlüğü tarihinden önce açılmış olan iş bu Ticari davada Anayasal Hak olan Doğal hakimlik gereğince uygulanabilmesi için bu belirlemenin kanunla yapılmış olması tek başına yeterli olmadığı; Ayrıca sözü edilen belirlemenin, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yapılmış olması da gerektiği; Bu nedenle, doğal hâkim ilkesinin bünyesinde, “kanuniliğin” yanı sıra “önceden belirlenmiş” olmaya da yer verildiği, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının taraflar arasındaki uyuşmazlığın gerçekleşmesi tarihinden önce açılmış olan bu ticari davada doğal hakimlik ilkesi gereğince uygulama yeri olmadığı, yine Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu ve ilgili kararda doğal hakimlik ilkesinin gözetildiği de açık olduğu, dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesi olduğu, bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemeyeceği, bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğması olduğu, nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderilemeyeceği, yerel mahkemenin kararına dayanak Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararında yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, HSK kararında görülmekte olan davaların devri ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı, söz konusu genel kurul kararının görülmekte olan davaların da devredilmesi gerektiği şeklinde yorumlanarak kapsamının genişletilemeyeceği, bu haliyle 01/09/2021 tarihinden önce açılan eldeki davada görevli ve yetkili mahkemenin Yatağan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, anlaşılmış olup, esasen dava da Yatağan Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılmış, Asliye Hukuk Mahkemesi ara kararı kurmadan Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Muğla’ya devir kararı vermiş, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi de görevsizlik kararı vererek dosyanın Yatağan Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) gönderilmesine karar vermiş ise de, Yatağan’da ayrı bir ticaret mahkemesi bulunmadığından, Yatağan Asliye Hukuk Mahkemesi ara kararı ile her zaman davaya Asliye Hukuk veya Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılması yönünde karar verilebileceğinden, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin Yatağan Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)’ne gönderilmesine şeklindeki kararı Dairemizce kaldırma sebebi sayılmamış olup, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davalı … avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.11.2021 tarih ve 2021/1100 Esas, 2021/733 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı … avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 21,40 TL’nin davalı …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı … tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-c maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 24.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.