Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/407 E. 2022/452 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/407
KARAR NO : 2022/452

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/788
KARAR NO : 2021/568
DAVA TARİHİ : 18.02.2021
KARAR TARİHİ : 28.10.2021
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 24.03.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 24.03.2022

Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.10.2021 tarih ve 2021/788 Esas, 2021/568 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 21.01.2022 tarih ve 2021/2108 Esas, 2022/151 Karar sayılı görevsizlik kararı ile 17. Hukuk Dairesi’ne gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 09.02.2022 tarih ve 2022/232 Esas, 2022/270 Karar sayılı görevsizlik kararı ile de dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından Milas 1. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’ne verilen 18.02.2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının haksız ve dayanaksız itirazının iptali ile davalının itirazı nedeniyle durdurulmuş olan Milas İcra Müdürlüğü’nün 2020/3015 Esas sayılı takibinin talep edilen miktar üzerinden devamına, takibe konu alacağı takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, davalı/ borçlunun aleyhine dava değerinin % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesine istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 28.10.2021 tarih ve 2021/788 Esas, 2021/568 Karar sayılı kararında özetle; “…Yargıtay 20. HD’nin 20/06/2016 tarih ve 2016/1401 Esas, 2016/7247 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere;
Milas 1. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nin 07/09/2021 tarih ve2021 96 Esas 2021/535 Kararı ile gönderilmesine kararı verilmiş ise de; dava konusuna göre Mahkememize Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olmadığı bir dava dosyası geldiğinde, yine Mahkememizin 01/09/2021 tarihinde faaliyete geçmesi nedeniyle, bu tarihten önce açılan davalar yönünden, hangi mahkemenin görevli olduğu hususunda uyuşmazlık çıktığında (ki somut olayda bu durum mevcuttur), görev uyuşmazlığı çıkması ve merci tayinine gidilebilmesi için her iki mahkeme tarafından verilen kararların istinaf edilmeden kesinleşmesi gerekmektedir. Ancak Milas 1. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nin 07/09/2021 tarih ve 2021/ 96 Esas 2021/535 Kararı ile devir kararı verilmiş, ancak kararın kesin olduğu belirtilmiş ve gerekçeli karar taraf veya vekillerine tebliğ edilmeden, kanun yolu tüketilmeden dosya Mahkememize gönderilmiştir. Bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 20/1 maddesi anlamında Milas 1. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nce verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığı anlaşılmış olup, Mahkememizin görevsizlik kararının istinaf edilmeden kesinleşmesi ve süresi içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde, 6100 sayılı HMK’nın 20/1 maddesi anlamında görev uyuşmazlığının çıkması için dosyanın tekrar Milas 1. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekecektir.
Bu nedenle, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c maddesi gereğince görev hususunun dava şartı olduğu, 6100 sayılı HMK’nun 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağının belirtildiği anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK’nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine, 6100 sayılı HMK’nun 20/1 maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin Milas 1. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi olduğunun tespitine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 16.11.2021 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Tarafımızca 18.02.2021 tarihinde, Milas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 2021/96 Esas sayılı dosyası ile davalı …’a karşı ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali davası ikame edilmiştir. İşbu yargılama süreci devam etmekteyken 07.07.2021 tarihinde Hakimler ve Savcılar Genel Kurul Kurulu’nun 608 karar numaralı kararıyla “Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Muğla ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine” karar verilmiştir. İlgili karar doğrultusunda; Milas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 07/09/2021 tarihli 2021/96 Esas ve 2021/535 Karar sayılı ilamı ile “Dosyanın Muğla Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir. İşbu karara binaen; yukarıda izah edilen sebeplerle Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından mahkemenin görevsizliğine ve bu minvalde davamızın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. İşbu karar tamamen usul ve yasaya aykırı olup kabul edilebilir değildir. Bilindiği üzere; 6102 Sayılı Türk Ticaret Mahkemesi’nin 5. Maddesinin ikinci bendi ; “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır.” hükmünü amirdir. Tarafımızca söz konusu dava, dava tarihinde Muğla ili sınırları içerisinde Ticaret Mahkemesi bulunmaması nedeniyle Milas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla ikame edilmiştir. Yargılama sürecinde Hakimler ve Savcılar Genel Kurul Kurulu’nun 608 karar numaralı kararıyla “Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Muğla ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine” karar verilmesi akabinde Milas Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan açık hüküm gereğince, görevin kamu düzenine ilişkin olduğu da gözetildiğinde; dosyanın Muğla Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi son derece hukuka uygundur. Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin “28.05.2021 tarihinde açılan davanın Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirilmesinden önce olduğu ve bu sebeple davaya bakmasının olanaklı olmadığı” gerekçesinin hiçbir hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Zira; aksi takdirde ilgili mülki sınırlarında Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmasına rağmen; ticari dava kapsamında bulunduğu çok açık olan davanın Asliye Hukuk mahkemesinde görülecek olması tamamen hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil edecektir. Nitekim; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilk maddesi uyarınca; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/19086 Esas ve 2015/1163 Karar sayılı ilamında da; “… yargılama sırasında yürürlüğe giren Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulu’nun 13.07.2012 tarih ve 451 Sayılı kararı ile, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/2. maddesi gereğince; Türk Ticaret Kanunu ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına dair hukuk davalarına bakmak üzere Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi’nce görevlendirilen Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı alanının il mülki sınırları olarak belirlenmesine karar verildiği, buna göre davaya bakma görev ve yetkisinin Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait olduğu gerekçesiyle dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devrine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı deliller ile gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.” Yine; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2006/1097 Esas ve 2007/4312 Karar sayılı ilamında; “….Dava, itirazın iptali istemine dair olup, mahkemece yargılama konusu alacağın dayandığı hukuki ihtilafın TTK’nun 4. kitabında yer alan D. Ticaretine dair düzenlemeler ile hiçbir ilgisi bulunmadığı gerekçesi ile görevsizlik ve dava dosyasının talep halinde ilk görevsizlik kararı veren Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. 23.7.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun geçici 2. maddesiyle İstanbul ilinde Büyükşehir Belediyesi sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiş olup, Büyükçekmece ilçesi de bu kapsamda İstanbul ili mülki sınırları içinde kalmaktadır. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 24.3.2005 tarih 188 Sayılı kararı ile Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanına giren davalar yönünden İstanbul Ticaret Mahkemesi görevlidir. Mahkemenin yazılı gerekçe ile görevli olmadığına dair kararı yerinde ise de yukarda anılan düzenleme göz ardı edilerek dosyanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi yerine Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş kararın açıklanan bu sebeple bozulması gerekmiştir.” şeklindeki kararı ile de söz konusu ihtilafın ortaya çıkması halinde; dosyaların görevli mahkemeye gönderilmesi gerektiği şeklinde hüküm kurmuştur. Görüleceği üzere; tarafımızca ikame edilmiş olan ticari ilişkiden kaynaklı itirazın iptali davasında; her ne kadar Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığı’nın 608 sayılı kararı dava tarihimizden sonra yürürlüğe girmişse de; görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu da göz önüne alınarak gerek mevzuat hükümleri gerekse Yargıtay içtihatları uyarınca işbu davamızın Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği izahtan varestedir. Bu sebeple Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/10/2021 tarihli ve 2021/788 E.2021/568 K. Sayılı haksız ve hukuka aykırı kararına karşı işbu istinaf başvurusunun yapılma zarureti doğmuştur.
SONUÇ VE İSTEM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
İstinaf Başvurumuzun KABULÜNE,
İstinaf taleplerimiz doğrultusunda, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/788 Esas 2021/568 Karar sayılı ilamının KALDIRILARAK HAKLI DAVAMIZIN KABULÜNE,
Yargılama giderleri ve Vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir (Tanrıver, S.: Tabii Hakim İlkesi ve Medeni Yargı, TBB Dergisi, 2013, S.104, s.12; Bilge, N.: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hakim ve Savcı Teminatı, Prof. Dr. Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, Ankara 1972, s.574).
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Söz gelimi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2’nci maddeler va’zedilmişken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” düzenlemesi yapılmıştır.
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim kurul kararı 07.07.2021 günü alınmış, ancak aynı kararda ‘iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına’ denilmekle, yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.
ULAŞILAN KANAAT;
Yukarıda yapılan tüm yasal düzenlemeler ve açıklamalar çerçevesinde; ticari dava niteliğindeki davanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı kapsamında kaldığı uyuşmazlık konusu olmamakla birlikte, ilke kararının yürürlüğü tarihinden önce açılmış olan iş bu Ticari davada Anayasal Hak olan Doğal hakimlik gereğince uygulanabilmesi için bu belirlemenin kanunla yapılmış olması tek başına yeterli olmadığı; Ayrıca sözü edilen belirlemenin, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yapılmış olması da gerektiği; Bu nedenle, doğal hâkim ilkesinin bünyesinde, “kanuniliğin” yanı sıra “önceden belirlenmiş” olmaya da yer verildiği, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının taraflar arasındaki uyuşmazlığın gerçekleşmesi tarihinden önce açılmış olan bu ticari davada doğal hakimlik ilkesi gereğince uygulama yeri olmadığı, yine Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu ve ilgili kararda doğal hakimlik ilkesinin gözetildiği de açık olduğu, dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesi olduğu, bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemeyeceği, bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğması olduğu, nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderilemeyeceği, yerel mahkemenin kararına dayanak Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararında yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, HSK kararında görülmekte olan davaların devri ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı, söz konusu genel kurul kararının görülmekte olan davaların da devredilmesi gerektiği şeklinde yorumlanarak kapsamının genişletilemeyeceği, bu haliyle 01/09/2021 tarihinden önce açılan eldeki davada görevli ve yetkili mahkemenin Milas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) olduğu anlaşıldığından, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.10.2021 tarih ve 2021/788 Esas, 2021/568 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 21,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-c maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 24.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.