Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/406 E. 2022/547 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/406
KARAR NO : 2022/547

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/480
DAVA TARİHİ : 12/07/2021
ARA KARAR TARİHİ : 06/08/2021
İHT.HAC.İTİRAZ TARİHİ: 16/11/2021
ARA KARAR TARİHİ : 17/12/2021
İSTEM : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 13.04.2022
KARARIN YAZ.TARİH : 20.04.2022

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/480 Esas sayılı dosyasından verilen 17.12.2021 tarihli ara kararlarının istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi’nin 03.02.2022 tarih ve 2022/173 Esas 2022/217 Dairemize gönderilen dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen ihtiyati haciz istemli dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatif ile … ili … ilçesi … mahallesinde bulunan tapuda … ada ve … parsel numarada (yeni haliyle … ada … parsel) kayıtlı taşınmazın arsa sahipleri arasında İzmir 8.Noterliği’nde 17/02/1997 tarihli 3518 yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesinin düzenlendiğini, bu sözleşme kapsamında taşınmaza ait tapu kaydına müvekkili lehine kat karşılığı inşaat hakkı şerhinin işlendiğini, sözleşmenin 4.maddesi gereğince taşınmaz üzerinde yapılacak olan bağımsız bölümlerin % 40’ının arsa sahiplerine % 60’ının ise müvekkiline ait olacağını, mevcut proje kapsamında yapılması planlanan 49 bağımsız bölümden 41 tanesinin müvekkili tarafından inşaa edildiğini ve 21 adet dubleks konutun imara, plan ve projeye uygun olarak, oturma ruhsatı almaya elverişli duruma getirilerek tamamlandığını, müvekkilinin arsa sahiplerine karşı yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirmesi üzerine Güzelbahçe Tapu Müdürlüğü’ne kat irtifakı kurulması için başvurulduğunu, taşınmazlar üzerinde ihtiyati tedbir ve kamu, özel hacizlerin bulunması nedeniyle başvurunun olumsuz sonuçlandığını, ayrıca arsa sahipleri tarafından hisse satışı yapıldığından hissedarların işlemlerin yapılması için onay vermediklerini, müvekkilinin “arsa sahipleri adına kayıtlı taşınmaz tapusunun iptaliyle müvekkili adına tesciline” karar verilmesi için İzmir 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2016/148 Esas sayılı davayı açtığını, İzmir 6.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/17 D.İş sayılı dosyasında alınan 03/06/2014 tarihli bilirkişi raporu ile İzmir 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/148 Esas sayılı dava dosyasında alınan 11/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda yerinde yapılan incelemede “41 adet villanın 21 adedinin bittiğinin, 17 adedinin kaba halde, 3 adedinin ise su basman seviyesinde olduğunun” belirlendiğini, taşınmaz üzerinde arsa sahiplerinden kaynaklanan çok sayıda haciz, tedbir ve satış olması sebebiyle müvekkilinin resmi iş ve işlemlerde sıkıntı yaşaması üzerine müvekkili kooperatif tarafından yapılan 30/03/2018 tarihli genel kurulda “kooperatifin tüm haklarının 3. bir kişi/kurum/kooperatife satılması” konusunda karar alındığını, bunun ardından müvekkili ile davalı kooperatif arasında 30/04/2018 tarihli temlik sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmeyle “İzmir 8.Noterliği’nde düzenlenen 03/02/1997 tarihli 3518 yevmiye numaralı sözleşmeden, teknik şartnamelerden, 15/09/2014 tarihli paylaşım, tasfiye ve hesaplaşma protokolünden ve bu sözleşmeye dayalı olarak yapılan sözleşmelerden doğan tüm hak, borç ve alacakların davalı kooperatife temliki” konusunda taraf1arın anlaşmaya vardıklarını, temlik sözleşmesinin 3.maddesi uyarınca temlik alan davalının arsa sahipleri ile olan tüm hak ve yükümlülükleri üstlendiğini, temlik sözleşmesinin imzalanması üzerine davalı kooperatifin bir kısım arsa sahipleri ile anlaşarak hisselerini satın almak istediğini, taşınmaz üzerinde müvekkili tarafından açılan İzmir 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/148 Esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbir kararının bulunması nedeniyle ve davalı tarafından istekte bulunulması üzerine müvekkili tarafından 12/04/2018 tarihinde konulan tedbirden vazgeçildiğinin bildirildiğini ve tedbirin kaldırılmasının istendiğini, mahkemece ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin 07/05/2018 tarihli ara kararının verildiğini, tedbirin kaldırılması üzerine 16/05/2018 tarihinde davalının 2599 ada 1 parsel sayılı taşınmazın … adına kayıtlı 14846,04 m² hissesi ile … adına kayıtlı 17846,06 m² hissesini satın aldığını, bu satın almanın ardından müvekkili tarafından bu malikler hakkındaki davadan vazgeçildiğini, taraflar arasında imzalanan temlik sözleşmesi öncesinde taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesi amacıyla taşınmaz sahiplerinden … tarafından İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan 2014/397 Esas sayılı davanın 27/03/2018 tarihinde karara çıktığını ve taşınmaz üzerindeki ortaklığın halk arasında açık artırma suretiyle satılarak giderilmesine karar verildiğini, bu kararın İzmir BAM 6. Hukuk Dairesi’nin 2018/2967 Esas ve 2019/35 Karar sayılı kararı ile kaldırılması üzerine mahkemenin 2019/192 Esas numarasına kaydının yapıldığını, halen derdest olduğunu, bu davanın 28/05/2019 tarihli ilk duruşmasına davalı vekilinin de katıldığını ve kat karşılığı inşaat sözleşmesini devraldıklarını açıkça beyan ettiğini, ardından 17/10/2019 tarihli duruşmada mahkemece İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/148 Esas sayılı davasının bekletici mesele yapılmasına karar verildiğini, davalı vekilinin ise “İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada …’ndan temlik almamız nedeniyle davacı olarak bulunmaktayız. O dosyadan feragat edeceğiz. Bu nedenle davaya konu taşınmazın mahkemenizce satış yoluyla üzerindeki ortaklığın giderilmesini talep ediyoruz.” şeklinde beyanda bulunduğunu, 12/12/2019 tarihli duruşmada İzmir 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/148 Esas sayılı davasından feragat edildiğini, verilen kararın kesinleştiğini, İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/192 Esas sayılı dava dosyasında 11/02/2020 tarihli duruşmada ise davalı kooperatif vekilinin “davadan feragat etmesi sebebiyle davanın karara çıkarılarak kesinleştiğini” belirterek ortaklığın satış yoluyla giderilmesini istediğini, müvekkili kooperatifin taşınmazdaki sorumluluğunun temlik sözleşmesiyle davalı borçlu kooperatife devredilmesi sebebiyle temlik tarihi olan 30/04/2018 sonrası … ilçesi … Mahallesinde bulunan tapuda … ada … parsel (yeni haliyle … ada … parsel) numarada kayıtlı taşınmaz üzerinde müvekkili tarafından herhangi bir işlemin gerçekleştirilmediğini, davalının, temlikin ardından taşınmaz üzerinde müvekkili tarafından inşa edilen 41 adet bağımsız bölümün 33 adedini yıktırdığını ve kalan 8 adet için yıkım kararı aldırdığını, İzmir 3.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/192 Esas sayılı dosyasında aldırılan 09/03/2021 tarihli bilirkişi raporu ile de bu hususun belirlendiğini, temlik sözleşmesinde temlik bedelinin 8.730.000,00 TL olarak belirlendiğini, davalı tarafından 1.000.000,00 TL’nin nakit olarak sözleşme tarihinde ödendiğini, kalan miktarın ise 2 ay ödemesiz olacak şekilde 1.288.333,00 TL olarak 6 eşit taksit halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını ancak davalının yükümlülüklerini ihlal ederek nakit olarak ödenen 1.000.000,00 TL haricinde sadece 15/02/2019 tarihli tahsilat makbuzuna konu 350.000,00 TL, 18/02/2019 tarihli tahsilat makbuzuna konu 550.000,00 TL, 28/02/2019 tarihli tediye makbuzuna konu 20.000,00 TL ve tarihsiz tediye makbuzuna konu 30.000,00 TL ödeme yaptığını, yine temlik bedeline teminat olarak keşidecisi …. Şti., lehtarı müvekkili kooperatif olan 2000570 numaralı ve 7.730.000,00 TL bedelli çekin sözleşme tarihinde müvekkili tarafından teslim edildiğini, müvekkilinin temlik sözleşmesine uygun olarak hareket ettiğini ancak davalı tarafın ödeme yapmadığını, ödeme başvurularını sonuçsuz bıraktığını, müvekkili tarafından davalıya Bornova 3.Noterliği’nden gönderilen 08/10/2018 tarihli 32766 yevmiye numaralı ihtarname ile kalan borcunu ödemesi konusunda 7 gün süre verildiğini, ödemenin yapılmadığını ancak davalının İzmir 22.Noterliği’nden 17/10/2018 tarihli 14373 yevmiye numaralı cevabi ihtarnameyi gönderdiğini, bu ihtarname kapsamında müvekkiline olan borcun ikrar edildiğini ve “davalı kooperatifin üye sayısında yaşanan düşüş nedeniyle müvekkiline olan borcun ödenemediğinin, ek bir protokol yapılarak yeni bir ödeme takvimi yapıması durumunda kalan borcun ödeneceğinin” bildirildiğini, müvekkilinin de bu gerekçelere güvenerek kalan taksit tutarlarını ödemesi için davalıya yeniden süre verdiğini ancak yapılan onca görüşmeye rağmen kalan alacağın davalı tarafından ödenmediğini, müvekkili kooperatifte üyeliği bulunan ancak sonra üyelik haklarını davalı kooperatife devretmek isteyen …, … ve …’nun müvekkiline başvurduğunu, bu üyelerin müvekkilinden olan alacaklarının aidat borçları düşülmek suretiyle davalı kooperatifin müvekkiline olan alacağından mahsup edilerek toplam borç miktarından düşüldüğünü, müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla davalı hakkında fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 22/12/2020 tarihinde İzmir 11.İcra Müdürlüğü nezdinde 2020/10678 Esas sayılı takibin başlatıldığını, bu ilamsız takipte toplam 8.551.618,28 TL’nin tahsilinin istendiğini, davalının 28/12/2020 tarihli dilekçesiyle itirazda bulunduğunu, itirazların haksız olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden olumlu bir sonuç alınamadığını, düzenlenen sözleşme dikkate alındığında belirsiz borç ve alacaktan söz edilmesinin mümkün olmadığını, davalı kooperatifin mal kaçırma amacıyla hareket ettiğini, taşınmaz üzerinde başkaca haciz ve satışların olması nedeniyle taşınmazın el değiştirmesiyle birlikte ileride telafisi imkansız zararların doğacağını ve alacağın tahnsilinin imkansızlaşacağını belirterek, … ili … ilçesi … köyünde bulunan tapuda … ada … parsel numarada kayıtlı taşınmazın davalı kooperatife ait hissesi üzerine teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına, davalının icra dosyasında asıl alacak ile tüm ferilerine ilişkin itirazının iptaline, takibin devamına, müvekkili yararına alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 17.12.2021 tarih 2021/480 Esas sayılı dosyasından verilen ara kararlarında özetle; “yerel mahkemece ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş, itiraz üzerine ihtiyati haciz kararına itiraz eden davalı vekilinin itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz sebepleri temel borç ilişkisine dayalı, yargılamayı gerektirir nitelikte olup, İİK’nın 265.maddesinde sınırlı olarak sayılan itiraz sebeplerinden olmadığından, haklı görülmeyen itirazın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı avukatı tarafından verilen 24.12.2021 havale tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkil kooperatiften alacaklı olduğunu, sözleşme kapsamında kendilerine ödenmesi gereken bedelin ödenmediğinden bahisle işbu davayı açtığını, ihtiyati haciz için gerekli yasal şartların oluşmadığını, bu kararın usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini, ileride telafisi imkansız zararların doğmaması ve hali hazırda devam eden projelerin aksamaması amacı ile verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davacı tarafından verilen istinafa yanıt dilekçesinde, İlk Derece Mahkemesi tarafından tesis edilen 17.12.2021 tarihli itirazın reddine ilişkin ara kararın hukuka uygun olduğunu, davalı tarafın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz şartları gösterilmiştir.
İİK’nın 257. maddesi uyarınca; alacağının vadesi gelmiş (alacak muaccel) ve alacak rehin ile güvence altına alınmamış ise, alacaklı mahkemeye başvurarak ihtiyati haciz kararı verilmesini isteyebilir (İİK m. 257/1). Bu halde alacaklı, mahkemede yalnız alacağın varlığını, vadesinin geldiğini ve alacak için bir rehin bulunmadığını ispat etmekle yetinecektir, alacaklının başka bir hususu ispat etmesine gerek yoktur.
Alacağının vadesi henüz gelmemişse (alacak müeccel ise), alacaklı kural olarak borçlunun mallarına ihtiyati haciz konulmasını isteyemez. Ancak alacaklı borçlunun belli bir ikametgahının bulunmadığını, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlandığını ya da kaçtığını ve yahut da alacaklanın haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunduğunu ispat ederse, ihtiyati haciz kararı verilebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; İİK’nın 257. ve 258. maddeleri uyarınca, davacının, davalıdan var olduğunu iddia ettiği alacağın varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi gerekli olmayıp, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterlidir. Dava konusu alacağın rehinle temin edilmediği hususu ihtilafsızdır.
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan davacı ile arsa sahipleri arasında imzalanan sözleşme, 15/09/2014 tarihli paylaşım, tasfiye ve hesaplama protokolü, taraflar arasında imzalanan 30/04/2018 tarihli temlik (devir) sözleşmesi, davacı kooperatif tarafından davalı kooperatife Bornova 3.Noterliği’nden gönderilen 08/10/2018 tarihli 32766 yevmiye numaralı ihtarname ile davalı kooperatifin İzmir 22.Noterliği’nden gönderdiği 17/10/2018 tarihli 14373 yevmiye numaralı cevabi ihtarname içerikleri dikkate alındığında; ihtiyati haciz isteyen davacı vekili tarafından sunulan bu belgelerden İİK’nın 257.maddesinde aranan şartların ve yaklaşık ispat şartının gerçekleştiği kanaatine varıldığından, İDM’ce ihtiyati haciz isteğinin kabulüne, davalı vekilinin ihtiyati haczin kaldırılmasına yönelik itirazının reddine ilişkin kararı dairemizce usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Her ne kadar davalı avukatı tarafından istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararını istinaf etmiş ise de; İlk Derece Mahkemesi’nin ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine ilişkin ara kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla davalı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1.maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/480 Esas sayılı dosyasından verilen 17.12.2021 usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f.maddeleri uyarınca kesin olmak üzere 13.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.