Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/309 E. 2022/450 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/309
KARAR NO : 2022/450

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/996
KARAR NO : 2022/187
DAVA TARİHİ : 01.11.2019
KARAR TARİHİ : 10.01.2022
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat
KARAR TARİHİ : 24.03.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 24.03.2022

Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.01.2022 tarih ve 2021/996 Esas, 2022/187 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin taraf avukatları tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) verilen 01.11.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; davanın kabulü ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eser sözleşmesinden kaynaklanan borcun ifa edilmemesi nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL tazminatın ticari faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücreti alacağının da karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 10.01.2022 tarih ve 2021/996 Esas, 2022/187 Karar sayılı kararında özetle; “…Yukarıda açıklanan nedenlerle, 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan TTK’nun 4. Maddesi uyarınca ticari dava niteliğindeki bu dosyanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı gerekçe gösterilerek mahkememize görevsizlik nedeniyle gönderilmesi, Anayasa tarafından güvence altına alınan doğal hakim ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Neticesinde doğal hakim ilkesinin ortaya koyduğu “kanunilik” ve “önceden belirlenmiş olma” ilkeleri ile de çelişmektedir. Ayrıca Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu ve ilgili kararda DOĞAL HAKİMLİK İLKESİNİN gözetildiği de ortadadır. Kararda görülmekte olan davaların devri ile ilgili bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. Dava açılmasının yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından birisi davanın açılması ile görevli ve yetkili mahkemenin artık sabit hale gelmesidir. Sonradan ortaya çıkan değişikliklerin görevi ve yetkiyi etkilemeyeceği ortadadır. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuçta mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Bu durumda yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hüküm yoksa mevcut mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerindeki derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemelere gönderemeyecektir. İlçe mahkemesince dosyanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı gerekçe gösterilerek mahkememize görevsizlik nedeniyle gönderilmesi mümkün değildir. Aynı mahiyette olan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2021/1750 Esas-2021/1641 Karar, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 2021/2039 Esas-2021/1482 Karar, Antalya bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 2021/1922 Esas-2021/1562 Karar, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/2115 Esas-2021/1979 Karar, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2021/1939 Esas-2021/1732 Karar sayılı emsal niteliğindeki kararları da dikkate alınarak, tüm bu nedenlerle; 01/09/2021 tarihinden önce açılan ticari davanın yetkili ve görevli olan Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 21.01.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/996 Esas, 2022/187 Karar sayılı Kararı ile dosyanın Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesine (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) gönderilmesine dair karar vermiştir. Buna gerekçe olarak davanın açıldığı tarihin Asliye Ticaret Mahkemesinin kurulmasından önce tarihli olmasını göstermiştir. Ancak ekte sunulan belge de de değinildiği gibi Bursa Bölge Adliye Mahkemesinin 2021/1672 Esas, 2021/1483 Karar nolu kararında belirtildiği gibi istinafa konu davamızda da, dava tarihinde Turgutlu’da ve mülki sınırları içinde bulunduğu Manisa’da Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmadığı için bu sıfatı geçici olarak kullanarak Turgutlu Asliye Hukuk Mahkemesince bakılıyordu. 01/09/2021 tarihinde aynı mülki sınırlar içinde Asliye Ticaret Mahkemesi tevziye açıldığından, ticari davanın ihtisas Mahkemesince bakılması gerekmektedir. 07/07/2021 tarih 608 sayılı karara göre Manisa ili mülki sınırları içerisindeki bütün ticari davalara, 01/09/2021 tarihinden itibaren ihtisas Mahkemesi olan Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılması gerekmektedir. Asliye Hukuk Mahkemesinin Ticaret Mahkemesi sıfatı ile davalara bakması, ihtisas Mahkemesinin olmamasından dolayı geçici bir durumdur. Bütün mülki sınır içinde yetkiye sahip İhtisas Mahkemesi kurulduğu anda, geçici olarak bakan Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkisi kalmaz. Türk Ticaret Kanunu 5. Maddesinde de tüm ticari davalara Asliye Ticaret Mahkemesince bakılır denilmesindeki kasıt ta budur. Derdest olan bütün ticari davalar ihtisas Mahkemesi kurulduğu anda Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılmalıdır. Asliye Ticaret Mahkemesi ünvanını kullanan asil varken Asliye Hukuk mahkemesi asilin sıfatını kullanamaz.
… Hukuk sisteminden ekde sunulan bilgi notuna ulaşılmış, bilgi notunda bahsedilen Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2021/1672 Esas, 2021/1483 Karar sayılı kararına ulaşılamamıştır. Ancak bu bilgi notunda da davanın açıldığı tarihte ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan İnegöl Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinin, HSK’nın Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Bursa İlinin mülki sınırları olarak belirlemesine ilişkin kararı nedeni ile derdest davalarda dahi sona erdiğini tespit etmiştir. Bizim davamızda da aynı biçimde Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanı Manisa İli mülki sınırlarını kapsadığından, artık Manisa ilinde başka bir Mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatını kullanamayacaktır. Davaya bakmakla görevli ve yetkili Mahkeme Manisa Asliye Ticaret Mahkemesidir ve bu nedenlerle verilen gönderme kararı usul ve Yasaya aykırı olduğundan kaldırılması gerekmektedir.
SONUÇ VE TALEP: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve tarafınızca tespit olunacak nedenlerle, Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın bu Mahkemece bakılmasına…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı avukatı tarafından verilen 31.01.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Dosyayı ele alan görevli Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi ise 10/01/2022 tarihli gerekçeli kararı ile özetle; ” TTK’nun 4. Maddesi uyarınca ticari dava niteliğindeki bu dosyanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı gerekçe gösterilerek mahkememize görevsizlik nedeniyle gönderilmesi, Anayasa tarafından güvence altına alınan doğal hakim ilkesine aykırılık teşkil etmektedir… Dava açılmasının yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından birisi davanın açılması ile görevli ve yetkili mahkemenin artık sabit hale gelmesidir. Sonradan ortaya çıkan değişikliklerin görevi ve yetkiyi etkilemeyeceği ortadadır. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuçta mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Bu durumda yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hüküm yoksa mevcut mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerindeki derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemelere gönderemeyecektir. İlçe mahkemesince dosyanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı gerekçe gösterilerek mahkememize görevsizlik nedeniyle gönderilmesi mümkün değildir.” şeklinde karar verilmiştir. Anılan karar usul ve esasa aykırı olup bozmayı gerektirmektedir. Zira; Yerel mahkemenin gerekçeli kararında doğal hakim ilkesine aykırılık olduğu gerekçesiyle görevli mahkemenin Turgutlu 1.Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu iddia edilmişse de; söz konusu dosyada “doğal hakim ilkesi”ne aykırılık yoktur. Şöyle ki; Doğal hâkim (tabiî hâkim) ilkesi; bir uyuşmazlık hakkında karar verecek olan hâkimin, o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olmasını öngören bir ilkedir. İlkenin esas olarak konuluş amacı, yasama organının belirli bir olayı yargılamak için o olaydan sonra mahkeme kurmasının önüne geçmektir.
1982 Anayasası, “tabiî hâkim” ilkesini “Kanunî Hâkim Güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde; “Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz”. şeklinde düzenlemektedir. Söz konusu yerel mahkeme dosyasında kanunen görevli ve yetkili olarak tayin edilen mahkemeye dosya gönderilmiş olup doğal hakim ilkesine aykırılık teşkil edecek bir husus bulunmamaktadır. Zira; ele alınan dosya ticaret mahkemesinin görev alanına girmekte olup, HSK kararı ile faaliyete geçirilen Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Söz konusu yerel mahkeme dosyası “Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla” görülmek üzere Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmıştır. Bu halde yerel mahkeme dosyasına konu olan davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu dava açılış tarihi itibariyle sabit olup; Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/996 E., 2022/187 K. Sayılı kararına konu edildiği gibi “kanunilik” ve “önceden belirlenmiş olma” ilkeleri ile bir çelişkide mevcut değildir. HSK’nın 07/07/2021 tarih 608 sayılı kararı ile Manisa İli mülki sınırları içerisinde yetkili Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirilmesiyle birlikte görevli ve yetkili mahkeme Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi olmaktadır. Bu doğrultuda Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/933 E., 2021/367 K. Sayılı dosyası ile vermiş olduğu kararına uyulması gerekmektedir. Şöyle ki; Görev dava şartlarından olduğundan, mahkeme davanın her aşamasında kendiliğinden bunu inceler ve görevsiz olduğu sonucuna ulaşması durumunda tarafların görev itirazında bulunup bulunmadığını dikkate almadan görevsizlik kararı verir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 5. Maddesi 2. Fıkrası uyarınca; “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.” Açıkça hüküm altına alındığı üzere Manisa İli mülki sınırları içerisinde görevli ticaret mahkemesi kurulduktan sonra asliye hukuk mahkemesi “ticaret mahkemesi sıfatıyla” davayı görmeye devam edemeyecektir. Dolayısıyla davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkeme; Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. Bu halde Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/933 E. Sayılı dosyasında; HSK kararına uyarak faaliyete geçirilen Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğu şeklindeki kararı hukuka uygundur, Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin doğal hakim ilkesi uyarınca görevli mahkemedir.Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerden dolayı yerel mahkemece hukuka ve hakkaniyete aykırı hüküm kurulmuştur. İşbu itirazlarımızın sayın başkanlığınız tarafından değerlendirilerek; yerel mahkeme kararının bozularak ortadan kaldırılmasını sayın başkanlığınızdan talep etmekteyiz.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan ve sayın başkanlığınız tarafından resen dikkate alınacak nedenlerle;
Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/996 E., 2022/187 K. Sayılı, 10.01.2022 tarihli kararının ortadan kaldırılarak; davanın Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesine karar verilmesine,
Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına;…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir (Tanrıver, S.: Tabii Hakim İlkesi ve Medeni Yargı, TBB Dergisi, 2013, S.104, s.12; Bilge, N.: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hakim ve Savcı Teminatı, Prof. Dr. Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, Ankara 1972, s.574).
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Söz gelimi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2’nci maddeler va’zedilmişken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” düzenlemesi yapılmıştır.
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim kurul kararı 07.07.2021 günü alınmış, ancak aynı kararda ‘iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına’ denilmekle, yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.
ULAŞILAN KANAAT;
Yukarıda yapılan tüm yasal düzenlemeler ve açıklamalar çerçevesinde; ticari dava niteliğindeki davanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı kapsamında kaldığı uyuşmazlık konusu olmamakla birlikte, ilke kararının yürürlüğü tarihinden önce açılmış olan iş bu Ticari davada Anayasal Hak olan Doğal hakimlik gereğince uygulanabilmesi için bu belirlemenin kanunla yapılmış olması tek başına yeterli olmadığı; Ayrıca sözü edilen belirlemenin, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yapılmış olması da gerektiği; Bu nedenle, doğal hâkim ilkesinin bünyesinde, “kanuniliğin” yanı sıra “önceden belirlenmiş” olmaya da yer verildiği, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının taraflar arasındaki uyuşmazlığın gerçekleşmesi tarihinden önce açılmış olan bu ticari davada doğal hakimlik ilkesi gereğince uygulama yeri olmadığı, yine Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu ve ilgili kararda doğal hakimlik ilkesinin gözetildiği de açık olduğu, dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesi olduğu, bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemeyeceği, bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğması olduğu, nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderilemeyeceği, yerel mahkemenin kararına dayanak Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararında yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, HSK kararında görülmekte olan davaların devri ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı, söz konusu genel kurul kararının görülmekte olan davaların da devredilmesi gerektiği şeklinde yorumlanarak kapsamının genişletilemeyeceği, bu haliyle 01/09/2021 tarihinden önce açılan eldeki davada görevli ve yetkili mahkemenin Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından, Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, ticaret mahkemesi sıfatıyla kendisine dava açılmış olmasına rağmen, gönderme kararını asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla vermiş, Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi de dosyanın Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmesine karar vermiş ise de, Turgutlu’da ayrı bir ticaret mahkemesi bulunmadığından, Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından davaya asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılması yönünden her zaman ara kararı kurulabileceğinden, bu husus kaldırma sebebi sayılmamış olup, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, taraf avukatlarının istinaf kanun yoluna başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.01.2022 tarih ve 2021/996 Esas, 2022/187 Karar sayılı sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, taraf avukatlarının bu karara karşı yapmış oldukları istinaf kanun yoluna başvurularının, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Her ne kadar davacı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun reddine karar verilmiş ise de, davacı … harçtan muaf olup, harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 21,40 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yatırılan 220,80 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, istinaf kanun yolu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-c maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 24.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.