Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/276
KARAR NO : 2022/393
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1689
KARAR NO : 2021/562
DAVA TARİHİ : 24/12/2014
KARAR TARİHİ: 29/06/2021
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 18.03.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 01.04.2022
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.06.2021 tarih ve 2014/1689 Esas, 2021/562 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı ile davalı … avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 23.12.2021 tarih ve 2021/2238 Esas, 2021/1858 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, Irak Bölgesinde ticaret yapan bir firma olduğunu, müvekkili şirketin Türkiye de ki bir takım işlerini …’ in takip ettiğini, 18.08.2013 tarihinde … vasıtasıyla, davalılardan … sahibi … ile halı yılama makineleri ve teçhizatları ile ilgili imalat ve teslimat sözleşmesi yapıldığını, sözleşme uyarınca. özellikleri ve ayrıntıları sözleşmede düzenlenmek sureti ile Tam otomatik halı yıkama makinesi (1 adet; bedeli 23000), Halı sıkma makinesi 4.10 Metre ( I adet- bedeli 12.000 TL), Halı sıkma makinesi 2.70 metre(l adet, bedeli 6-000 TL), Ilalı silkeleme makinesi (1 adeL bedeli 9.000 TL) Halı yıkama fırçası tekli (1 adeL fiyatı 1.250 TL), davalı … tarafından imal edileceğini ve teslimat yeri olan Kuzey Irak’a nakledileceğini, makinelerin bedelinden 45.000 TL, … vasıtasıyla davalılardan …’ a banka havalesi yolu ile gönderildiğini, geriye kalan meblağın da makinelerin teslimatı sırasında yapıldığını, toplamda 50.250 TL ödeme gerçekleştiğini, söz konusu közleşmeden sonra, imal edilen makinelerin farklı bir firma adına, müvekkil şirketin bilgisi dışında davalılardan … sahibi … tarafından, müvekkil firmanın Irak’da bulunan adresine 02.10.2013 tarihinde teslim edildiğini, müvekkilinin makineleri 07.05.2014 tarihine kadar kullanıldığını, Türkiye’de ticari faaliyette bulunmak amacı ile gönderici firma olan davalılardan …’a makinelerin iade edildiğini, İzmir Gümrük Müdürlüğüne gönderilen makinelerin, müvekkili şirketin, davalılar ile yapağı tüm görüşmelerin neticesiz kalması sebebi ile aide -alınmadığını ve gümrüğe terk edilmek zorunda kalındığını, sözleşmeye konu makinelerin, davalıların yapmış olduğu usulsüzlüklerden ötürü, farklı cins ve nevi mallar olarak ihraç edildiğini, faturalarının yine aynı şekilde usulsüz, kesildiğini, ihraç edilen makineler ile iade edilen maki/nelerin “evrak üzerinde” aynı olmaması sebebi İle davalıların iadeye yanaşmadığının öğrenildiğini, Konu ile ilgili îzmir Cumhuriyet Başsavcılığına ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığına ihbar-şikayetlerinin gönderildiğini, davalıların sözleşme hükümlerine aykırı davrandıklarını ve müvekkili şirketi zarara uğratmış olduklarını beyanla davanın kabulü ile fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı … vekili tarafından verilen dava dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkilinden aldığı makinelerin fatura edildiğini bu şekilde ihracat sağlandığını, davacının diğer davalı ile imza edip müvekkilinin taraf olmadığı sözleşme hükümlerinin müvekkiline sirayetini istemesinin doğru olmadığını, müvekkilinin hiçbir zorunluluğu yokken satın aldığı makinelerin parasını ödemeyen davacının tek taraflı iradi işlemiyle karşılaştığını, Gümrük’ten kendisine bildirim geldiğini ve makinelerin geri almasının istendiğini, bu makinelerin davacıya satılan makineler olmadığının görüldüğünü ve geri alınmadığını, davacının henüz daha bedelini ödemediği fatura orta da iken nerden nasıl edindiği belli olmayan makineleri yurda sokmak için müvekkilini kullanmak istemesinin ticari etiğe sığmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını beyanla usul ve yasaya aykırı davanin reddine, davacının HMK 84/1-a gereği uygun teminat yatırmasına, davacının tespite ilişkin taleplerinin bu davadan tefrikine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen dava dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil ile … arasında 18.08.2013 tarihli Makine satış ve sipariş sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin, davacı firma ile herhangi bir anlaşma yapmadığını, davacı dilekçesinde davacı şirket yetkilisinin … olduğunu beyan ettiğini ancak ne şirkete ait bir belge ne de …’in şirket yetkilisi olduğuna dair bir belgeyi dosyaya sunmadığını, davacının tüzel kişiliğinin ve …’in davacı şirketin kanuni temsilcisi olup olmadığının ve bu temsil yetkisinin usulüne uygun verilip verilmediğinin araştırılmasının gerektiğini, müvekkili ile … arasında yapılan sözleşmeye uygun bir şekilde, müvekkili tarafından imalatların yapılarak alıcı …’e teslim edildiğini, … tarafından da müvekkiline 45.000-TL ödeme yapıldığını, müvekkili tarafından teslim edilen makinelerin, yurt dışına çıkarılıp çıkarılmayacağının ya da bu çıkışın ne şekilde yapıldığının bilinmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin ürettiği makinelerin taşınma işinin müvekkili tarafından yapılmadığını, diğer davalı ile davacı firma arasında olan ticari ilişkinin de müvekkil tarafından bilinmesinin olanaksız olduğunu ayrıca davacının dilekçesinde 07.05.2015 tarihine kadar makineleri kullandığını, Türkiye’de ticari faaliyette bulunmak amacıyla iade ettiğini beyan ettiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, gümrükte kalan bahsi geçen makinelerin müvekkilinin ürettiği makineler olsa dahi, Türkiye’de ticari faaliyette bulunmak amacıyla müvekkiline iadesinin hukuken geçerli bir sebep olmadığı gibi müvekkili tarafından kabulünün mümkün olmadığını beyanla davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 29.06.2021 tarih ve 2014/1689 Esas, 2021/562 Karar sayılı kararı ile özetle; ”…Dava, sözleşmeden kaynaklı alacak davasıdır.
Davacı şirketin yetkilisi olduğu ileri sürülen … ile davalı … arasında 18.08,2013 tarihli “Halı Yılama Makineleri ve Teçhizatları ile İlgili İmalat ve Teslimat Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşmeye istinaden davacı tarafça davalılardan …’ a banka havalesi yoJu ile 45.000,00-TL ödeme yapıldığı, geriye kalan ödemenin makinelerin teslimi sırasında gerçekleştiği, davalıya 50.250,00-TLödeme yapıldığı, imal edilen makinelerin farklı bir firma adına, davalılardan …. sahibi … tarafından davacının Irak’ta bulunan adresine 02.10.2013 tarihinde teslim edildiği, davacının makineleri 07.05.2014 tarihine kadar kullandığı, davacının Türkiye’de ticari faaliyette bulunmak amacı ile gönderici firma olan davalılardan …’ a makineleri iade etmek istediği ancak davalılar ile yapılan görüşmelerin neticesiz kalması nedeni ile makinelerin İzmir Gümrük Müdürlüğüne terk edilmek zorunda kalındığından oluşan zararından bahisle mahkememizde davalılar aleyhine iş bu alacak davasını açtığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı tarafça mahkememize iş bu dava açılmış ise de; davacının geçekten Irakta kurulmuş bir şirket olup olmadığı, tüzel kişiliğinin olup olmadığı hususunda mahkememizce istinabe suretiyle resen araştırma yapılmış ancak TC Adalet Bakanlığına bugüne kadar Irak yetkili makamlarınca bir cevap verilmemiş, davacı tarafça da Irak yetkili makamlarından davacı şirketin tüzel kişiliğinin olduğuna dair bir belge dosyamıza sunulmamış olup, bu hali ile davacının davanın açıldığı tarihte göz önünde bulundurulduğunda halen tüzel kişiliği olduğu tespit edilmediğinden davacının taraf ehliyetine sahip olmadığı kanaatine varılarak davanın HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davacı avukatı ile davalı … avukatı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
1-Davacı avukatı tarafından verilen 20.10.2021 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile; ”… İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1687 esas numaralı dosyasıyla müvekkil şirketin uğradığı 45.000,00 TL zararın davalı taraflardan tahsili için dava açılmıştır. İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yapılan yargılama neticesinde “davanın reddine” karar verilmiştir.
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2021 tarih, 2014/1687 Esas ve 2021/562 Sayılı kararını usul ve yasaya aykırı bulduğumuzdan kararın bozulması talebiyle süresi içerisinde iş bu istinaf talebinde bulunmaktayız. Haksız ve hukuka aykırı yerel mahkeme kararının istinaf incelenmesi neticesinde bozulması gerekmektedir. Şöyle ki;
Müvekkil şirket, Irak Bölgesinde ticaret yapan bir firmadır. Müvekkil şirketin Türkiye’de bir takım işlerini … takip etmektedir.
Müvekkil şirket, 18.08.2013 tarihinde, … vasıtasıyla, Davalılardan … sahibi … ile halı yılama makineleri ve teçhizatları ile ilgili imalat ve teslimat sözleşmesi yapılmıştır. Söz konusu sözleşme uyarınca, özellikleri ve ayrıntıları sözleşmede düzenlenmek sureti ile Tam otomatik halı yıkama makinesi( 1 adet, bedeli 23000), Halı sıkma makinesi 4.10 Metre (1 adet- bedeli 12.000 TL), Halı sıkma makinesi 2.70 metre(1 adet, bedeli 6.000 TL), Halı silkeleme makinesi (1 adet, bedeli 9.000 TL) Halı yıkama fırçası tekli (1 adet, fiyatı 1.250 TL), davalı … tarafından imal edilecektir ve teslimat yeri olan Kuzey Irak’a nakledilecektir. (Ek 1)
Sözleşmede belirtilen makinelerin bedelinden 45.000 TL, … vasıtasıyla, 16.08.2013(10.000 TL), 18.08.2013(20.000 TL), 20.09.2013(5000 TL), 27.09.2013(5.000 TL) ve 20.01.2014 tarihlerinde(5.000 TL) davalılardan …’a banka havalesi yolu ile gönderilmiştir. (Ek 2). Geriye kalan meblağ ise makinelerin teslimatı sırasında yapılmıştır. Bu şekilde toplamda 50.250 TL ödeme gerçekleşmiştir.(normalde 51.250 TL olması gerekirken, sözleşmede bir değişiklik yapılarak 1000 TL daha indirim yapılmıştır).
Söz konusu sözleşmeden sonra, imal edilen makineler, farklı bir firma adına, (müvekkil şirketin bilgisi dışında) davalılardan … sahibi … tarafından, müvekkil firmanın Irak’da bulunan adresine 02.10.2013 tarihinde teslim edilmiştir.
Müvekkil firma tarafından söz konusu makineler 07.05.2014 tarihine kadar kullanılmış, Türkiye’de ticari faaliyette bulunmak amacı ile gönderici firma olan davalılardan …’amakineler iade edilmiştir. İzmir Gümrük Müdürlüğüne gönderilen makineler, müvekkil şirketin, davalılar ile yaptığı tüm görüşmelerin neticesiz kalması sebebi ile aide alınmamış, sonuç itibari ile gümrüğe terk edilmek zorunda kalmıştır.
Müvekkil şirketin yapmış olduğu araştırmalar neticesinde, sözleşmeye konu makinelerin, davalıların yapmış olduğu usulsüzlüklerden ötürü, farklı cins ve nevi mallar olarak ihraç edildiği, faturasının yine aynı şekilde usulsüz kesildiği,(Ek 3) ihraç edilen makineler ile iade edilen makinelerin “evrak üzerinde” aynı olmaması sebebi ile davalıların iadeye yanaşmadığı öğrenilmiştir.
Davalılar idari, hukuki ve cezai sorumluluk almamak amacı ile müvekkil şirket ile tüm irtibatlarını koparmışlardır.
İzmir liman İşletmesinin, iade edilen mallar üzerinde yapmış olduğu keşif sonucunda, iade edilen malların, davaya konu sözleşmede belirtilen mallar olduğu tespit edilmiştir. (Ek 4)
Konu ile ilgili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığına ihbar-şikâyet dilekçeleri gönderilmiştir.
Davalılar, sözleşmede düzenlenen “makinelerin ihracatı bizim tarafımızdan sağlanacaktır” hükümlerine aykırı davranarak, makineleri usulsüz belgeler ve faturalarla göndermişlerdir. Bu şekilde sözleşme hükümlerine aykırı davranmışlar ve netice itibari ile müvekkil şirketi birlikte zarara uğratmışlardır.
Yerel mahkeme tarafından TC Adalet Bakanlığına yazılan müzekkereye cevap verilmediği halde eksiklikler giderilmeden hüküm verilmiştir. Yerel mahkemenin söz konusu kararı hukuki açıdan isabetsiz olup hukuka aykırılık teşkil etmektedir.
Yerel mahkemenin gerekçeli kararına bakıldığında eksik ve yetersiz inceleme yapıldığı aşikardır. Yerel mahkeme gerekçeli kararından “davacının geçekten Irakta kurulmuş bir şirket olup olmadığı, tüzel kişiliğinin olup olmadığı hususunda mahkememizce istinabe suretiyle resen araştırma yapılmış ancak TC Adalet Bakanlığına bugüne kadar Irak yetkili makamlarınca bir cevap verilmemiş, davacı tarafça da Irak yetkili makamlarından davacı şirketin tüzel kişiliğinin olduğuna dair bir belge dosyamıza sunulmamış olup, bu hali ile davacının davanın açıldığı tarihte göz önünde bulundurulduğunda halen tüzel kişiliği olduğu tespit edilmediğinden davacının taraf ehliyetine sahip olmadığı kanaatine varılarak davanın HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği” belirtilmiştir. Yerel mahkeme tarafından yazılan müzekkerelerin cevabı beklenmeden hüküm kurulması eksik ve yetersiz araştırma ile karar verildiğini açıkça göstermektedir. Mahkemece tarafımızdan belge sunulmasına ilişkin bir karar verilmemiş ve tarafımızdan belge istenilmemiştir. Ayrıca belge ve bilgi sunulması için tarafımıza süre de verilmemiştir. Tüm bu sebeplerle yerel mahkemenin haksız ve hukuka aykırı kararının istinaf incelemesi neticesinde bozulması gerekir.
Mahkemece yazılan müzekkerelerin dahi cevap alınmadan kurulan hükün yersiz ve isabetsiz olup adil yargılanma hakkının ihlaline sebebiyet vermektedir.
Yerel mahkeme tarafından dosya kapsamında yetersiz ve eksik inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesi haksız ve hukuka aykırı olup istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerle ve sayın dairece re’sen tespit edilecek sair nedenlerle; fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydı ile;
1-İstinaf talebimizin kabulüne,
2-Usul ve esas yönünden yasaya aykırı olarak verilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2021 tarih, 2014/1687 Esas ve 2021/562 karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde bozulmasına,
3-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2-Davalı … avukatı tarafından verilen 22.10.2021 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile; ”…1-Yerel Mahkeme tarafından “davacının taraf ehliyetine sahip olmadığı kanaatine varılarak davanın HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine reddine karar verilmiştir. Bu yönüyle Mahkeme kararı doğrudur ancak davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen, davalı lehine hümkedilen vekalet ücreti miktar yönünden hatalı olup bu yönüyle hükmün düzeltilmesi gerekmektedir.
2-Avukatlık kanunu asgari ücret tarifesinde “Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet nedeniyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret” başlıklı;
“MADDE 7 – (1) Ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar davanın nakli, davanın açılmamış sayılması, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi durumunda bu Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez.
(2)Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.” hükmü bulunmaktadır.
Davanın esas değeri dava dilekçesinde belirtildiği üzere 45.100-TL dir. Davacı dilekçesinde davacının uğradığı 45.000,00 TL zararın davalı taraflardan tahsili ile 100-TL ticari itibarın sarsılması nedeniyle tazminat talebinde bulunmuş ve bu miktar üzerinden harç ödemiştir. Ancak yerel Mahkeme tarafından yalnızca ticari itibarın sarsılması nedeniyle talep edilmiş 100-TL bedel üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Dava değerinin toplam 45.100-TL olduğu gözetildiğinde, 45.000-TL’lik kısım için vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu yönü ile yerel Mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir.
3-Yukarıda açıklamaya çalıştığımız sebeplerle yerel Mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden incelenerek müvekkil lehine kaldırılarak 45.100-TL dava değeri üzerinden vekalet ücreti hesabının yapılmasına ve hükme eklenmesine karar verilmesini talep ederiz.
Yukarıda açıkladığımız sebeplerle, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1687 E. 2021/562 K. Sayılı kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
YANIT:
Davalı … avukatı tarafından verilen 08.11.2021 tarihli, istinaf başvuru dilekçesine yanıt dilekçesi ile; ”…Davacının istinaf sebepleri usul, yasa ve Yüksek Mahkemesi’nin yerleşik içtihatlarına aykırı olup reddi gerekmektedir. Şöyle ki;
Sayın Mahkeme’nin 15/09/2015 tarihli ön inceleme tutanağının 3 no.lu ara kararında davacı tarafa şirketin tüzel kişiliğine ilişkin belgeleri ibraz etmesi için süre verilmesine rağmen karar duruşmasına kadar bu hususta bir belge ibraz etmemiştir. Sayın Mahkeme davacının gerçekten Irakta kurulmuş bir şirket olup olmadığı hususunda istinabe suretiyle resen araştırma yapmış ancak T.C. Bağdat Büyükelçiliği’nin T.C. Adalet Bakanlığı’na 20/04/2021 tarihli cevap yazında da iki kez tekit edilmesine rağmen Irak yetkili makamlarınca bir cevap verilmediği bildirilmiştir. Davanın açıldığı tarihte göz önüne alındığında davacının halen tüzel kişiliği olduğu ispatlanmadığından davanın taraf ehliyeti yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde usul, ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı yanın müvekkilimden aldığı makineler fatura edilmiş ve bu şekilde ihracat sağlanmıştır. Müvekkilim davacıya ne sattı ise bunu fatura etmiş yükümlülüklerini yerine getirmiştir. Davacı satın aldığı makinelerin bedelini müvekkilime ödemediği gibi davacıya satmadığı makinelere ilişkin kendisine gümrükten bildirim geldiğinde satmadığı malları doğal olarak geri almamıştır. Davacının halen bedelini ödemediği fatura varken nerden nasıl edindiği belli olmayan makinelerden müvekkilimi sorumlu tutması ticari teammüllere aykırıdır. Davacının gümrüğe getirdiği makinelerin bir kısmının 19/09/2013 tarihinde kendisine gönderilen makinelerden farklı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı yan almış olduğu makineleri 07/05/2014 tarihine kadar kullandığını beyan etmektedir. Davacı faturaların ve makinelerin tesliminden 8 ay sonra gelen makineler ile fatura edilen makinelerin aynı olmadığını beyan etmesi iyiniyetle bağdaşmamaktadır. Davacı tarafından aradan geçen uzun süre içerisinde müvekkilime gönderdiği ihtar ya da ihbar bulunmamaktadır. Müvekkil sadece ihraç işini yapmış imal işi ile ilgilenmemiştir. Davacının diğer davalı ile imzaladığı müvekkilimin taraf olmadığı sözleşme hükümlerine dayanarak müvekkile dava ikame etmesi doğru olmamaktadır .Söz konusu sözleşme nispilik ilkesi gereği tarafları bağlamakta olup 3. Kişi konumundaki müvekkilimi bağlamamaktadır. Davacı yan İzmir Liman İşlemesi’nin yaptığı keşifte iade edilen malların davaya konu sözleşmede belirtilen mallar olduğunu belirtse de bu tespit bizi bağlamamaktadır. Bu husus fatura edilen mallar ile iade edilen malların aynı olduğuna kanıt değildir. Davacı davasını çıkarımlarla değil yazılı belgelerle ispat etmek zorundadır. Yazılı belgeye karşı yazılı belge sunma kuralı gereği tanık dinletmesine olurumuz bulunmamaktadır. Kabul anlamına gelmemek kaydıyla anlayabildiğimiz kadarıyla davacı 45.000,00-TL maddi zararın tazmini için işbu davayı ikame etmiştir ancak beyan dilekçesiyle dava dilekçesinde olmayan unsurları da ekleyip davasını genişletmek istemiştir ki buna olurumuz bulunmamaktadır. Davacı ayrıca ticari itibar kaybı için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100.00-TL talep etmiştir ki bu hususları da kabul etmemiz mümkün değildir. Davacının bu ve diğer istemleri ile ilgili taleplerini belirsiz alacak davası olarak ikame etmesi HMK’ya aykırı olup fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması tarafımızdan kabul edilmemektedir. O halde yukarıda açıklanan nedenlerle davacının usul ve yasaya aykırı istinaf nedenlerinin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan ve re’sen gözeteceğiniz nedenlerle davacının yasal dayanaktan yoksun haksız ve yersiz istinaf nedenlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2021 tarih 2014/1689 E. 2021/562 K. sayılı kararının onanmasına” karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, taraflar arasında tanzim edilen halı yıkama makineleri ve teçhizatları imalatına dair satış ve sipariş sözleşmesinden (eser) kaynaklanan tazminat davasıdır.
Mahkemece; davacının geçekten Irak’da kurulmuş bir şirket olup olmadığı, tüzel kişiliğinin olup olmadığı hususunda istinabe suretiyle resen araştırma yapılmış, ancak T.C. Adalet Bakanlığı’na Irak yetkili makamlarınca bir cevap verilmediği, davacı tarafça da Irak yetkili makamlarından davacı şirketin tüzel kişiliğinin olduğuna dair bir belge dosyaya sunulmamış olup, bu hali ile davacının davanın açıldığı tarihte göz önünde bulundurulduğunda halen tüzel kişiliği olduğu tespit edilmediğinden, davacının taraf ehliyetine sahip olmadığı kanaatine varılarak davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, davacı şirketin tüzel kişiliğinin bulunup bulunmadığı, devam edip etmediği, varsa ticaret sicil kaydının çıkartılarak gönderilmesi için Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmış, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü (Hukuk İstinabe ve Müteferik Bürosu)’nün 42378409-4.6.2313.2015-E.603/5325 sayılı 15/01/2016 tarihli yazısı ile “Söz konusu hususun tespiti için adli yardımlaşma talebinde bulunulmalıdır. Bu doğrultuda adli yardımlaşma talep edilecek ülkenin yetkili adli merciine hitaben (örn: Almanya Yetkili Adli Makamına) hazırlanan ve dava konusunun özeti ile birlikte, talebin ayrıntılı ve açıkça belirtildiği, bu bağlamda ifadelerine başvurulacak kişilere var ise yöneltilmesi öngörülen soruların yer aldığı, ifadenin yeminle veya özel bir usulle alınması gerekip gerekmediği konularını içeren mahkeme mührünü ve ilgili hakimin imzasını taşıyan iki nüsha Türkçe adli yardımlaşma talebinin tercümeleri ile birlikte Bakanlığımıza gönderilmesi gerekmektedir Ayrıca; istinabe talepleri ile ilgili olarak doğabilecek masraflar için o devlet adli makamına ödenmesini teminen ilgilisinden masrafın ödeneceğine dair “Taahhütname” alınması gerekmektedir.Yabancı ülkelere gönderilecek istinabe evrakı için 48 TL. posta giderinin Maliye’ye yatırılarak makbuz örneğinin Bakanlığımıza gönderilmesi gerekmektedir.” şeklinde cevap verildiği, ayrıca yerel mahkemece davalıların dava tarihi itibariyle tacir olup olmadıklarının tespiti için İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Ege Vergi Dairesine, Karabağlar Vergi Dairesine müzekkereler yazıldığı, gelen cevapların olumsuz olduğu anlaşılmıştır. Bu kez mahkemece Adalet Bakanlığı Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne yeniden müzekkere yazılarak; davacı şirketin tüzel kişiliğinin bulunup bulunmadığı tüzel kişiliği bulunuyorsa halen devam edip etmediği, şirket temsilcilerinin kimliği ve davacı şirketin Ticaret Sicil kaydının çıraktılarak Mahkemeye gönderilmesi için Irak yetkili makamlarına istinabe usulü ile müzekkere yazılması istenilmiş, davacı vekiline yazılacak müzekkerenin 2 nüsha tercümesinin yapılarak mahkemeye sunması için kesin süre verilmiş, davacı vekilince tercüme evrakları sunulmuş, davacı vekilinden taahhütname alınmış, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılmış, müzekkereye Irak Dışişleri Bakanlığı’na Adli Yardımlaşma evrakının iletildiği, 2 kez tekit edildiği ancak bugüne kadar yanıt alınamadığının bildirildiği görülmüştür.
Davacı şirketin yetkilisi olduğu ileri sürülen … ile davalı … arasında 18.08.2013 tarihli “Halı Yılama Makineleri ve Teçhizatları ile İlgili İmalat ve Teslimat Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşmeye istinaden davacı tarafça davalılardan …’ a banka havalesi yolu ile 45.000,00-TL ödeme yapıldığı, geriye kalan ödemenin makinelerin teslimi sırasında gerçekleştiği, davalıya 50.250,00-TL ödeme yapıldığı, imal edilen makinelerin farklı bir firma adına, davalılardan … sahibi … tarafından davacının Irak’ta bulunan adresine 02.10.2013 tarihinde teslim edildiği, davacının makineleri 07.05.2014 tarihine kadar kullandığı, davacının Türkiye’de ticari faaliyette bulunmak amacı ile gönderici firma olan davalılardan …’ a makineleri iade etmek istediği, ancak davalılar ile yapılan görüşmelerin neticesiz kalması nedeni ile makinelerin İzmir Gümrük Müdürlüğü’ne terk edilmek zorunda kalındığından oluşan zararından bahisle davalılar aleyhine iş bu alacak davasını açtığı anlaşılmıştır.
Dosyanın tetkikinden, davacı vekilinin dava dilekçesinin ekiyle Irak-Kürdistan yerel yönetimi hükümeti Bakanlar Kurulu Adalet Bakanlığı’nca tanzim edilmiş genel vekaletnamenin Türkçe tercümesinin bir sureti dosyaya ibraz ederek bu vekaletnameyle şirket vekili sıfatıyla davayı açtığı görülmektedir.
Davacı şirketin yetkilisi olduğu ileri sürülen … ile davalı … arasında 18.08.2013 tarihli “Halı Yılama Makineleri ve Teçhizatları ile İlgili İmalat ve Teslimat Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşmeye istinaden davacı tarafça davalılardan …’ a banka havalesi yolu ile 45.000,00-TL ödeme yapıldığı, geriye kalan ödemenin makinelerin teslimi sırasında gerçekleştiği, davalıya 50.250,00-TLödeme yapıldığı, imal edilen makinelerin farklı bir firma adına, davalılardan … sahibi … tarafından davacının Irak’ta bulunan adresine 02.10.2013 tarihinde teslim edildiği, davacının makineleri 07.05.2014 tarihine kadar kullandığı, davacının Türkiye’de ticari faaliyette bulunmak amacı ile gönderici firma olan davalılardan …’ a makineleri iade etmek istediği, ancak davalılar ile yapılan görüşmelerin neticesiz kalması nedeni ile makinelerin İzmir Gümrük Müdürlüğü’ne terk edilmek zorunda kalındığından oluşan zararından bahisle davalılar aleyhine iş bu alacak davasını açtığı anlaşılmıştır. Davacının geçekten Irak’ta kurulmuş bir şirket olup olmadığı, tüzel kişiliğinin olup olmadığı hususunda mahkemece istinabe suretiyle resen araştırma yapılmasına karşın yetkili makamlarınca bir cevap verilmemiş, davacı tarafça da Irak yetkili makamlarından davacı şirketin tüzel kişiliğinin olduğuna dair bir belgenin dosyaya sunulmamış olup, bu hali ile davacının davanın açıldığı tarihte göz önünde bulundurulduğunda yerel mahkemece yapılan tüm araştırmalara rağmen davacının halen tüzel kişiliği olduğu tespit edilmediğinden davacının taraf ehliyetine sahip olmadığı kanaatine varılarak davanın 6100 sayılı HMK NIN 114/(1)-d ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen karar yerinde olmakla bu yöndeki davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Bununla birlikte davacı dava dilekçesiyle davanın esas değeri olarak 45.100-TL göstermiştir. Davacı dilekçesinde müvekkilinin uğradığı 45.100,00 TL zararın davalı taraflardan tahsili ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100-TL tazminat talebinde bulunmuş, ancak dava değeri olarak gösterilen 45.100,00 TL üzerinden harç ödemiştir. Davada taraf kendisini vekille temsil ettirmiş ise, vekalet ücretinin nispi harca tabi davalarda, davaya konu değer üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesi değeri de harçlandırılmış değerdir. Somut olayda davacı vekilinin ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100-TL tazminat talebinde bulunarak 45.100,00 TL değeri harçlandırdığı görülmekle, bu haliyle mahkemece vekalet yönünden verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı avukatının istinaf sebeplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı … avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun ise kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince kaldırılarak dairemizce yukarıda yapılan açıklamalar ışığında yeniden esas hakkında karar verilmesine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.06.2021 tarih ve 2014/1689 Esas, 2021/562 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
1-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 21,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
2-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
B-Davalı … avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile,
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.06.2021 tarih ve 2014/1689 Esas, 2021/562 Karar sayılı kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın HMK’nın 114/(1)-d ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL harcın başlangıçta alınan 770,30 TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 689,60 TL harcın kararı kesinletiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından iş bu dosyada yapılan 100,00-TL yargılama giderinin kararı kesinleştiğinde ve talep halinde davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalılar … ve …’ un kendilerini ayrı ayrı bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından, ret sebebi ortak olmakla hüküm tarihindeki AAÜT gereğince hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
8-Davalı … avukatının istinaf isteminin kabulüne karar verildiğinden davalı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının kararı kesinletiğinde ve talep halinde yatıran davalı …’e geri verilmesine,
9-Davalı … tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
10-HMK’nın 333/(1).maddesi gereğince, artan gider avansının davacıya iadesine, artan delil avansının davalılara iadesine,
11-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361/(1) maddesi gereğince, kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 18.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.