Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/240 E. 2022/366 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/240
KARAR NO : 2022/366

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/1002
DAVA TARİHİ : 30.12.2021
ARA KARAR TARİHİ : 06.01.2022
DAVA : İtirazın İptali
İSTEM : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 16.03.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 16.03.2022

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1002 Esas sayılı dosyasından verilen 06.01.2022 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 30.12.2021 tarihli ihtiyati haciz istemli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Antalya’da faaliyet gösteren otel inşaatı, perlitli sıva, her türlü malzeme işçilik işlerinin tüm şartnamaleri ile projeler doğrultusunda işverenin beğeni ve kabulüne tabi olacak şekilde, tüm geçici iş ve tesisleri ile birlikte yüklenici tarafından sabit fiyatlarla yapılması için dava dışı … A.Ş. ile anlaştığını, 01.06.2021 tarihli Ürün Satış Sözeşmesi imzaladıklarını, sözleşme gereğince müvekkili şirket tarafından davalıya 2.342.251,05-TL ödeme yapıldığını, ancak davalı tarafından yeterli miktarda ürün gönderilmediği gibi gönderilen ürünlerin bir kısmının ayıplı çıktığını, dava dışı … şirketinin yaşanan sıkıntıları çözmek adına davalı ile bir çok defa yazışmalar yaparak çaba sarf ettiğini, sözleşme konusu edimleri yerine getirmeyen davalıya müvekkili tarafından Antalya 5. Noterliğinin 22895 yevmiye numaralı 09.09.2021 tarihli ihtarnamesinin gönderildiğini ayıplı malların iade alınması belirtilerek sözleşmenin haklı nedenle fesih edildiğini, ayrıca yapılan ödemelerin avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesi gerektiğinin de belirtildiğini, ayrıca …. şirketi tarafından da davalı borçluya ihtarname gönderilerek yaşanan sıkıntıların sonuçlarının belirtildiğini, davalı tarafından ödeme yapılmaması üzerine Bergama İcra Müdürlüğünün 2021/2031 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinin de anlaşamama ile sonuçlandığını, davalının gönderdiği ürünlerin fatura bedelinin 625.068,64-TL olduğunu, takibe itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, yapılan harici araştırmalarda davalının haksız kazanç elde ettiğini, piyasaya çok fazla borcunun bulunduğunu, ticari ilişkide bulunduğu başka firmalara da edimlerini yerine getirmediğinin öğrenildiğini, müvekkilinin alacağının yüksek miktarda olduğunu, borçlunun mallarını kaçırma ihtimaline karşı, girişilen icra takibinin de sonuçsuz kalmaması açısından, alacak meblağının yüksekliği de nazara alınarak hakkaniyet gereği % 10 teminat karşılığında alacağının tahsilini teminen karşı tarafın menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının borca yeter miktarda ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 2021/1002 Esas sayılı dosyasından verilen 06.01.2022 tarihli ara kararında özetle; “…Tüm bu bilgiler ışığında somut olayımızda; her ne kadar davacı tarafça ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş ise de; davacının ihtiyati haciz talebinin; alacak yargılamayı gerektirdiğinden ve henüz tüm deliller toplanmadığından reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 24.01.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…BAŞVURU NEDENLERİMİZ VE GEREKÇELERİMİZ:
1-HER NE KADAR ALACAK YARGILAMAYI GEREKTİRDİĞİNDEN VE HENÜZ TÜM DELİLLER TOPLANMADIĞINDAN BAHİSLE İHTİYATİ HACİZ TALEBİMİZİN REDDİNE KARAR VERİLSE DE İHTİYATİ HACİZ TALEBİNİN KABULÜ İÇİN ALACAĞIN YAKLAŞIK İSPAT ÖLÇÜSÜNDE KANITLANMASI YETERLİDİR.
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1002 E. Sayılı dosyasında görülmekte olan ihtiyati haciz talepli itirazın iptali davasında 06/01/2022 tarihli ara kararında her ne kadar davacı tarafça ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş ise de; davacının ihtiyati haciz talebinin; alacak yargılamayı gerektirdiğinden ve henüz tüm deliller toplanmadığından bahisle ihtiyati haciz talebimizin reddine karar verilmiştir. İhtiyati haciz, bir tür geçici hukuki korumadır. Uyuşmazlık öncesinde veya uyuşmazlık süresince talep sahibinin talep ettiği hakkını ileride açacağı veya devam eden bir davanın sonunda elde etmesinin sağlanması amacıyla getirilmiş bir tür hukuki güvence sistemidir. İhtiyati haciz talebinin şartlarının düzenlendiği İİK’nın 257. Maddesi, ”Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” şeklindedir. Bu şartlar sağlandıktan sonra ihtiyati haciz kararının verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulu aranmaktadır.Özellikle tarafımızca dava dilekçesi ekinde Sayın Mahkeme’ye sunulan taraflar arasındaki cari ekstreden de anlaşılacağı üzere müvekkil ile borçlu/davalı arasındaki ticari ilişkiye istinaden müvekkil tarafından 2.342.251,05-TL tutarında ödeme yapılmış olmasına rağmen davalı tarafından gönderilen ürünlerin toplam fatura bedeli yalnızca 625.068,64-TL olup 1.717.182,41 TL değerindeki ürünlerin teslimi gerçekleştirilmiştir. İhtiyati haciz kararının verilebilmesi için yakaşık ispat koşulu geçerli olup, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın kesin delil ve belgelerle ispatının gerekmediği emsal Yargıtay kararları ile de sabittir. Bu hususla ilgili emsal yüksek mahkeme kararlarından birini arz etmek istemekteyiz. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2017/885 E., 2020/1988 K. Sayılı 10.06.2020 tarihli kararında; ”Geçici hukuki koruma önlemlerinden olan ihtiyati haciz İİK’nın 257 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, İİK’nın 257/1. fıkrasına göre ”Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” bu hükme göre rehinle temin edilmeyen para alacağı muaccel olduğu takdirde ihtiyati haciz kararı verilebilir. Ancak ihtiyati haciz kararında yaklaşık ispat koşulu geçerli olup, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın kesin delil ve belgelerle ispatı gerekmez. Yaklaşık ispata ilişkin İİK’nın 258/1. maddesine göre ”İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. ” Temyiz edilen mahkeme ilamında Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının kesinleşmediği bu nedenle İİK’nın 257. maddesindeki koşulların oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin gerekçesi somut olayın özellikleri ve dosya kapsamına uygun görülmemiştir. Zira ihtiyati haciz taleplerinde alacağın varlık ve miktarını gösterir kanaat uyandırıcı delil ve belgelerin bulunması yeterli olup, alacağın kesin olarak ispatı gerekmez. Bu kapsamda ceza mahkemesi mahkumiyet ilamının kesinleşmesi halinde ceza mahkemesinde belirlenen maddi vaka tespitleriyle hukuk hakimleri bağlı olduğundan kesinleşmiş ceza mahkemesi mahkumiyet ilamı haksız fiil sorumluluğuna dayalı davalıların eylemi yönünden kesin delil teşkil edecektir. Dolayısıyla gerek hukuk mahkemesi dosyasına sunulan gerekse ceza mahkemesinde verilen mahkumiyet ilamına konu delil ve belgeler ile bilirkişi raporları yaklaşık ispat koşulunu sağlayan belgelerdendir.”
2- HENÜZ TÜM DELİLLERİN TOPLANMADIĞINDAN BAHİSLE İHTİYATİ HACİZ TALEBİMİZİN REDDİNE KARAR VERİLSE DE İHTİYATİ HACİZ ŞARTLARININ OLUŞTUĞUNU İSPATLAYAN TARAFLAR ARASINDA AKDEDEDİLEN ÜRÜN SATIŞ SÖZLEŞMESİ, CARİ EKSTRE GİBİ DELİLLER DAVA DİLEKÇEMİZDE DELİL OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR…. Hakkın elde edilmesinin zorlaşması veya tamamen imkansız hale gelmesi ihtimali söz konusudur. Yerel mahkemece İHTİYATİ HACİZ TALEBİNİN REDDEDİLMESİ son derece hatalı olmuştur. Müvekkilin alacağının yüksek miktarda olması, ticari açıdan riskli olması ve alacağın herhangi bir şekilde güvence altına alınmaması nedeni ile borçlunun mallarını kaçırma ihtimaline karşın, fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla, alacağımızın sürüncemede kalmaması ve girişilen icra takibinin sonuçsuz kalmaması açısından karşı tarafın menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine İİK’ da ihtiyati haciz için aranan koşullar bulunduğundan alacağın meblağının yüksekliği de nazara alınarak hakkaniyet gereği %10 teminat karşılığında alacağının tahsilini teminen karşı tarafın menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının borca yeter miktarının ihtiyaten haczine karar verilmesi gerekmektedir. İİK m.258/3’teki ”İhtiyati haciz talebinin reddi kararı gerekçeli olarak verilir ve bu karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Yüzüne karşı aleyhinde ihtiyati haciz kararı verilen taraf da istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruları öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.
” düzenlemesi uyarınca İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1002 E. Sayılı dosyasından verilen ihtiyati haciz talebimizin reddi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurma ve 06/01/2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etme gerekliliği hasıl olmuştur. …”ifadelerini içeren gerekçelerle kararın kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
YANIT:
Davalı avukatı tarafından verilen 04.02.2022 tarihli istinafa yanıt dilekçesinde özetle; “…İCRA İFLAS KANUNUNUN 257/1. FIKRASINDA BELİRTİLEN İHTİYATİ HACİZ ŞARTLARI OLUŞMAMIŞTIR. ZİRA MUACCEL BİR ALACAKTAN SÖZ ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR. İhtiyati haciz şartları kanunda açıkça sayılmakla, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta ihtiyati haciz şartları hiçbir şekilde oluşmamıştır…. Davacının alacak iddiasının yargılamaya muhtaç olduğu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde ortadadır. İİK’nın 258.maddesi gereğince alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Davacı ise dosyaya mahkemede kanaat oluşturabilecek nitelikte hiçbir kanıt sunamamıştır. Davacı dava konusuyla ilgisiz, bağlantısız ve kötü niyetli iddialarda bulunmuştur. Şöyle ki; davacı gerçeğe aykırı bir şekilde müvekkil şirketin sözleşmede belirtilen malları temin edemeyeceğini önceden bildiğini, kötü niyetle sözleşme akdettiğini, piyasaya çok fazla borcu olduğunu iddia etmiştir. Bu mesnetsiz iddialarla ilgili tüm dava ve şikayet haklarımız saklıdır. Müvekkil şirketin muayyen yerleşim yeri mevcut olduğu gibi, fabrika ve arsası da müvekkil şirkete aittir. Müvekkil şirket tüm mal varlığını muhafaza ettiği gibi piyasadamevcut borcu da bulunmamaktadır. Müvekkil kötü niyetli değildir. Davacı aralarındaki sözleşmenin ödemeler başlıklı maddesindeki ödeme yöntemini gereği gibi ifa etmemiş, Ağustos 2021 ve Eylül 2021 ödemelerini ise hiç yapmamıştır. Satıcının sorumluluğu ödemenin yapılması ile başlayacağından müvekkil şirkete isnat edilecek hiçbir kusur bulunmamaktadır.
DAVACININ DAVA DİLEKÇESİNDE DELİL OLARAK GÖSTERDİĞİ ÜRÜN SATIŞ SÖZLEŞMESİ VE MUAVİN DEFTER İHTİYATİ HACZİN GEREKLİLİĞİ HAKKINDA MAHKEMEDE KANAAT OLUŞTURABİLECEK MAHİYETTE DEĞİLDİR. KALDI Kİ; DAVACI DELİL OLARAK DAYANDIĞI EVRAKLARI MAHKEMEYE İBRAZ ETMİŞ DE DEĞİLDİR. Nitekim YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2017/1796 E. , 2021/607 K. SAYILI İLAMI İle direnme yolu ile önüne gelen uyuşmazlıkta bozma gerekçesini haklı bularak onamış ve ihtiyati haciz kararı veren yerel mahkemenin direnme kararını BOZMUŞTUR; ”İİK’nun 257 ve devamı maddelerindeki düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava 04.12.2015 tarihinde açılmış daha tensip aşamasında hiçbir delil toplanmamış iken ihtiyati tedbir (aslında ihtiyati haciz) kararı verilmiştir. Ortada yapılan bir yargılama, alınan bir bilirkişi raporu bulunmamaktadır. Bu itibarla dava konusu edilen alacakların varlığı ya da yokluğu veya miktarı belli değildir ve yargılamayı gerektirmektedir. Bu durumda ihtiyati haciz talep eden davacının, alacaklarını ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığını ihtiyati haciz kararı verilmesini gerektirir biçimde delillendirdiği söylenemez. Başka bir anlatımla davacı ihtiyati haciz için gerekli olan “yaklaşık ispat” yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Bu nedenle ihtiyati tedbire (hacze) itirazın kabulü ile verilen ihtiyati tedbirin (haczin) kaldırılması gerekirken itirazın reddi hatalı olmuştur.” gerekçeleriyle karar bozulmuştur.” Yukarıda ayrıntıları açıklanan ve Sayın Mahkemenizce resen dikkate alınacak nedenlerle; işbu uyuşmazlıkta ihtiyati haciz şartları sağlanmadığından yerel mahkemece verilen ihtiyati haczi red kararı yerindedir….” ifadelerini içeren gerekçelerle istinaf isteminin reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”;
258. maddesinde, “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
265. maddesinde ise; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri yer almaktadır.
Dava, itirazın iptali davası, istinaf konusu ihtiyati haciz isteminin mahkeme tarafından reddine ilişkin 06.01.2022 tarihli ara kararının istinafen incelenmesi talebidir.
Somut olayda davacı şirket vekili, müvekkili şirket ile dava dışı … … Şirketi ile otel yapımı ile ilgili 01.06.2021 tarihli ürün satış sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin ise yeterli miktarda ürün göndermediğini ve gönderilenlerin de ayıplı çıktığını, davalıya ihtar çekildiğini, Antalya 5. Noterliği’nin 22895 sayılı 09.09.2021 tarihli ihtarla sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, paranın geriye istendiğini, davalı hakkında icra takibine girişildiğini, davalının itiraz ettiğini belirtip itirazın iptali davası açar ve ihtiyati haciz isteminde bulunur. Mahkeme, dava konusu alacağın, yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle ihtiyati haciz istemini reddetmiştir. Karara karşı davacı vekili istinafa başvurmuştur.
Mahkemece verilen ihtiyati haciz isteminin reddi ara kararı doğrudur. Alacak yargılamayı gerektirir niteliktedir.Vadesi gelmiş bir alacak söz konusu değildir. Borçlunun mal kaçırma girişimini kanıtlayan bir olgu mevcut değildir.
İstinaf isteminin HMK 353/(1)-b-1 maddesi gereğince reddi gerektiği kanaatine dairemiz tarafından ulaşılmıştır.
Her ne kadar davacı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1002 Esas sayılı dosyasından verilen 06.01.2022 tarihli ara kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 133,00 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan toplam 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 52,30 TL harç bedelinin davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 2004 sayılı İİK’nın 258/(3) ve 6100 sayılı HMK’nın 362/(1)-f maddeleri uyarınca kesin olmak üzere 16.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.