Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/214 E. 2022/260 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/214
KARAR NO : 2022/260

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/1549
DAVATARİHİ : 03/12/2021
ARA KARAR TARİHİ : 30/12/2021
İSTEM : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 22.02.2022
KARARIN YAZ.TARİH : 28.02.2022

Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1549 Esas sayılı dosyasından verilen 30.12.2021 tarihli ara kararlarının istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacılar avukatı tarafından istenilmesi üzerine, Dairemize gönderilen dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacılar avukatı tarafından verilen 03.12.2021 tarihli ihtiyati tedbir istemli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri ile davalı arasında asansör işleri yapım bedeli olarak 150.000,00 TL’lik bir sözleşme imzalandığını, davalı yetkisi tarafından imzalanan sözleşme içeriğinde bir adet teminat senedi düzenlendiğini, senet üzerindeki eksik hususların davalı tarafından doldurularak icra takibine başlandığını, davalının noter ihtarnamesi ile sözleşmeden döndüklerini bildirdiklerini, dava konusu senedin iki asansör sözleşmesi karşılığı verildiğini, ancak davalı tarafından sözleşme feshedildiğinden davalı tarafa borçlarının olmadığını beyanla, uygun bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilerek Ortaca İcra Müdürlüğü’nün 2021/757 Esas sayılı takip dosyasının durdurulmasına, davalı tarafın kötüniyetli icra takibi nedeniyle % 20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı avukatı tarafından verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın ve ihtiyati tedbir kararının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 2021/1549 Esas sayılı dosyasından verilen 30.12.2021 tarihli ara kararlarında özetle; ”…Davacılar tarafından yaklaşık ispat sağlanamamış ve davacının dava konusu senetten dolayı borçlu olup olmadığı hususunun yargılamayı gerektirdiği anlaşılmış olup, uygulamada da kabul edildiği gibi (Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 01.06.2012 tarih, 2012/12474 E. -2012/14232 K. Sayılı ilamı) ve HMK’nun 391.maddesinde açıklandığı üzere “dava sonunda elde edilecek faydayı sağlayacak şekilde” başka bir deyişle “davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde” ihtiyati tedbir kararı verilmesi HMK’nın 394/5’ne de aykırı olduğundan, davacıların ihtiyati tedbir talebinin reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacılar avukatı tarafından verilen 13.01.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; Davada yaklaşık ispat yapıldığını, takibe konu senedin yan tarafında teminat olduğuna dair yazılı olan kısmı kesilerek işleme koyulduğunu, senedin sol tarafında 2 adet inşaattaki asansör işleri karşılığı senedin verildiği belirtildiğini, davalı taraf sözleşmeyi kendisi fesih ettiği için dava konusu senetin bedelsiz kaldığını, işleme koyulamayacağını, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı avukatı tarafından verilen istinafa yanıt dilekçesinde özetle; davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun ve itirazların tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389.maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkında iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
Davacı taraf icra takibinin dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması isteğinde bulunmuş ise de, İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden, davacı tarafın tedbiren icra takibinin durdurulması talebinin ilk derece mahkemesince reddine karar verilmiş olmasında, dairemizce yukarıda belirtilen usul ve yasa hükümlerine aykırı bir durum görülmediğinden, davacılar avukatının istinaf gerekçelerinde isabet görülmemiş, davacılar vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1549 Esas sayılı dosyasında verilen 30.12.2021 tarihli ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle alınması gereken 133,00 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 52,30 TL’nin davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacılar avukatı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f.maddeleri uyarınca kesin olmak üzere 22.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.