Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1928 E. 2023/16 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1928
KARAR NO : 2023/16

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/32
KARAR NO : 2022/603
DAVA TARİHİ : 18/05/2016
KARAR TARİHİ : 23/09/2022
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 12.01.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 13.01.2023

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2022 tarih ve 2021/32 Esas, 2022/603 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İDDİA VE İSTEK:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “taraflar arasındaki ‘serigrafi baskı makinesi satış ve kurulumu’ sözleşmesi gereğince; davalı yüklenicinin makineyi süresinde eksiksik ve hatasız olarak teslim etmediği, bu nedenle davacı iş sahibinin 7.332,86 Euro gecikme cezası alacağının bulunduğu, bu konuda yapılan icra takibine itiraz edildiği” iddiası ile, itirazın iptaline ve %20 icra inkâr tazminatına verilmesini istemiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili yanıt dilekçesinde özetle; “makinenin eksiksiz bir şekilde 11/07/2014 tarihinde teslim edilip 17/07/2014 tarihinde kurulumunun yapıldığı, eksik ayıp dumurumun bulunmadığı, kaldı ki, bu konuda süresinde ayıp ihbarı da yapılmadığı, makinede oluşan arızaların teslimden sonraki garanti kapsamanda başlanan kullanım kaynaklı arızalar olduğu, gecikme olmadığı, gecikme olduğu kabul edilse bile davacının iddia ettiği gibi 536 gün değil 49 gün olduğu, davacının tüm ödemelerini yaptığı” savunması ile, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 06.07.2018 tarih ve 2016/272 Esas 2018/336 Karar sayılı kararında özetle; “davaya konu olan makinenin ayıplı olduğu, ayıp bildiriminin yapıldığı, davalının da bu konuda itirazı olmadığı, makinenin teslim süresinin sözleşmeye göre 02/06/2014 olduğu, ifaya eklenen cezai şart mahiyetinde olup 632 gün gecikme nedeniyle istenilen cezai şart olduğu, davacının icra takibine koyduğu miktarın bu süre içinde talep edilebilecek miktar içinde kaldığı” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararı dairemizin 12/01/2021 tarih ve 2018/2288 E. 2021/54 K. Sayılı kararı ile; “icra takip miktarı üzerinden eksik peşin harcın tamamlatılması, kabule göre de makinenin fiili teslim tarihinin tam olarak belirlenip gecikme cezasının ona göre hesaplanması gerektiği” gerekçesi ile kaldırılmıştır.
Dairemizin kaldırma kararından sonra, İlk derece mahkemesinin 23/09/2022 tarih ve 2021/32 Esas, 2022/603 Karar sayılı kararında özetle; “sözleşme gereği teslim tarihi olan 23/05/2014 tarihine 10 gün eklenmek suretiyle gecikme cezasının başladığı tarihin 02/06/2014 olduğu, dosyadaki yazışmalardan fiili teslimin 21/08/2014 olarak anlaşıldığı, bu iki tarih arasındaki 81 gün için sözleşmenin gecikme cezası hükmüne göre yapılan hesaplama sonucunda davacının 924,21 Euro alacağının bulunduğu, bu alacak yargılamayı gerektirdiğinden likit olmadığı” gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, itirazın iptaline, icra inkâr tazminatı isteğinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “sözleşme gereğince makinenin teslim tarihi 23/05/2014 olup ilk teslim tarihi 21/08/2014 olsa da, ayıplı olarak yapılan teslimin usulünce bir teslim sayılmayacağını ve sözleşme gereği tâkip tarihine kadar gecikme cezası ödenmesi gerektiğini” ifade ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “makinenin 11/07/2014 tarihinde teslim edildiğini, 17/07/2014 tarihinde kurulumunun yapıldığını, iddia edildiği şekilde geç teslim olmadığını, geç teslim olduğu kabul edilse bile 59 günlük bir gecikme olduğunu” ifade ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
KANITLAR, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf “davalı ile aralarındaki Serigrafi Baskı Makinesi Satış ve Kurulumu sözleşmesi gereğince 23/05/2014 tarihinde teslim edilmesi gereken makineyi davalı yüklenicinin süresinde eksiksiz ve hatasız olarak teslim etmediğini, bu nedenle sözleşmedeki gecikme cezasına hak kazandığını” iddia etmektedir.
Davalı taraf ise “makinenin eksiksiz bir şekilde 11/07/2014 tarihinde teslim edildiğini, 17/07/2014 tarihinde kurulumunun yapıldığını, herhangi bir eksik ve ayıbın bulunmadığını, kaldı ki ayıp ihbarı yapılmadığını, geç teslimin söz konusu olmadığını, varsa da davacının iddia ettiği gibi 536 gün değil 59 günlük bir gecikme olup bunun da davacının bilgisi dahilinde olduğunu” savunmaktadır.
Taraflar arasında; Serigrafi Baskı Makinesi Satış ve Kurulumu ile ilgili bir eser sözleşmesi olduğu uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlık; “sözleşme konusu makinenin belirlenen süre içinde eksiksiz bir şekilde davacı iş sahibine usulünce teslim edilip edilmediği, bu anlamda davacının sözleşme gereği kararlaştırılan gecikme cezasına hak kazanıp kazanmadığı, varsa bu konudaki alacak miktarı” hakkındadır.
İlk derece mahkemesinin 06/07/2018 tarih ve 2016/272 Esas 2018/336 Karar sayılı “davanın kabulü” yönündeki kararı, dairemizin 12/01/2021 tarih ve 2018/2288 Esas 2021/54 Karar sayılı ilamı ile “icra takip miktarı üzerinden eksik peşin harcın tamamlatılması, kabule göre de makinenin fiili teslim tarihinin tam olarak belirlenip gecikme cezasının ona göre hesaplanması gerektiği” gerekçesi ile kaldırılmıştır. Kaldırma sonrası eksik harç tamamlatılmış ve bilirkişi raporları alındıktan sonra mahkemece 23/09/2022 tarih ve 2021/32 Esas 2022/603 Karar sayılı karar ile “sözleşme gereği teslim tarihi olan 23/05/2014 tarihine 10 gün eklenmek suretiyle gecikme cezasının başladığı tarihin 02/06/2014 olduğu, dosyadaki yazışmalardan fiili teslimin 21/08/2014 olarak anlaşıldığı, bu iki tarih arasındaki 81 gün için sözleşmenin gecikme cezası hükmüne göre yapılan hesaplama sonucunda davacının 924,21 Euro alacağının bulunduğu, bu alacak yargılamayı gerektirdiğinden likit olmadığı” gerekçesi ile davanın belirtilen miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar taraf vekillerince istinaf kanun yoluna taşınmıştır.
İş bu karar istinaf sebepleri ile dosyadaki bilgi ve belgeler çerçevesinde incelendiğinde: Her ne kadar yargılama sırasında yapılan bilirkişi incelemelerine göre, davacı tarafın iddia ettiği gibi “makinenin ayıplı olduğu, bu nedenle usulünce teslim edilmiş sayılmayacağı” belirlemesi ile sözleşme gereği teslim tarihi olarak kararlaştırılan 23/05/2014 tarihinden itibaren icra takip tarihine kadar gecikme cezası hesaplanmış ise de, davacının dava dilekçesindeki ve yargılama sırasında ileri sürdüğü tüm beyanlarındaki isteği “makinenin süresinde teslim edilmemesi nedeniyle gecikme cezası alacağının tahsili” hakkındadır. Davacının, makinenin ayıplı olduğu yönünde de iddiası varsa da, bu ayıp ile ilgili olarak herhangi bir indirim ya da TBK.’nın 475. Maddesindeki seçimlik haklarına dair bir istekte bulunmadığı görülmektedir. Anılan yasa hükmünde; eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hallerde iş sahibine 3 seçimlik hak verilmiştir. Bunlar; sözleşmeden dönme, eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme ve masrafları yükleniciye ait olmak üzere eserin ücretsiz onarılmasını isteme haklarıdır. İş sahibi, eser ayıplı olduğunda bu üç seçimlik hakkından birini isteyebilecektir.
Somut olayda ise; yukarıda açıklandığı üzere, davacı, bu seçimlik haklarından herhangi birisini istememiştir. Eserin ayıplı olduğu iddiası, usulünce teslim edilmemiş sayılması hususundadır. Bu durumda, “istekle bağlılık” kuralı gereğince, olayda makinenin sözleşme gereğince zamanında ve eksiksiz, ayıpsız bir şekilde teslim edilip edilmediği ve bu anlamda bir gecikme cezası alacağı bulunup bulunmadığı hususunun çözümlenmesi gerekmektedir. Diğer bir ifade ile; eldeki davada iddia olunan ayıp ile ilgili bedel belirlenmesi davanın konusu değildir.
Buna göre; makinenin teslimi ile ilgili olarak dosyadaki bilgi ve belgelere bakıldığında: Davalı tarafın savunduğu şekilde, önce 11/07/2014 tarihinde davacı iş yerine teslimat yapıldığı, 17/07/2014 tarihinde ise kurulum aşamasında birtakım sorunlar olduğu teslim formuna yazılmak suretiyle bu tarihte henüz kurulumun yapılamadığı, daha sonra ise dosyada tarihsiz olarak bulunan davacı şirket adına … adlı kişi tarafından “eksiksiz teslim alındı” ibaresi ile teslim formu düzenlendiği, davacı tarafın beyanları ve davalı ile yazışmaları çerçevesinde ise bu tarihsiz teslim formunun 21/08/2014 tarihinde olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihi ise 23/05/2014’tür. Buna göre mahkemenin fiili teslim tarihi tespiti ile 81 günlük gecikme ve sözleşmenin 5.3 maddesinde kararlaştırılan “10 iş gününden fazla gecikme halinde sözleşme bedelinin binde biri oranında gecikme cezası uygulanacağı” hükmüne ve 7.1 maddesindeki 11.410 Euro’luk sözleşme bedeline göre yapılan hesabın ve sonuç itibariyle bulunan 924,21 Euro alacağın doğru olduğu belirlenmiştir.
Davacının, sözleşme konusu makine ile ilgili ayıp iddialarına dair herhangi bir isteğinin olması halinde ise; ayıbın gizli ya da açık olması durumlarına göre makul sürede ihbar hususu da dikkate alınarak bir bedel belirlenmesi, yukarıda açıklandığı şekilde bu davanın konusu olmayıp başka bir davada ileri sürülmesi halinde değerlendirilebilecek bir konudur. Bu anlamda, her ne kadar eser ayıplı olduğu için icra takip tarihine kadar teslim edilmiş sayılmadığı yönünde tespit ve belirlemeler mevcut ise de, yukarıda belirtildiği üzere, davacının eseri eksiksiz teslim alıp kabul ettiği yönünde teslim formu ve kendi yazışma ve beyanları olmakla, bu yöndeki belirlemelere itibar edilmemiştir.
Bu doğrultuda; mahkemenin 924,21 Euro’luk alacak tespiti ile takip tarihinden önce herhangi bir temerrüt durumu bulunmadığından takip öncesi işlemiş faiz olmayacağı ve alacağın likit olmayıp inkâr tazminatını da gerektirmediği yönündeki belirlemeleri usul ve yasaya uygun olup, taraf vekillerinin istinaf sebepleri yerinde değildir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle; usul ve yasaya uygun bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurularının, HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2022 tarih ve 2021/32 Esas, 2022/603 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, taraf vekillerinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 55,00 TL+27,50 TL olmak üzere toplam 82,50 nispi harcın mahsubu ile kalan 97,40 TL harç bedelinin davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı vekili tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle alınması gereken 1.143,40 TL istinaf nispi karar harcından peşin alınan toplam 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 1.062,70 TL harç bedelinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davalı vekili yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2/2. maddesi gereğince, dairemizce dosya hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilmesi nedeniyle herhangi bir vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-HMK’nın 333/(1). maddesi gereğince artan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde ilgililerine iadesine,
8-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca dava değeri itibarıyla kesin olmak üzere 12.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.