Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1889 E. 2022/1839 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1889
KARAR NO : 2022/1839

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/812
DAVA TARİHİ : 05.10.2022
TALEP TARİHİ : 31.10.2022
ARA KARAR TARİHİ 01.11.2022

TALEP : İhtiyati Tedbir

KARAR TARİHİ : 29.12.2022
KARARIN YAZ. TARİH: 30.12.2022

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/812 Esas sayılı dosyasından verilen 31.10.2022 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 31.10.2022 tarihli talep dilekçesinde özetle; mahkemenin 07.10.2022 tarihli kararı uyarınca dava konusu edilen … Şubesi 31.09.2022 tarihli, E1-6454597 seri nolu, 130.000-TL bedelli çek, 31.10.2022 tarihli, E1-6454598 seri nolu, 100.000-TL bedelli çek ile 31.11.2022 tarihli, E1-6454599 seri nolu, 90.000-TL bedelli toplam 320.000,00-TL bedelli 3 adet çekin davalı tarafça bankaya ibrazı halinde ödemelerinin durdurulmasına ve söz konusu çeklerle ilgili davalı tarafça icra takibi yapılmamasına karar verildiğini ve bu hususun ilgili bankaya bildirildiğini, davalı yanın bu karar sonrası çeki 3. bir kişiye ciro ederek, bugün itibariyle (31.10.2022 tarihinde) bankadan işlem yaptırmaya çalıştığını, davalı yanın mahkemece verilen tedbir kararının arkasından dolanarak işlem yaptığını, bu nedenle ilgili bankaya yeniden müzekkere yazılarak, dava konusu edilen çeklerin 3. Kişiler tarafından da ibrazı halinde ödeme yapılmaması hususunda müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 2022/812 Esas sayılı dosyasından verilen 01.11.2022 tarihli ara kararında özetle; “…Dosyamız davalısı … Şirketi olup, sadece davalı yönünden tedbir kararı verilebileceğinden 3. kişilerin davalı konumunda olmadıkları, 3. kişiler aleyhine tedbir kararı verilemeyeceğinden talebin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 15.11.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…İzmir Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı ile müvekkil arasında İzmir 5. Noterliğinin 13.05.2022 tarih ve 7218 yevmiyo nolu kira sözleşmesi uyarınca müvekkil şirket ‘… Mah. … Sok. No:… … /İZMİR’ adresinde kain ‘… ‘ isimli tesisin işletmecisi konumundadır. Müvekkil ile davalı arasında akdedilen 22.04.2022 tarihli Taşeron Sözleşmesi (su deposu imalatı sözleşmesi) uyarınca davalı şirket müvekkilin işlettiği tesisin su ihtiyacının karşılanmasını teminen “su deposu ve bağlı işlerin imalatı” işini üstlenmiştir. İşbu sözleşme ile aynı tarihte ve Taşeron Sözleşmesi (su deposu yeri hafriyatı sözleşmesi) başlığıyla başka bir sözleşme daha akdedilmiş olup bu sözleşme ile de “su deposu yeri hafriyat işleri ve depo teknik bölümü imalatı” işi üstlenilmiştir. Her iki sözleşmenin ekinde davalı tarafından üstlenilen iş kalemleri ayrıntılı şekilde belirtilmiştir. Anılan bu taşeron sözleşmeleri (su deposu imalatı ve su deposu yeri hafriyatı sözleşmeleri) dışında taraflar arasında aynı alandaki sondaj işinin tamamlanmasına yönelik şifahi bir anlaşma daha yapılmış ve davalı taraf sondaj vurulması, kuyu borulama, pompa alımı/montajı, enerji beslemesi çekimi bağlantısı işlerini üstlenmiştir. Akdedilen tüm sözleşmeler aynı tarihli olup esasen müvekkilce işletilen tesisin su ihtiyacının karşılanmasına hizmet eden ve aynı şantiye alanındaki iş kalemlerine ilişkindir ve birbiriyle ayrılmaz şekilde bağlantılıdır. Örneğin şantiye alanında kazı yapılıp harfiyat atılmadan su deposu imalatına başlanılması mümkün değildir. Hal böyle olmakla birlikte sözleşmelerin bedeli, ödeme şekli ve vadesi birbirinden farklı olduğundan şeklen ayrı sözleşmelere bağlanılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmeler uyarınca müvekkil şirket, edim yükümlülüğünü yerine getirmiş olmasına karşın davalı taraf üstlendiği işlerin bir kısmını hiç yerine getirmemiş bir kısmını ise fen, sanat kurallarına aykırı biçimde ayıplı ifa etmiştir. 22.04.2022 tarihli Taşeron Sözleşmesi (su deposu imalatı sözleşmesi) ile üstlenilen edimlerin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle eldeki davaya esas olmak üzere Çeşme Sulh Mahkemesinin 2022/57 D.İş dosyasıyla yapılan tespitte su deposu için yapılan işlerin sözleşmede kararlaştırılan detay ve ölçülere uymadığı, sözleşmeye uygun hale getirilmesi için de imalatın kaldırılarak yeniden yapılması gerektiği ve eski hale getirmek için mevcut imalatın sökülüp kazı alanının yeniden doldurulması gerektiği belirtilmiştir. Dosyaya sunulan raporda davalı tarafından yapılan eksik/ayıplı imalat bedeli 115.000-TL+KDV, eski hale getirme bedeli de 60.000TL+KDV olarak tespit edilmiştir. Delil tespit dosyası ile davalı şirketin zemine, fen/sanat kurallarına ve sözleşmeye aykırı biçimde ayıplı/eksik ifada bulunduğu sabittir. Her ne kadar delil tespit dosyasında su deposu imalatına ilişkin Taşeron Sözleşmesi hakkında tespitte bulunulmuş ise yukarıda açıklandığı üzere tüm sözleşmeler ile üstlenilen edimler bağlantılı olduğundan su deposu imalat işinin yerine getirilmemesi su deposu yeri hafriyatı sözleşmesi ve sondaj işi sözleşmesinin de tamamlanmamasını beraberinde getirmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmeler uyarınca sözleşme bedeli ve ödeme bilgileri şöyledir:
22.04.2022 tarihli Taşeron Sözleşmesi bedeli 436.000,00-TL’dir. (su deposu imalatı sözleşmesi)
22.04.2022 tarihli Taşeron Sözleşmesi bedeli 93.000,00-TL’dir. (su deposu yeri hafriyatı sözleşmesi)
22.04.2022 tarihli Sondaj işi Sözleşmesi bedeli 41.000,00-TL’dir.
Kararlaştırılan toplam sözleşme bedeli 570.000,0TL olup 22.04.2022 tarihinde müvekkil tarafından toplam 120.000,00 TL nakit ödeme yapılmıştır. Bakiye 450.000,00-TL için ise keşidecisi müvekkil ve lehtarı davalı taraf olan:
… Şubesi, 31.08.2022 tarihli, E1-6454596 seri nolu, 130.000-TL bedelli;
… Şubesi (30)31.09.2022 tarihli, E1-6454597 seri nolu, 130.000-TL bedelli;
… Şubesi 31.10.2022 tarihli, E1-6454598 seri nolu, 100.000-TL bedelli;
… Şubesi (30)31.11.2022 tarihli, E1-6454599 seri nolu, 90.000-TL bedelli dört adet çek teslim edilmiştir.
Müvekkil tarafından keşide edilen çekler davalının temel ilişkideki edimini yerine getirmediğinden bedelsiz kalmış haldedir. Delil tespit dosyasına sunulan raporda davalının sözleşmede kararlaştırılan şartlara aykırı olarak ayıplı/eksik ifada bulunduğu sabit olduğundan müvekkilin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi işbu davaya konu edilmiştir. Bununla birlikte davalıya sözleşme bedeli olarak teslim edilen Eylül, Ekim ve Kasım ayı çeklerinin üzerinde yazılı ödeme tarihleri oldukça yakın olduğundan davalının şeklen geçerli olan çek bedellerini tahsil ve/veya icra takibine konu etme tehlikesi söz konusu olduğundan Eylül, Ekim ve Kasım aylarına ait çek bedellerinin ödenmemesi yönünde talepte bulunulmuştur. İlk derece mahkemesinin 07.10.2022 tarihli kararı uyarınca dava konusu edilen … Şubesi 31.09.2022 tarihli, E1-6454597 seri nolu, 130.000-TL bedelli çek, 31.10.2022 tarihli, E1-6454598 seri nolu, 100.000-TL bedelli çek ile 31.11.2022 tarihli, E1-6454599 seri nolu, 90.000-TL bedelli toplam 320.000,00-TL bedelli 3 adet çekin davalı tarafça bankaya ibrazı halinde ödemelerinin durdurulmasına ve söz konusu çeklerle ilgili davalı tarafça icra takibi yapılmamasına, karar verilmiş ve bu husus ilgili bankaya bildirilmiştir. Davalı yan bu tedbir kararı sonrası çekleri 3. kişiye ciro ederek bankadan işlem yaptırmaya çalışmaktadır. Davalı yan Mahkemece verilen tedbir kararının arkasından dolanarak işlem yapmakta olduğundan ilgili bankaya yeniden müzekkere yazılarak, dava konusu edilen çeklerin 3. kişiler tarafından da ibrazı halinde ödeme yapılmaması hususunda müzekkere yazılmasına karar verilmesi tarafımızca talep edilmiş olup işbu talebimiz ilk derece mahkemesince 3. kişilerin davalı konumunda olmadıklarından bahisle reddedilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan değerlendirme neticesince ihtiyati tedbir kararından beklenen fayda ve tebdirin uygulanabilirliği ortadan kalkmıştır. Tesis edilen ara karar sonucu davalının kötüniyetli biçimde ihtiyati tedbir kararını etkisiz hale getirme çabası korunmuştur. Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını ifa ederken dürüstlük kuralına uymak zorunda olup davalının sözleşmeye aykırı davrandığı ve müvekkilin zarara uğratıldığı delil tespiti dosyası ile de sabit olup müvekkilin borçlu olmadığının tespitinin sonucu olarak dava konusu çek bedellerinin ödenmemesi gerekmektedir. İhtiyati tedbir kurumunun ihdas amacı nazara alınarak hakkın elde edilmesinin imkansız hale gelmesinin engellenmesi gerekmekle aksi yöndeki ara karar ile bu kural yok sayılmıştır. Davalının kötüniyetli biçimde davayı konusuz bırakma girişiminin önüne geçilmesi zaruridir.
NETİCE VE TALEP : Yukarıda açıklanan ve re’sen gözetilecek nedenlerle;
-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.11.2022 tarihli ara kararının istinafen kaldırılmasına;
– Dava konusu edilen … Şubesi 31.09.2022 tarihli, E1-6454597 seri nolu, 130.000-TL bedelli çek, 31.10.2022 tarihli, E1-6454598 seri nolu, 100.000-TL bedelli çek ile 31.11.2022 tarihli, E1-6454599 seri nolu, 90.000-TL bedelli toplam 320.000,00-TL bedelli 3 adet çekin 3. kişiler tarafından bankaya ibrazı halinde ödemelerinin durdurulmasına ve söz konusu çeklerle ilgili 3. kişiler tarafından icra takibi yapılmamasına…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkında iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit verilen çeklerin yönünden tedbir istemine ilişkin olup, davacı vekili, çekler yönünden tedbir talep etmiş, mahkeme 07.10.2022 tarihli ara kararı ile, anılan çeklerin davalı tarafça bankaya ibrazı halinde ödemelerin durdurulmasına ve söz konusu çeklerle ilgili davacı tarafça icra takibi yapılmamasına şeklinde tedbir kararı vermiş olup, davacının üçüncü kişiler yönünden de tedbir kararı talep etmesi üzerine ilk derece mahkemesi tarafından davacı vekilinin üçüncü kişiler yönünden tedbir talebinin reddine dair 01.11.2022 tarihli ara kararı kurulduğu ve davacı tarafından bu kararın istinaf edildiği görülmüş olmakla, çek bir ödeme aracı olup, para hükmünde olduğundan, ve üçüncü kişiler olduğundan ve üçüncü kişiler de dosyada taraf bulunmadığından, ilk derece mahkemesi kararının üçüncü kişiler yönünden tedbir talebinin reddine karar vermiş olması usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı avukatının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/812 Esas sayılı dosyasından verilen 01.11.2022 tarihli ara kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 133,00 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 52,30 TL harç bedelinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca kesin olmak üzere, 29.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.