Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1831 E. 2022/1760 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1831
KARAR NO : 2022/1760

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/534
DAVA TARİHİ : 09.03.2022
İSTEM TARİHİ : 18.10.2022
KARAR TARİHİ : 20.10.2022

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

BİRLEŞEN DOSYA : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2022/210 ESAS SAYILI DOSYASI

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

BİRLEŞEN DOSYA : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2022/218 ESAS SAYILI DOSYASI

DAVA : Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
İSTEM : İhtiyati Tedbir

KARAR TARİHİ : 22.12.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 23.12.2022

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/534 Esas sayılı dosyasından verilen 20.10.2022 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin asıl dosyada davalı-birleşen dosyalarda davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 28.11.2022 tarih ve 2022/2625 Esas, 2022/2020 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Asıl dosyada davalı-birleşen dosyalarda davacı avukatı tarafından verilen 18.10.2022 tarihli ihtiyati tedbir istemli dilekçesinde özetle; taraflar arasında 19/12/2018 tarihli istisna akdi düzenlendiğini, sözleşme ile müvekkili tarafından, davalının Trakya şubesi çimento fabrikasında mühendisliği, imalatı, nakliyesi, kurulumu ve sonrasında performans testlerinin yapılması dahil “Bütün Lastik Parçalama Sistemi”nin anahtar teslimi yapılmasının kararlaştırıldığını, bu süreç içerisinde makinelerin imalatı ve kurulumunun müvekkili tarafından sözleşmede belirtilen şartlarda ve sürelerde yapılıp tamamlandığını, müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, sonrasında karşı yanın sisteme ek olarak ikinci bir sistem talebinde bulunduğunu ve müvekkili tarafından bu sistemin 17/07/2020 tarihinde gerçekleştirdiğini, müvekkili tarafından deneme amaçlı olarak gönderilmiş olan 1 bir adet HSC 1800 Granulator ile yine deneme amaçlı gönderilmiş olan 1 adet HBK 600*4000 Bantlı Konveyorün 18/03/2020 tarihli sevk irsaliyesi ile çalışan … isimli kişiye teslim edilmesine rağmen makinelerin iade edilmediğini, karşı yanın sistemin iyileştirilmesi için talep edilen ve test olarak gönderilen makinenin ayıplarını gidermek için kurulduğu iddiasının haksız olduğunu, bu makinelerin hukuka aykırı olarak müvekkiline iade edilmemiş olup haksız olarak karşı taraf mevcudunda bulunduğunu, yargılama aşamasında karşı tarafça makineler üzerinde değişiklik yapılma ihtimalinin yüksek olup, bu durumun müvekkilinin zararının, telafisinin zorlaşacağı veya imkansız hale geleceğinin aşikar olduğunu, kanunda aranan ihtiyati tedbir koşulları ile yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağına ilişkin delillerin mevcut bulunduğunu bildirmiş, talebe konu makinelerin, müvekkiline teslim edilmesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 2021/534 Esas sayılı dosyasından verilen 20.10.2022 tarihli ara kararında özetle; “…Somut olayda; İhtiyati tedbir talep edildiği birleşen dava dosyası yönünden asıl dava dosyası ve diğer birleşen dava dosyasındaki toplanan tüm delil ve belge örnekleri, dava dilekçelerinden dile getirilen iddialar, cevap dilekçelerinde yapılan savunmalar, taraflar arasındaki sözleşmenin 19/12/2018 tarihli olup, talebe konu makinelerin 18/03/2020 tarihinde davalı … Şirketine gönderilerek teslim edildiğinin bildirilmesine karşın asıl davanın 07/09/2021 tarihinde açılmasından sonra birleşen davanın 09/03/2022 tarihinde açıldığı, henüz davaya konu makine üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak raporun alınmadığı, talebe konu makinelerin sistemin çalıştırılması amacıyla talep eden tarafça asıl dosya davacısına ücret karşılığı veya ücretsiz sürekli olarak mı gönderildiğinin ya da deneme amaçlı geçici süre ile iade edilmek üzere mi gönderildiğinin, dosyada toplanan tüm delillerin yanında özellikle alınacak bilirkişi raporu ile belirlenmesinin mümkün bulunduğu, buna göre ihtiyati tedbir kararı verilmesi konusunda yeterli kanaat oluşturacak bu aşamada delil ve belgenin toplanmadığı, istemin ve iddianın yargılamayı gerektirdiği gibi talep eden tarafın yargılama sürecinde asıl dosya davacısı tarafça talebe konu makineler üzerinde değişiklik yapma ihtimalinin yüksek olduğuna ilişkin iddiasının teslim tarihi ve dava tarihleri ile talebe konu makinelerin asıl sistemin küçük birer parçasını oluşturması nedeni ile ve bu şüphe konusunda hiçbir somut bildirimin dosyaya sunulmaması karşısında haklı ve somut olaya uygun bulunmadığı dikkate alınarak HMK’nun 389. maddesinde belirtilen, yasal koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir isteminin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Asıl dosyada davalı-birleşen dosyalarda davacı avukatı tarafından verilen 10.11.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Yerel Mahkeme ihtiyati tedbir talebi red kararının istinafen incelenerek kaldırılması ile müvekkil ile karşı taraf arasında imzalanan 19/12/2018 tarihli “istisna akdi”ne dayalı yapılan makinelere ek olarak deneme amaçlı 18/03/2020 tarihinde gönderilen 1 adet hsc 1800 granulator (kod:120 000001) ve 1 adet hbk 600*4000 bantlı konveyor (kod: 120 000001) müvekkile ait olup, karşı taraf elinde haksız olarak yer aldığından ve makineler üzerinde karşı tarafça değişiklik yapılma ihtimalinin yüksek olduğu, bu durumda müvekkil zararının telafisinin zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği aşikar olduğundan bahse konu makineler üzerine ihtiyati tedbir konulmasına dair karar verilmesi gerekmektedir. Şöyle ki;
A- Her ne kadar yerel mahkeme kararında ” ihtiyati tedbir karan verilmesi konusunda yeterli kanaat oluşturacak bu aşamada delil ve belgenin toplanmadığı,” dile getirilmişse de somut olayda dava dosyasında makinelerle ilgili tüm bilgi ve belgeler tarafımızca daha önceden sunulmuş olup, bu doğrultuda mahkemenin uygun gördüğü bilirkişi incelemesinin henüz yapılamaması da tarafımızdan kaynaklanmadığından ve ihtiyati tedbirin kabulü için yaklaşık ispatın yeterli olduğu dikkate alınarak talebimizin kabulüne dair karar verilmesi gerekmektedir. zira;
Bilindiği üzere İhtiyati tedbir, bir tür hukuki korumadır. Uyuşmazlık öncesinde veya uyuşmazlık süresince talep sahibinin talep ettiği hakkını ileride açacağı veya devam eden bir davanın sonunda elde etmesinin sağlanması amacıyla getirilmiş olan bir tür hukuki güvence sistemidir.
HMK 389/1 “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”
Buna göre, ilk olarak Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması veya tamamen imkansız hale gelmesi ihtimalinin varlığı gerekmektedir.
Somut olayda Müvekkil ile karşı yan arasında 19/12/2018 tarihli “istisna akdi” düzenlenmiştir. İşbu sözleşmeye göre müvekkil tarafından davalının Trakya şubesi çimento fabrikasında mühendisliği, imalatı, nakliyesi, kurulumu ve sonrasında performans testlerinin yapılması dahil “Bütün Lastik Parçalama Sistemi”nin anahtar teslim yapılması kararlaştırılmıştır.
Karşı tarafın da belirttiği üzere taraflar arasındaki sözleşme 19/12/2018 tarihinde yaklaşık 3 yıl önce yapılmıştır. Bu süreç içerisinde makinelerin imalatı, kurulumu müvekkil tarafından sözleşmede belirtilen şartlarda ve sürelerde yapılmış ve tamamlanmıştır.
Müvekkil ile karşı yan arasında yapılan sözleşme uyarınca müvekkil üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmiş, sözleşmeye konu sistemi sözleşmeye ve gereklerine uygun şekilde kurmuş ve teslim etmiştir.
Sonrasında karşı yan sisteme ek olarak ikinci bir sistem talebinde bulunmuş ve müvekkil tarafından işbu sistem 17/07/2020 tarihinde gerçekleştirmiş ve Müvekkil şirket tarafından deneme amaçlı olarak gönderilmiş olan 1 bir adet HSC 1800 Granulator (kod:120 000001) olan ve yine deneme amaçlı karşı tarafın Trakya Şubesi … Mevkii … … /Edirne adresine gönderilmiş olan 1 adet HBK 600*4000 Bantlı Konveyor(kod:120 000001) 18/03/2020 tarihli 613027 seri nolu sevk irsaliyesi ile çalışan … isimli kişiye teslim edilmiştir. Ancak karşı yan tarafından bugüne kadar herhangi bir iade olmamıştır. Dolayısıyla karşı yanın sistemin iyileştirilmesi için talep edilen ve test olarak gönderilen makinenin ayıpları gidermek için kurulduğu iddiası haksızdır ve tarafımızdan kabulü mümkün değildir. Kaldı ki bu makineler hukuka aykırı olarak müvekkile iade edilmemiş olup haksız olarak karşı taraf mevcudunda bulunmaktadır. Bu nedenle müvekkil ile davalı arasında imzalanan 19/12/2018 tarihli “istisna akdi”ne dayalı yapılan makinelere ek olarak ve deneme amaçlı gönderilen malların müvekkile iadesi gerektiğinden mallar üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekmektedir.
İkinci olarak Gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hali söz konusu olmalıdır. Buradaki gecikmeden kasıt uyuşmazlığın çözümünün gecikmesi olabilir. Yargılamanın doğası gereği uyuşmazlığın çözümü belirli bir zamanı gerektirdiğinden talep sahibinin hakkını elde edebilmesinin hukuken de mümkün kılınması gerekebilecektir.
Madde gerekçesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan hâller, genel bir ihtiyatî tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyatî tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır.” açıklaması yer almaktadır.
B- Her ne kadar yerel mahkeme kararında “istemin ve iddianın yargılamayı gerektirdiği gibi talep eden tarafın yargılama sürecinde asıl dosya davacısı tarafça talebe konu makineler üzerinde değişiklik yapma ihtimalinin yüksek olduğuna ilişkin iddiasının teslim tarihi ve dava tarihleri ile talebe konu makinelerin asıl sistemin küçük birer parçasını oluşturması nedeni ile ve bu şüphe konusunda hiçbir somut bildirimin dosyaya sunulmaması” dile getirilmişse de yerel mahkemenin yukarıdaki gerekçesinde henüz uygun görülen bilirkişi incelemesi yapılmadığı dile getirilmesine rağmen işbu gerekçede talebe konu makinelerin asıl sistemin küçük birer parçasını oluşturması gibi hatalı bir teknik bilgiye ne şekilde ulaşıldığı açıklanmadığı gibi müvekkile ait makineler hakkında sunulan faturalar vb. gibi belgelerden anlaşılacağı üzere mülkiyet hakkı sabitken şüphe konusunda somut bildirimin sunulmadığı gerekçesi de hatalıdır. zira;
Somut olayda bahse konu makinelerin müvekkile ait olduğu sunulan belgelerden sabittir. Yerel Mahkemece karşı taraftan makineleri ne hakla ellerinde bulundurduğu sorulması gerekmesine rağmen mülkiyet hakkı sabit bulunan müvekkile bunun yöneltilmesi hukuka aykırıdır. Kaldı ki ihtiyati tedbir talebinde yeterli somut belge yerine kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı tek başına kabul edilmesine rağmen Yerel Mahkeme tarafından bu şekilde hatalı değerlendirme yapılması hukuka açık aykırılık teşkil etmektedir.
Zira somut olayda 18/03/2020 tarihli 613027 seri nolu sevk irsaliyesinin olduğu ve buna göre talebe konu makinelerin karşı tarafa deneme amaçlı olarak verildiği sabittir. Müvekkile ait makineleri elinde bulunduran davalı tarafta talebe konu makinelerin faturaların olup olmadığının Yerel Mahkemece incelenmesi gerekmesine rağmen sunduğumuz somut sevk irsaliyesi karşısında dile getirilen gerekçe ve verilen karar açıkça hukuka aykıdır.
Müvekkile ait olduğu sabit olan makinelerin karşı taraf elinde haksız olarak bulunduğu, yargılama aşamasında makinelerin mevcut durumunda karşı tarafça değişiklik yapılma ihtimalinin yüksek olduğu, bu durumda müvekkil zararının telafisinin zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği aşikar olduğundan ihtiyati tedbir talebimizin kabulüne dair karar verilmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla müvekkilin zararı sabit olmakla hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi de ortadadır.
Tüm bunların yanında emsal Yargıtay kararlarında İhtiyati tedbir kararının kabul edilebilmesi bakımından tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüştür ki somut olayda anlatıldığı üzere fazlası vardır…
…Tüm bu nedenlerle somut olayda ihtiyati tedbir kararının verebilmesi için gerekli tüm şartlar gerçekleştiğinden ihtiyati tedbir talebimizin kabulü gerekmektedir.
Sonuç Ve İstem : Yukarıda izah edilen ve re’sen dikkate alınabilecek nedenlerle;
İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/534 Esas sayılı dosyasında vermiş olduğu 20/10/2022 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı usul ve yasalara aykırı olduğundan istinafen incelenerek kaldırılması ile
İhtiyati tedbir talebimizin kabulüne,
Müvekkil ile karşı taraf arasında imzalanan 19/12/2018 tarihli “istisna akdi”ne dayalı yapılan makinelere ek olarak deneme amaçlı 18/03/2020 tarihinde gönderilen 1 adet HSC 1800 Granulator (kod:120 000001) ve 1 adet HBK 600*4000 Bantlı Konveyor (Kod: 120 000001) müvekkile ait olup, karşı taraf elinde haksız olarak yer aldığından ve makineler üzerinde karşı tarafça değişiklik yapılma ihtimalinin yüksek olduğu, bu durumda müvekkil zararının telafisinin zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği aşikar olduğundan bahse konu makineler üzerine ihtiyati tedbir konulmasına,
Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
YANIT:
Asıl dosyada davacı-birleşen dosyalarda davalı avukatı tarafından verilen 28.11.2022 tarihli istinaf yanıt dilekçesinde özetle; “…1- Karşı yanın talepleri esasen hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olup kabul edilmesi mümkün değildir. Esasen karşı yan, 19.12.2018 tarihli sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine getirememiş; sözleşmenin ayrılmaz parçası ‘Mekanik İşler Teknik Şartnamesinin’ 2. Maddesinde karşı karşı yanın edimleri eksiksiz belirlenmiş iken karşı yan tarafından ilgili edimler süresinde ve şartnamede belirlenen şekli ile yerine getirilememiş, bunun üzerinde taraflarca 24.09.2019 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda, sistemde mevcut sözleşme hükümlerine aykırı hususlar tespit edilerek taraflarca imza altına alınmıştır. Karşı yanın, montajını yaptığı sistemin eksik ve ayıplı olduğunu açık şekilde altına imza atarak kabul ettiği toplantı tutanağı yerel mahkeme dosyasın sunulmuştur. Karşı yan toplantıda tespit ve imza altına alınan eksiklikleri ve hataları gidereceği taahhüdüyle fabrikadan ayrılmıştır. Böylece, esasen karşı tarafça da, sözleşmeye uygun olarak işin teslim edilmediği, ayıplı olduğu, eserin beklenen performans garanti koşullarını sağlamadığı kabul ve ikrar edilmiştir. Karşı yanca, bu tespitlerden sonra, performans garanti koşullarının sağlanacağından bahisle, çeşitli müdahaleler yapılmış ise de; bu mümkün olmamıştır. Nihayetinde, 2019 yılı Ekim ayı içerisinde karşı yan tarafından yapılan müdahalelerin yetersiz kalması ve sistemin o haliyle istenilen performansta çalışamayacağının karşı tarafça da tespit edilmiş olması üzerine bu kez karşı yan tarafından müvekkil şirkete montajını yapmış olduğu lastik parçalama(granül) sistemine ikinci bir lastik parçalama makinesi ilave ve entegre edilmek suretiyle performans değerlerine ulaşılabileceği taahhüdüyle, ikinci ve daha küçük bir lastik parçalama makinesini imal ve ilk sisteme entegre ederek tek sistem olarak çalıştırma teklifi yapılmıştır. Karşı tarafın “deneme” iddiasında bulunduğu makineler esasen, taraflarca imzalı tutanaklar ile yerine getirilemediği ikrar olunmuş performans garantisi gibi yükümlülüklerin ifa edebilmek maksadı ile karşı yan tarafından müvekkil şirkete teslim edilmiştir. Yani karşı yanın deneme iddiası ve bu kapsamında ihtiyati tedbir talebine konu edilen makineler, sözleşme kapsamında müvekkilin ödeme yükümlülüğünü yerine getirerek teslim aldığı sistemin parçası olan ve karşı yanın performas garantisini yerine getirmek amacı ile teslim ettiği makinelerdir. Bu noktada, karşı yanın müvekkil şirkete hitaben, montajını yapmış olduğu lastik parçalama (granül) sistemine ikinci bir lastik parçalama makinesi ilave ve entegre edilmek suretiyle taahhüt edilen performans değerlerine ulaşılabileceği ve bu nedenle ikinci ve daha küçük bir lastik parçalama makinesini mevcut sisteme entegre ederek tek sistem olarak çalıştırma teklifi ve buna dair yazışmalar, belgeler varken deneme iddiasının dikkate alınmaması gerektiği açıktır.
2- Karşı yan, HMK’nun 389’uncu maddesine işaret ederek ret kararının kaldırılmasını talep etmişse de kanun hükmü aynen “hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden” bahisle ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinden söz etmiştir. Bu halde, karşı yanın talep sonucunun incelenmek sureti ile mevcut durum da dikkate alınarak talep sonucunun elde edilmesinin zorlaşıp zorlaşmayacağı veya imkansız hale gelip gelmeyeceği dikkate alınmalıdır. 07.03.2022 tarihli dava dilekçesi ile karşı yan talep sonucunda terditli olarak dava konsu makinelerin iadesini ancak iadenin mümkün olmaması halinde makinelerin rayiç bedellerinin tahsilini talep etmiş olup, bu halde karşı yanın talep etmiş olduğu hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağını söylemek mümkün değildir. Müvekkil şirket hali hazırda ticari faaliyetlerine devam etmekte olup, aynı zamanda karşı yanın teslim etmiş olduğu ve teslim ettiği sisteme entegre edilen makinelere yönelik ödemelerini gerçekleştirmiştir. Bu noktada karşı yan, talep etmiş olduğu hakkın elde edilmesini önemli ölçüde zorlaşacağını ispatlayamamış olduğu gibi hakkın varlığını dahi ispat edebilmiş değildir. Bu noktada hakkın varlığını dahi ispat edemeyen karşı yan yönünden ihtiyati tedbir talebinin kabul edilemeyecğei açıktır.
3- Karşı yanın talep sonucu, makinelerin iadesi yönünde olup ihtiyati tedbir talebi ile de talep sonucunu öne almayı amaçlamaktadır. Bu noktada talep edilen ihtiyati tedbir esasen, davanın esasına yönelik karar hükmünde olup talebin kabul edilmesi mümkün değildir. İçtihat ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, tarafların hukuki durumda meydana gelebilecek zararlara karşı geçici nitelikte hukuki korumadır şeklinde tanımlanmaktadır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerine yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. Bu noktada karşı yanın talebi esasen, geçici bir korumadan öte dava konusu makinenin iadesi olup, talep gibi verilecek bir karar halinde, davanın reddi sonucunda müvekkilin hakkına kavuşması imkansız olacak uygulanan tedbir nedeni ile yeni ithilaflar ortaya çıkacaktır. Nitekim, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 21.3.2012 tarihli 2012/2615 Esas ve 2012/7420 karar sayılı kararı “Nitekim 6100 sayılı HMK’nın onuncu kısmının birinci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi 389.madde başlığında “ geçici hukuki korumalar “ olarak vasıflandırılış ve aynı maddenin birinci fıkrasında … mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar da duraksamaya yer bırakamayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür vazedilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece, davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesi HMK’nu 394/5’ne aykırı olup bozmayı gerektirir.” şeklindedir. Görüldüğü gibi Yargıtay kararı uyarınca, ihtiyati tedbire hükmedilmesi için gerekli şartlardan hiçbiri olayda mevcut olmamakla, karşı yanın esas saiki, haksız taleplerinin mahkemeler aracılığı ile eda etmek sureti ile müvekkil şirketi zor duruma sokarak bu suretle kazanç sağlamaya çalışmaktır. Mevcut durumda karşı yanın HMK 389 ve 390’ıncı maddelerinde mevcut şartları taşımamakta olup bu suretle istinaf taleplerinin reddi gerekir.
Sonuç Ve Talep : Yukarıda açıklanan ve Sayın Başkanlığınızca re’sen tespit edilecek sair nedenler ile karşı yanın ihtiyati tedbir taleplerinin reddine yönelik olarak Yerel Mahkeme tarafından verilen kararın kaldırılmasına yönelik istinaf talebinin esastan reddine…” karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkında iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
Asıl dosyada davalı-birleşen dosyalarda davacı avukatı istisna sözleşmesi ile … ‘nu Trakya Şubesi’ndeki çimento fabrikasının bütün lastik parçalama sistemi anahtar teslimi konusunda anlaştıklarını, makinelerin imalatı ve kurulumu HSK şirketi tarafından yapılıp tamamlandığı, ikinci bir sistem için deneme amaçlı makineler gönderildiği, deneme için gönderilen makinelerin iade edilmediğinden bahisle dava açıp, bu davada makinelerin tedbiren iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
… ‘nun da alacak davası açtığı, açılan davalın birleştirildiği, makinelerin tedbire iadesinin yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesince tedbir talebinin reddine karar verildiği, verilen karara karşı asıl dosyada davalı-birleşen dosyalarda davacı avukatı tarafından istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Asıl dosyada davalı-birleşen dosyalarda davacı avukatı dilekçesinde; yaklaşık ispat kuralı gereğince delillerinin toplandığını, bu nedenle deneme amaçlı makinelerin tedbiren iadesine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Mahkemece verilen tedbir kararı usul ve yasaya uygun olduğu, asıl dosyada davalı-birleşen dosyalarda davacı avukatının talebinin yargılamayı gerektirir, yargılama sonucunda ulaşılacak neticeye tedbir yoluyla ulaşılmasına yasal mevzuat imkan vermediğinden, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, asıl dosyada davalı-birleşen dosyalarda davacı avukatının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar asıl dosyada davalı-birleşen dosyalarda davacı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/534 Esas sayılı dosyasından verilen 20.10.2022 tarihli ara kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, asıl dosyada davalı-birleşen dosyalarda davacı avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl dosyada davalı-birleşen dosyalarda davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 133,00 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 52,30 TL harç bedelinin asıl dosyada davalı-birleşen dosyalarda davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Asıl dosyada davalı-birleşen dosyalarda davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca kesin olmak üzere, 22.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.