Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1723 E. 2022/1680 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1723
KARAR NO : 2022/1680

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/129
DAVA TARİHİ : 10.02.2022
ARA KARAR TARİHİ : 17.10.2022
DAVA : İtirazın İptali
TALEP : İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 08.12.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 09.12.2022

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/129 Esas sayılı dosyasından verilen 17.10.2022 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 10.02.2022 tarihli ihtiyati haciz istemli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşme uyarınca müvekkilinin üstlendiği işi yerine getirdiğini, altı hak ediş raporu tanzim edilerek onaylandığını, sözleşme gereği altıncı hak ediş olan 23/12/2020 tarihinden itibaren 45 gün içinde ödenmesi gereken hak edişlerin müvekkiline ödenmediğini, dava konusu edilen miktarda alacağının bulunduğunu, 09/08/2021 tarihli mutabakat formu ile davalının, dava konusu alacağı kabul ve ikrar ettiğini, yaptıkları takibe davalının itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, ödeme yapılmaması nedeni ile müvekkilinin diğer iş ve işlemlerinin sekteye uğradığını, alacağın muaccel olup, şirketin devamlılığını sağlamak amacıyla öncelikle teminatsız, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde teminat gösterilerek ihtiyati haciz yoluna başvurma zorunluluğunun doğduğunu bildirmiş, mutabakat belgesi, hakediş raporları, faturalar, mail yazışmaları, davalının işi kabul ettiğini gösteren geçici kabul imzası dikkate alınarak teminatsız, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde teminat karşılığı, davaya konu icra dosyası alacağının tahsili için borçlunun taşınır, taşınmaz mallarıyla üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 2022/129 Esas sayılı dosyasından verilen 17.10.2022 tarihli ara kararında özetle; “…Somut olayda; davacı tarafça tüm edimlerin yerine getirildiği, hak ediş tutanaklarının düzenlendiği, alacağın 2020 yılında muaccel hale gelmesine rağmen ödenmediğinin iddia edilmesi karşısında davalı tarafın cevap dilekçesinde muaccel olan alacak bölümlerinin davacı tarafa ödendiği, dava dilekçesindeki hesaplamaların kabul edilmediği, davalının yaptığı imalatların halen incelemelerinin devam ettiği, bu nedenle bütün ödemelerin yapılmadığı, fatura bedellerinin takip tarihi itibariyle henüz vadelerinin gelmediğinin iddia edildiği ve ön inceleme duruşmasında karşılıklı iddia ve savunmalara göre davacının yüklendiği edimleri eksiksiz yerine getirip getirmediğinin, eksiksiz ve ayıplı iş ile hak edişlere göre ödemelerin yapılıp yapılmadığının, kesintilerin veya yapılmayan ödemelerin haklı veya haksız olup olmadığının, takip tarihi itibariyle alacağın muaccel hale gelip gelmediğinin, uyuşmazlık konuları olarak tespit edildiği birlikte değerlendirildiğinde; ihtiyati haciz kararının tahsil imkanı vermemesi nedeniyle davacı vekilinin talep dilekçesinde davaya konu alacağın tahsil edilmemesi nedeni ile müvekkilinin işlerinin sekteye uğradığı, bu nedenle ihtiyati haciz talebinde bulunduklarına ilişkin gerekçesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, dava konusu alacağın ancak hükümden sonra tahsilinin mümkün bulunduğu, karşılıklı iddia ve savunmalar ile dosyada toplanan delil ve belge örneklerine göre alacağın muacceliyetine ve miktarına ilişkin uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, alacağın müeccel alacak olarak kabulü halinde ise davacı tarafça İİK’nun 257(2) maddesinde aranan hallerin bulunduğuna dair bir iddiada bulunulmadığı gibi dosyada bu yönde bir delil de toplanmadığı göz önünde tutularak; İ.İ.K.nun 257 ve devamı maddelerinin ruhuna uygun ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmakla talebin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 19.10.2021 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…1- Yukarıda esası verilen mahkemenin dosyası kapsamında 17.10.2022 tarihli dilekçemizle gerekçelerini ayrıntılı bir şekilde açıkladığımız üzere müvekkilin hak kaybına uğramadan alacaklarının tahsilinin sağlanması için ihtiyati haciz talebinde bulunduk. Mahkeme 17.10.2022 tarihli ara kararı ve “…. karşılıklı iddia ve savunmalar ile dosyada toplanan delil ve belge örneklerine göre alacağın muacceliyetine ve miktarına ilişkin uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, alacağın müeccel alacak olarak kabulü halinde ise davacı tarafça İİK’nun 257(2) maddesinde aranan hallerin bulunduğuna dair bir iddiada bulunulmadığı gibidosyada bu yönde bir delil de toplanmadığı göz önünde tutularak; İ.İ.K.nun 257 ve devamı maddelerinin ruhuna uygun ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmakla talebin reddine…” şeklindeki karar gerekçesi ile ihtiyati haciz talebimizin reddine karar vermiştir. Mahkemenin anılan kararı hukuka ve yasaya aykırı olduğu için süresi içerisinde başvurmaktayız.
2- Müvekkil şirket ile davalı kurum (dava dosyasında mevcut) ekte ki sözleşme uyarınca da sabit olduğu üzere ” İzmir 5 Bölge Malı Asfalt İle Yollarda Yama Yapılmsaı İşi” işi için sözleşme akdedilmiş ve müvekkil firma yüklenici olarak ihaleyi üstelenmiştir. (Ek – 1) Sözleşmenin Ödeme yeri ve şartları başlıklı 11.2 maddesi “hakediş raporları, bu sözleşmenin eki olan yapım işleri genel şartnamesinde düzenlene esaslar çerçevesinde, kanuni kesnitiler de yapılarak her ayın ilk 5 günü içerisinde düzenlenir. Hazırlanan hakediş raporları idarece onaylandıktan sonra 30 gün içinde tahakkuka bağlanarak 15 gün içinde ödenir..” hükmü düzenlenmiştir.
3- Müvekkil şirket, söz konusu sözleşmeye istinaden üstlenmiş olduğu işi yerine getirdikten sonra sözleşme uyarınca hakediş raporları düzenlenmektedir. Sözleşme uyarınca düzenlenen hakediş raporları düzenlenmiş ve belirtilen süreler dahilinde de raporlar davalı tarafça onaylanmıştır. Yüklenici müvekkilin üstlendiği ihale ile ilgili idare tarafından 6 hakediş raporu tanzim edilmiş ve onaylanmıştır. Hakediş raporlarının onay tarihleri ise şu şekildedir: 1. Hakediş raporu 27.12.2019; 2. Hakediş raporu 28.02.2020; 3. Hakediş raporu 18.06.2020; 4. Hakediş raporu 05.11.2020; 5. Hakediş raporu 23.12.2020 ve son olarak da 6. Hakediş raporu 23.12.2020 tarihinde onaylanmıştır. Hak ediş raporlarının hepsi de imzalı onaylı olup davalı kurum yetkilileri tarafından imzalanmıştır. Ve müvekkil şirket tarafından e-smm yolu ile davalı yana e-fatura kesilmiştir.( Hakediş raporları(6 tane)( e- fatura)
4- Yukarıda yer verdiğimiz sözleşme maddesinin son cümlesinde de sabit olduğu üzere, hak ediş raporları idarece onaylandıktan sonra en geç 45 gün(30+15) içinde ödenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle son hakediş raporu olan 6.hakediş raporunun onay tarihi olan 23.12.2020 tarihinden itibaren 45 gün içinde müvekkile ait tüm alacakların ödenmesi gerekmektedir. Ancak aradan uzun bir zaman (neredeyse iki yılan yakın bir zaman) geçmesine rağmen müvekkilin hak ettiği alacaklar kendisine ödenmemiştir. Anlattığımız hususlar doğrultusunda sözleşme uyarıncada müvekkil şirket hakediş raporlarını düzenleyip davalı şirketin onaylanmasından sonra en fazla 45 gün sonra hakedişe konu alacak miktarı muaccel hale gelmektedir. Bu nedenle mahkemenin bu hususu dikkate almaması hatalı olmuştur. Müvekkil şirketin icra takibine ve davaya konu hakediş raporlarına işlenen alacak tutarlarının muacceliyetine dair uyuşmazlık söz konusu değildir. Şayet böyle bir durum söz konusu olsaydı davalı taraf bu hakediş raporlarını zaten onaylamazdı.
5- Müvekkil şirketin, davalı yanın nezdinde ödenmeyen 2.779,697,55 TL alacağı bulunmaktadır. İş bu tutar ve alacak, davalı yanın muhasebesi(muhasebe@….com.tr) tarafından 9 ağustos 2021 tarihinde müvekkil şirketimizin muhasebecisine mail üzerinden gönderilen “mutabakat formu” başlıklı yazı da ” Nezdimizdeki Cari Hesabınız 30/06/2021 Tarihinde 2.163.635,34 Tl Alacak Bakiyesi Vermektedir. Mutabakatın Temini İçin Bu Formun Onaylanarak Tarafımıza Gönderilmesini Rica Ederiz.” şeklinde mailden de açık ve net bir şekilde anlaşıldığı üzere davalı yanın kabul ve ikrarı ile sabittir. (Mail yazışmaları) Bu miktar takip çıkışı ile birlikte dava konusu miktara ulaşmıştır. Fakat enflasyon, kur farkı ve alım gücünün düşmesi sebebiyle müveekkiin zararı çok daha fazladır. Yukarıda da ayrıntılı bir şekilde izah edildiği üzere müvekkil hakediş raporları düzenlemiş ve bu düzenlen hakediş raporları davalı tarafından onaylanmıştır. İlaveten işin eksiksiz bir şekilde yapıldığını ispatlayan geçici kabul tutanağıda dosyada mevcuttur. Dolayısıyla müvekkil şirketin sözleşmeden kaynaklanan edimini eksiksiz bir şekilde yerine getirdiği çok açıktır. Bir diğer husus davalı şirketin müvekkil şirket tarafından düzenlenen hakediş raporlarını onaylayan personelleri de bellidir. Belirttiğimiz üzere davalı ile mail yazışmalarında davalı taraf müvekkil şirketin alacaklarını kabul etmektedir. Hakediş raporları, geçici kabul tutanakları ve mail yazışmaları aynı zamanda davaya konu alacaklarının varlığı konusunda bir mutabakat olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. İlgili mail yazışmalarında alacağın miktarını bile davalı taraf kabul etmiştir. Davalı taraf bu mail yazışmalarından sonra yani mail yazışmalarında kabul ettiği alacak miktarından sonra müvekkil şirkete hiç bir şekilde ödeme yapmamıştır. Dosyaya bu hususta sunulan hiç bir delil mevcut değildir. Müvekkil şirketin toplam hakediş miktarı dikkate alındığında ve davalı tarafın yaptığı ödeme dekontları da incelendiğinde davaya konu olan alacak tutarını ödemediği aşikardır. Tüm bu hususlar belgeleri ile dosyada mevcutken mahkemenin ihtiyati haciz talebimizi reddetmesi yasaya aykırı olmuştur.
6 – Müvekkil şirket yüklendiği işi yaklaşık 1 yıl önce bitirmiştir. (Geçici Kabul Tutanağı) İşin bittiğine dairde geçici kabul tutanağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla davalı tarafın incelemelerin sürdüğüne dair iddiası tamamen soyut ve işi sürüncemede bırakmaya dönüktür. Müvekkil şirketin bu alacağı muaccel olmasına karşın ısrarlı bir şekilde ödenmemekte ve müvekkilin alacağına kavuşması engellenmektedir. Müvekkil şirket, ülkemizde çok önemli çalışma ve işlere imza atmakta olup hakettiği alacaklarının ödenmemesi halinde diğer iş ve işlemleri de sekteye uğramaktadır. Dolayısıyla alacağın tahsil edilmemesi özellikle zamanında tahsil ödenmemesi durumunda Müvekkil şirketin acze düşeceği ve ticari hayatının neredeyse bitme noktasına geleceği sabittir.
7- Davalı şirket, müvekkil şirketin alacağını ödemediği için, müvekkil şirket, anılan alacağına ilişkin İzmir 15. İcra Dairesinde 2021/9814.E sayılı dosya ile icra takibi başlatmıştır. Davalı taraf icra takibine itiraz etmiştir. Bunun üzerinde tarafımızca Mahkemenizde 2022/129 E. Sayılı dosya ile itirazın iptali davası açılmıştır. İşbu dava, mahkemenizin 2022/129E. Sayılı dosya ile devam etmektedir. Bu durumun daha önce de doğru düzgün para alamayan müvekkil şirkete beklediği faydayı sağlamayacağı açıktır. Şirketin devamlılığını sağlamak, ticaret hukukunun genel ilkelerindendir. Ve şirketin devamlılığını sağlamak amacıyla ihtiyaten haciz yoluna başvurma zorunluluğumuz hasıl olmuştur.
8- İİK 257.maddesinin amir hükmünde sabit olduğu üzere Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Dolayısıyla İİK madde 257 de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati haciz talebi için iki şart bulunmaktadır. Bunlardan biri alacak rehinle temin edilmemiş olacak, ikincisi ise vadesi gelmiş bir alacak söz konusu olacaktır. Dilekçemizde bulunan hakediş raporlarının onay tarihi, mutabakat belgesi ve mail yazışmaları ve faturalar başta olmak üzere diğer tüm belgeler bu durumu tevsik etmektedir.
9- Tüm bu sebeplerle borçlu şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının, mümkünse teminatsız fakat mahkeme aksi kanaatte ise teminat gösterilerek, ihtiyaten haczine karar verilmesini sağlamak amacıyla mahkemenize başvurmak zorunluluğu doğmuştur…
…Açıklanan hususlar ve resen dikkate alacağınız nedenlerle müvekkilin alacağının tahsil edilmesi için borçluların banka hesapları, taşınır, taşınmaz mallarıyla üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyaten haciz konulması gerekmektedir…
…- İstinaf talebimizin kabulüne ve İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/129 E. 17.10.2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına,
– İhtiyati haciz talebimizin, mutabakat belgesi, hakediş raporları, faturalar, mail yazışmaları, davalının işi kabul ettiğini gösteren geçici kabul imzası dikkate alınarak teminatsız bir şekilde kabulüne,
– İzmir 15. İcra Dairesi 2021/9814.E sayılı icra takibine geçerli olmak üzere ve davaya konu alacağımızın tahsili için borçlunun taşınır, taşınmaz mallarıyla üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına, öncelikle teminatsız fakat mahkeme aksi kanaatte ise teminat gösterilerek İhtiyaten Haciz Konulmasına,
-Yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
YANIT:
Davalı avukatı tarafından verilen 03.11.2022 tarihli istinaf yanıt dilekçesinde özetle; “…2)Davacı yanın işbu dava ile talep ettiği alacaklar haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olmakla birlikte aksi kabul anlamına gelmemekle birlikte zamanaşımına uğramış olup davanın bu nedenle de reddi gerekmektedir
3)Takibe dayanak faturalar konusu bedellerin muaccel olan kısımları müvekkil şirket tarafından takip tarihinden ve ödeme emrinin tebliğinden önce faturalar alacaklısı şirkete ödenmiştir. Davacı yan müvekkile yöneltmiş olduğu takipte ve davada bu şekilde takip ve ödeme emrinin tebliğinden önce yapılan ödemeler yönünden TBK 100 uyarınca yapılan ödemelerin faiz ve ferilerden mahsup edildiğini beyan etmiştir. Davacı yanın yasaya aykırı şekilde uyguladığı mahsup işlemi haksız olup bu ödemelerin asıl alacaktan mahsup edilmesi gerektiği açıktır. Bu nedenle dava dilekçesindeki hesaplamalar gerçeğe aykırıdır.
4)Alacaklı olduğunu iddia eden davacı yanın sözleşme kapsamında yapmış olduğu imalatlar hakkında incelemeler halen devam etmekte olduğundan tüm ödemeler yapılmamış olup bu şekilde takibe konu edilen fatura bedellerinin takip tarihi itibariyle henüz vadesi gelmemiştir. Bu tarihte talep edilen alacak likit nitelikte olmadığından takibe itirazımız haklıdır.
5)Takipte talep edilen işlemiş faize de itiraz edilmiştir. Zira müvekkil şirketin temerrüdü bulunmamakta olup, bu nedenle geçmişe yönelik faiz işletilemez. Ayrıca takipte geçmişe yönelik işletilen ve talep edilen faiz oranı da fahiş olup takip bu yönüyle de haksızdır. Davacı yanın takip ve dava ile ileri sürdüğü alacak talebinin her yönüyle haksız ve yargılamaya muhtaç olduğu dikkate alındığında ihtiyati haciz talebinin de hukuki dayanaktan yoksun olduğu açıktır.
6)Yukarıda anlatılan nedenler karşısında davacı yanın ihtiyati haciz talebinin de haksız ve kötüniyetli olduğu, Mahkeme tarafından gerekçede de belirtildiği üzere ihtiyati haciz talebi için gerekli şartların sağlanmadığı, davacının alacak talebinin muacceliyeti ve miktarının belirlenmesinin yargılamaya muhtaç olduğu ve koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu tartışmasızdır.
Sonuç Ve İstem : Davacı yanın 17.10.2022 tarihli ihtiyati haciz isteminin reddine dair ara karara karşı istinaf başvurusunun reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine…” karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”;
258. maddesinde, “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
265. maddesinde ise; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri yer almaktadır.
Davacı şirket ile davalı …a karşı asfalt yapım işi nedeniyle alacağa dayalı itirazın iptali davası açtığı, aynı davada ihtiyati haciz talep ettiği, mahkemece alacağın muaccel olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden bahisle haciz talebinin reddine karar verildiği, davacı vekili de istinaf dilekçesi ile vekil edenin yaptığı asfalta karşılık …dan onaylı hakediş alacakları olduğu, bu hususlarda mutabakat metinleri olduğu, fatura ve sevk irsaliyesi ve teyit formlu belgeler olduğu, bu nedenle ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf etmiştir.
Dava asfalt yapımı nedeniyle eser sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır.
Davacı … Şirketi, davalı … Şirketi ile anlaşma yaparak asfalt yama işini yaptığı alacağını alamayınca icra takibine başvurduğunu, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, bu sefer davacının itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde alacak için ihtiyati haciz kararı talep ettiği, mahkemenin alacağın ve miktarın muaccel olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden bahisle ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiş, davacı vekili de istinaf etmiştir.
Buna göre, İİK 257 maddesi gereğince ihtiyati haciz için aranan şartlar oluşmadığından, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/129 Esas sayılı dosyasından verilen 17.10.2022 tarihli ara kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle,. alınması gerekli 133,00 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 52,30 TL harç bedelinin davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 2004 sayılı İİK’nın 258/(3) ve 6100 sayılı HMK’nın 362/(1)-f maddeleri uyarınca kesin olmak üzere 08.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.