Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1690 E. 2022/1679 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1690
KARAR NO : 2022/1679

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/930
KARAR NO : 2022/437
DAVA TARİHİ : 29.12.2021
KARAR TARİHİ: 16.05.2022
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ: 08.12.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 09.12.2022
İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.05.2022 tarih ve 2021/930 Esas, 2022/437 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 27.10.2022 tarih ve 2022/1757 Esas, 2022/1728 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 29.12.2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, İzmir İli … İlçesinde bina yapımı işi konusunda, bu iş için de sektörde tanınmış olan davalı ile genel anlamda proje yönetimi işleri için anlaştıklarını, müvekkilinin üstlendiği edimleri yerine getirdiği halde davalının, müvekkiline hak ettiği bedelleri ödemekten kaçındığını, müvekkilinin, binalarını yaptığı firma ise o zaman villaları 1.500.000 TL ortalamayla satarken şimdi ise 10-12 milyon TL istediğini, o zamanki işleyişini sağlamak için rotatif kredi kullandığını ve zaman içinde %38-%40 faiz oranlarıyla faiz ödediğini, dilekçe ekinde sunulan delillerden de anlaşılacağı üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yaklaşık 161.000-TL. Cari alacağı olan müvekkilinin her zaman anlaşmayı ve ödeneceği umuduyla beklemişse de, davalı tarafın işbu anlaşma gereği üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, taraflarınca anlaşmaya konu edimlerin yerine getirilmesi amacıyla birçok defa görüşüldüğünü, ancak davalı taraftan edimleri gerçekleştirmek adına somut bir adım atılmadığını, uyuşmazlığın dava dışı çabalar ve zorunlu ticari arabuluculuğun da çözümlenemediğinden yukarıda açıklanan nedenlerle ve fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalarının kabulüne ,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 161.000-TL. Cari alacağın 2017 yılı Ekim ayından itibaren hesaplanacak ticari faiziyle birlikte tahsiline yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
YANIT :
Davalı avukatı tarafından verilen yanıt dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin müvekkili şirkete usulsüz olarak tebliğ edilmiş olduğunu, işbu davadan 09.03.2022 tarihinde haberdar olunarak süresi içinde cevap verme zaruriyetinin hasıl olduğunu, müvekkkilinin dava dışı işveren … Şti şirketiyle akdettiği sözleşme kapsamında dava konusu işin yapımında yalnızca proje danışmanı olup müteahhit sıfatı bulunmadığından davacının talepleri bakımından bir sorumluluğu da bulunmadığını, zira yalnızca proje danışmanlığı hizmeti vermekte olan müvekkilinin taşeronlarla akdettiği sözleşmeler işveren … şirketinin adına yapılmakta olduğunu, sözleşme bedellerinin ödenmesi konusunda müvekkili şirketin yalnızca aracılık yapmakta olduğunu,aksi hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere işbu uyuşmazlığın dayanağı olan İzmir İli … İlçesindeki bina yapımı işi konusunda müvekkili şirkete karşı İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde ayıplı, eksik ifa ve geç teslim iddiasıyla açılmış 2020/279 e. sayılı dosya derdest olup söz konusu dosyanın huzurdaki dava bakımından bekletici mesele yapılmasının gerektiğini, zira söz konusu uyuşmazlık hakkında verilecek hüküm işbu dosyanın akıbetini etkileyeceğinden bu aşamada huzurda görülen işbu davanın sonuçlandırılması ve/veya müvekkili şirketin davacı tarafa ödemede bulunmasının mümkün olmadığını, proje kapsamında sorumluluğun dava dışı reliance şirketine yöneltilmesi gerektiğini mahkeme aksi kanaatte ise de Türk Borçlar Kanunu uyarınca davacının müvekkili şirketten ücret talep edebilmesi için öncelikle kendi üstlendiği edimi gereği gibi ifa etmiş olması gerektiğini, davacının eksik ve ayıplı ifada bulunduğundan ifa borcunu yerine getiremediğini, dolayısıyla müvekkili şirketten ücret talebinde bulunması haksız ve hukuka aykırı olup söz konusu haksız talebe karşı ödemezlik def’i ileri sürerek davacının ayıp ve eksik işleri oranında mahsup işlemi yapılmasının gerekmediğini, davacının sözleşme süresi içerisinde teslim gerçekleştirmediğinden taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında gecikme cezası doğduğunu, söz konusu ceza tutarı davacının talebinden fazla olması sebebiyle de müvekkili şirketin alacaklı konumunda olduğunu, açıklanan bu sebeplerden dolayı yetkisiz mahkemede açılan davanın usulden reddini, Sayın mahkemenin aksi kanaatte ise İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/279 esas sayılı dosyanın işbu davada bekletici mesele yapılmasını, en nihayetinde usul ve yasaya aykırı davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 16.05.2022 tarih ve 2021/930 Esas, 2022/437 Karar sayılı kararında özetle; “…Somut olayda, taraflar arasında imzalanan 13/06/2016 tarihli …/… Projesi İnşaat Yapım Yönetimi Hizmetleri Sözleşmesinin 6. Maddesinde “Taraflar arasında sözleşmeye ilişkin hususlarda ortaya çıkan ve taraflardan herhangi birinin barışcıl yolla çözüm için yaptığı yazılı başvurunun diğer tarafın eline geçmesinden itibaren 30 gün içerisinde çözülemeyen anlaşmazlıkların çözüm yeri İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra daireleridir.” kararlaştırmış olmakla, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesinde tacirler veya kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıklar hakkında sözleşme ile mahkemeleri yetkili kılabilecekleri aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirtilen mahkemede açılacağı, aynı Kanun’un 448. maddesi gereğince, kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı belirtilmiştir. Yanlar arasında imzalanan sözleşmenin her iki tarafının tacir olduğu, sözleşme ile yetkili mahkeme olarak İstanbul Anadolu Mahkemelerini yetkili kıldıkları anlaşılmakla davalı tarafın yetki itirazının yerinde olduğu sonuç ve kanaatine varılarak Mahkememizin yetkisizliğine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı avukatı tarafından verilen 26.08.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Huzurda görülmekte olan dava kapsamında her ne kadar 15.03.2022 tarihli cevap dilekçemizde Türk Borçlar Kanunu’nun 89. Maddesine atıf yaparak taraflar arasında bulunan sözleşmenim ifa yerinin borçlunun yerleşim yeri mahkemesi olduğu ve müvekkil şirketin yerleşim yerinin İstanbul İli Üsküdar İlçesinde bulunduğu gerekçesiyle tarafımızca yetki itirazında bulunulmuş ve yerel mahkeme tarafında işbu itirazımız kabul edilerek mahkemenin yetkisizliği sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de taraflar arasında akdedilen sözleşmede HMK md. 17 uyarınca yetki anlaşması bulunduğundan mahkemece verilen karar yerinde değildir. Zira taraflar arasında akdedilen ve huzurdaki uyuşmazlığa konu 07.09.2016 tarihli “Kaba Yapı Sözleşmesi”’ nin 36. Maddesinde yetki anlaşması düzenlenmiş olup işbu madde;
Madde 36 İhtilafların Çözümü: Yüklenici, ihtilafa neden olan konuda, ihtilafın ortaya çıktığı tarihten itibaren en kısa zamanda itiraz ve şikayetlerini, gerekçeleri ve varsa kanıtlarıyla birlikte açıklayan bir yazı ile İYY’e başvurulacaktır. İYY ve Yüklenici, aralarında doğan ihtilafı müzakereler yoluyla iyi niyetle çözmek için ellerinden gelen bütün çabayı sarf edecektir. Yüklenici’nin İYY’e yazılı olarak bildirilmesini izleyen 1 (bir) ay içinde müzakereler yoluyla sulhen çözümlenmeyen ihtilafların çözümünde İzmir (Merkez) Adliyesi ve İcra Daireleri yetkilidir. Hükmüne havidir.
Bu kapsamda her ne kadar 15.03.2022 tarihli cevap dilekçemiz 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca genel yetkili mahkemeye atıfla davanın yetkisiz mahkemede açıldığı ifade edilmiş olsa da taraflar arasında bulunan sözleşmede hüküm altına alınan “İhtilafların çözümü” başlıklı işbu madde uyarınca taraflar arasında yetki anlaşmasının bulunduğu anlaşılmış olup işbu anlaşma nazara alındığında yerel mahkemece verilen 16.05.2022 tarih, 2021/930 Esas ve 2022/437 Karar sayılı ilamı hukuka aykırılık teşkil ettiğinden istinaf kanun yoluna başvuru gereği hasıl olmuştur. Nitekim 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca Aksi Kararlaştırılmadıkça Dava Sadece Sözleşmeyle Belirlenen Bu Mahkemelerde Açılır” hükmü havi olup işbu madde ve taraflar arasında akdedilen “Kaba Yapı Sözleşmesi”nde imzalanan yetki anlaşması birlikte değerlendirildiğinde huzurdaki uyuşmazlığın çözümlenmesinde yetkili ve görevli mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu açıktır. Zira ilgili maddeye göre yetki sözleşmesinde aksi kararlaştırılmadıkça, dava sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemede veya mahkemelerde açılabilecektir. Bu durumda, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, yapılan yetki sözleşmesi, münhasır yetki sözleşmesi şeklinde olacaktır. Dava konusu olayda taraflar arasında akdedilen sözleşmede açıkça İzmir (Merkez) Adliyeleri yetkili kılındığından dava ancak söz konusu mahkemede görülebilecektir. Bu kapsamda yerel mahkemece verilen yetkisizlik kararı yerinde olmayıp istinaf hükümleri kapsamında incelenerek kaldırılması gerekmektedir.Dolayısıyla arz edilen nedenlerle yerel mahkeme ilamı taraflar arasındaki sözleşmede hüküm altına alınan yetki anlaşması sebebiyle yerinde olmadığından söz konusu ilamın istinaf hükümleri kapsamında incelenerek kaldırılmasını ve dosyanın yetkili mahkeme olan İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tekraren gönderilmesini talep etme zarureti hasıl olmuştur…
…İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.05.2022 tarih 2021/930 Esas ve 2022/437 Karar Sayılı ilamının istinaf hükümleri çerçevesinde incelenerek kaldırılmasına, Dosyanın yetkili ve görevli mahkeme olan İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılar üzerine tahmiline…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, alacak davası olup, her iki taraf da şirkettir.
İlk derece mahkemesi yetki sözleşmesine dayanarak İstanbul Anadolu Mahkemeleri yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı vermiş, davalı şirket vekili istinafında ise kendilerinin yetkisizlik kararı isteğinde bulunmuş iseler de davacı ile davalı arasında yapılan sözleşmede kesin yetkinin İzmir olduğu, mahkemenin atıf yaptığı sözleşmenin ise davalı … Şirketi ile dava dışı … Şirketi arasındaki sözleşmede kesin yetkinin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu belirterek istinaf etmesi karşısında sözleşme de incelendiğinde 13.06.2016 tarihli sözleşmenin davalı … şirketi ile dava dışı … şirketi arasında aktedildiği ve kesin yetki şartının İstanbul Anadolu Mahkemeleri olarak belirlendiği, halbuki davacı … Şirketi ile davalı … şirketi arasındaki 07.09.2016 tarihinde yapılan sözleşmede kesin yetkinin İzmir Mahkemeleri olduğu yönünde kararlaştırıldığı dikkate alınarak sözleşme gereğince yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğundan davalı avukatının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-3 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı avukatının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-3. maddesi doğrultusunda kabulü ile; İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.05.2022 tarih ve 2021/930 Esas, 2022/437 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun, KABULÜ İLE,
2-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.05.2022 tarih ve 2021/930 Esas, 2022/437 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/(1)-a-3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Verilen kararın niteliği gereğince istinaf karar ve ilam harcı alınmasına yer olmadığına, davalı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf maktu karar harcının talebi halinde yatıran davalıya geri verilmesine,
5-Davalı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-c maddesi gereğince, kesin olmak üzere 08.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.