Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/135 E. 2022/205 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/135
KARAR NO : 2022/205

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/478
İSTEM TARİHİ : 06.08.2021
ARA KARAR TARİHİ : 13.08.2021
İTİRAZ TARİHİ : 23.09.2021
ARA KARAR TARİHİ : 17.12.2021
TALEP : İhtiyati Haczin Kaldırılması
KARAR TARİHİ : 15.02.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 18.02.2022

İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/478 Esas sayılı dosyasından verilen 17.12.2021 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 25.01.2022 tarih ve 2022/177 Esas, 2022/202 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.

İSTEM:
Davacılar avukatı tarafından verilen 06.08.2021 tarihli ihtiyati haciz istemli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket … A.Ş. (“…”) ile davalı … arasında müvekkili şirketin … ili, … İlçesi, … Mahallesi’nde yer alan … Sitesi adı ile inşa etmekte olduğu projenin PVC Doğrama İşleri için sözlü olarak (“Sözleşme”) akdedildiğini, bu sözleşmeye istinaden davalı tarafın banka hesabına müvekkili şirket yetkilisi … tarafından “… A.Ş. Adına PVC Doğrama İşleri Avans” açıklaması ile 75.000 TL ödeme yapıldığını ve davalı tarafından bu ödeme kabul edildiğini, ancak davalı tarafından akdedilmiş olan sözlü anlaşma gibi işlere başlanmamış ve inşaat sahasına herhangi bir malzeme sevkiyatı yapılmadığını, davalı tarafından hiçbir iş yapılmadığı için ödenen bedelin iadesi talep edilmesi üzerine borcu olmadığına dair itirazda bulunduğunu, davalının borcunu inkar etmesi üzerine İzmir 18. İcra Dairesi 2021/4596 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi ikame edildiğini, davalı takibe karşı ödemeyi aldığını kabul etmesine rağmen borcu olmadığına dair itiraz ederek haksız şekilde takibi durdurulduğunu, davalı itirazında ise damadı … ile “Gelen parayı hesabımda görünce teslim ettiği işin ödemesi açıklamasını yaptı” dediğini, bu davalının takibe konu parayı kabul ettiğinin ve işleri yapmamasına rağmen ödemeyi iade etmediğinin ikrarı niteliğinde olduğunu, davalı tarafın icra takibine yapmış olduğun itirazın iptaline, alacağın varlığının ve miktarının likit ve belirlenebilir olması sebebi ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi taleplerinin olduğunu, alacağının muaccel olması, davalının ödemeyi kabul ettiğini, ancak işi yapmadığını, davayı uzatmaya yönelik olarak hesaplarını damadı …’nun kullandığına dair gerçek dışı beyanlarıda icra takibine itiraz dilekçesinden anlaşıldığını, alacağın varlığı ve miktarı bilindiğinden Yargıtay içtihatları gereğince alacağın yaklaşık ispat kuralı gereğince ispat edildiğinden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini, davanın kabulüne, alacağın varlığı ve miktarı yaklaşık ispat kuralına ispat edildiğinden teminatsız olarak ihtiyati haciz talebimizin kabulüne, İzmir 18. İcra Dairesi 2021/4596 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesi 2021/478 Esas sayılı dosyasından verilen 13.08.2021 tarihli ara kararında özetle; “….Mahkememiz dosyası ve İzmir 18. İcra Dairesinin 2021/4596 Esas sayılı dosyası incelenmiş, dava dilekçesi ve ekinde sunulan deliller nazara alınarak yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği, İİK’nın 257 ve 258 maddeleri gereğince talep koşullarının bulunduğu kanaatine varan mahkememizce davacı vekilinin ihtiyatî haciz talebinin kabulüne…” şeklindeki gerekçe ile ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilmiştir.

İTİRAZ :
Davalı avukatı tarafından verilen 23.09.2021 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; müvekkilinin yokluğunda verilen ve 16.09.2021 tarihinde müvekkilinin evine icra memuru tarafından menkul haczi için gelinmesi ile müvekkili tarafından öğrenilen ihtiyati haciz kararına karşı itiraz ettiklerini, vadesi gelmiş bir alacak olmadığını, davacı taraf, alacağını sadece bir banka dekontuna dayandırdığını, ne bir senet, ne bir çek, ne de müvekkilinin imzasını taşıyan yazılı bir sözleşme olmadığını, İ.İ.K. 257. Maddede ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gereken “rehinle temin edilmiş bir alacak veya vadesi gelmiş bir alacak” olması koşulu dosyada kesinlikle olmadığını, iddia edilen alacakla ilgili bir vade belirlendiğine dair en ufak bir belge ibraz edilmediğini, daha öncesinde müvekkilinin temerrüte düşürülmesi bile olmadığını, İ.İ.K. 257. Maddede aranan şartlardan bir tanesi de, borçlunun muayyen bir yerleşim yerinin olmaması olduğunu, oysa müvekkilinin adresinin belli olduğunu, kaçak olmadığını, buna dair bir iddia ya da ispat da olmadığını, müvekkilin mal kaçırma girişimi ve imkanı olmadığını, müvekkilinin tek mal varlığı, …, …, … Mahallesi, … Ada, … Parsel’de bulunan … numaralı bağımsız bölüm olarak kayıtlı bir yazlığı olduğunu, o yazlığın üzerinde de hem yüklü miktarda banka ipoteği, hem de devir aldığı kişinin alacaklıların açtığı tasarrufun iptali davalarından dolayı İzmir 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/148 E. dosyasından verilmiş 3 ayrı ihtiyati tedbir kararı olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin sahip olduğu bu tek malını istese de satma imkanı olmadığını, kısacası müvekkilinin mal kaçırma hazırlığı içinde olduğuna dair hiçbir delil ya da emare bile yokken, hatta tek malı olan yazlığını istese de satabilecek durumda değilken, müvekkilinin mal kaçırdığını iddia etmek, abesle iştigal olduğunu yasaya aykırı şekilde ihtiyati haciz kararı verilmiş olması, müvekkilinin mağduriyetine, banka hesaplarının bloke edilmesine ve itibarının zedelenmesine neden olduğunu bu nedenle ihtiyati haciz kararına itiraz ettiklerini beyan etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 2021/478 Esas sayılı dosyasından verilen 17.12.2021 tarihli ara kararında özetle; “…Mahkememizce İİK 265 ve devamı maddeleri kapsamında talebin duruşmalı olarak yapılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizin 2021/478 esas 13/08/2021 tarihli ara kararıyla davacı vekilinin ihtiyatî haciz talebinin kabulü ile, ihtiyati haciz isteyenin talebi kanuna uygun görülmüş olup, borcun vadesinin geçtiği ve rehinle temin edilmediği anlaşıldığından, İİK.nun 257.maddesi uyarınca yukarıda ismi yazılı borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının 75.000,00 TL borca yeter miktarının yasal sınırlamalar göz önünde tutularak %15 teminatla ihtiyati haciz kararı verildiği, karara davalı … vekilinin itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce deliller toplanılmış, İzmir 18. İcra Dairesinin 2021/4596 sayılı takip dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; Mahkememizin 2021/478 esas 13/08/2021 tarihli ara kararıyla davacı tarafından davalı aleyhine 75.000,00 TL alacak yönünden icra takibine girişildiği, takip talebinin borçluya tebliğ edildiği, yasal süresi içerisinde borçlunun takibe itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Talep; verilen ihtiyati hacze itirazın kabulüne dair karar verilmesi istemine ilişkindir.
İhtiyati haciz şartları değerlendirildiğinde; geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati haciz, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir.(HMK m. 406)
İcra ve İflas Kanunu’nun 265. maddesi “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir…” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; Mahkememizin 2021/478 esas 13/08/2021 tarihli ara kararıyla 75.000,00 TL alacak yönünden %15 teminatla ihtiyati haciz kararı verildiği, karara dayalı olarak İzmir 18 İcra Müdürlüğünün 2021/4596 esas sayılı dosyasında takip başlatıldığı, ihtiyatî haciz kararına karşı itiraz sebeplerinin İİK’nun 265. maddesinde sınırlı olarak sayıldığı, bunlar mahkemenin yetkisine, teminata ve ihtiyatî haczin dayandığı nedenlere ilişkin olup itiraz edenin itirazının İİK’nun 265. maddesindeki şartları taşımadığından itirazının reddine…” şeklinde karar verilmiştir.

İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı avukatı tarafından verilen 01.01.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…İhtiyati hacze itirazımızın reddi kararında aleyhimize vekalet ücretine hükmedilmesi yasaya aykırıdır. Zira, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2. Kısım, 1. Bölüm, 1. Maddede ihtiyati haciz işleri için vekalet ücreti tayini için “GÖRÜLMEKTE OLAN BİR DAVA İÇİNDE OLMAMAK” koşulu vardır. Ne var ki, ilk derece mahkemesi, ihtiyati haczin, devam eden bir itirazın iptali davası içinde verildiği ve itirazın da yöne devam eden o dava içinde yapıldığını unutarak, sanki dosyamız başlı başına ve sadece ihtiyati haciz talepli açılmış bir ihtiyati haciz değişik iş dosyası imiş gibi, itirazımızın reddi nedeniyle aleyhimize vekalet ücretine hükmetmiştir. Yasanın açık düzenlemesine açıkça aykırı bu durum, başlı başına haklı bir istinaf sebebidir. HERŞEY BİR YANA; Anayasa’da mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiği kuralı bir amir hüküm olarak yer almasına rağmen, itirazımızın reddi, hiçbir gerekçe belirtilmeden reddedilmiş ve Anayasa’ya da aykırı davranılmıştır. Karara sadece “İ.İ.K. 265. Maddesindeki şartları taşımadığından” diye yazmak, hukuka uygun bir gerekçe değildir. PEKİ, itirazın iptali davamızın esasına bakan mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz kararına karşı yaptığımız itirazın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı NİÇİN esas yönünden de hukuka aykırıdır ? Şöyle ki; İ.İ.K. 265. Maddede, “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere,mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir” hükmü vardır. İşbu kapsamda, müvekkilin yokluğunda verilen ve 16.09.2021 tarihinde müvekkilin evine icra memuru tarafından menkul haczi için gelinmesi ile müvekkil tarafından öğrenilen ihtiyati haciz kararına karşı Sayın Mahkemenize itiraz ediyoruz. İhtiyati haciz şartlarını düzenleyen İ.İ.K. Madde 257 ise şöyledir: “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnızca aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa; İ.İ.K. Madde 258’de ise şu cümle vardır: “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” Somut dosya içeriğine baktığımızda ise;
VADESİ GELMİŞ BİR ALACAK YOKTUR.
Davacı taraf, alacağını sadece bir banka dekontuna dayandırmaktadır. Ne bir senet, ne bir çek, ne de müvekkilin imzasını taşıyan yazılı bir sözleşme YOKTUR. İ.İ.K. 257. Maddede ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gereken “rehinle temin edilmiş bir alacak veya vadesi gelmiş bir alacak” olması koşulu dosyada kesinlikle yoktur. İddia edilen alacakla ilgili bir vade belirlendiğine dair en ufak bir belge ibraz edilmiş değildir. Daha öncesinde müvekkilin temerrüte düşürülmesi bile yoktur.
MÜVEKKİLİN MUAYYEN YERLEŞİM YERİ MEVCUTTUR ve BELLİDİR
İ.İ.K. 257. Maddede aranan şartlardan bir tanesi de, borçlunun muayyen bir yerleşim yerinin olmamasıdır. Oysa müvekkilimizin adresi bellidir. Kaçak değildir. Buna dair bir iddia ya da ispat da yoktur.
MÜVEKKİLİN MAL KAÇIRMA GİRİŞİMİ ve İMKANI YOKTUR
İ.İ.K. 257. Maddede aranan şartlardan bir diğeri, borçlunun mal kaçırma hazırlığı içinde olmasıdır. Dosyada buna dair hiçbir delil yoktur. Müvekkilin satma girişimi içinde olduğu hiçbir malı yoktur. Alacaklı olduğunu iddia eden tarafından da buna dair hiçbir delil (örneğin satış ilanı vb) gösterilebilmiş de değildir. Müvekkilin tek mal varlığı, …, …, … Mahallesi, … Ada, … Parsel’de bulunan … numaralı bağımsız bölüm olarak kayıtlı bir yazlıktır. O yazlığın üzerinde de hem yüklü miktarda banka ipoteği vardır, hem de devir aldığı kişinin alacaklıların açtığı tasarrufun iptali davalarından dolayı İzmir 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/148 E. dosyasından verilmiş 3 ayrı ihtiyati tedbir kararı vardır. Dolayısıyla müvekkilin sahip olduğu bu tek malını istese de satma imkanı yoktur. Kısacası müvekkilin mal kaçırma hazırlığı içinde olduğuna dair hiçbir delil ya da emare bile yokken, hatta tek malı olan yazlığını istese de satabilecek durumda değilken, müvekkilin mal kaçırdığını iddia etmek, abesle iştigaldir. Görüldüğü üzere, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yasanın usulen aradığı şartların hiçbirisi dosyamızda YOKTUR. Bunun ötesinde, İ.İ.K. 258. Maddede aranan “delil gösterme” şartı da gerçekleşmiş değildir. Alacaklının sunabildiği tek belge, bir banka havale dekontudur. Onun dışında davanın dayanağı olarak ileri sürülen her şey, davacının soyut ve delilsiz belgesi iddialarından ibarettir. Sadece bir havale dekontuna dayalı olarak (bırakın ihtiyati haciz kararı verilmesini) hangi hakkı ve alacağı ispatlayabilirsiniz ki ?!Buna rağmen yasaya aykırı şekilde ihtiyati haciz kararı verilmiş ve itirazımızın reddedilmiş olması, müvekkilin mağduriyetine, banka hesaplarının bloke edilmesine ve itibarının zedelenmesine neden olmuştur….” ifadelerini içeren gerekçelerle kararın kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

YANIT:
Davacılar avukatı tarafından verilen 11.01.2022 tarihli istinafa yanıt dilekçesinde özetle; “…Müvekkil Şirket … A.Ş. (“…”) ile Davalı … arasında Müvekkil Şirket’in … ili, … İlçesi, … Mahallesi’nde yer alan … Sitesi adı ile inşa etmekte olduğu projenin PVC Doğrama İşleri için sözlü olarak (“Sözleşme”) akdedilmiştir. Bu Sözleşme’ye istinaden Davalı tarafın banka hesabına Müvekkil Şirket yetkilisi … tarafından “… A.Ş. Adına PVC Doğrama İşleri Avans” açıklaması ile 75.000 TL ödeme yapılmış ve Davalı tarafından bu ödeme kabul edilmiştir.EK-1: Ödeme Dekontu Ancak Davalı tarafından akdedilmiş olan sözlü anlaşma gibi işlere başlanmamış ve inşaat sahasına herhangi bir malzeme sevkiyatı yapılmamıştır. Davalı tarafından hiçbir iş yapılmadığı için ödenen bedelin iadesi talep edilmesi üzerine borcu olmadığına dair itirazda bulunmuştur. Davalının borcunu inkar etmesi üzerine İzmir 18. İcra Dairesi 2021/4596 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi ikame edilmiştir. Davalı takibe karşı ödemeyi aldığını kabul etmesine rağmen borcu olmadığına dair itiraz ederek haksız şekilde takibi durdurmuştur. EK-2: İzmir 18. İcra Dairesi 2021/4596 Esas sayılı dosyası Davalı itirazında ise damadı … ile “Gelen parayı hesabımda görünce teslim ettiği işin ödemesi açıklamasını yaptı” demiştir. Bu Davalı’nın takibe konu parayı kabul ettiğinin ve işleri yapmamasına rağmen ödemeyi iade etmediğinin ikrarı niteliğindedir. EK-3: İzmir 18. İcra Dairesi 2021/4596 Esas sayılı dosyasına sunulan itiraz dilekçesi Yukarıda arz ve izah edilen her ne kadar Davalı vekili tarafından vadesi gelmiş bir alacak olmadığı beyan edilmiş ise de Davalı tarafından paranın uhdesine alındığı ve anlaşılan işlerin yapılmadığı açıkça kabul edilmiştir. İşbu kabul dahi Davalı tarafından tahsil edilmiş olan bedelin karşılığı olan işlerin yapılmadığı ve bu nedenle paranın iade edilmesi gerektiği anlamında vadesinin geldiğini göstermekte ise dahi Davalı icra takibi ile temerrüde düşürülmüş olduğundan vadesi gelmemiş bir borç olduğundan bu aşamada söz edilemez. Davalı’nın istinaf dilekçesinde her ne kadar ihtiyati haciz kararı verilmesi için tüm şartların oluşmadığı iddia edilmişse de ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli şartlar yaklaşık ispat koşulunun oluşmasıdır. Yaklaşık ispat kuralına göre paranın Davalı tarafından tahsil edildiği, ödemenin PVC Doğrama İşleri için yapıldığı, işlerin yapılmadığı, Davalı tarafından bugüne kadar dosyaya bu işlerin yapıldığına dair hiçbir delil sunulmadığı göz önüne alındığında ihtiyati haciz kararı yerindedir. Alacağının muaccel olması, Davalı’nın ödemeyi kabul ettiğini, ancak işi yapmadığını, davayı uzatmaya yönelik olarak hesaplarını damadı …’nun kullandığına dair gerçek dışı beyanlarıda icra takibine itiraz dilekçesinden anlaşıldığı göz önünde bulundurulacak alacağın varlığı ve miktarı bilindiğinden Yargıtay içtihatları gereğince alacağın yaklaşık ispat kuralı gereğince ispat edildiğinden ihtiyati haciz kararının devamı ile Davalı’nın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep ederiz….” ifadelerini içeren gerekçelerle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.

DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 257/1. maddesine göre; Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi halinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 257/2. maddesine göre ise; Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa hükmü bulunmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 258/1.maddesi “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur…” hükmü düzenlenmiştir.
İİK.nun 257. Maddesinde ihtiyati haciz kararı verilmesinin koşulları,anılan kanunun 258/1 maddesinde ise ihtiyatî haciz isteyenin alacaklı olduğunu yaklaşık olarak ispat etmesi gerektiği düzenlenmiştir. O halde İİK.nun 258/1 Maddesinde getirilen yaklaşık ispat ölçüsüne göre ihtiyati haciz istemine konu alacağın varlığını ispatında mahkemeye kanaat getirecek delillerin sunulması gerekli ve yeterli görülmüştür.
Somut olayda davacı şirket vekili davalı ile aralarında …nin PVC doğrama işleri için sözlü akit yapıldığını, davalı tarafın banka hesabına 75.000,00 TL ödeme yapıldığını ve kayda ” PVC doğrama işleri avansı” dendiğini, davalının ödemeyi kabul ettiğini, davalının işe başlamadığını, ödenen bedelin iadesinin istendiğini, iade edilmemesi üzerine İzmir 18. İcra Dairesi’nin 2021/4596 Esas sayılı dosyasında takibe geçildiğini, itiraz olduğunu belirtip, itirazın iptali ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi, ihtiyati haciz talebinin kabulüne, 13.08.2021 tarihli ara kararı ile karar vermiş, davalı … vekili ihtiyati haciz ara kararına karşı itiraz etmiş, ilk derece mahkemesi duruşmalı inceleme yapmış ve yasal şartları mevcut olmadığından ihtiyati haciz ara kararına yapılan itirazın reddine karar vermiş (17.12.2021 tarihli) ayrıca bir de avukatlık ücretine hükmetmiştir, bu ara kararına karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
…’ın 2. Sınıf tacir olduğu vergi dairesinden bildirilmiş, ancak ticaret sicile kayıtlı değil, esnaf odasına kayıtlıdır.
Ayrıca davacılar arasındaki … da gerçek kişidir. Onun hakkında da tacir araştırması yapılmamıştır.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup ilk derece mahkemenin görevli mahkeme hususunu yargılama sırasında değerlendirmesi gerekir. Öte yandan dava konusu yargılamayı gerektirmekte olup, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli koşullar mevcut değildir. İİK 257 maddesinin yasal koşulları yoktur. Yazılı akit yoktur. Değişik iş yoluyla tespit de yaptırılmamıştır. Kaçma tehlikesinin mevcut olduğuna ilişkin bir delil sunulmamıştır. İhtiyati haciz ile ilgili konular ivedilikle karar verilmesi konulardan olmakla davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/(1)-b-2 maddesi gereğince kabul edilerek ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz kararına karşı itirazın reddi ve ihtiyati haciz kararlarının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine dairemiz tarafından oy birliği ile ulaşılmıştır.
HMK’nın 353/(1)-b-2.maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında …” duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 13.08.2021 ve 17.12.2021 tarihli ara kararlarının, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince kaldırılarak, aşağıda olduğu üzere karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarda gerekçesi açıklandığı üzere:
1-Davalı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-2. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
2-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/478 Esas sayılı dosyasından verilen 17.12.2021 tarihli, ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine ilişkin ara kararın KALDIRILMASINA,
3-İhtiyati hacze yapılan itirazın kabulü ile, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/478 Esas sayılı dosyasından verilen 13.08.2021 tarihli ihtiyati haciz kararının KALDIRILMASINA,
4-İhtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin dairemiz kararının ilgili icra dairesine, dairemizce gönderilmesine,
5-Davalı avukatının istinaf isteminin kabul edilmiş olması nedeniyle davalı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf maktu karar harcının, talebi halinde yatıran karşı tarafa geri verilmesine,
6-Davalı tarafından yatırılan 120,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince verilecek kararda değerlendirmeye alınmasına,
7-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 258/3 ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 15.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.