Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1213 E. 2023/1868 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1213
KARAR NO : 2023/1868

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/743
KARAR NO : 2022/611
DAVA TARİHİ : 19/10/2021
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 14.12.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 15.12.2023

Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02.06.2022 tarih ve 2021/743 Esas, 2022/611 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili şirketin … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … mevkii … parselde kayıtlı bulunan taşınmazı üzerinde yapılacak proje için dava dışı …’dan mimarlık ve danışmanlık hizmeti alınması ve bu konuda sözleşme imzalanması amacıyla görüşme sağlandığını, yapılan ön görüşmede, müvekkili şirket tarafından proje için talep edilen tüm iş ve işlemlerin, imzalanacak olan sözleşme kapsamında dava dışı … tarafından yerine getirilebileceğinin garantisinin verilmesi üzerine, henüz taraflar arasında mimarlık hizmetine ilişkin herhangi bir sözleşme imzalanmadan, yapılan bu ön görüşmeye istinaden müvekkili şirket tarafından, …’ın talebi üzerine, …’a ve ismini bildirmiş olduğu davalı …’ın ve diğer kişilere Kartal 25. Noterliği’nin 21/08/2017 tarih ve 12058 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde vekaletname verildiğini ve yine … tarafından bildirilen davalı …’ın banka hesabına imzalanması planlanan sözleşmenin imzasından önce, ön ödeme olarak 125.000,00 TL gönderildiğini, müvekkili şirketçe yapılan ön ödeme sürecinde, dava dışı … tarafından müvekkili şirkete mail yolu ile gönderilen sözleşme taslağının müvekkili şirket yetkilileri tarafırıdan incelendiğinde dava dışı …’ın sözleşme öncesi yapılan ön görüşmede müvekkili şirkete, yerine getirebileceğinin garantisini vermiş olduğu hizmetlerin, projelerin bitiş ve teslim süreleri ile onay aşamalarının ve mutabık kalının diğer sözleşme şartlarının sözleşmeye yazılmadığını ve müvekkili şirket tarafından kendisi ile hiçbir görüşme yapılmamasına rağmen hazırlanan taslakta sözleşme tarafının dava dışı … yerine, davalı … olarak gösterildiğinin anlaşılması üzerine müvekkili şirket tarafından sözleşmenin imzalanmadığını, müvekkili şirket tarafından, dava dışı …’dan; yapılan ön görüşmede mutabık kalınan ve garantisi verilen tüm hizmet, iş, işlem ve sözleşme şartlarının sözleşmeye yazılması, sözleşme tarafının … olarak düzeltilmesi talep edilerek bu talepler yerine getirildikten sonra sözleşmenin imzalanabileceği belirtilmesine rağmen, dava dışı …’ ın yapılan ön görüşmede garantisini vermiş olduğu birtakım hizmet ve işlerin yerine getirilemeyeceğini, göndermiş olduğu taslağın sözleşmede herhangi bir değişiklik yapamayacağını, sözleşmenin bu hali ile imzalanmaması halinde ön ödemenin iade edilerek taraflar arasındaki ilişkinin sonlandırılabileceğini betirtmesi nedeni ile taraflar arasında sözleşme imzalanmadığını ve bu nedenle herhangi bir sözleşme ilişkisi kurulamadığını, anılan bu süreçte ne davalı … ne de dava dışı … tarafından müvekkili şirkete herhangi bir mimarlık hizmeti verilmediği gibi, müvekkili şirketin tüm taleplerine rağmen ön ödeme olarak alınan 125.000,00 nin de müvekkili şirkete iade edilmediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin, Kartal 25. Noterliği’nin 01/12/2017 tarih ve 16939 yevmiye numaralı azilnamesi ile davalıyı, dava dışı …’ı ve yukarıda belirtilen vekaletnamede adı bulunan diğer kişileri vekaletten azlettiğini, müvekkili şirketin ön ödeme bedelinin kendisine iade edilmesini beklerken, dava dışı … tarafından müvekkili şirkete keşide edilen Bodrum 2. Noterliği’nin 22/12/2017 tarih ve 10937 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, sanki müvekkili şirket ile aralarında sözleşme ilişkisi kurulduğu ve sözleşme gerekleri yerine getirilmiş gibi, müvekkili şirketten haksız olarak alacak talebinde bulunulduğunu, Bodrum 2. Noterliği’nin 22/12/2017 tarih ve 10937 yevmiye numaralı ihtarnamesine cevap olarak müvekkili şirket tarafından hem davalıya hem de dava dışı …’a keşide edilen Kadıköy 30. Noterliği’nin 09/01/2018 tarih ve 1526 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkili şirkete herhangi bir mimarlık hizmeti verilmediğinden ve sözleşme ilişkisi kurulamadığından, müvekkili şirket tarafından ön ödeme olarak gönderilen ve haksız olarak uhdelerinde tutulan bedelin iadesi aksi takdirde yasal yollara başvurulacağının bildirildiğini, ön ödeme bedelinin anılan ihtarnameye rağmen iade edilmemesi üzerine, müvekkili şirket tarafından söz konusu alacağın ve ihtarname masraflarının tahsili amacı İstanbul 16. İcra Müdürlüğü’nün 2018/4065 Esas numaralı takip dosyası kapsamında, takip başlatıldığını, davalı tarafça takibe yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali amacı ile İstanbul Anadolu 10. Ticaret Mahkemesi’nin 2018/275 Esas numaralı dosyası kapsamında dava açıldığını ancak mahkemece takibin yetkili icra dairesinde açılmadığı gerekçesi ile dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verildiğini, anılan mahkeme kararı üzerine müvekkili şirket tarafından Bodrum 2. İcra Müdürlüğü’nün 2021/276 Esas sayılı takip dosyası kapsamında davalıya karşı tekrar icra takibi başlatıldığını, davalının borca itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek ne davalı ne de dava dışı … tarafından müvekkili şirkete herhangi bir mimarlık hizmeti verilmemiş olduğu dikkate alındığında, müvekkili şirketin davalı hesabına ön ödeme bedeli olarak gönderdiği 125.000,00 TL’nin ve müvekkili şirket tarafından bu tutarın iadesi için haklı olarak keşide edilen ihtarname masraflarının müvekkili şirkete iadesinin gerekeceğinin hukuken ortada olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu alacağı davalıdan talep etmekte haklı olduğunu, davalının icra takibine müvekkilinin alacağına kavuşmasını önlemek ve/veya geciktirmek adına kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ve alacağın likit bir alacak olduğu dikkate alınarak İİK m.67 hükmü uyarınca davalının takibe konu edilen asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle davalının Bodrum 2. İcra Müdürlüğü’nün 2021/276 Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptalini, takibin devamını ve davalının asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine” karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile özetle; Davacı tarafça Kartal 25. Noterliğinden düzenlenen 21.08.2017 gün ve 12058 yevmiye numaralı vekaletname ve yazılı eser sözleşmesinin yerinde olduğunu, müvekkiline davacıya ait arsa üzerinde 238 adet bağımsız bölüm mesken projesi yapımı, mimari, statik, mekanik, elektrik, harita uygulama sorumluluğu ve jeolojik etüt raporu projelendirilmesi işlerinin görevlerinin davacı tarafça verildiğinin de sabit olduğunu, taraflar arasında gerçekleşen sözleşmenin, mail yazışmalarının, birebir görüşmelerin, telefon mesajlaşmalarının, yazılı doküman transferlerinin birçok işin yerine getirilmesini içeren dokümanın, proje taslak biçimlerinin teslim edilmesi gibi çalışmaların da sabit olduğunu, geçen zamanda müvekkilinin kendi işinin yüklenicisi olan 3. Şahıs kurum veya şahıslarla anlaştığını, belirli ödemelerde bulunduğunu ve sözleşmeleri ifa ettiğini, müvekkilinin üçüncü şahıslara bu sözleşmeler kapsamında borçlandığını, davacı tarafça düzenlenen 01.12.2017 tarihli azilnamenin ilgili tarihinde müvekkiline tebliğ edildiğini, Kartal 25. Noterliğinden düzenlenen 01.12.2017 tarih 16939 yevmiye numaralı haksız azilname nedeni ile vekaletin geçersiz kılındığını, vekaletin azli ile sözleşmenin ifasının yerine getirilmesinin davacı tarafça engellediğini, bu duruma istinaden müvekkilince de Bodrum 2. Noterliğinin 10936 yevmiye numaralı 22.12.2017 tarihli ihtarnamesi ile davacının sözleşmeye dönmesi için taraflarınca ihtarda bulunulduğunu, süre zarfı içerisinde davacı tarafça herhangi bir yönelim olmadığını, hatta davacı tarafça da kötü niyetli olarak eser sözleşmesine konu ile ilgili ödenen bedelin dava konusu yapıldığını, davacı tarafın kötü niyetli olarak azlettiği vekaletname ve sözleşme sonrasında açıkça elde ettiği projelerden kaynaklı menfaat sağladığını, karşı dava açma hakları saklı kalmak kaydı ile öncelikle görev ve yetki itirazının kabulüne, açıklanan nedenlerle müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının reddine karar verilmesini, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 02.06.2022 tarih ve 2021/743 Esas, 2022/611 Karar sayılı kararı ile özetle; ”Davanın, davacının dava ve taraf ehliyetinin bulunmaması sebebi ile HMK 114/1-d ve 115/2 maddesi hükümleri uyarınca aktif husumet yokluğundan dolayı usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili tarafından verilen 23.06.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile özetle; yargılama aşamasında taraf (davacı) sıfatının kazanılabilmesi mümkün ise ilgiliye mevcut dosyada bu imkanın tanınması, neticesinde taraf sıfatının kazanılması halinde davaya devam edilmesi hem 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyet Anayasası’nın 141/4. maddesi ve yargılamaya hakim olan ilkelerden 6100 sayılı HMK 30. maddesi gereğince “usul ekonomisi ilkesine” uygun olacağını, dosya kapsamında bulunan ve taraflarınca dava açılışında sunulan Kartal 25. Noterliği’nin 08/03/2021 tarih ve 2813 yevmiye numaralı vekaletnamesinde, vekil edenler arasında hem … A.Ş., hem de … A.Ş.’nin yer aldığını, yerel mahkemece davanın açıldığı tarihte … A.Ş.’yi devralan … A.Ş’nin de dosya arasında vekaletnamesinin bulunduğu dikkate alınarak, usul ekonomisi ilkesi ve HMK m.124 hükmü göz önünde bulunularak, gerekli taraf değişikliği işlemleri ile davacı olarak … A.Ş’nin kaydının sağlanarak, yargılamaya devam olunup, esas hakkında bir karar verilmesi, olmadığı takdirde devralan müvekkili şirket olan … A.S’ye davaya devam edip etmeyeceği yönünde ihtaratlı tebligat yapılması ve tamamlanabilir nitelikteki dava şartı eksikliğinin tamamlanması gerekir iken davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin, müvekkili şirketlerin haklı alacağına kavuşmasını geciktirmesi nedeniyle büyük zararına neden olacağını, usul ve yasaya aykırı olduğundan kararının kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, taraflar arasında yapıldığı iddia olunan eser sözleşmesi nedeniyle davalıya peşin olarak yapılan ödemenin iadesi istemi ile başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesi tarafından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği, verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edildiği görülmüştür.
Dava şartları; mahkemenin, davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi için gerekli olan unsurlar olup, mahkemece dava şartlarından birinin bulunmadığının tespit edilmesi halinde kural olarak davanın esası hakkında inceleme yapılamaz. 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması ve dava takip yetkisine sahip olunması dava şartları arasında gösterilmiş olup, dava şartları mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır. Taraflar da dava şartı noksanlığını yargılamanın her aşamasında ileri sürebilecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca, ticaret şirketleri tüzel kişiliği haizdir. Aynı Kanun’un 136. ve devamındaki maddelerinde ticaret şirketlerinin birleşmesi hususuna yer verilmiş olup, 136/son maddesinde birleşmeyle, devralan şirketin devrolunan şirketin malvarlığını bir bütün hâlinde devralacağı, birleşmeyle devrolunan şirketin sona erip, ticaret sicilinden silineceği, 153. maddede de, birleşmenin ticaret siciline tescili ile geçerlilik kazanacağı, tescil anında, devrolunan şirketin bütün aktif ve pasifinin kendiliğinden devralan şirkete geçeceği hükmü düzenlenmiştir.

Somut olayda; davacı şirket tarafından tacir olan davalı aleyhine 19/10/2021 tarihinde dava açıldığı, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden gelen kayıtlara göre davacı şirketin davadan önce 15.09.2021 tarihinde dava dışı …. A.Ş tarafından tüm aktif ve pasifleri ile birlikte devralındığı, buna göre 15.09.2021 tarihi itibariyle tüzel kişiliği ve buna bağlı olarak hak ehliyeti sona eren bu şirketin davada taraf ve dava ehliyetine sahip olamayacağı; davacı şirketin tüm aktif ve pasifleri ile birlikte dava dışı … A.Ş tarafından devralındığının bizzat davacı tarafça bilinmemesinin mümkün olmadığı, bu durumun kabul edilebilir bir yanılgıdan veya maddi bir hatadan kaynaklandığına ilişkin dosya kapsamında delil bulunmadığından HMK’nın 124.maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddine ilişkin kararında usule ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamı, mahkeme gerekçesi ve yapılan değerlendirmeye göre; mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02.06.2022 tarih ve 2021/743 Esas, 2022/611 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 189,15 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı vekili tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 14.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.