Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1183 E. 2022/1135 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1183
KARAR NO : 2022/1135

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/930
KARAR NO : 2022/337
DAVA TARİHİ : 14.12.2021
KARAR TARİHİ: 08.04.2022
DAVA : Sözleşmenin Uyarlanması
KARAR TARİHİ : 15.09.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 15.09.2022

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.04.2022 tarih ve 2021/930 Esas, 2022/337 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 09.08.2022 tarih ve 2022/1367 Esas, 2022/1326 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 14.12.2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 18/09/2019 tarihli sözleşmenin düzenlediğini, davalının 12.500.000,00 TL alacağı karşılığında müvekkiline ait bir kısım taşınmazların teminat olarak davalıya devredildiğini, “bu taşınmazların teminat olarak verildiği ve borcun ifası halinde taşınmazların müvekkili şirkete yeniden devredileceği” hususunun protokolün 3. maddesinde düzenlendiğini, müvekkili şirketin pandemi nedeniyle borcunu vadesinde ödeyemediğini, bu konuda davalı tarafa ihtarname gönderildiğini ve “borcun ödenemeyeceğinin” bildirildiğini, davalının cevabi ihtarnamesi ile taraflarına 30/09/2020 tarihine kadar süre verildiğini, müvekkilinin 27/08/2020 tarihli ihtarname ile borcun ifası için davalıdan IBAN bilgisi istediğini ancak davalının ihtarname ile müvekkilinin ifasını kabul etmediğini, davalının taşınmazların mülkiyetini elinde tutmaya devam etmeye çalıştığını, müvekkilinin iyi niyetli olarak borcunu ifayı ve teminat olarak verdiği taşınmazları geri almayı hedeflediğini, müvekkilinin, davalıyı zarara uğratmak istememesi nedeniyle ve sözleşmenin yapıldığı tarihteki parasal değer üzerinden yapılacak ifa davalıyı zarara uğratacağından sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması gerektiğini, borç miktarının bugüne güncellenerek yeniden belirlenmesi durumunda müvekkilinin davalıyı da zarara uğratmaksızın para borcunu ifa etmesinin ve sözleşme hükümlerinin tarafların iradeleri doğrultusunda yerine getirilmesinin mümkün olacağını belirterek, bilirkişi incelemesi sonucunda ıslah edilmek üzere 12.500.000,00 TL borcun değişen koşullara göre şimdilik 12.510.000,00 TL’ye uyarlanmasına ve ifasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 08.04.2022 tarih ve 2021/930 Esas, 2022/337 Karar sayılı kararında özetle; “…Dava; 6098 sayılı TBK’nın 138. maddesi gereğince sözleşmenin uyarlanması davasıdır.
Mahkememizce; “dava dilekçesinde harca esas değer olarak 10.000,00 TL gösterilmiş ve maktu harç yatırılmış ise de; dava dilekçesinde 18/19/2019 tarihli sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması isteğinde bulunulmuş olduğu; davacı şirket ve davalı … arasında düzenlenen 18/09/2019 tarihli sözleşme bedelinin 12.500.000,00 TL olduğu, değişen koşullara göre 12.510.000,00 TL’ye uyarlanmasının istendiği; bu çerçevede de dava değerinin 12.510.000,00 TL olduğu, bu miktar (dava değeri) üzerinden harç yatırılması gerektiği, peşin harcın eksik yatırıldığı, dava değeri olan 12.510.000,00 TL üzerinden alınması gereken peşin karar ve ilam harcının ‭213.639,53 TL olması, dava açılırken 170,78 TL peşin karar ve ilam harcının alınmış olması nedeniyle yatırılan harcın düşülmesi ile kalan ‭213.468,75‬ TL peşin karar ve ilam harcının davacı tarafça tamamlanması gerektiği” gerekçesiyle davacı tarafa 22/12/2021 tarihli muhtıra gönderilmiş, muhtıra ile birlikte davalıya 213.639,53 TL’nin yatırılması konusunda tebliğden itibaren 2 haftalık kesin süre verilmiş, “kesin süre içerisinde eksik harcın tamamlanmaması durumunda Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca davaya devam olunmayacağı ve 6100 sayılı HMK’nın 150. maddesi uyarında dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği” hususu ihtar edilmiştir. Davacı vekili verilen süre içerisinde eksik harcı tamamlamamış ve 24/12/2021 tarihli dilekçesi ile ara kararından dönülmesini istemiştir.
Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde sunduğu ve taraflar arasında imzalanan protokol incelendiğinde; borçlu davacı şirketin, alacaklı davalıya olan borçlarının ödenmesi ve yazlık site inşaatının yapılması hususlarını içerdiği; 1. maddesinde; “tarafların, alacaklı davalı …’un, borçlu davacı şirketten sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle 12.500.000,00 TL alacaklı olduğu” hususunun düzenlendiği görülmüştür.
Mahkememizce; “eldeki davada davacı tarafça, anılan sözleşme bedelinin 12.510.000,00 TL’ye uyarlanmasına ve ifasına karar verilmesi istenmiş olup; yapılacak yargılama sonucunda mücbir sebebin varlığı yönünde koşulların bulunduğu ve davacının haklı olduğu kanaatine ulaşılması durumunda verilebilecek karar, en düşük ihtimalle davacı vekilinin dilekçesindeki isteği gibi sözleşme bedelinin 12.510.000,00 TL’ye uyarlanması ve ifanın bu miktar üzerinden gerçekleştirilmesi yönünde olacağından, dava değerini de 12.510.000,00 TL’lik tutarın oluşturacağı, davacı vekilinin, dilekçesinde gösterdiği emsal karar, kira tespiti davalarına ilişkin olup, eldeki olayda uygulanma imkanının bulunmadığı” gerekçesiyle harç eksikliğinin tamamlanmasına ilişkin ara kararından dönülmesi isteği haklı bulunmamış ve reddedilmiştir.
Davacı vekili, muhtırada belirtilen eksik harç tutarını kendisine verilen kesin süre içerisinde yatırmamıştır. 6100 sayılı HMK’nın 94/3 maddesi gereğince kesin süre içinde yapılması gereken işlemi süresinde yapmayan tarafın o işlemi yapma hakkı ortadan kalkacaktır. Mahkememizce 04/01/2022 tarihli ara karar ile birlikte “Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gereğince kesin süre içerisinde eksik harcın tamamlanmaması nedeniyle dava dosyasının yasal süre içerisinde yenileninceye kadar 6100 sayılı HMK’nın 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına” karar verilmiştir.
Dosyanın işlemden kaldırıldığı 04/01/2022 tarihinden bu yana geçen 3 aylık süreye rağmen davanın yenilenmediği anlaşıldığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150/5. maddesi gereğince davacının davasının açılmamış sayılmasına…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 05.05.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Tarafımızca 18.09.2019 tarihli sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması maksadıyla huzurdaki davamız ikame edilmiş, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.04.2022 tarih, 2021/930 E. ve 2022/337 K. sayılı ilamı ile “eksik harcın tamamlanmaması” gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. İşbu karar usul ve yasaya aykırı olduğundan tarafımız için istinaf kanun yoluna başvuru zarureti doğmuştur. Şöyle ki; Tarafımızca sözleşmenin uyarlanması talebiyle ikame edilen huzurdaki davada, dava değeri olarak, sözleşmeye konu 12.500.000 TL meblağ ile bilirkişi incelemesi neticesinde gerçek güncel değerin tespiti üzerine harcı tamamlanmak üzere şimdilik uyarlanma talep edilen 12.510.000 TL arasındaki fark olan 10.000 TL üzerinden harç yatırılmış olup İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.12.2021 tarihli ara kararı ile dava esas değeri olarak 12.510.000 TL kabul edilmiş ve 213.468,75 TL eksik harcın tamamlanması için tarafımıza 2 haftalık kesin süre verilmiştir. Tarafımızca 21.12.2021 tarihli dilekçe ile ara karardan rücu talep edilmişse de İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Her ne kadar İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce harca esas değer 12.510.000 TL kabul edilmişse de sözleşme bedeli olan 12.500.000 TL tarafların üzerinde anlaştıkları bir meblağ olup bu meblağa ilişkin yargılamayı gerektirir bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Yargılamaya konu husus önceki tarihli sözleşmenin bugün ifası halinde ekonomik karşılığının ne olacağının tespiti olup, dava konusu aradaki farktır. Harç, yargılamaya konu bedel üzerinden yatırılmakta olup aradaki farkın harçlandırılması yeterlidir. Emsal bir dava türü olan kira bedelinin uyarlanması davalarında da 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince uyarlama istenen bedel ile ödenen kira bedeli arasındaki kira farkının yıllık toplamı üzerinden nispi harç ödenmektedir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 19.06.2017 tarih, 2017/6433 E. ve 2017/10426 K. sayılı ilamında bu hususu “492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince; dava değerinin uyarlama istenen bedel ile ödenen kira bedeli arasındaki kira farkının yıllık toplamı üzerinden karar ve ilam harcı alınır. Aynı yasanın 16. maddesine göre de değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçesinde değer gösterilmesi zorunludur. Gösterilmemiş ise davacıya tespit ettirilir. Tespitten kaçınma halinde dava dilekçesi işleme konulmaz.” biçiminde hüküm altına almıştır. Değer tayininin zorunlu olmasından ötürü tarafımızca davanın açılışı sırasında 10.000 TL üzerinden harç yatırılmış olup bilirkişi incelemesi neticesinde harç ikmal edileceği bildirildiği halde İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce, tarafımıza 213.468,00 TL harcın tamamlanması yönünde muhtıra gönderilmiştir. Yargılamaya henüz başlanmamışken 213.468,00 TL bir harç talep edilmesi hak arama hürriyetinin açıkça ihlali niteliğinde olduğundan, 12.500.000 TL sözleşme bedeli zaten tarafların üzerinde anlaştığı bir meblağ olup yargılamayı gerektirmediğinden, yargılama konusu, sözleşmenin kurulduğu meblağ ile bugünkü şartlara uyarlanması halinde ödenecek meblağ arasındaki fark olduğundan İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin usule ve yasaya aykırı 08.04.2022 tarih, 2021/930 E. ve 2022/337 K. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerekmektedir.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda arz ve izah ettiğimiz hususlar ile resen takdire alınacak sebepler doğrultusunda yapılacak istinaf incelemesi neticesinde İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.04.2022 tarih, 2021/930 E. ve 2022/337 K. sayılı kararı kaldırılarak, yapılacak yargılama neticesinde haklı davamızın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, sözleşmenin uyarlanması isteğine ilişkin olup, 10.000,00 TL dava değeri gösterilerek dava açılmış, mahkeme tarafından davacıya 12.510.000,00 TL üzerinden harcı tamamlaması için usulüne uygun ihtar göndermiş, anılan ihtar davacıya 27.12.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, mahkeme 04.01.2022 tarihinde iki haftalık kesin süre geçmeden davacı vekilinin ara kararından rücu talebini reddederek dosyayı işlemden kaldırmış, 08.04.2022 tarihinde de davanın açılmamış sayılmasına karar vermiş olup, anılan kararı davacı vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği nedenlerle istinaf ettiği görülmüştür
Her ne kadar davacı vekili müvekkilinden 12.510.000,00 TL üzerinden harç tamamlanması yönündeki ilk derece mahkemesinin muhtırasının yanlış olduğu, kendisinin 10.000,00 TL üzerinden harç yatırması gerektiğini iddia etmiş ise de, esasen bu yöne ilişkin davacı iddiası mahkemenin davacının ara karardan rücu talebinin reddi ile karara bağlanmış olup, esasen mahkemenin 12.510.000,00 TL üzerinden harcın tamamlanması gerektiği yönündeki ihtarı da hukuka uygundur.
Ancak, ilk derece mahkemesi tarafından davacıya harcı tamamlaması için iki haftalık kesin süre verilmesine rağmen , bu süre dolmadan 04.01.2022 tarihinde mahkeme tarafından davacının ara karardan rücu talebi reddedilerek ve dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Mahkeme tarafından ara kararından rücu talebi reddedildiğine göre davacı tarafa ya yeni bir süre verilmesi, ya da daha önce verilen kesin sürenin dolması beklenmesi gerekirken bu hususlara riayet edilmeksizin dosyanın işlemden kaldırılması doğru olmayıp, bu husus kamu düzenine ilişkin olmakla, dairemizce resen gözetilmesi gerektiğinden bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
22.07.2020 tarihli ve 7251 Sayılı Yasa ile Değişik HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” halinde HMK 353/(1)-a-6. bendi uyarınca bölge adliye mahkemesinin, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği yönünde düzenleme getirilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece verilen karar, usul ve yasaya uygun bulunmadığından davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun kamu düzeni gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun, kamu düzeni gereğince KABULÜ ile,
2-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.04.2022 tarih ve 2021/930 Esas, 2022/337 Karar sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Verilen kararın niteliği gereğince harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 172,00 TL istinaf peşin karar harcının istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-a maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 15.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.