Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1168 E. 2022/1134 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1168
KARAR NO : 2022/1134

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/833
KARAR NO : 2022/167
DAVA TARİHİ: 16.11.2021
KARAR TARİHİ: 01.03.2022
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat
KARAR TARİHİ : 15.09.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 15.09.2022

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.03.2022 tarih ve 2021/833 Esas, 2022/167 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 16.11.2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin çeşitli kişi ve şirketlere abiye ve gelinlik tarzında kıyafetler ürettirip yurt içi ve yurt dışı piyasada satışını yaptığını, davalının da … Modaevinin işletmecisi olduğunu, müvekkili ile davalı arasında yapılan şifai görüşme sonucunda üretilecek lüks yaz maskeleri hakkında anlaşma sağlandığını, davalının numune sunduğunu ve davalı ile üretim hususunda anlaşma sağlandığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının ürettiği lüks maskelerin müvekkiline teslim edilmediği, aksi kanaat halinde ise ayıplı ifa edildiğinin tespiti ile müvekkil ile davalı arasında yapılan sözleşmenin iptaline, müvekkilinin söz konusu maskeler için davalıya ödediği toplam 27.000 TL’nin ödeme günlerinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, müvekkilinin lüks maskelerin üretimi için davalıya teslim ettiği 8.353,65-TL değerindeki kumaş ve danteller için 8.353,65 TL’nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, müvekkilinin maskelerin tespiti ve delillendirilmesi için fotoğraf çekimi için harcadığı bedel olan 1.500 TL’nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, müvekkilinin üretilecek maskelerin lüks kategoride olması nedeniyle 2.000 adet yaptırdığı özel kutu bedeli olan 26.000 TL’nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, müvekkilinin üretilecek lüks maskelerin muhafazası için yaptırdığı kilitli poşet bedeli olan 6.690,85 TL’nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, müvekkilinin üretilecek lüks maskelerin … şirketleriyle ve fenomenlerle satışının sağlanması için yaptığı ve aylık bedeli olan 4.820 TL’nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, müvekkilinin üretilecek maskeleri internet ilanından kaldırması ve internet sayfasının güvenirliliğinin ve de ticari itibarının kaybı için fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, müvekkilinin üretilecek maskelerin satışından elde edilecek olan karından yoksun kalması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10 TL ticari zararın ihtar tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, müvekkilinin uğradığı manevi zararın tazmini için 5000 TL’nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT :
Davalı avukatı tarafından verilen 28.11.2021 tarihli yanıt dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Moda evinin (… izmir) işletmecisi olduğunu, müvekkilinin … moda evini kurduğundan beri tecrübeleri doğrultusunda geleneksel, modern ve şık tasarımlarımları ve müşteri memnuniyeti anlayışı ile kalitesinden ödün vermeyerek titizlikle tasarım ve üretimler yaptığını, müvekkilinin gelinlik tasarımlarının yanında aynı zamanda uzun yıllardır birçok tasarım ürün üretmekte olup tasarımını yapmış olduğu birbirinden farklı modelde kıyafetin satışını yaptığını, davacı taraf, açmış olduğu dava ile müvekkili ile arasında şifahi olarak kurulduğunu iddia ettiği sözleşmeye dayanarak, müvekkilinden sair alacak kalemleri altında tazminat talep etmekte olup, iş bu dava ile ileri sürülen tüm taleplerin reddi gerektiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle ve fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile; müvekkili aleyhine ikame edilen haksız ve kötü niyetli davanın öncelikle davacının aktif husumet ehliyeti ve davayı açmakta hukuki yararı olmaması nedeniyle usulden reddine, gerekçeli olarak açıklanan nedenlerle davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 01.03.2022 tarih ve 2021/833 Esas, 2022/167 Karar sayılı kararında özetle; “…Tüm bu bilgiler ışığında; somut olayımıza baktığımızda; her ne kadar mahkememize dava açılmış ise de; mahkememizce yapılan araştırmada İzmir Ticaret sicil kayıtlarına ve Konak Vergi Dairesi kayıtlarına göre davacının tacir olmadığı, her ne kadar davalı tacir ise de; dava konusu alacağın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir alacak olmadığı, davanın mutlak ticari davalardan da olmaması nedeniyle, iş bu davaya bakmakta mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu vicdani kanaatine varılmakla davanın usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 01.06.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Dosya kapsamında davalının tacir olduğu sabittir. Mahkeme kararında belirtildiğinin aksine dava konusu alacağın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir alacak olması gerekmemektedir. Nitekim TTK m. 19/1 hükmüne göre gerçek kişi tacirin yapmış olduğu işlemin adi borç sayılması için işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirmesi veya işin ticari sayılmadığının durum ve koşullardan anlaşılması gerekir. Ancak davalının böyle bir bildirimi olmadığı gibi yüklü miktarda maske üretiminden kaynaklanan işlemin ticari olmadığı da düşünülemez. Yine TTK m. 19/2; “Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.” hükmünün gereği olarak davalı açısından maskelerin üretilmesi ticari iş sayıldığından müvekkil açısından da ticari iş niteliğindedir. Dolayısıyla TTK m. 19 hükmüne göre de uyuşmazlıkta görevli mahkeme Asliye Ticaret mahkemeleridir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki tacir sıfatına hak kazanılabilmesi için işletmenin ticaret siciline tescili şart olmayıp yalnızca açıklayıcı niteliktedir. Bu nedenle kanundaki koşulların oluşması halinde gerçek kişi kendiliğinden tacir sıfatını kazanmaktadır. Tacirin ticari işletmesinin kaydını ticaret sicilinden sildirmesine rağmen işletmesini işletmeye devam ediyor ise tacir sıfatını yitirmeyeceği gibi gerçek kişinin tacir sıfatını kazanabilmesi için ticari işletmenin fiilen işletilmesi yeterlidir. Ayrıca ticaret siciline tescil şartı yoktur.
TTK m.12/1 uyarınca gerçek kişi tacirler bir ticari işletmeyi kısmen de olsa, kendi adına işleten kişilerdir. TTK m.11 ise ticari işletmeyi şu şekilde tanımlamıştır; “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.” madde hükmünden anlaşılacağı üzere bir işletmenin ticari işletme olması için esnaf işletmesi aşan düzeyde gelir sağlamayı hedeflemesi gerekmektedir yani bu oranda gelir elde edilmesini beklememektedir, esnaf işletmesini aşan düzeyde gelir sağlama amacının olması yeterli görülmüştür. Ticari işletmenin işletilmesi, işletmeyi ilgilendiren işlemler yapılamasını ifade eder. Müvekkilin esnaf işletmesi sınırını aşan düzeyde gelir sağlamayı hedeflediği ortadadır. Nitekim davalı ile görüşerek lüks maskeler yapmasını istemesi, bu işlem için ödediği miktarlar dikkate alındığında esnaf işletmesi sınırını aşan düzeyde gelir elde etmeyi hedeflediğini açıklamaktadır. Ayrıca maskelerin üretimi için davalı ile görüşmesi, davalıya numuneler sunması işletmesini ilgilendiren işlemler yaptığını ortaya koymaktadır. Bu sebeplerle müvekkilin de tacir olduğu ve dava konusu işlemin ticari işletmesini ilgilendirdiği için ticari iş olduğu izahtan varestedir.
Tüm bu nedenlerle; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/833 E., 2022/167 K. sayılı 01/03/2022 tarihli usul ve yasaya aykırı davanın usulden reddine ilişkin kararının istinaf incelemesi ile kaldırılarak Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna, esas bakımından inceleme için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine ve yargılama sonucunda davamızın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.
TALEP :Yukarıda izah edilen ve mahkemenizce re’sen dikkate alınacak nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/833 E., 2022/167 K. sayılı 01/03/2022 tarihli usul ve yasaya aykırı davanın usulden reddine ilişkin kararının istinaf incelemesi ile kaldırılarak Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna, esas bakımından inceleme için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine ve davamızın kabulüne,
2-Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline,…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında;HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup,
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin, diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK ‘nın 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası 6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret kanununun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için, Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması kararın kaldırılmasını gerektirecek bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
6102 sayılı TTK’nun 5. maddesi ile, Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görev alanı ticari davalar ile sınırlandırılmıştır.
Somut olayda, davacı tarafından davalı aleyhine eser sözleşmesi nedeniyle tazminat davaskı açılmış olup, tarafların ikisi de şahıs olup, maheme tarafından yapılan tacir araştırmasında, davacının tacir olmadığı anlaşılmış, esasen davacı vekili, 01.03.2022 tarihli celsede müvekkilinin tacir olmadığını da duruşmada zapta geçen beyanlarıyla beyan etmiştir.
Bu sebeple, Türk Ticaret Kanunun 4 ve 5. maddeleri kapsamında taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu kabule olanak bulunmamaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 1/(1) maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c maddesine göre de, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
Her ne kadar davacı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.03.2022 tarih ve 2021/833 Esas, 2022/167 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-c maddesi uyarınca dava değeri itibarıyla kesin olmak üzere 15.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.