Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2022/1105 E. 2022/1020 K. 09.08.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1105
KARAR NO : 2022/1020

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/100
ARA KARAR TARİHİ : 11.02.2022
İTİRAZ TARİHİ : 06.03.2022
İTİRAZIN DEĞ.
ARA KARAR TARİHİ : 09.06.2022
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 12.02.2020
BİRLEŞEN DOSYA : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2020/759
ESAS, 2020/778 KARAR SAYILI DOSYASI
BİRLEŞEN DAVA : Tapu İptali Ve Tescil
İSTEM : İhtiyati Tedbir
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 30.12.2020
KARAR TARİHİ : 09.08.2022
KARARIN YAZ. TARİH : 09.08.2022

İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/100 Esas sayılı dosyasından verilen 09.06.2022 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı-birleşen dosyada davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Birleşen dosyada davacı avukatı tarafından verilen 30.12.2020 tarihli, ihtiyati tedbir istemli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 09/07/2018 tarihinde konusu 31 adet villanın tüm çelik işleri, çelik çatı, çelik merdiven ve çelik basamakları, bina giriş sundurma, bina ön ve arkaya saçak uzatma, arka balkon uzatma, ön ve arka çelik bacak, bordex kaplama, alüminyum kör kasa ve çatı lake, mdf kaplama malzeme, işçilik dair anahtar teslim işine ilişkin sözleşme imzalandığını, sözleşmenin 13.maddesinde sözleşme kapsamında yapılacak işler karşılığında davaya konu villanın işlerin bitiminde kesin kabul yapıldıktan sonra en geç 1 ay içerisinde satışının yapılacağının alt yüklenici tarafından kabul edilmiştir şeklindeki düzenlemenin olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacı tarafça tüm edimlerin yerine getirildiği, ancak karşı tarafın sözleşme gereği edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle bir kısım işlerin tamamlanamadığını, buna rağmen davalı tarafça sözleşmenin tek taraflı olarak fesih edildiğini ve davalı tarafından müvekkili aleyhine İzmir 6. ATM’nin 2020/100 Esas sayılı dosyasıyla sözleşmenin feshinin tespiti ile tazminat davası açıldığını, müvekkilinin sözleşmenin feshinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin sözleşme karşılığı işin %93 gibi çok büyük bir kısmını bitirdiğini, tamamını bitirmesine çok kısa bir süre kala karşı yanın sözleşmeyi fesih ettiğini, sözleşme konusu işin %93 ünü bitirmiş olması sebebiyle müvekkilinin buna karşılık gelen ücrete hak kazandığını, karşı yanın müvekkiline herhangi bir iş karşılığı ödeme yapmadığını, davalı yanın üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, sözleşmede sözleşme tarihinin 09/07/2018 bitiş tarihinin 30/09/2018 yazdığını, hayatın olağan akışına göre 32 adet villanın yaklaşık iki ay gibi çok kısa sürede bitirilmesini imkansıza yakın olduğunu, sözleşmede belirtilen işin bitiş tarihi olarak 30/09/2019 tarihinin esas alınması gerektiğini, 2018 yazılmasının bir maddi hata olduğunu, buna ilişkin olarak şantiyede çalışacak olan elemanların SSK girişlerinin en erken 13/09/2018 tarihinde alındığını, ayrıca müvekkili tarafından sözleşmeye ilave işler yapıldığını, tüm bu işlerin ne kadar sürede yapılabileceğini hesap edip değerlendirilmesi gerektiğini, işin teslim tarihi 30/09/2019 olarak kabul ve taahhüt edilmiş ise de havaların yağışlı olması, temel kazmalardan kaynaklanan toprakların site içinde dağıtılmış olması davacının uyarılmasına rağmen mıcır atmaması bu sebeple kamyon ve vinçlerin site sahasına girememiş olması binalarda gönye ve çapsızlık gibi sorunların çıkması her bina için ayrı ayrı imalat yapılmasından dolayı davalının fabrikasında seri üretim yapılamamış olması nedenler ile işverenin bilgisi muvafakatı dahilinde uzatıldığını, yine müvekkilinin işi bitirmesine engel olan mücbir sebep olarak dolar kurunun bir anda 3 TL den 7 TL ye dayandığını, bu durumdan ticaretle meşgul olan birçok şirketin etkilendiğini, müvekkilinin sözleşmeye aykırı davranmadığını, dava konusu sözleşmenin müvekkili tarafından fesih edilmediğini, sözleşmede müvekkiline düşen edimlerin yerine getirildiğini, sözleşmeye göre imalatın tamamı bitirilip müteahhit firmaya teslim edildikten sonra müteahhit firmanın sözleşme ödemekle mükellef olan edimini yerine getirmesin istenmesi anında sözleşmenin feshi yoluna gitmesinin kabul edilemeyeceğini, bunun iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, yine tüm sözleşme gereklerine ek olarak müvekkili tarafından ilave işler yapıldığını, müvekkilinin tüm imalat aşamasında vecibelerini yerine getirdiğini, müteahhit firmanın itirazına maruz kalmadığını, müvekkilinin imalatlarından memnun kalan müteahhit firmanın iki adet yük asansörü ve ön cephe giriş lazer kesimli korkuluk işini de verdiğini, buna rağmen karşı tarafın sözleşmeyi haklı olarak fesih ettiğini bildirmesinin haksız ve kötü niyeti olduğunu, sözleşmenin ödemeler başlıklı 13. Maddesine göre sözleşme kapsamında yapılacak işlerin karşılığı ve sözleşme bedeli karşılığı yerine geçmek üzere işin kdv dahil genel toplam tutar karşılığına denk gelen İzmir … ilçesi … mahalle … mevkii … pafta … ada … parselde yapımına devam eden projeden 14-2T nolu villanın sözleşmeye konu tüm işlerin bitiminde kesin kabul yapıldıktan sonra en geç bir ay içinde yukarıda belirtilen bağımsız bölümün satışının yapılacağını alt yüklenicinin kabul ettiğini, her ne kadar kabul etmeseler de İzmir 6 ATM nin 2020/100 Esas sayılı dosyasında alınan raporda dahi inşaatın müvekkili tarafından %93 ünün tamamlandığının sabit olduğunu, buna karşılık gelen ücrete de hak kazandığını, fakat karşı yan tarafından herhangi bir iş kaşılığı ödeme yapılmadığını, müvekkilinin karşı yandan alacağının mevcut olduğunu, sözleşmenin 13. Maddesinde yapılacak iş karşılığı ve sözleşme bedeli karşılığı yerine geçmek üzere İzmir …. ilçesi … mahalle …. mevkii … pafta … ada … parselde bulunan taşınmazın tapusunun tescilinin müvekkili adına yapılmasının kararlaştırıldığını bildirerek davanın İzmir 6 ATM nin 2020/100 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, İzmir … ilçesi … mahalle … mevkii … pafta … ada … parselde bulunan taşınmazın üçüncü şahısa tapu kaydının 3, şahsa devrinin önlenmesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine, … ada … parselde bulunan taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili şirket adına tesciline, aksi kanaat halinde veya ifada imkansızlığı olması halinde taşınmazın karar tarihe en yakın tarihte rayiç değeri hesaplanmak suretiyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalma kaydı ile şimdilik 500.000,00 TL nin karşı yandan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT :
Birleşen dosyada davalı avukatı tarafından verilen yanıt dilekçesinde özetle; birleşen davada arabuluculuk dava şartının eksik olduğunu, davanın usulden reddi gerektiğini, … ada … parselin müvekkili adına kayıtlı olmadığını, kayıt malikinin davada taraf olmadığını, ihtiyati tedbir talebinin de reddi gerektiğini, zaman aşımı, hakkın kötüye kullanımı, dürüstlük kuralına aykırılık iddiasında ve takas ve mahsup talebinde bulunduklarını, birleşen dosya davacısını sözleşmenin fesih ihbarından itibaren 1 yıldan fazla süre geçmesine rağmen sözleşmenin fesih tarihi itibariyle hiçbir hak ve iddia da bulunmadığını, karşı dava açmadığını, inşaat müvekkilince bildirilinceye ve eksik ve ayıplı işler tamamlanıncaya kadar beklenildiğini, akabinde bu davanın açıldığını, birleşen dosya davacısı şirkete 2019 yılında defalarca uyarı gecikme ihtarında bulunulduğunu, hiçbir uyarının dikkate alınmadığını, sözleşmede ve işin teslim tarihinde hiçbir maddi hatanın olmadığı, aksine bir kaç defa uzatılma istendiğinin sunulan e-posta yazışmaları hem de cevabı ihtar ile belli olduğunu, birleşen dosya davacısının iddialarının kötü niyetli ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkilinin teslim tarihinin 30/09/2019 olan işin iki ayda yapılabilecek bir iş olduğunu, işin teslim tarihinde maddi hata olmadığını, aylarca beklenildiğini, yüklenici ve taşeron toplantılarında ek süre taleplerine olumlu yanıt verildiğini, yazılı e-postalarla bir daha ek süre taleplerine yine olumlu yaklaşıldığını ancak yüklenicinin söz verdiği tarihlerde işi teslim edemediğini, çekilen ihtara karşı da olumlu yanıt verilmeyip işi tamamlamayıp ayıp giderilmediğini, işin müvekkili tarafından kendi kaynaklarıyla tamamlattırılıp ayıpların giderilebildiği ölçüde giderildiğini, müvekkilinin her türlü yolu denediğini son çare sözleşmeyi fesih ettiğini, sözleşmenin fesih tarihi itibariyle işin eksik ve ayıplı olduğunu, delil tespiti tarihine kadar ve sonrasında işin müvekkilince tamamlattırıldığını, gecikmenin yüklenici … dan kaynaklandığını, gecikmeye yönelik Kemalpaşa 2.Noterliğinin ihtarnamesinin tebliğ edildiği 20/11/2019, arabuluculuk süreci ve asıl davayı açtıkları hatta delil tespitinin yapıldığı 12/03/2020 tarihinde ve sonrasında inşaat ham halindeyken dava açmayan …’ın inşaat işleri müvekkilince tamamlanıp …’la ilgisi olmayan diğer kalemlerinde bitirilmesi halinde dava açan yüklenici firmanın kötü niyetli olduğunu, asıl davadaki zarar ve yargılama giderinin … tarafından kabulü halinde götürü usulde belirlenen sözleşme bedeline istinaden gecikme tazminatı işi tamamlama ve ayıpları kısmen giderme bedelleri mahsup edildikten sonra 500.000,00 TL ödeme yapmayı sulh teklifi olarak bildirdiklerini, eldeki asıl davada hak kazacakları bedel ile birleşen davada esasa girilmesi halinde yüklenicinin hak kazanacağı bir bedel var ise her iki bedel arasında takas mahsup taleplerinin mevcut olduğunu bildirerek davanın usulden esasa girilmesi halinde tapu iptal ve tescil talebi açısından reddine, tazminat talebi açısından sulh teklifinin kabul edilmesi halinde imzalanacak sulh protokolü uyarınca hüküm kurulmasına, sulh teklifinin reddi halinde 2020/100 Esas sayılı dava tarihine kadar …’ın yapmış olduğu işlerin niteliği ve değerinin bilirkişilerce tespiti ile sözleşme bedeli olan 1.374.000,00 TL ye oranlanarak yapılan işin değerinin bulunması bu değerden asıl davada ki gecikme tazminatı ayıp tazminatı, katlanılma durumunda kalınan masraflar hesaplanarak işleyecek ticari faiz ile birlikte toplam zararlarının belirlenerek yargılama gideri ve vekalet ücreti mahsup edildikten sonra takas mahsup hükümleri uyarınca hüküm tesisi fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi 2020/100 Esas sayılı dosyasından verilen 11.02.2022 tarihli ara kararında özetle; “…Dosyanın incelenmesinde; Mahkememizin 26/11/2021 tarihli ara kararı ile dosyaya gelen 12/11/2021 tarihli Kemalpaşa Tapu Müdürlüğünden gelen yazı cevabı ekinde düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi örneğinin gönderildiği, sözleşme konusu taşınmazın İzmir Kemalpaşa … Mahalle … Mevkii … ada … parsele ilişkin olduğu, İzmir Kemalpaşa … Mah … Mevkii … ada … parsel sayılı taşınmazda 14 nolu bağımsız bölümün 16/07/201 tarihi itibariyle … Şti adına kayıtlı olduğu belirlenerek söz konusu taşınmazın … Şti kayıtlı olması halinde 3. Kişilere devrinin önlenmesi için tapu kaydını HMK 389. Ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati tedbir konulmasına, taşınmazın bilirkişi ön raporunda belirtilen değeri üzerinde belirlenen %10 teminat alınmasına, belirlenen teminatın ibrazı halinde karardan bir suretin ilgili tapu müdürlüğüne gönderilmesine karar verildiği, teminatın depo edilmediği ve mahkememizce 03/02/2022 tarihli duruşma 1 nolu ara kararı ile 26/11/2021 tarihli ihtiyati tedbir kararının 3 nolu bendinde kararın verildiği tarihten itibaren bir hafta içinde uygulanmasının talep edilmediğinden HMK 393/1 maddesi gereğince kendiliğinden kalkmış sayılmasına karar verildiği; birleşen dosyada davacı vekilinin 11/02/2022 tarihli dilekçesi ile 26/11/2021 tarihli ara karar da belirtilen İzmir Kemalpaşa … Mah … Mevkii … ada … parsel … bağımsız bölüm nolu taşınmazın dava dışı 3. Kişilere satıldığı bildirilerek İzmir Kemalpaşa … Mah … Mevkii … ada … parseldeki arsa sahibi tarafından yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davacı karşı davalıya ait olan 20 adet bağımsız bölümden halen arsa sahibinin uhdesinde bulunan veya davacı karşı davalı uhdesinde bulunan bağımsız bölümler üzerine 3. Kişilere devrinin önlenmesi için tapu kaydına HMK 389. Vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş ise de; dilekçesine ekli tapu kaydının bulunmadığı, Kemalpaşa Tapu Müdürlüğünden 12/11/2021 tarihli yazı ekinde gönderilen tapu kayıt örneklerinden İzmir Kemalpaşa … Mah … Mevkii … ada … parsel sayılı taşınmazda 14 nolu bağımsız bölümün … adına kayıtlı olduğu, diğer bağımsız bölümlerin ise dava dışı 3.kişiler adına kayıtlı olduğu belirlenerek birleşen dosyada davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin HMK 389 vd maddeleri gereğince kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin şartların oluşmadığından reddine…” ifadelerini içeren gerekçelerle ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İTİRAZ:
Birleşen dosyada davalı avukatı tarafından verilen 06.03.2022 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; kat mülkiyetine geçildikten sonra oluşan bağımsız bölümlerden 14 nolu taşınmazın … şirketi adına kayıtlı olduğu düşünülerek her ne kadar bu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmuş ise de sözleşme gereği devri söz konusu olabilecek taşınmazın 14 nolu taşınmaz olmadığını, projedeki numara ile tapudaki bağımsız bölüm numaraları birbiri ile eş değer olmadığından HMK 389 madde şartları oluşmadığından ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-birleşen dosyada davacı …. A.Ş vekili 02/06/2022 tarihli dilekçesi ile; dava konusu taşınmazların bulunduğu vaziyet planında 14/2T olarak yer alan ve zeminde keşifte ilk olarak incelemesi yapılan villanın tapuda onaylı vaziyet planında 19 nolu bağımsız bölüme denk gelen ve 29/11/2021 tarih 21427 yevmiye no ile satış ile … oğlu … adına devredilen taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ve davaya konu diğer ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 2022/100 Esas sayılı dosyasından verilen 09.06.2022 tarihli ara kararında özetle; “…Somut olayda birleşen dosyadaki davanın taraflar arasındaki 09/07/2018 tarihli sözleşmenin 13.maddesine göre yapılacak iş karşılığı ve sözleşme bedeli karşılığı yerine geçmek üzere İzmir Kemalpaşa …mahalle … mevkii … pafta … ada … parselde bulunan taşınmazın tapusunun tescilinin kararlaştırıldığını, iş bitimine kala sözleşmenin feshedilmesi sebebi ile davacının alacağını alamadığı bildirilerek adı geçen taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili şirket adına tesciline aksi halde veya ifada imkansızlık olması halinde taşınmazın karar tarihine en yakın tarihte dava konusu taşınmazın rayiç değeri hesaplanmak suretiyle davalıdan tahsiline, bu bedel bilirkişi raporu ile tespit edileceğinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 500.000,00 TL nin tahsiline yönelik olarak açıldığı, birleşen dosyada davacı vekilinin 13/01/2022 tarihli dilekçesi ile sözleşmenin 13.maddesinden Kemalpaşa ilçesi …mahalle … mevkii … ada … parselde yapımına devam eden projeden 14/2T nolu villanın iptalini ve tescilini talep ettiklerini, sözleşmenin bu husus üzerine kurulduğunu bildirdiği, aşamada dava konusu taşınmazın bilirkişi ön raporunda ki değerine göre tespit edilen eksik harcın davacı tarafça depo edildiği, Mahkememizce 11/02/2022 tarihli ara karar ile … ada … parsel 14 bağımsız bölüm taşınmazın … inşaat adına kayıtlı olması halinde üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, alınan bilirkişi raporu ile 14 nolu bağımsız bölümün projede 14/2N olarak gösterilen taşınmaz olduğu olup dava konusu olmadığı, dava konusu taşınmazın projede 14/2T ile gösterilen taşınmaz olduğu ve söz konusu taşınmazın tapu kaydında 19 nolu bağımsız bölüme denk geldiği ve birleşen dosyada davalı … adına kayıtlı olmadığı belirlenmekle birleşen dosyada davalı tarafın ihtiyati tedbir kararına itirazının HMK 389. Madde kapsamında kabulü ile Mahkememizce verilen 11/02/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, birleşen dosyada davacı vekilinin 19 nolu bağımsız bölüme ihtiyati tedbir konulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin ise söz konusu taşınmazın davalı taraf adına kayıtlı olmadığından yasal şartları bulunmadığından reddine…” ifadelerini içeren gerekçelerle itirazın kabulüne ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, birleşen dosya davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı-birleşen dosyada davacı avukatı tarafından verilen 10.06.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde; “…İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/100 E. Sayılı dosyasındaki 09/06/2022 tarihli celsede ara karar ile verilen “birleşen dosyada davalı tarafın ihtiyati tedbir kararına itirazının HMK’nun 389.maddesi gereğince kabulü ile İzmir İli …. ilçesi … Mahallesi … Mevki … ada … Parsel 14 no.lu bağımsız bölüm no.lu taşınmaz ile ilgili Mahkemece verilen 11/02/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılması ile birleşen dosyada davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin HMK’nun 389.maddesi gereğince şartları bulunmadığından reddine” dair karar usul ve yasaya aykırı olduğundan İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/100 E. Sayılı dosyasındaki 09/06/2022 tarihli İhtiyati tedbir kararının kaldırılması kararı ile diğer taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulması talebimizin reddine dair kararının istinafen incelenerek kaldırılması ile ihtiyati tedbirlerin devamı ile diğer taşınmaz üzerine de ihtiyati tedbir konulması gerekmektedir.

A-Somut olayda ihtiyati tedbir kararının verebilmesi için gerekli tüm şartlar gerçekleştiğinden verilen ihtiyati tedbir kararı hukuka uygun olup, bu nedenle davacı karşı davalı iş sahibinin İhtiyati tedbir kararına yaptığı itirazın reddi gerekmekteyken bu itirazın İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/100 E. Sayılı dosyasındaki 09/06/2022 tarihli celsede verilen ara kararda kabulü ile İzmir İli … ilçesi … Mahallesi … Mevki … ada … Parsel 14 no.lu bağımsız bölüm no.lu taşınmaza yönelik ihtiyati tedbirin kaldırılması kararı usul ve yasalara aykırıdır.
…Somut olayda Mahkemenizin son celsesinde Davacı vekili; “taraflar arasındaki sözleşmede davalı tarafa teslimi kararlaştırılan villa 19 no.ludur, söz konusu numaralar numarataj numaralıdır” demiştir. Gelen tapu cevaplarının incelenmesinde 19 nolu villanın davacı iş sahibi tarafından kötüniyetli olarak dava açılış tarihi olan 12/02/2020 tarihinden sonra devredildiği açıktır. Dolayısıyla davacı iş sahibi taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı ve kötüniyetli olarak dava açıldıktan sonra davaya konu taşınmazın mülkiyetini devretmiştir. Dolayısıyla davacı karşı davalının kötüniyetli olarak elindeki taşınmazları mal kaçırma amaçlı başkalarına devrettiği ve devretmeye çalıştığı sabit olduğundan somut olayda ihtiyati tedbirin gerekli tüm şartları vardır.
….Somut olayda Her ne kadar davacı iş sahibi tarafından işlerin tamamlanmadığı iddia edilmişse eser sözleşmesi her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğu dikkate alınarak sözleşmeye konu tüm işler müvekkil tarafından tamamlanmasına, ancak davacı iş sahibinin sorumluluklarını yerine getirmemesine rağmen sözleşme gereği davacı karşı davalı tarafından müvekkile verilmesi gereken villa verilmemiş, buna dair hiçbir ödeme de yapılmamıştır. Dolayısıyla müvekkilin zararı sabit olmakla hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi de ortadadır.
….
Davacı karşı davalı itiraz dilekçesinde, taraflarca yapılan sözleşmede müvekkile 14/2T numaralı villa verileceği kabul edilmiş olmasına rağmen bunun 14 numaralı villa olmadığının söylenmesi gerçekliğe aykırı olup, Mahkemeyi yanıltmak ve yargılamayı uzatmak amaçlı olmakla birlikte aynı zamanda kendilerine göre 14/2T numaralı villanın hangi numaralı villa olduğunu itiraz dilekçesinde belirtilmemesi de kötüniyetli olduklarının açık göstergesidir. Dolayısıyla davacı karşı davalı iş sahibinin İhtiyati tedbir kararına yaptığı itiraz gereği İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/100 E. Sayılı dosyasındaki 09/06/2022 tarihli celsede verilen ara kararda bu itirazın kabulü ile İzmir İli … ilçesi … Mahallesi … Mevki … ada … Parsel 14 no.lu bağımsız bölüm no.lu taşınmaza yönelik ihtiyati tedbirin kaldırılması kararı usul ve yasalara aykırıdır.
B-Somut olayda yukarıda anlatıldığı üzere ihtiyati tedbir kararının verebilmesi için gerekli tüm şartlar gerçekleştiğinden ve 26.05.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre Yerel Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı hukuka uygun olduğu gibi Dava konusu bağımsız bölüm olan taşınmazların bulunduğu vaziyet planında 14/2T olarak yer alan ve zeminde keşifte ilk olarak incelemesi yapılan villa Tapuda onaylı vaziyet planında 19 nolu bağımsız bölüme denk gelen ve 29.11.2021 tarih ve 21427 yevmiye no ile satış yolu ile … oğlu … adına devredilen taşınmaz üzerine de ihtiyati tedbir konulması gerekmektedir. Zira;
Müvekkil alt yüklenici davalı ile davalı müteahhit arasında 09.07.2018 tarihinde, konusu “31 adet villanın tüm çelik işleri; çelik çatı, çelik merdiven ve çelik basamakları, bina giriş sundurma, bina ön ve arkaya saçak uzatma, arka balkon uzatma, ön ve arka çelik baca, bordex kaplama, alüminyum kör kasa ve çatı lake mdf kaplama malzeme, işçilik dahil anahtar teslim işi” olan barter sözleşmesi imzalanmıştır. Buna göre Sözleşmenin Ödemeler Başlıklı 13. Maddesine Göre: “sözleşme Kapsamında Yapılacak İşlerin Karşılığı Ve Sözleşme Bedeli Karşılığı Yerine Geçmek Üzere, İşin Kdv Dahil Genel Toplam Tutar Karşılığına Denk Gelen İzmir İli Kemalpaşa İlçesi …mahalle … Mevkii … Pafta … Ada … Parselde Yapımına Devam Eden Projeden 14/2t Nolu Villa Sözleşmeye Konu Tüm İşlerin Bitiminde Kesin Kabul Yapıldıktan Sonra En Geç 1 Ay İçinde Yukarıda Belirtilen Bağımsız Bölümün Satışının Yapılacağını Alt Yüklenici Kabul Etmiştir.” Şeklinde Belirtilmiştir.

Somut olayda Yerel Mahkeme celsesinde Davacı vekili; “taraflar arasındaki sözleşmede davalı tarafa teslimi kararlaştırılan villa 19 no.ludur, söz konusu numaralar numarataj numaralıdır” demiştir. 26.05.2022 tarihli bilirkişi raporunda; Dava konusu bağımsız bölüm olan taşınmazların bulunduğu vaziyet planında 14/2T olarak yer alan ve zeminde keşifte ilk olarak incelemesi yapılan villa Tapuda onaylı vaziyet planında 19 nolu bağımsız bölüme denk gelmekte olduğu belirtilerek yine buna göre dava açılış tarihi olan 12/02/2020 tarihinden sonra 19 nolu villanın davacı iş sahibi tarafından kötüniyetli olarak 29.11.2021 tarih ve 21427 yevmiye no ile satış yolu ile … oğlu …. adına devredildiği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla davacı iş sahibi taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı ve kötüniyetli olarak dava açıldıktan sonra davaya konu taşınmazın mülkiyetini devretmiştir. Davacı karşı davalının kötüniyetli olarak elindeki taşınmazları mal kaçırma amaçlı başkalarına devrettiği ve devretmeye çalıştığı sabit olduğundan somut olayda haksız ve hukuka aykırı hareket ettiği sabittir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
…İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/100 E. Sayılı dosyasındaki 09/06/2022 tarihli celsede verilen ihtiyati tedbire dair ara kararın istinafen incelenmesi ile;
Davacı karşı davalı iş sahibinin İhtiyati tedbir kararına yaptığı itiraz gereği verilen “birleşen dosyada davalı tarafın ihtiyati tedbir kararına itirazının HMK’nun 389.maddesi gereğince kabulü ile İzmir İli Kemalpaşa ilçesi … Mahallesi … Mevki … ada … Parsel 14 no.lu bağımsız bölüm no.lu taşınmaz ile ilgili Mahkemece verilen 11/02/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılması” karar usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılması ile bu taşınmaz yönünden ihtiyati tedbir kararının devamına,
Davalı karşı davacı olan tarafımızın İhtiyati tedbir kararına dair talep gereği verilen ” birleşen dosyada davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin HMK’nun 389.maddesi gereğince şartları bulunmadığından reddine” dair karar usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılması ile Dava konusu bağımsız bölüm olan taşınmazların bulunduğu vaziyet planında 14/2T olarak yer alan ve zeminde keşifte ilk olarak incelemesi yapılan villa Tapuda onaylı vaziyet planında 19 nolu bağımsız bölüme denk gelen ve 29.11.2021 tarih ve 21427 yevmiye no ile satış yolu ile … oğlu … adına devredilen taşınmaz üzerine de ihtiyati tedbir konulmasına,…”ifadelerini içeren gerekçelerle istinafa konu arakararının kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
YANIT:
Davacı-birleşen dosyada davalı avukatı tarafından verilen 18.07.2022 tarihli istinafa yanıt dilekçesinde; “…Öncelikle belirtmek gerekir ki, işbu eldeki asıl davayla birleşen davada, … Şirketinin talep ettiği ilk tedbir talebi, uyuşmazlık konusu taşınmazın Davalı … Şirketi adına kayıtlı olmaması nedeniyle yerel mahkemece reddedilmiş, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu da aynı nedenlerle reddedilmiştir. Yargılama aşamasında … Şirketi bilahare bir kez daha ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş, sayın mahkeme … ada, … parsel üzerinde kurulan bağımsız bölümlere dair kayıtları yeniden celp etmiş, gelen tapu kayıtlarında … ada, … parsel üzerinde kurulu bağımsız bölünlerden 14 numaralı bağımsız bölümün müvekkil Şirket adına kaydını görünce, bu bağımsız bölümün devrine yönelik tedbir vazetmiştir. Bu karar sehven verilmiş, hatalı bir karardır. Çünkü 14 nolu bağımsız bölüm, dava konusu (sözleşme konusu) taşınmaz değildir. Sözleşmenin konusu olan, bu nedenle de uyuşmazlık konusu olan taşınmaz “19 nolu” bağımsız bölümdür. Bu taşınmaz ise tapuda üçüncü şahıs adına kayıtlıdır. İtirazlarımız üzerine İtirazlarımız üzerine yeniden yapılan keşif esnasında, sözleşmeye konu – yani, sözleşme aşamasında, onaylı proje ve numarataj planında 14/2T numarasıyla gösterilen (… Şirketine vaat edilen)- taşınmazın hangisi olduğu hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirlenmiştir. Sayın Mahkemece, üzerinde inşaat yapılan parselin kat mülkiyetine geçtiği belirlenmiş, 26.05.2022 tarihli bilirkişi raporuyla da … ada … parselin üzerinde 32 adet bölüm kurulduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre, velev ki Davalı … Şirketi yüklendiği işi tam ve ayıpsız olarak tamamlayıp, karşılıklı edimler yükleyen sözleşmeyle kendisine yüklenen edimlerini sözleşmeye uygun bir şekilde yerine getirmiş olsaydı, müvekkil Şirketin kendi edimi olan Projede 14/2T numaratajıyla gösterilen villayı işin bedeli olarak yükleniciye vermek durumunda olacağı sözleşmede öngörülmüştür. Söz konusu sözleşmenin “Ödemeler” Başlıklı 13. Maddesinin 5. ve son Fıkrasında; “sözleşme kapsamında yapılacak işlerin karşılığı ve sözleşme bedeli karşılığı yerine geçmek üzere; İşin KDV dahil genel toplam tutar karşılığına denk gelen İzmir İli, Kemalpaşa İlçesi, … Mahalle, … mevkii, … pafta, … ada, … parsel de yapımına devam eden projeden 14/2T nolu villa sözleşmeye konu tüm işlerin bitiminde kesin kabul yapıldıktan sonra en geç 1 ay içinde yukarıda belirtilen bağımsız bölümün satışının yapılacağını alt yüklenici kabul etmiştir” denilmektedir.
Görüleceği üzere, … yüklendiği işi gereği gibi, sözleşmeye uygun olarak ifa etmiş olsaydı, Sözleşmedeki Davacı işverenin yükümlülüğü projede 14/2T numarasıyla gösterilen villayı … Şirketine geçirmektir. Projede 14/2T numarasıyla gösterilen sözleşmeye konu taşınmazın ise, kat mülkiyetine geçiş akabinde 19 bağımsız bölüm numarasını aldığı hususu 26.05.2022 tarihli bilirkişi raporuyla açıkça ortaya konulmuştur. Üzerine ihtiyati tedbir konulan … Şirketi adına kayıtlı 14 nolu bağımsız bölümün ise, projede 14/2N numarasıyla gösterildiğini yine aynı rapor belirtmektedir. (14/2T değil!)
Hal böyleyken, Sayın Mahkemenin kat mülkiyetine geçiş akabinde tapuda 14 nolu bağımsız bölüm olan taşınmaz üzerine koyduğu ihtiyati tedbirin “dava konusu/sözleşme konusu” olmayan bir taşınmaz olduğu bilirkişi raporuyla da açığa çıkmış, tedbire itirazlarımızda ileri sürdüğümüz iddialarımız sübut bulmuştur. Sayın Mahkeme de yerinde olarak, itirazımız doğrultusunda, uyuşmazlık konusu (sözleşme konusu) olmayan bağımsız bölüm üzerine koyduğu ihtiyati tedbiri kaldırmıştır. Karar hukuka uygundur. İstinaf talebi ve nedenleri yerinde değildir.
Sonuç olarak; … ada … parsel nolu taşınmaz üzerinde inşaa edilen projeye konu 32 adet villanın inşasının tamamlanmasını müteakip taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti kurulmuştur. Dava konusu sözleşmeyle … Şirketine barter usulü vaat edilen onaylı projede/ numarataj planında/Sözleşmenin 13. Maddesinde “14/2T numarasıyla” belirtilen villa (sözleşme konusu villa), kat mülkiyetine geçiş akabinde 19 bağımsız bölüm numarasını almıştır. Bu husus bilirkişi raporuyla sabittir. Yani uyuşmazlık konusu taşınmaz “19 nolu bağımsız bölüm olup”, bu taşınmaz tapuda başka bir şahıs adına kayıtlıdır. Müvekkilim adına kayıtlı 14 nolu bağımsız bölüm ise uyuşmazlık konusu taşınmaz değildir. Bu taşınmazın projedeki/numarataj planındaki numarası 14/2N dir. Sözleşmeyle, işin bitiminde … Şirketine devri vaat edilen taşınmaz değildir. Bu taşınmaz üzerinde bankaların ipotek hakkı ve başka kişilere vaat edilmiş haklar söz konusudur. “Elma kalmadı, yerine armut verelim, madem sözleşme konusu taşınmaz Davalı adına değil, Davalı adına olan başka bir taşınmazı verelim fikriyle” hareket etmenin hukuka uygun olmayacağı da izahtan varestedir. Buna rağmen birleşen davanın davacısı hukuka aykırı taleplerinde ısrar etmektedir. HMK nın 389. Maddesine göre ancak ve ancak “uyuşmazlık konusu” üzerine tedbir konulabilir. Uyuşmazlık konusu olmayan, ilgili adına kayıtlı başka bir taşınmaz üzerine tedbir konulması mümkün olmadığı gibi, uyuşmazlık konusu olup da dava dışı başka bir kişi adına kayıtlı taşınmaz üzerine tedbir koymak da olanaklı değildir.

-19 nolu bağımsız bölüm tapuda davada taraf olmayan üçüncü kişi adına kayıtlı olduğundan,
-14 nolu bağımsız bölüm ise uyuşmazlık konusu olmadığından,
Her ikisinin de üzerlerine tedbir konulması talepleri hukuka aykırı olup, yerel mahkeme kararları yerinde olduğundan, istinaf talebinin reddine,…”ifadelerini içeren gerekçelerle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Asıl dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak, birleşen dava ise, eser sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, terditli talep ise bu mümkün olmaz ise tazminat davasıdır. İstem ise; İDM’nin verdiği ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin 09.06.2022 tarihli ara kararının istinafen incelenmesi talebidir.

“…Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Bedel, nakti olarak belirlenebileceği gibi nakit yerine geçecek şekilde altın ya da taşınmaz olarak da kararlaştırılabilir. Nakit bedel karşılığı eser sözleşmeleri yönünden ise sınırlayıcı istisnai bir kural bulunmadığından mahkeme kararına gerek olmaksızın tek taraflı irade beyanı ile sözleşmeden dönme mümkündür. Hukuk Genel Kurulu’nun 08.11.2006 tarih 2006/15-702 Esas, 2006/691 Karar sayılı kararı ve Dairemizin 04.06.1998 tarih 1998/513 Esas, 1998/2377 Karar sayılı kararında da bedel karşılığı eser sözleşmesinden dönme için tek taraflı irade beyanının yeterli olduğu benimsenmiştir. Eser sözleşmesinin bir türü olan “arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi” ise bazı özellikler taşıyan bir “Karma Sözleşme” sayılmaktadır. Bu tür sözleşmelerde yüklenicinin borcu, inşaatı yapıp teslim etmek; arsa sahibinin borcu ise, bedel olarak arsa payının veya arsanın mülkiyetini kayden yükleniciye geçirmektir. Bu tür sözleşmelerde iki sözleşme iç içedir: Birisi, hiçbir şekle bağlı olmayan “İnşaat Sözleşmesi” diğeri ise, TMK.’nun 706, Borçlar Kanunu’nun 213, Tapu Kanunu’nun 26. ve Noterlik Kanunu’nun 60. maddesi hükümleri gereğince, resmi biçimde yapılması gereken “tapulu taşınmaz veya tapulu taşınmaz payının mülkiyetini nakil borcu doğuran sözleşmedir”.
Uyuşmazlık konusu 17.12.2011 tarihli sözleşme yapılacak blokların kaba inşaat işlerinin tamamlanması, 27.07.2012 tarihli sözleşme ise blokların ince işçilikleri ile çevre düzenleme işlerini içerir 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen bedeli nakit ve nakit karşılığı daire şeklinde kararlaştırılan eser sözleşmesi niteliğinde olup sözleşmenin tek taraflı irade ile feshi mümkündür. Açıklanan nedenlerle sözleşmelerin tapu devrini içerdiğinden bahisle tek taraflı olarak feshedilemeyeceğinin kabulü hatalı olmuştur…”
(Yargıtay Kapatılan 15. Hukuk Dairesi’nin 2020/1914 Esas, 2021/2492 Karar sayılı içtihadı.).
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkında iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olayda; davacı şirket vekili tarafından asıl dosyada, taraflar arasında 09.07.2018 tarihli eser sözleşmesi akdedildiğini, davalı şirketin 31 adet villaya ait bir kısım inşaat işlerinin üstlenildiğini, davalının edimini tam olarak yerine getirmediğini, eksik ve ayıplı iş yapıldığını, sözleşmede belirtilen cezai şartın ödenmediğini, eksik ve ayıplı iş ve zamanında işi teslim etmeme nedeniyle zararlarının doğduğu belirterek, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin tespiti ve tazminat davası açmış, birleşen davada ise, davalı-birleşen dosya davacısı yüklenen şirket vekili (…. A.Ş ) taraflar arasındaki sözleşmeye dayanarak tapu iptali, ifada imkansızlık bulunması halinde alacak davası açmıştır. İDM tarafından birleşen dosya davacısının ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulüne dair ara kararı verilmiş, itiraz üzerine duruşmalı inceleme yapılarak itirazın kabulü ile üzerine ihtiyati tedbir konulan Kemalpaşa … mahallesi … ada 14 nolu bağımsız bölüm üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ve birleşen dosya davacı vekilinin de ihtiyati tedbir isteminin reddine dair arakararı vermiş, bu ara kararına karşı, davalı-birleşen dosya davacı vekili (… A.Ş ) yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Taraflar arasındaki eser sözleşmesi hükümleri, davacı ve birleşen dosya davalısının fesih iradesini bildirmiş olması, sözleşmenin niteliği itibarıyla tek taraflı feshin mümkün olduğu sözleşme türlerinden olması, dosyadaki mevcut bilirkişi raporları, tapu kayıtları dikkate alındığında İDM’nin vermiş olduğu 11/02/2022 tarihli ara karar ile; ”… ada … parsel 14 bağımsız bölüm taşınmazın … Şti. adına kayıtlı olması halinde üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, alınan bilirkişi raporu ile 14 nolu bağımsız bölümün projede 14/2N olarak gösterilen taşınmaz olduğu olup, dava konusu olmadığı, dava konusu taşınmazın projede 14/2T ile gösterilen taşınmaz olduğu ve söz konusu taşınmazın tapu kaydında 19 nolu bağımsız bölüme denk geldiği ve birleşen dosyada davalı … adına kayıtlı olmadığı belirlenmekle, birleşen dosyada davalı tarafın ihtiyati tedbir kararına itirazının HMK 389. Madde kapsamında kabulü ile Mahkememizce verilen 11/02/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, birleşen dosyada davacı vekilinin 19 nolu bağımsız bölüme ihtiyati tedbir konulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin ise söz konusu taşınmazın davalı taraf adına kayıtlı olmadığından yasal şartları bulunmadığından reddine..” gerekçesine dayanan 09.06.2022 tarihli ihtiyati tedbirin kaldırılması ve birleşen dosyada davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin reddedilmesine dair ara kararın usul ve yasaya uygun nitelikte olduğu, somut olayda, HMK 389. maddesinin uygulanmasını gerektirecek yasal koşulların mevcut olmadığı anlaşılmakla, davalı-birleşen dosya davacı vekilinin istinaf istemlerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/100 Esas sayılı dosyasından verilen 09.06.2022 tarihli ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı-birleşen dosyada davacı avukatının bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı-birleşen dosyada davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle alınması gerekli 133,00 TL tedbir harcından, peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 52,30 TL harç bedelinin davalı-birleşen dosyada davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı-birleşen dosyada davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f. maddeleri uyarınca kesin olmak üzere 09.08.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.