Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/783 E. 2023/1486 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/783
KARAR NO : 2023/1486

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1459
KARAR NO : 2021/19
DAVA TARİHİ : 29/04/2019
KARAR TARİHİ : 14/01/2021
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 07/12/2018

BİRLEŞEN DOSYA : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2019/121 ESAS, 2019/1037 KARAR SAYILI DOSYASINDA
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 12.10.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 12.10.2023

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/01/2021 tarih ve 2018/1459 Esas, 2021/19 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Asıl davada:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davalı …’ın davacı şirket ortağı iken şirket hisselerini 15/03/2018 tarihinde diğer şirket ortağına devrettiği ve ortaklıktan çıktığı, ayrıca bu tarihte verdiği bir açıklama ile 15/03/2018 tarihinden önce şirket kaşesiyle hiçbir senet düzenlenmediğini bildirdiği halde, daha sonradan önceki tarihli olarak 27/11/2018 tarihli 30.000 USD bedelli bonoyu şirket adına sahte olarak düzenlendiği ve bu şekilde şirketi borçlandırdığı, bu bononun lehtar ve cirantasının da diğer davalılar oldukları” iddiası ile, senetten dolayı davacı şirketin borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Asıl davadaki davalı … tarafından sahte olarak düzenlenen 27/11/2018 tarihli 30.000 USD bedelli bononun son ciranta davalı … tarafından İzmir 6. İcra Dairesi’nin 2018/17086 Esas sayılı dosyasında takibe konulduğu, ancak bu senedin sahte olarak düzenlendiği ve önceki ciranta … tarafından vadenin üzerinden 2 iş günü geçtikten sonra 30/11/2018 tarihinde ödeme protestosu gönderildikten sonra davalının senedi 28/12/2018 tarihinde icraya koyduğu, buna göre yetkili hamil olmadığı” iddiası ile, icra takibinin iptaline, icrada ödenmek zorunda kalınan paranın istirdatına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA:
Asıl davada:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davalının senette lehtar ya da ciranta olmadığını” savunarak davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; “Davacı şirkete birtakım inşaat işleri yaptığı için davaya konu senedi kendisine verdiklerini, daha sonra …’a olan borcu nedeniyle senedi ona ciro ettiğini” savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davacı şirketle ilişkisi olmadığını, senedi alacağı nedeniyle …’dan ciro olarak aldığını” savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davalının davaya konu senedin yetkili hamili olduğunu, senedin sahteliği iddiasının davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması gerektiğini” savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesi 14/01/2021 tarih ve 2018/1459 Esas, 2021/19 Karar sayılı kararında özetle; “Asıl davada; … için davanın geri alınması nedeniyle HMK’nın 123. Maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, davalı … hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı … adına açılan davanın ispatlanamaması nedeniyle reddine, birleşen davanın ise; davanın ispatlanamaması nedeniyle reddine” karar verilmiştir.

İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “Delillerin yeterince incelenmeden değerlendirilmeden karar verildiğini, senetle ilgili olarak borç ile ilgili bilirkişi incelemesi yapılmadığını, konu ile ilgili savcılık soruşturma dosyası soncunun beklenmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini” ifade ederek ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını istemiştir.
DEĞERLENDİRME:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Asıl dava; kambiyo senedinin sahte düzenlendiği iddiasına dayalı borçlu olunmadığının tespiti, birleşen dava ise; aynı senedin sahteliği nedeniyle icra takibinde borçlu olunmadığının tespiti ve istirdat isteklerine ilişkindir.
Davacı taraf asıl ve birleşen davalarda, “eski şirket ortağı … tarafından yetkisi olmadığı halde şirket adına önceki tarihli sahte bono düzenlendiğini, sonra bu senedin diğer davalılara usulsüz bir şekilde ciro edilerek davacı şirketin borçlu gösterildiğini, esasen bu borcun bulunmadığını” iddia etmektedir.
Davalılar ise; “senedin sahteliğinin davacı tarafça kanıtlanması gerektiğini, düzenleme ve ciroların usulüne uygun olduğunu” savunmaktadır.
Uyuşmazlık; “davaya konu edilen 27/11/2018 tarihli 30.000 USD bedelli bono ile ilgili düzenleme ve ciroların usulüne uygun olup olmadığı, anılan senedin sahte ve dolayısıyla geçersiz olup olmadığı, buna göre davacı şirketin senet nedeniyle borçlu olup olup olmadığı” hakkındadır.
İlk derece mahkemesince her ne kadar “davanın ispatlanamadığı” gerekçesi ile reddine karar verilmiş ise de, davaya konu edilen bononun sahteliği iddia edilerek sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından ilgili savcılığa şikayette bulunulduğu, bu konuda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/151043 ve 2019/27386 Soruşturma Sayılı dosyaları kapsamında cezai soruşturma yürütüldüğü, mahkemece buna dair evraklar dosyaya getirtilmesine rağmen soruşturma sonucunun araştırılmadığı görülmektedir. Oysaki; suç teşkil eden “özel belgede sahtecilik” ve nitelikli dolandırıcılık iddiaları çerçevesinde ceza mahkemesine dava açılması halinde, yapılacak yargılama sonucunda sahtelik iddiası ile ilgili olayın gerçekliğine (sübuta) dair verilecek ceza mahkemesi kararı hukuk mahkemesini bağlayacaktır. Bu nedenle anılan soruşturmaların akıbeti eldeki davaya doğrudan etki etmekte olup, söz konusu akıbet araştırması yapılmaksızın, gerekirse ceza soruşturması ve varsa kovuşturmasının sonucu beklenerek hasıl olacak duruma göre değerlendirme yapılması gerekirken, bu gerekliliğe uyulmaksızın yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda belirtilen nedenlerle; mahkemece esasa ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmeksizin karar verilmiş olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun, HMK’nın 353/(1)-a/6.maddesi gereğince kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile,
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/01/2021 tarih ve 2018/1459 Esas, 2021/19 Karar sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Verilen kararın niteliği gereğince harç alınmasına yer olmadığına, davacı vekili tarafından yatırılan 59,30 TL+59,30 TL istinaf maktu karar harçlarının talebi halinde yatıran davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL+162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-a maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.