Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/545 E. 2023/949 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/545
KARAR NO : 2023/949

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1166
KARAR NO : 2018/1126
DAVA TARİHİ : 18.10.2017
KARAR TARİHİ : 06.11.2018
DAVA : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 08.06.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 08.06.2023

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.11.2018 tarihli 2017/1166 Esas, 2018/1126 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; Davacı şirketin, davalı ile eser sözleşmesi imzaladığını, sözleşmede yapılacak işin konusunun, … Cad. No:… …/… … adresinde bulunan taşınmazın dekorasyon işleri olarak belirtildiğini, buna karşın davalı firma yetkilileri, sözleşme konusu olmamasına rağmen maliki oldukları başka taşınmazların ek dekorasyon işlerini de, davacı firmaya verdikleri sözlü talimatlarla yaptırdığını, davacı firmanın , hem sözleşme konusu edimlerini hem de sözleşme haricinde olan ama davalı firma yetkililerinin sözlü talimatlarıyla verdikleri ek işleri de eksiksiz ve tam olarak yerine getirip teslim ettiğini, davacı firmanın, en son yaptığı işleri ve bedelleri gösteren, 27.02.2017 tarihli 6665 sıra numaralı 290.806,47-TL tutarındaki faturayı Bornova 5. Noterliği’nin 27.02.2017 tarih ve 05113 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya ödenmesi için gönderildiğini, davalının, davacının gönderdiği faturayı İzmir 11. Noterliğinin 06.03.2017 tarih ve 02322 yevmiye numaralı belgesi ile iade ettiğini ve davacının kalan kısmi alacağını da ödemediğini, davacı şirketin, davalıda kalan kısmi alacağının tahsili zımnında İzmir 12. İcra Dairesinin 2017/3416 sayılı dosyası ile takip başlattığını, başlatılan icra takip dosyasına, davalı, davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığından bahsederek, asıl alacak, faiz ve takip ferilerine itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, itiraz dilekçesinin 03.04.2017 tarihinde icra müdürlüğüne sunulmuşsa da davacı tarafa tebliğ edilmediğini, itiraz tebliğ edilmemiş olsa dahi itirazın üzerinden 1 yıl geçmemesiyle dava açma süresinin dolmadığını, sözleşme konusu olmamasına rağmen davacıya yaptırılan ek ilave işler konusunda davalı şirket yetkilisinin isticvap edilmesini, açıklanan nedenlerle; davalı borçlunun haksız olan itirazının iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleyhine %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; Taraflar arasında 14.05.2015 tarihli sözleşme yapıldığını, davacının işbu sözleşme konusu edimlerini de aşar mahiyete kendisine 292.500,00 TL tutarında ödeme yapıldığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 2. maddesinde yapılacak işin ayrıntılı olarak belirtildiğini, davacı tarafın bu konudaki yükümlülüklerini zamanında yetiştiremeyeceğinin anlaşılması üzerine taraflarca Bodrum Kat, Zemin Giriş, Yemekhane ve Çatı katı birimlerindeki uygulamalar iptal edilerek bu hususun sözleşme metnine işlendiğini ve işin teslim süresinin 07.07.2015 tarihli olarak belirtilmiş olduğunu, davacı tarafından yapılan işlere ilişkin olarak 28.05.2015 tarih ve 18122 numaralı fatura ile 26.08.2015 tarihli ve 18118 numaralı faturalar keşide edildiğini, davalı şirket kayıtlarına işlendiğini, toplamda 292.500,00 TL ödeme yaptığını, sözleşmenin 8. maddesine göre davacının sözleşme dışında yaptığı herhangi bir iş var ise bunu ancak yazılı delil ile ispatlanabileceğini, bu yönde davacının tanık deliline dayanması, tanık dinletmesinin mümkün olmadığını, davacı şirketten yapılan ödemelere ilişkin olarak eksik kalan faturaların keşidesi istenmiş olmasına rağmen davacı tarafça usul ve yasa gereğince 10 gün içinde yapılması gereken faturanın keşide işinin süresinde yapılmadığını, yapılan iş ve ödemeleri aşar şekilde keşide edilen faturanın davalıya A—6644 numaralı 08.02.2017 tarihli faturanın Bornova 5. Noterliğinin 15.02.2017 tarih ve 04076 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tebliğ edilerek davalı şirketten, 290.810,56 TL faturanın ödenmesini talep ettiğini, davacının tahsil ettiği bedeli yeniden tahsil etmek istemesi ve yapılan keşide edilen işleri aşar mahiyetteki fatura ve açıkça borçlarının olmadığı belirtilerek iade edildiğini, davacı tarafça bunun üzerine 27.07.2017 tarih ve 6665 numaralı faturanın Bornova 5. Noterliğinin 5113 yevmiye ve 27.02.2017 tarihli ihtarnamesi ile gönderildiğini, bu faturada İŞzmir 11. Noterliğinin 06.03.2017 tarih ve 2322 no’lu ihtarnamesinin iade edildiğini, davacı tarafça usul ve yasaya uygun fatura keşidesi yerine 11.03.2017 tarihinde İzmir 12. İcra Müdürlüğünün 2017/3416 esas sayılı icra takibi ikame edilerek 67.609,81 TL asıl alacak 9.969,20 TL işlemiş faiz olmak üzere 77.578,01 TL talep edildiğini, ödeme emrinin tebliği üzerine usul ve yasaya aykırı yapılan işlemler nedeniyle asıl alacağa işlemiş faizi, faiz oranına işleyecek faize itiraz edildiğini, itiraz etmeleri üzerine takibin durduğunu, iş bu takibe de davalı taraf olarak yasal süreç içerisinde itiraz edildiğini, arz ve izah olunan nedenlerle; davacı tarafça usul ve yasaya, sözleşmeye ve yapılan ödemelere aykırı olarak haksız kazanç elde etmek amacıyla ikame edilen işbu davanın, delillerin toplanmasından sonra mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonrasında reddine, %20 den az olmamak üzere haksız icra tazminatı davacı yandan tahsiline, mahkeme masraf ve vekâlet ücretinin yine davacı yandan tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 06.11.2018 tarih ve 2017/1166 Esas, 2018/1126 Karar sayılı kararı ile özetle; “…Tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki 14/05/2015 tarihli hizmet sözleşmesi başlığı altında düzenlenen sözleşmede, davacı şirketin yüklenici olarak, davacı işveren şirketin … Caddesi No:… … … … adresinde bulunan taşınmazın düz, alçıpan asma tavanı yapılması, alçıpan ışık havuzu yapılması, taşyünü asma tavan, ıslak zeminler beyaz karolen, asma tavan karkas dahil işini üstlendiği, davacının sözleşme kapsamında 283.961,39-TL tutarında yaptığı iş dışında dava konusu adreste bulunan ve halen okul olarak faaliyette bulunan binanın sözleşme kapsamı dışında yapılan keşif sonrası bilirkişi heyeti raporunda ayrıntıları verilen 38.297,66-TL ek iş yaptığı, davacının sözleşme kapsamı ve sözleşme kapsamı dışında olmak üzere toplam 322.259,10-TL miktarında yapmış olduğu iş bedeline karşılık davalıdan 292.500,00-TL tahsil ettiği, bakiye 29.759,10-TL kısmın ödenmediği, davalının temerrüte düşürüldüğü tarih itibarı ile, takip tarihi itibarı ile davacının davalıdan bakiye 29.759,10-TL asıl alacak, 111,29-TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 29.870,39-TL alacağı bulunduğu, iş bu miktara ilişkin davalı borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haksız olduğu kanaatine varılmakla davanın kısmen kabul kısmen reddine” dair karar verilmiştir.
Dairemiz tarafından verilen 19.02.2021 tarih ve 2019/303 Esas, 2021/363 Karar sayılı kararı ile özetle; “…Açıklanan nedenle; istinaf başvurusu halinde, mahkemece kabul edilen miktar üzerinden hükmedilen 29.870,39 TL’nin %0 68,31 oranı üzerinden hesaplanan 2.040,44 TL’nin 1/4’üne tekabül eden 510,11 TL istinaf peşin karar harcı yatırılması gerekirken, davalı avukatı tarafından 311,90 TL istinaf nispi peşin karar harcı yatırıldığı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi gereğince yapılan ön inceleme sonucunda anlaşılmıştır.
Belirtilen nedenle, davalı avukatı tarafından, eksik yatırılan 198,21 TL istinaf nispi peşin karar harcının tamamlanması için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili tarafından verilen 26.11.2018 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile özetle; Müvekkilinin sözleşme kapsamında 283.961,39 TL tutarında yaptığı iş dışında sözleşme kapsamı dışında 38.297,66 TL ek iş yaptığını, müvekkilinin sözleşme kapsamı ve sözleşme kapsamı dışında olmak üzere toplam 322.259,10-TL miktarında yapmış olduğu iş bedeline karşılık davalıdan 292.500,00-TL tahsil ettiğini, bakiye 29.759,10-TL kısmın ödenmediğini, davalının temerrüte düşürüldüğü tarih itibarı ile, takip tarihi itibarı ile davacının davalıdan bakiye 29.759,10-TL asıl alacak, 111,29-TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 29.870,39-TL alacağı bulunduğu kanaatine vararak davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğini, dava dosyasına sunulan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğini, ancak hazırlanan bilirkişi raporu eksik ve bariz hesaplama hatalar yapılarak hazırlandığını, hüküm kurmaya ne de istinaf ve temyiz denetimine elverişli bir rapor olmadığını, bilirkişi raporundaki eksikliklerin ve bariz hesaplama hataları dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıklarını, bilirkişinin hesaplama hatası yaptığını, bilirkişi raporunun 17. Sayfasından başlayıp 18. Sayfasında devam eden davalının iade ettiği fatura icmali başlıklı bölümünde sözleşme kapsamında yapılan işlerin bedellerinin hesaplandığını, ancak bu hesap yapılırken hem sözleşme kapsamında yapılan bazı işlerin metrajlarında hatalar yapıldığını, hem de sözleşme dışında yapılan işlerin hesaba dahil edilmediğini, sözleşme içi ve sözleşme dışı yapılan işlerin kararlaştırıldığını, bilirkişinin yanlış hesaplama ile sözleşme kapsamında yapılan işlerin tutarını 283,961,39 TL olarak eksik bulduğunu, bilirkişinin hem Cetvel-1 de hem de Cetvel-2 de sözleşme dışı yapılan imalatları iki defa hesaba dahil ettiğini ve daha sonra çıkan sonuçları toplayarak 322.259,10 TL rakamını bulduğunu, daha sonra bu rakamdan da müvekkilinin aldığı 292.500,00 TL’yi çıkartarak 29.759,10 TL’yi bulduğunu, bu sonucun yanlış olduğunu, davalı/borçlunun kabulünde olan ve yasal defterlerinde kayıt altına aldığını, 26/08/2015 tarihli 18118 numaralı 54.999,80 TL tutarlı faturayı hesaba dahil hiç etmediklerini, bilirkişinin hazırladığı Cetvel-1 deki raporunun dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere 307.532,24 TL olması gerektiğini, müvekkilinin sözleşme kapsamında davalı/borçluya yaptığı imalatların toplam tutarının 307.532,24 TL olduğunu, bu tutara müvekkilinin sözleşme dışı yaptığı Cetvel-2 de görülen imalatların tutarı olan 38.297,66 TL ilave edildiğinde sonuç 345.829,90 TL bulunduğunu, bulunan bu rakamdan müvekkilinin aldığı 292.500,00 TL düşüldüğünde müvekkilinin davalı/borçludan olan alacağı 53.329,00 TL olduğunu, bilirkişi raporuna göre ise müvekkili 29.759,10 TL alacaklı olduğunu, hesaplama hatası yapılarak hazırlanan bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve Yargıtay ve isnaf denetimine elverişli bir rapor olmadığını, eksik ve hatalı hazırlanan bilirkişi raporu esas alınarak verilen kısmi ret kararı usul ve yasaya aykırı olup mahkemenin kararının kaldırılmasını, davalarının kabulüne karar verilmesini talep ederek istinaf kanun yoluna başvuru yapmışlardır.
Davalı vekili tarafından verilen 17.12.2018 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile özetle; Dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.11.2018 tarih ve 2017/1166 Esas sayılı 2018/1126 Karar sayılı kararında davacı tarafından ileri sürülen iş miktarına dair açık ve kesintisiz itirazlarının aksine iş miktarının taraflarınca kabul edildiği gibi değerlendirme yapıldığını, bu eksik inceleme ile malul değerlendirmeye karşı itirazlarının değerlendirilmediğini ve karşılanmadığını, davanın esasına dair beyanlarının değerlendirilmediğini savunma haklarının açık şekilde ihlal edildiğini, karara dayanak tutulan gerekçe ve denetlenebilirlik kriterinden uzak, karar tesisine elverişsiz eksik inceleme ile malul, usul, yasa ve içtihada aykırı 04.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda, taraflarınca açık bir şekilde davacı şirket tarafından yapıldığı ileri sürülerek fatura değerlendirmelere dair kısımda taraflarınca itiraz edildiğini fakat yapılan işin miktarına itiraz edilmediğinden bahisle eksik inceleme ile malul ve gerçeklerden uzak inceleme ve değerlendirme neticesinde sözleşme kapsamında yapılan iş miktarı yönünden herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın davacının haksız şekilde keşide ettiği faturadaki sözde iş miktarının esas miktarlar olarak kabul edilerek bu yönde hiçbir değerlendirme yapılmadığını, itirazları incelenerek bu yönde ölçüm ve hesaplama dahi yapılmadığını, raporun bu şekilde düzenlendiğini, keşif esnasında hiçbirn ölçütm yapılmadığını raporda ölçüm yapılmış gibi iş miktarlarının belirtildiğini, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen işler yönünden usul, yasa ve içtihada aykırı şekilde ve taraflarınca muvafakat da edilmemesine rağmen sadece ve tamamen davacı tanığının ifadesine dayanıldığını ve başkaca bir değerlendirme bu hususun dikkate alınmayarak belge ile ispatı gerekirken yapılan iş miktarı hususunda eksik inceleme ile malul değerlendirmeler yapıldığını sözde sözleşme dışı yapıldığı iddia edilen yerlere dair değerlendirmelerde söz konusu yerlerin kim tarafından yapıldığı dahi incelenmediğini, yerel mahkemenin kararının kısmen kabul kısmen red yönünde olmasına rağmen karar ve ilam harcının tamamının davalı taraflarına yükletildiğini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, müvekkilinin telafisi imkansız zararların önlenmesinin teminen tehiri icra kararı verilmesini talep ederek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
YANIT;
Davalı vekili tarafından verilen 03.01.2019 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesine yanıt ile özetle; Dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere taraflar arasında başkaca yazılı sözleşme bulunmamasına rağmen davanın tamamen reddine karar verilmesinin usul ve yasa gereği olduğunun açık olduğunu, iş bu hali ile eksik inceleme ile malul denetlenebilirlik kriterlerine havi olmayan karar tesisine elverişsiz usul, yasa ve içtihada aykırı bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin bu hali ile eksik olduğundan bahisle davacı tarafından ileri sürülen istinaf taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, iş bu davaya konu İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2017/3416 Esas nolu icra takibi dosyasına sundukları mehil taleplerinin kabul edilmiş olmakla icra müdürlüğü tarafından düzenlenen mehil vesikasını ekte sunduklarını, davacının istinaf kanun yoluna başvuru sebeplerinin davadaki beyanları ile çelişkili olduğunu ve davanın kabulünün mümkün olmasını talep etmiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Taraflar arasında 14/05/2015 tarihli eser sözleşmesi imzalandığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme incelendiğinde, davalıya ait taşınmazın dekorasyon işlerinin yapılmasına ilişkin olduğu, sözleşme bedelinin yaklaşık 300.000,00-TL belirtildiği, yapılacak işlerin birim fiyatlarının sözleşmede belirlendiği, teslim süresinin 80-85 takvim günü olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, sözleşme gereğince üstlendiği edimi eksiksiz şekilde ifa ettiğini belirterek ödenmeyen bedel ve yapılan ilave işler bedeli üzerinden başlatılan takibe itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise sözleşmedeki ilave işlerin yapılması için bir onay vermediğini, yapılan işlerin bedelinin tamamının ödendiğini, davacıya bir borcu bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) ise 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen “Eser sözleşmesi” yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Her iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir tür iş görme sözleşmesi olan eser sözleşmesinde “eser” ve “bedel” olmak üzere iki temel unsur vardır. Bu sözleşmelerde yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yapıp zamanında tamamlayarak teslim etmeyi, iş sahibi de bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi üstlenmektedir.
Eser sözleşmesinin tarafı olan yüklenici sözleşme gereğince bedel isteğinde bulunabilmesi için öncelikle yüklendiği edimi taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine, fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapıp, iş sahibine teslim etmekle yükümlüdür. Türk Borçlar Kanunu 117/1. maddesindeki kurala göre teslim tarihi gösterilmeyen veya kesin vade bulunmayan eser sözleşmelerinde, iş sahibinin ifayı talep etme ihtarı ile muaccel hale gelmiş bir alacağın borçlusu yüklenicinin ayrı bir ihtarla temerrüde düşürülmesi gerekir. Buradaki ihtar yüklenicinin teslim borcunu yerine getirmede geciktiğini belirleyen ve teslimi de talep eden ve yükleniciye ulaşmakla hukuki sonuçlarını doğuran iş sahibinin tek taraflı irade beyanıdır. (Usul ve Esaslarıyla Eser Sözleşmesi Uygulaması, Muammer Öztürk , Zeki Gözütok, Ankara 2021, s.415)
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 24/04/2017 tarih, 2016/1874E., 2017/1749K. sayılı ilamına göre; “Sözleşme ilişkisi bulunduğu ispatlanmış ise yapılan veya yapılmayan işlerin ne olduğu, fazla yapılan iş olup olmadığı; konusu hukuki işlem niteliğinde olmadığından, bu nedenle senetle ispat kuralına tâbi bulunmadığından tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Kural olarak sözleşmenin ifa sürecinde gerçekleşen imalâtın yüklenici tarafından yapıldığı kabul edilir. Dairemizin uygulamaları ve Yargıtay İçtihatlarında sözleşme dışı iş yapılmış ve bunun iş sahibinin yararına olması durumunda sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nın 410 ve devamı maddelerine göre vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca işin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenecek bedelinin istenebileceği kabul edilmektedir.” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 09/10/2015 tarih, 2015/948E., 2017/1749K. sayılı ilamı da aynı yöndedir.)
Somut olayda, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın davalıya sözleşmeye ilaveten iş yapılıp yapılmadığı, sözleşme ile kararlaştırılan iş bedelinin eksiksiz olarak ödenip ödenmediği hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu, usul ve yasaya uygun hazırlandığı, raporda sözleşme uyarınca yapılan iş bedelinin birim fiyat üzerinden tespit edildiği, ilave işler bedelinin de piyasa rayiçlerine göre hesaplandığı, ilave işlerin iş sahibinin yararına olduğunun tespit edildiği, buna ilişkin teslim esnasında bir ihtirazi kayıt da bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Dosya kapsamı, mahkeme gerekçesi ve yapılan değerlendirmeye göre; mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurularının HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06.11.2018 tarihli 2017/1166 Esas, 2018/1126 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı vekili ile davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile kalan 144,00 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 2.040,44 TL istinaf nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 510,11 TL harcın mahsubu ile kalan 1.530,33 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı ile davalı tarafından ayrı ayrı yatırılan 98,10’ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca dava değeri itibarıyla kesin olmak üzere 08.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.