Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/527
KARAR NO : 2023/918
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/709
KARAR NO : 2020/514
DAVA TARİHİ : 22.06.2017
KARAR TARİHİ : 24.09.2020
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 07.06.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 15.06.2023
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.09.2020 tarih ve 2017/709 Esas, 2020/514 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dosyanın gönderildiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 17.03.2021 tarih ve 2021/652 Esas, 2021/613 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 22.06.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … yetkili bayi ve servisi olup ağır ticari araç/araç lastik satışı, servisi, bakımı ve benzeri tamir, satış işleri yapmakta olduğunu ve uzun yıllardır otomotiv sektöründe hizmet verdiğini, müvekkili şirketin cari hesap dökümüne göre davalı …’nun borçlu olduğunu ve takip konusu borcunu ödememesi nedeniyle borçlu aleyhine İzmir 27.İcra Müdürlüğü 2016/16104 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun haksız olarak icra takibine, borca, faize ve ferilerine itiraz etttiğini ve takibin durdurulduğunu, davalı borçlu …’nun, adına kayıtlı … plakalı ağır vasıta çekici aracını müvekkili şirketin yetkili servisine 17/08/2016 tarihinde getirerek aracın tamirinin yapılmasını istediğini, serviste borçlunun aracının komple motor değişimi yapıldığını, aracın değişim/tamir/bakım işlemleri tamamlanarak fatura bedeli borçlunun cari hesabına kaydedilerek aracın davalıya teslim edildiğini, davalı adına 17.09.2016 tarihli, 34.998.27 TL bedelli fatura düzenlendiğini, davalının, aracının 117005 km ve 120668 km bakımlarında eksik işlemler yapıldığını, aracının 134378 km de arıza oluşturduğunu bunun için müvekkiline ödeme yapmayacağını beyan etmesi ve borcunu ödememesi üzerine takip başlatıldığını beyan ile İzmir 27.İcra Müdürlüğünün 2016/ 16104 sayılı icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin 35.084,05-TL ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile devamına, davalı borçlu aleyhine haksız itiraz nedeniyle hükmedilecek miktar üzerinden %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ve yargılama masraflarının davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
YANIT :
Davalı tarafından verilen yanıt dilekçesinde özetle; Davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığını, aracının garanti kapsamında tamir edildiğini, davaya konu fatura ve cari hesabın usulüne uygun olarak düzenlenmeyen yetkisiz belgeler olduğunu beyan ile davanın reddine, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 24.09.2020 tarih ve 2017/709 Esas, 2020/514 Karar sayılı kararında özetle; “…Mahkememizce alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; esasen taraflar arasında servis hizmetinin davacı tarafından yerine getirildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır, uyuşmazlık davacı tarafından yerine getirilen servis hizmetinin ayıplı olup olmadığı ve garanti kapsamında değerlendirilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Mahkememizce alınan ilk bilirkişi raporunda motor arızasının yetkili servisin periyodik bakım hususundaki ihmalininden kaynaklandığını belirtmesi, 08.04.2016 tarihli raporda da davacının, aracın 120668 km’de servise geldiğinde yağ seviyesinin ve durumunun kontrol edilip uyarılması gerektiği, aracın yatak sarma sebebinin motordaki üretimden kaynaklı gizli ayıp niteliğinde olduğunun belirtilmesi ve son raporda da hasarın üretimden kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde olduğunun ve garanti kapsamında olduğunun belirtilmesi karşısında davacı yetkili servisin periyodik bakımı hususunda ihmalinin olduğu ve davacının davaya konu araçta yapılan onarım bedelinin garanti kapsamı dışında kaldığını ispatlamaya yeterli nitelikte bir delil ibraz edemediği kanaatine varılmış, ayrıca davacı vekil tarafından ibraz edilen ve cari hesaba konu 17.06.2016 tarihli 34.998,27 TL bedelli fatura da 23133 nolu işemri bilgileri yer aldığı, icra dosyana borçlu tarafından ibraz edilen 23133 no lu iş emri bilgisinde hizmet bedelinin 15.979,73 TL olarak belirlenmesi karşısında davacının iddiasını ispatlayamadığı kanaatine varılarak davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 25.01.2021 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Sunulan nedenlerle; istinaf talebimizin kabulüyle İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/709 E. 2020/514 K. Sayılı 24.09.2020 tarihli kararın kaldırılarak, davanın kabulü ile davalı tarafın İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2016/16104 E. Sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile dava masraf ve ücreti vekaletin karşı yana yüklenmesine…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Davacı oto yedek parça şirketi, davalı …’ya karşı, … servisi olduğunu, cari hesap dökümüne göre davalı …’nun borçlu olduğunu, icra takibine başvurduğunu, davalının itirazıyla takibin durduğunu, bu nedenle itirazın iptalini takibin devamını talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiş verilen karara karşı davacı vekili istinafa başvurmuştur.
Davacı vekili dilekçesinde;
Son 2 heyet raporunda da arızanın oluşmasında davacının kusurlu bulunmadığını, araçta gizli ayıp var ise bu üretici firmanın hatası olduğunu, davacı servisi gelen tırlara kendiliğinden izin almaksızın rutin bakım işlemlerini yapabileceğini, malzemesi ve işçiliği ücrete tabi bir işlemin araç sahibine sormadan onay almadan yapılabilmesinin mümkün olmadığını, periyodik bakımın araç sahibine ait olduğunu, davalı nakliye işletmesi olduğundan basiretli bir tacir gibi davranarak bakım ve onarım işlerini takip etmesi gerekeceğini, bu nedenle davanın kabul edilmesi gerekirken reddedilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Dava, araç tamirini kapsayan eser sözleşmesi nedeniyle alacak için başvurulan takibin, davalının itirazı üzerine durması ile itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davacı … servisi olarak çalışan bir yüklenici şirket olup, davalı da tır nakliye işi yapan bir şirkettir. Mahkemenin bilirkişilerden aldığı raporlarla sabit olduğu üzere özellikle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi vasıtasıyla İTÜ’de görevli profesörlerden aldığı rapora göre dava konusu araçta oluşan hasarın gizli ayıp olduğu, davalının kusurunun bulunmadığı, tamirat masrafının 34.998,00 TL olduğu yönünde rapor verdikleri, mali müşavir ve otomotiv konusunda uzman öğretim görevlisinden alınan rapora göre de davalı şirkete ait defterlerin incelemesinde dava konusu yapılan miktar kadar faturanın davacı defterlerinde bulunup, davalı defterlerinde bulunmadığı, dava konusu arızanın davacı ve yetkili servisin periyodik bakımdaki ihmalden kaynaklandığı yönünde rapor verdikleri, mahkeme de buna dayanarak gizli ayıp nedeniyle gizli ayıbın davalı tır sahibine bildirilmediği, uyarılmadığı, periyodik bakımındaki ihmalinden hasarın kaynaklandığı, bu nedenle araçta yapılan onarım bedelinin garanti kapsamı dışında kaldığını, ispatlamaya yeterli bir nitelikte delil ibraz edemediği, dava konusu fatura bedelini davalının ödemek zorunda olmadığı, davacı davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle reddettiği, yapılan yargılama ve ulaşılan sonucun usul ve yasaya uygun bulunduğu, davacı vekilinin istinaf nedenlerinin hiçbirinin yerinde olmadığından esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı avukatı istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı avukatının istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.09.2020 tarih ve 2017/709 Esas, 2020/514 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 598,00 TL harçtan mahsubu ile kalan 418,10 TL harç bedelinin davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca dava değeri itibarıyla kesin olmak üzere 07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.