Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/462 E. 2021/465 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/462
KARAR NO : 2021/465
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/170
KARAR NO : 2020/345
DAVA TARİHİ : 17/05/2019
KARAR TARİHİ : 01/07/2020

DAVA : Tapu İptali ve Tescil

KARAR TARİHİ : 30.03.2021
KARARIN YAZ. TARİH : 30.03.2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden verilen 01.07.2020 tarih ve 2019/170 Esas, 2020/345 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı şirket yetkilisi tarafından verilen 17.05.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile aralarında 24/03/2017 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre … ili, … İlçesi, … Mah. … parselde 5 adet villa ve … parselde 1 adet villanın irtifak tapuları düzenlendiğinde davalı arsa sahibinin … parseldeki 1 nolu villanın tapusunu davacıya devretme taahhüdünde bulunduğunu, yine sözleşmeye göre inşaatın yapımına başlanmadan müteahhidin paylarının devredileceğinin açıkça belirtildiğini, buna rağmen … parseldeki 1 nolu villanın davacı adına tescilinin sağlanmadığını, aksine kendi adına tapuya tescil ettirdiğini, şu anda da 3.bir kişiye tapuyu devretme hazırlığında olduğunu ileri sürerek, söz konusu taşınmazın tapusunun iptali ile adlarına davacı şirket adına tapuya tesciline ve taşınmazın kaydına tedbir konulmasına, bu talepleri kabul edilmez ise davalıdır şerhi konulmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı avukatı tarafından verilen 25.12.2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile müvekkili arasında 24.03.2017 tarihinde aktedilen, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yasaya uygun yapıldığını ve … Noterliği’nce onaylandığını, anılan sözleşmenin 2.1 maddesi gereği taraflarınca, … parsel de 5 villa ve … parselde 1 adet villa inşaatı yapıldıktan sonra davalı, arsa sahibi, … parseldeki 1 nolu villanın tapu devrini şirketleri adına ve hesabına yapma taahhüdü verdiğini, fakat anılan parsellerdeki villa inşaatlarının gereği gibi yapıldığını ve davalıya da düşenlerin teslim edilmiş olmasına rağmen; sözleşmenin anılan 2.1 maddesi ve yine aynı sözleşmenin 12. sahifesindeki vaziyet planı gereği; … parseldeki 1 nolu villanın şirketleri üzerine tapuya şerh edilmediğini, ayrıca davalı iş bu taahhüdünü yerine getirmediği gibi, anılan villanın tapu kaydını şirket ortağı adına tapuya tescil ettirdiğini, ayrıca aldıkları duyumlara göre; en kısa zamanda bir üçüncü kişiye de tapu devri yapmayı planladığını bununla ilgili olarak … adresine ilan verdiğini öğrendiklerini, bu yüzden, davalının anılan sözleşmeye açık aykırılığı sebebi ile meydana gelen zararların, tazminini talep ettiklerini, bu nedenlerle, davalının anılan sözleşmeye aykırılığı sebebi ile meydana gelen zararların, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik dava miktarı kadarının tazminine, ıslah taleplerinin kabulüne, ilk dava tarihi itibari ile oluşacak, ticari faiz, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline, dava ve tüm taleplerinin kabulüne karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
YANIT :
Davalı avukatı tarafından verilen 13.06.2019 havale tarihli dava dilekçesine yanıt dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözleşmede Gebze mahkemelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığını, bu nedenle Gebze Mahkemeleri yetkili olduğundan yetki itirazında bulunduklarını, esas yönünden de davacı tarafın söz konusu taşınmazda hiçbir hakkının bulunmadığını, … parsel için tüm masrafların müvekkili tarafından yapıldığını, müvekkilinin mağdur durumda olduğunu, davacının yaptığı işlerle ilgili olarak Urla SHM’nin 2018/78 D.iş sayılı dosyasından eksik ve ayıplı işlerin tespit edildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 01.07.2020 tarih ve 2019/170 Esas, 2020/345 Karar sayılı kararında özetle; “…Davalı tarafça iş bu tapu iptal tescil davasında yetki sözleşmesine dayanılarak yetki itirazında bulunulmuş ise de, dava konusunun gayrimenkulün aynına ilişkin olması itibariyle HMK 12 maddesi uyarınca mahkememizin kesin yetkili olduğu, taşınmazın aynine ilişkin davalarda HMK 18 maddesi uyarınca yetki sözleşmesi yapılamayacağı düşüncesiyle yetki itirazı yerinde görülmemiştir.
Dava konusu taşınmazın dava tarihinden evvel davalı tarafından devredildiğinin anlaşılması üzerine davacı vekilince sunulan 25/12/2019 tarihli dilekçe ile, dava ıslah edilerek tazminat davasına dönüştürülmüş, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava değeri olan 670.000,00-TL’nin davalıdan faiziyle tazminine karar verilmesi talep edilmiştir.
Islah dilekçesi karşısında davalının ıslah dilekçesine karşı cevap hakkı doğmuş davalı vekili 22/01/2020 tarihli cevap dilekçesi ile; ıslah ile dava konusunun değiştirilemeyeceğini bildirerek taraflar arasındaki sözleşmede Gebze Mahkemelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığını, bu nedenle Gebze Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürerek yetki itirazında bulunmuştur.

Islah sonrasında taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın tazminat talebine ilişkin olduğu ve taraflar arasındaki 24/03/2017 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre çözülmesi gerektiği değerlendirilmiş, sözleşmenin 16.1 maddesinde anlaşmazlık halinde Gebze Mahkemeleri ve İcra Daireleri’nin yetkili olduğuna dair şart bulunduğu anlaşılmıştır.
Her iki taraf tacir olmakla HMK 18/2 maddesindeki şartlar da sağlandığından yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, taraflar arasında sözleşmeden ortaya çıkan tazminat davasında sözleşmedeki bu yetki şartı uyarınca davayı görmeye Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu, davalının yetki itirazının yerinde olduğu kanaatine varılmakla mahkememizin yetkisizliğine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı avukatı tarafından verilen 10.02.2021 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; ”…1- İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/170 Esas- 2020/345 Karar sayılı 01/07/2020 tarihli kararında “Islah sonrasında taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın tazminat talebine ilişkin olduğu ve taraflar arasındaki 24/03/2017 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre çözülmesi gerektiği değerlendirilmiş, sözleşmenin 16.1 maddesinde anlaşmazlık halinde Gebze Mahkemeleri ve İcra Daireleri’nin yetkili olduğuna dair şart bulunduğu anlaşılmıştır.
Her iki taraf tacir olmakla HMK 18/2 maddesindeki şartlar da sağlandığından yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, taraflar arasında sözleşmeden ortaya çıkan tazminat davasında sözleşmedeki bu yetki şartı uyarınca davayı görmeye Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu, davalının yetki itirazının yerinde olduğu kanaatine varılmakla mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiştir.” kararı verilmiş olup, mahkemenin yetkisizliğine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle açılan davanın usulden reddine, karar kesinleştikten sonra talep edilmesi halinde dosyasının davaya bakmakla yetkili bulunan Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi ‘ne gönderilmesine” karar vermiştir.
2-Yerel mahkeme her ne kadar davayı usulden reddetmişse de, tarafımıza vekalet ücreti hükmedilmemiştir. Kararın bu yönde kısmen bozularak tarafımıza vekalet ücretine hükmedilmesi için İstinaf yoluna başvurma zarureti hasıl olmuştur.
3-Zira Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 28.02.2017 tarihli E. 2016/11329 K. 2017/1197 sayılı kararında belirttiği üzere “Mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde yargı yolu bakımından davanın reddine karar verilmiş, davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği halde yararına vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331/2 maddesinde; “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.” biçiminde düzenleme yapılmıştır.
Yukarıdaki kanuni düzenleme 6100 Sayılı Kanun’da düzenlenmiş olup hiç kuşkusuz adli yargı yerinde görülecek davalarda ve adli mahkemeler arasındaki görevsizlik kararlarında uygulanmalıdır. Açıklanan maddede “davaya bir başka mahkemede devam edilmesi” hali düzenlenmiştir. Oysa yargı yolu bakımından görevsizlik kararlarında, davaya başka bir mahkemede devam edilmesi söz konusu olmayıp, kendine has usul kuralları bulunan farklı yargı yerinde yeniden açılan bir dava söz konusudur ve bu dava adli yargı yerindeki davanın devamı niteliğinde değildir.
Bu sebeple davacı davasını, yürürlükte bulunan kanuni düzenlemelere göre görevsiz yargı yerinde açmış ise “yargı yolu bakımından görevsizliğe” dair verilecek kararla birlikte; harç, masraf ve vekalet ücreti yönünden hüküm kurulması gerekir.” Bu sebeple tarafımıza vekalet ücretine hükmedilmemiş olması hukuka aykırıdır.
4-Alacaklı/davacının kusurundan ve davalının davacının işten çıkmasında kusurunun bulunmamasından dolayı işbu dava görüldüğünden dolayı, davacı yanın avukatlık ücreti ve yargılama giderinden sorumlu olması gereklidir. İşbu nedenle yerel mahkemece tarafımıza vekalet ücreti hükmedilmemiş olması kabulü tarafımızca mümkün değildir. Belirtilen nedenle lehimize vekalet ücretinin hükmedilmesi gerekmekte iken aksi yönde ve hiç karar verilmemesi bozmayı gerektirir.
Yukarıda arz edilen ve re’sen rastlanılacak sebeplere binaen; İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/170 Esas, 2020/345 Karar sayılı 01/07/2020 tarihli kararının istinaf kanun yolu ile kısmen kaldırılması-bozulması ve tarafımıza vekalet ücretine hükmedilerek yeniden hüküm kurulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, anılan taşınmazın dava açılmadan önce üçüncü kişilere satıldığının anlaşılması üzerine, davacı davasını ıslah ederek tazminata dönüştürmüş, ilk derece mahkemesi yaptığı yargılama sonunda 01.07.2020 tarih ve 2019/170 Esas, 2020/345 Karar numaralı ilamı ile; ”…Islah dilekçesi karşısında davalının ıslah dilekçesine karşı cevap hakkı doğmuş davalı vekili 22/01/2020 tarihli cevap dilekçesi ile; ıslah ile dava konusunun değiştirilemeyeceğini bildirerek taraflar arasındaki sözleşmede Gebze Mahkemelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığını, bu nedenle Gebze Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürerek yetki itirazında bulunmuştur.
Islah sonrasında taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın tazminat talebine ilişkin olduğu ve taraflar arasındaki 24/03/2017 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre çözülmesi gerektiği değerlendirilmiş, sözleşmenin 16.1 maddesinde anlaşmazlık halinde Gebze Mahkemeleri ve İcra Daireleri’nin yetkili olduğuna dair şart bulunduğu anlaşılmıştır.
Her iki taraf tacir olmakla HMK 18/2 maddesindeki şartlar da sağlandığından yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, taraflar arasında sözleşmeden ortaya çıkan tazminat davasında sözleşmedeki bu yetki şartı uyarınca davayı görmeye Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu, davalının yetki itirazının yerinde olduğu kanaatine varılmakla” gerekçesiyle yetkisizlik kararı vererek, yetkili mahkemenin Gebze Asliye Ticaret mahkemesi olduğuna karar vermiş, anılan kararı davalı vekilinin kendilerine vekalet ücreti verilmediğinden bahisle istinaf ettiği görülmüştür.
6100 Sayılı HMK’nın 331/2.maddesi; ”görevsizlik veya yetkisizlik kararlarından sonra, davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik veya yetkisizlik kararlarından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise, tap üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder.” hükümlerini içermektedir.
Her ne kadar davalı vekili, kendilerine vekalet ücreti verilmediğinden bahisle yetkisizlik kararını istinaf etmiş ise de, yukarıda belirtilen HMK’nın 331/2.maddesinin içeriği ve Yargıtay uygulamaları gereğince, yargılama giderlerine yetkili mahkemece karar verileceğinden, bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından yetkisizlik kararı verilmesinde ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden, davalı avukatının istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden verilen 01.07.2020 tarih ve 2019/170 Esas, 2020/345 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı avukatının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcı, peşin harç ile karşılandığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin, kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/(1)-c maddesi uyarınca, kesin olmak üzere 30.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.