Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/440 E. 2023/849 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/440
KARAR NO : 2023/849

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/465
KARAR NO : 2020/509
DAVA TARİHİ : 26/09/2019
KARAR TARİHİ : 04/11/2020
DAVA : İpoteğin Kaldırılması
KARAR TARİHİ : 25.05.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 25.05.2023

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/11/2020 tarih ve 2019/465 Esas, 2020/509 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İDDİA VE İSTEK:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davacı bankanın … Şubesi müşterisi olan … adlı kişinin … İli, … İlçesi, … ada … parsel … Blok … numaralı bağımsız bölümü dava dışı … ….Ltd. Şti.’den satın almak için konut kredisi almak üzere müracaatta bulunduğunu, konut kredisi verilebilmesi için satın alınan taşınmazın tapu kaydına 1. Sıradan ipotek konulması gerektiğini, ancak tapuda davalı şirket lehine ipotek olması nedeniyle bu ipoteğin kaldırılması için yazışma yapıldığını, davalı şirketin 18/03/2019 tarihi itibariyle 1.030.947 TL ipotek bedelinin … Şirketinin hesabına yatırılması halinde ipoteğin kaldırılacağını bildirdiğini, verilen hesap numarasına bu paranın yatırıldığını, ancak davalı tarafından ipoteğin kaldırılmadığını” iddia ederek, ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesined özetle; “Davacı bankanın iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, esasen de ipotek bedelinin davalı şirket hesabına yatırılmadığını, borçlu olan … Şirketi hesabına yatırıldığını, davalının bu parasını alamadığını ve icra takibi yapmak zorunda kaldığını” savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesinin 04/11/2020 tarih ve 2019/465 Esas, 2020/509 Karar sayılı kararında özetle; “Davacı bankanın, davalı şirket lehine olan ipotek bedelini onun isteği üzerine ödeyen kişi olarak davada taraf sıfatının bulunduğu, ayrıca ipoteğin kaldırılmasında kendi lehine olarak 1. Sıradan ipotek konulacağı için hukuki yararının bulunduğu, davalı şirketin isteği üzerine … Firmasının hesabına ipotek bedelini ödediği, buna göre ipoteğin kaldırılması gerektiği” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “Dava harcının ipotek bedeli olan 1.650.000 TL üzerinden yatırıldığını, dava değerinin bu miktar olup davacı lehine vekalet ücretinin de bu miktar üzerinden belirlenmesi gerektiğini” ifade derek kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesi isteği ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “Davada hukuki yarar bulunmadığını, ipotek bedelinin davalı hesabına yatırılmadığını, dava dışı … ve … Firması aleyhine icra takibi bulunduğunu, ayrıca konu ile ilgili ceza soruşturmasının sonucunun beklenmesi gerektiğini” ifade derek kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesi isteği ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
KANITLAR, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Dava, ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkindir.
Davacı bankanın, müşterisine konut kredisi verilmesi amacıyla bankacılık mevzuatından kaynaklanan yasal zorunluluk nedeniyle satın alınacak konutun tapu kaydına 1. Sıradan ipotek konulmasında, bunun için öncelikle davalı şirket lehine olan mevcut ipoteğin kaldırılmasında ve davalının isteği üzerine ipotek bedelini de ödediği için eldeki davanın açılmasında hem aktif taraf sıfatının, hem de hukuki yararının bulunduğu açıktır.
Davalı şirket savunmalarında ve istinaf dilekçesinde ısrarla “ipotek bedelinin kendi hesabına değil de borçlu … Şirketi hesabına ödendiğini, bu nedenle ipoteğin kaldırılmaması gerektiğini” savunmuş ise de, banka ile şirket arasındaki tüm yazışmalardan ve konu ile ilgili dosya kapsamındaki tüm belgelerden anlaşıldığı üzere; davacı bankanın davalı şirkete müracaatı üzerine şirketin 1.030.947 TL bakiye ipotek bedelinin … Firması hesabına yatırılmasını istediği, bankanın da belirtilen hesaba bu miktar parayı yatırdığı anlaşılmakla, “basiretli bir tacir olarak davranma yükümlülüğü” bulunan davalı şirketin, kendi isteği ile kendi gösterdiği hesaba ödenen bedel ortada iken, bedelin kendisine ödenmediğini savunmasına itibar edilmemelidir. Burada davacı banka üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirerek parayı gösterilen hesaba ödemiş olup, bunun karşılığında ipoteğin kaldırılması gerekmektedir. Davalının alamadığı ipotek bedeli ile ilgili olarak … Firmasına müracaat etme olanağı her zaman bulunmaktadır. Ayrıca; konu ile ilgili ceza soruşturmasının sonucunun eldeki davaya herhangi bir katkısı olmayacağından, beklenmesine gerek yoktur. Buna göre; mahkemece verilen “ipoteğin kaldırılması” yönündeki kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Diğer taraftan; ipotek akit tablosundaki ipotek bedeli her ne kadar 1.650.000 TL ise de, ipotek lehdarı davalı şirket için ödenen bakiye ipotek bedeli 1.030.947 TL olduğundan, dava değerinin bu miktar olduğunun kabulü ile bunun üzerinden harç ve vekalet ücreti belirlenmesi de doğrudur.
Bu nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK.’nın 353/1-b/1. Maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/11/2020 tarih ve 2019/465 Esas, 2020/509 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, taraf vekillerinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 179,90 TL istinaf maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan toplam 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 120,60 TL harç bedelinin davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı vekili tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 70.426,98 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 17.605,99 TL istinaf nispi harç ile 54,40 TL istinaf maktu karar harcının mahsubu ile 52.766,59 TL harç bedelinin davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davalı vekili tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361/(1) maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere 25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.