Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/422 E. 2021/552 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/422
KARAR NO : 2021/552
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1335
KARAR NO : 2020/722
DAVA TARİHİ : 20/11/2018
KARAR TARİHİ : 25/12/2020
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 15.04.2021
KARARIN YAZ. TARİH : 26.04.2021
İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25.12.2020 tarih ve 2018/1335 Esas 2020/722 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 20.11.2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; dava dışı yüklenici ….. ile müvekkili arasında 26/09/2016 tarihinde davalı mülkiyetindeki ….. ili …… ilçesinde bulunan tapuda …… ada …… parsel numarada kayıtlı taşınmaz üzerine …… yeni hizmet binası mekanik tesisat işlerinin yapılmasına ilişkin sözleşmenin düzenlendiğini, sözleşme bedelinin KDV hariç 5.000.436,17 TL olduğunu, müvekkilinin alt yüklenici sıfatıyla işi tamamladığını, müvekkili ile dava dışı yüklenici arasında düzenlenen 26/09/2016 tarihli sözleşmenin mal sahibiyle yapılan sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğunu, müvekkilinin sözleşmeyi imzalamadan önce işletim belgelerini ve organizasyon şemalarını hazırladığını, davalı mal sahibi ile ve yüklenici şirket ile ortak toplantı yaptığını ve davalı mal sahibinin onayı ile alt yüklenici olarak projeye dahil olduğunu, müvekkilinin, davalının emir ve talimatları ile gözetim altında sözleşmeyi yerine getirdiğini, sözleşmenin eser sözleşmesi olduğunu, yapılması kararlaştırılan tüm işler kapsamında alınan malzemelerin davalının yazılı onayı ile satın alındığını ve montajının yaptırıldığını, Yargıtay’ın kararları gereğince eser sözleşmelerinde iş sahibine, emir ve talimat verme, yapılan işi denetleme yetkisi tanınmış ise üçüncü kişilere verilen zarardan yüklenici ile birlikte iş sahibinin de sorumlu olacağını, olayda davalı iş sahibine yapılan işi açıkça denetleme yetkisinin tanındığını ve bu yetkinin kullanıldığını, müvekkilinin düzenlediği 02/10/2017 tarihli 4 numaralı hak ediş bedelinin 3.137.205,86 TL + KDV olduğunu, bu hak edişin dava dışı yüklenici şirketin proje müdürü ….. ile şantiye şefi ….. tarafından onaylandığını, onaylanan hak ediş doğrultusunda müvekkili tarafından KDV dahil toplam 3.701.902,91 TL tutarlı faturanın düzenlendiğini ve yüklenici şirketin muhasebe ve idari işler sorumlusu …..’e elden teslim edildiğini, bu kişinin sigortalı çalışan olduğunu, faturaya dayalı olarak dava dışı yüklenici şirket tarafından müvekkiline toplam 3.288.751,31 TL ödeme yapıldığını, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/792 D.İş sayılı dosyasında 411.393,16 TL borç ve masrafa yeter miktarda dava dışı yüklenici şirket aleyhine İİK’nın 257. maddesi gereğince ihtiyati haciz kararı verildiğini, dava dışı yüklenici şirketin konkordato isteğinin Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/569 Esas sayılı dosyasında kabul edilerek geçici mühlet kararının verildiğini, konkordato sebebiyle müvekkilinin alacağına kavuşmasının kısa vadede mümkün görünmediğini, müvekkilinin alacağından davalı mal sahibinin de müteselsilen sorumlu olması nedeniyle davalıya karşı İzmir 17.İcra Müdürlüğü’nün 2018/12773 Esas sayılı takip dosyasında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip başlatıldığını, 20/12/2017 tarihinde geçici kabulün yapıldığını, sözleşmeye göre 20/12/2018 tarihinde kesin kabulün yapılacağını, müvekkilinin düzenlediği faturaların yüklenici şirketin kayıtlarına işlendiğini, fatura içeriklerine itiraz edilmeyerek fatura alacağının kesinleştiğini, davalının temerrüte düştüğünü, sözleşmede belirtildiği üzere faturanın 30 gün içinde ödenmesi gerektiğini, TTK’nın 1530.maddesi gereğince bu sürenin sonunda temerrütün oluştuğunu, sözleşme konusu malların mal sahibine ve işin yapıldığı adrese teslim edildiğini, eksik işlerin tamamlandığını, bu hususun davalı tarafından düzenlenen 06/08/2018 tarihli tutanakla da anlaşıldığını, müvekkilinin alt işveren olarak SGK dosyası açtığını, davalıya ait iş yerinde işçi çalıştırdığından müvekkilinin alacağının işçi alacağına da dayandığını ve davalının İş Kanunu anlamında da sorumluluğunun bulunduğunu, davalının kötüniyetli olarak dava dışı yüklenici şirketin teminat mektubunu nakde çevirerek müvekkilinin alacağını ödemesi gerekirken bu yükümlülüğünü yerine getirmekten kaçındığını, teminat mektubuna konu iş ile müvekkilinin alacağının dayanağının aynı olduğunu, teminat mektubuna konu işten dolayı müvekkilinin alacaklı olduğunu, gerek davalının gerekse yüklenici şirketin sözleşme hükümlerini ihlal ettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL’nin İzmir 17.İcra Müdürlüğü’nün 2018/12773 Esas sayılı takip dosyası ile tahsilinde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
YANIT:
Davalı avukatı tarafından verilen yanıt dilekçesinde özetle; kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafça gerek dava dışı yüklenici şirket ile imzaladıkları 26/09/2018 tarihli sözleşmenin gerekse müvekkili ile dava dışı yüklenici arasında imzalanan 01/08/2016 tarihli sözleşmenin davaya dayanak gösterildiğini, bu sözleşmelerdeki tahkim şartı uyarınca bu sözleşmelerin uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümünde …… görevli ve yetkili olduğunu, HMK’nın 116. maddesi gereğince tahkim itirazının ilk itirazlardan olduğunu, 114. maddeye göre de görevin dava şartı olduğunu, davanın tahkim şartı yerine getirilmeden açıldığını, bu nedenle usule aykırı olduğunu, alacak miktarının dava dilekçesinde belirtildiğini ancak davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, bu nedenle eksik harcın davacı tarafça yatırılması gerektiğini, iş sahibinin sorumluluğu yönünden davacı tarafça emsal karar olarak sunulan Yargıtay 7.Hukuk Dairesi’nin 18/01/2011 tarihli 2010/7458 Esas 2011/98 Karar sayılı kararın haksız fiilden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin olduğunu, dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinde uygulanamayacağını, davacı tarafça başlatılan icra takibinin kötüniyetli olduğunu, davacı tarafın dava konusunu dolanarak alacak davasını işçi alacağı davası gibi gösterdiğini, dava konusu alacakla işçilik alacaklarının bağlantısının bulunmadığını, banka ile muhatap arasında garanti sözleşmesi niteliğinde olan teminat mektuplarının muhatabın uğrayacağı zarar tazminini ön gördüğünü, 3. kişilerin bu sözleşme kapsamında olmadığını, bu nedenle teminat mektubunu veren bankanın sözleşmede taraf olmayan ve herhangi bir taahhütte bulunmadığı kişinin zararından sorumlu olamayacağını, dava dışı yüklenici şirket tarafından müvekkili ile aralarında görülen işin teminatı olarak verilen banka teminat mektubunun nakde çevrilerek davacı tarafa ödeme yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, dava dışı yüklenici şirket tarafından müvekkiline gönderilen yazıda “davacı tarafa herhangi bir borçlarının olmadığı aksine davacı tarafın ödeme aldığı halde fatura kesmeyerek kendilerine cari hesabında borçlu göründüğünü” iddia ettiğini, bunlar değerlendirildiğinde iki firma arasındaki uyuşmazlığın ticari alacak niteliğinde olduğunu, müvekkilinin bu davanın tarafı olamayacağını belirterek, davanın öncelikle usulden bu olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 25.12.2020 tarih ve 2018/1335 Esas 2020/722 Karar sayılı ilamında; ” her ne kadar davacı alt yüklenici şirket ile dava dışı yüklenici şirket arasında düzenlenen sözleşme, iş sahibi davalı ile dava dışı yüklenici şirket arasında imzalanan sözleşmenin ayrılmaz parçası olarak kabul edilmiş ise de; dava dışı ….. ile davalı ….. arasında düzenlenen 01/08/2016 tarihli sözleşmede davalı işverenin, asıl yüklenici dava dışı şirketin davacı alt yükleniciye olan eser bedelini müteselsil borçlu ya da kefil olarak ödemeyi taahhüt ettiğine ya da garanti sıfatı üstlendiğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı, davacı vekilinin delil olarak dayandığı ve emsal olarak gösterdiği kararlarda kastedilen 3.kişinin zararının “haksız fiil zararı” olduğu anlaşıldığından, olayda ise haksız fiilin varlığından ve davalının müteselsilen sorumluluğundan söz edilemeyeceğinden, davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 23.02.2021 havale tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; dava dışı yüklenici ….. ile davacı şirket arasında …… yeni hizmet binasının mekanik tesisat işlerinin yapımı konusunda KDV hariç 5.000,436,17 TL’lık sözleşme aktedildiğini, davacının alt yüklenici olduğunu, asıl iş sahibinin ….. sözleşme nedeniyle sorumlu olduğunu, TBK.129 mad.gereğince alacakların iş sahibinden isteme haklarının bulunduğunu, alacaklarını ….. yapıdan tahsil etme imkanlarının olmadığını, delillerin toplanmadığını, tanıkların dinlenmediğini, vekaletsiz iş görme hükümlerine göre davalının alacaktan sorumlu olduğunu, İş Kanuna göre de davalının sorumluğunun bilindiğini davacı şirketin davalı ….. emir talimatları ve gözetimi altında eser sözleşmesini ifa ettiğini, davanın husumet nedeniyle reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi istemi ile istinaf etmiştir.
YANIT:
Davalı avukatı tarafından verilen istinafa yanıt dilekçesinde özetle, alacağın işçilik alacağı olmadığını, davalı oda ile dava dışı asıl yüklenici ….. arasında sözleşme nedeniyle müteselsil sorumluluk ilişkisinin bulunmadığını, davalı odanın iş bu davanın tarafı olamayacağını, İDM kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c.maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115.maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
Somut olayda; uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesinin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur. Somut olayda, davacı şirket yüklenici, davalı …… iş sahibidir. Davacı şirketin uyuşmazlık konusu olan ….. yeni binasının mekanik tesisatı yapım işinin ticari işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık davalı …… uyuşmazlık konusu işi ticari işletmeleriyle ilgili olarak değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirmiştir. Davalı ……, 5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 4.maddesi gereğince kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşudur. Davalı …… 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16/II.maddesi uyarınca tacir olarak kabulü mümkün değildir. Bu durumda davaya bakmaya asliye ticaret mahkemesi görevli olmayıp asliye hukuk mahkemesi görevlidir. O halde Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi dairemizce isabetsiz görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı avukatı istinaf başvurusunun, esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin, HMK’nın 353/(1)-a-3.maddeleri doğrultusunda kabulü ile; İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25.12.2020 tarih ve 2018/1335 Esas 2020/722 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı avukatı istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin görev yönünden KABULÜNE,
2-İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25.12.2020 tarih ve 2018/1335 Esas 2020/722 Karar Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Verilen kararın niteliği gereğince istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına, davacı avukatı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf maktu karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana geri verilmesine,
5-Davacı avukatı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-a.maddesi gereğince, kesin olmak üzere 15.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.