Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/354 E. 2023/715 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/354
KARAR NO : 2023/715

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/823
KARAR NO : 2020/651
DAVA TARİHİ : 02/07/2015
KARAR TARİHİ : 08/12/2020
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/05/2023
KARARIN YAZ. TARİH : 10/05/2023

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2020 tarih ve 2015/823 Esas, 2020/651 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı … Şti. vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İDDİA VE İSTEK:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davalılar … Şirketi – … A. Ş. arasındaki ‘… Projesi Geri Saha ve Dalgakıran İşleri Çivili Duvar Yapımı’ konusundaki eser sözleşmesindeki işlerin yapılması hakkında davalı ortaklık ile davacı şirket arasında ‘taşeronluk sözleşmesi’ yapıldığını, davacının sözleşmedeki edimlerini yerine getirdiğini, 2 ay boyunca İstanbul’dan malzeme ve işçileriyle Aliağa’ya gelinerek iş yapıldığını, ancak davalıların sözleşmeyi haksız bir şekilde feshettiklerini, yapılan masraf, kira vei iş bedeli olan toplam 197.766,27 TL alacağın ödenmediğini” iddia ederek, bu alacağın ticari faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
YANIT :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; “davalı şirketin borca batık olduğunu, mahkeme kararı ile ifalasın ertelenmesine karar verildiğini, iflas erteleme sürecine girilmeden dava konusu eser ile ilgili işleri diğer davalıya devrettiğini” savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Yapı Malzemeleri vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davacı ile … Ltd. Şirketi ve … A.Ş. arasındaki taşeronluk sözleşmesi olmasına rağmen bu sözleşmenin uygulanamadığını, çünkü ortaklığın … İdaresi ile arasındaki sözleşme koşullarının değiştiğini, çivili duvar uygulamasından fore kazık uygulamasına geçildiğini, ancak davacının bu uygulama ile ilgili uygun teklif vermediğini, bu nedenle sözleşmeyi feshettiğini, 11.292,55 TL borcunu da ödediğini” savunarak , davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … A. Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; “Müvekkilinin davacı ile davalı ortaklar arasındaki sözleşmenin tarafı olmadığını, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini” savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesi 08/12/2020 tarih ve 2015/823 Esas, 2020/651 Karar sayılı kararında özetle; “Davalı …yönünden davanın husumetten reddine, davalılar … A.Ş ve … Şti yönünde açılan davanın kabulü ile, 197.766,27 TL ‘nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle davalılardan tahsiline” karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı … Yapı Malzemeleri vekili dilekçesinde özetle; “İdare ile olan sözleşme koşulları değişmekle davacının fahiş fiyat vererek sözleşmenin ifa imkansızlığına kendisinin sebep olduğunu, bu nedenle davalının sorumlu olmadığını, dosyadaki 2 uzman görüşü arasındaki çelişkinin giderilmediğini, sonuç olarak TBK.485 değil, TBK.136’nın uygulanması gerektiğini, masrafların bu kadar olmaması gerektiğini” ifade ederek, ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi isteği ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
KANITLAR, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
Öncelikle; kamu düzenini ilgilendiren usule ilişkin taraf teşkili konusu üzerinde durmakta yarar vardır: Yargılama sırasında; davacı … A.Ş. ile ilgili olarak İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1075 E. Sayılı dosyasında “04/03/2015 tarihinden itibaren iflasın ertelenmesine” karar verilmiş olup, anılan şirketin belirtilen tarihten sonra iflas akıbetinin ne olduğu, iflas ile ilgili herhangi bir mahkeme kararı bulunup bulunmadığı, bu anlamda davada taraf teşkili sorunu bulunup bulunmadığı mahkemece araştırılmamış ise de, bu husus kamu düzeni gereği dairemizce araştırılmıştır. Bu kapsamda;…’nden şirketin tüm kayıt ve belgeleri getirtilerek incelendiğinde, aynı mahkemede 2016/242 E. Sayılı dosya ile “iflasın ertelenmesinin uzatılması” davası açıldığı, 04/12/2019 tarih ve 2019/1167 K. Sayılı karar ile “koşulları oluşmayan davanın reddine” karar verildiği, iş bu kararın istinaf merciince “eksik araştırma” nedeniyle kaldırıldığı ve dosyanın 2020/542 Esasını aldığı anlaşılmıştır. Bu aşamada söz konusu dosya incelendiğinde ise; ilgili şirket hakkında İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/542 E. 2022/445 K. Sayılı kararı ile “borca batıklık durumunun ortadan kalktığı, dolayısıyla şirketin iflas hali bulunmadığından iflasın ertelenmesi yasal koşullarının da oluşmadığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği belirlenmiştir. Buna göre; davacı … Şirketinin faal tüzel kişiliğinin mevcut olduğu ve davada taraf teşkili sorunu bulunmadığı saptanmıştır.
Esasın incelenmesine gelince:
Davalılar … Şti.-… A.Ş. Ortaklığı ile davalı … arasında … Konteyner Limanı’na dalgakıran amacıyla çivili duvar yapımı konusunda bir eser sözleşmesi, davacı şirket ile davalı yüklenici ortaklık arasında da yine aynı işin yapılması konusunda “taşeron sözleşmesi” bulunduğu dosyadaki belgelerle sabittir.
Taşeron sözleşmesi gereğince; davacı taşeronun iş hazırlıkları kapsamında personel, konaklama, SGK, malzeme ve sair giderler olmak üzere toplam 197.766,27 TL masraf yaptığı, tarafların ticari defterlerini de usulünce inceleyen dosyadaki 05/03/2018 tarihli kök ve 20/01/2020 tarihli ek raporlar ile tespit edilmiştir.
Davacı iş hazırlıkları kapsamında bu miktar gideri yaparak işe devam edeceği sırada, davalı … İdaresinin asıl eser sözleşmesinde değişiklik yaparak çivili duvar yapımını fore kazık uygulamasına çevirmesi, bunun yüklenici tarafından taşerona bildirilmesi üzerine yeni uygulamanın fiyatında anlaşma sağlanamaması nedeniyle taşeron sözleşmesinin ifa olanağının ortadan kalktığı da dosyadaki tüm belgelerden anlaşılmaktadır.
Buradaki uyuşmazlık konusu; “sözleşmenin ifa olanağının ortadan kalkması nedeniyle, davacı taşeronun o zamana kadar yaptığı giderleri yükleniciden isteyip isteyemeyeceği” hakkındadır.
Bu konuda; yargılama sırasında da bazı uzman görüşü olarak taraflarca sunulan raporlarda da değinildiği üzere, TBK.’nın 136/1-2 ve 485/1. Maddelerinin uygulanma olanağının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Her ne kadar davalı şirket vekili istinaf sebebi olarak “dosyadaki iki uzman görüşü rapor arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğunu” ileri sürmüş ise de, dosyadaki yararlanılması gereken usulüne uygun bir şekilde teknik bilgiler veren yukarıda anılan bilirkişi raporları olup, hukuk profesörlerinden alınan iki farklı hukuki mütalaanın, bir davadaki hukuki niteleme ve değerlendirme bizzat davayı gören hâkime ait olmakla, hükme esas alınma anlamında bir önemleri olmadığından aralarındaki çelişkinin giderilmesine de ihtiyaç bulunmamaktadır.
6098 Sayılı TBK.’nın “borçların ve borç ilişkilerinin sona ermesi, zamanaşımı” başlıklı üçüncü bölümünün “sona erme halleri” başlıklı birinci ayırımının “ifa imkânsızlığı” başlıklı 136. Maddesinde; “(1) Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. (2) Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır. (3) Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.” Hükmü düzenlenmiştir.
Aynı yasanın “Eser sözleşmesi” başlıklı yedinci bölümünün “iş sahibi yüzünden ifanın imkânsızlaşması” başlıklı 485. Maddesinde ise; “(1) Eserin tamamlanması, iş sahibi ile ilgili beklenmedik olay dolayısıyla imkânsızlaşırsa yüklenici, yaptığı işin değerini ve değere girmeyen giderlerini isteyebilir. (2) İfa imkânsızlığının ortaya çıkmasında iş sahibi kusurluysa, yüklenicinin ayrıca tazminat isteme hakkı vardır.” Hükmü düzenlenmiştir.
Anılan yasal düzenlemelere bakıldığında; somut olay çerçevesinde özellikle 136. Maddenin 1. ve 2. Fıkraları ile 485. Maddenin 1. Fıkrasının aynı gerekliliği ifade ettiği görülmektedir. Çünkü dava konusu olayda; asıl iş sahibi olan idare ile yapılan eser sözleşmesinde öngörülen “çivili duvar” uygulamasının “fore kazık” uygulamasına çevrilmesi nedeniyle, taşeron sözleşmesinde kararlaştırılan uygulama değişikliğinin maliyet farkı nedeniyle tarafların fiyatlandırmada anlaşamamalarından dolayı sözleşmenin ifası imkânsız hale gelmiştir. Her ne kadar taşeron sözleşmesinin 2.3 maddesinde “değişiklik öngörüsü” düzenlenmiş ve söz konusu değişiklik yüklenici tarafından taşerona bildirilmiş ise de, anılan hükümdeki değişikliğin “yıkım ve söküm uygulamasının her safhasında değişiklik yapılabilir ve taşeron buna uymak zorundadır” yazılarak genel ve soyut bir şekilde belirtilerek detaylandırılmadığı, diğer bir deyişle fiyat ve yaptırım açıklaması yapılmadığı görülmüştür. Buna göre, çivili uygulama ile fore kazık uygulaması arasındaki piyasa fiyat farklarına göre taşeronun söz konusu değişikliği sözleşmedeki aynı şart ve fiyatlarla kabul etme zorunluluğu yoktur. Diğer bir anlatım ile; anılan sözleşme hükmünün genel geçer bir ifade ile yazılması karşısında taşeron için, maliyet farkı yaratacak bir değişiklik bakımından bağlayıcı bir yönü bulunmamaktadır. Bu durumda; fiyatta anlaşma sağlanamaması nedeniyle sözleşmenin uygulanamamasında taşeronun herhangi bir kusuru olmadığı kabul edilmelidir. Diğer taraftan; yüklenici de iş sahibi olan idarenin eser sözleşmesindeki değişikliği nedeniyle fore kazık uygulamasına geçmek zorunda olduğu ve bunu derhal taşerona bildirmiş olması nedeniyle ifa imkânsızlığında kusurlu sayılmamalıdır. İfa imkânsızlığı yüklenici için de beklenmeyen bir halden kaynaklanmıştır. Dolayısıyla her iki tarafın da sözleşmenin uygulama olanağının ortadan kalkmasında kusurlu olmamaları nedeniyle olayda “kusursuz ifa imkânsızlığı”nın varlığından söz edilebilir.
Bu nedenlerle; TBK’nın 136/1-2 ve 485/1. Maddelerinde belirtildiği şekilde, tarafların sözleşme nedeniyle elde ettikleri edimleri ve karşı tarafın giderlerini sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince geri vermeleri gerekmektedir.
Yukarıda da açıklandığı üzere; davacı taşeronun sözleşme nedeniyle yaptığı toplam 197.766,27 TL gideri olduğundan, bu miktarın yüklenici tarafından taşerona ödenmesi zorunludur.
Bu doğrultuda mahkemece yüklenici ortaklar hakkında verilen “davanın kabulü” yönündeki karar yasaya ve hakkaniyete uygun bir karardır. Yine; … Taşeron sözleşmesinin tarafı olmadığından, bu davalı hakkında verilen “davanın husumetten reddi” kararı da doğrudur.
Yukarıda açıklanan tüm nedenlerle; dosya kapsamı, mahkeme gerekçesi ve yapılan değerlendirmeye göre usul ve yasaya uygun bulunan karara karşı davalı … Yapı Malzemeleri vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2020 tarih ve 2015/823 Esas, 2020/651 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı … Şti. vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … Şti. vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 13.509,41 TL harçtan peşin alının 3.377,35 istinaf maktu karar harçlarının mahsubu ile kalan 10.132,07 TL harç bedelinin bu davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı … Şti.tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere 10.05.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.