Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/307 E. 2023/521 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/307
KARAR NO : 2023/521

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/381
KARAR NO : 2020/490
DAVA TARİHİ : 24.07.2019
KARAR TARİHİ : 17.09.2020
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 05.04.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 05.04.2023

İzmir 2.Asliye Ticaret Hukuk Mahkemesi’nin 17.09.2020 tarihli 2019/381 Esas, 2020/490 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacılar vekilinin tarafından istenilmesi üzerine dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacılar vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davalı alacaklının İzmir 18.İcra Müd.nün 2019/3378 Esas sayılı takip dosyası ile müvekkillerinin murisi … aleyhine takip yaptığını,takibin kesinleştiğini, takip konusunun 47.000,00 TL bedelli bir senet olduğunu, icra takibinden sonra 01.06.2019 tarihinde borçlu …’nin vefat ettiğini, takibe konu senedin esasen teminat senedi olduğunu,zira müvekkilerinin murisi ile davalı arasında 02.04.2018 tarihinde murise ait iki adet dairenin tadilatı için sözleşme imzalandığını, buna göre yapılacak işler için 65.000,00 TL bedel kararlaştırılrdığını,davacıların murisinin kararlaştırılan bu bedelin 18.000,00 TL sini nakit olarak davalıya ödediğini, kalan 47.000,00 TL için iş bu senedin düzenlendiğini ve paranın tahsilinden sonra senedin iade edileceğinin sözleşmede belirtildiğini, bu senedin sözleşme bedelinin ödenmesini garanti altına almak için teminat amaçlı düzenlendiğini, toplam 65.000,00 TL bedelli işin 18.000,00 TL sinin ödenmesinden sonra 40.000,00 TL sinin murise ait aracın satılarak ödeneceğinin kararlaştırıldığını, murise ait olup davacı … adına kayıtlı olan … plakalı aracın İzmir 13.Noterliğinin 25.04.2018 tarihli araç satış sözleşmesi ile davalıya devredildiğini, davalının bizzat üzerine devraldığını, araç satış bedelinin 39.269,00 TL olduğunu,davalının buna göre toplam 57.269,00 TL tahsil ettiğini, davacıların davalıya toplam 7.731,00 TL borcunun kaldığını, ancak davalının buna rağmen 47.000,00 TL lik senedi icraya koyarak alacağını 2.kez tahsil etme yoluna gittiğini, müvekkillerinin bu bonodan dolayı davalıya bir borçlarının bulunmadığını, bu nedenlerle öncelikle İzmir 18.İcra Müd.nün 2019/3378 Esas sayılı dosyaya yatacak paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, takibe konu senedin teminat senedi olarak kabulü ile müvekkillerinin davalıya borçlu olmadıklarının tespitine,senedi teminat senedi olduğu kabul edilmez ise, davalıya yapılan 39.269,00 TL ayni ödemenin senet bedelinden mahsubu ile asıl alacağının 39.269,00 TL lik kısmından borçlu olmadıklarının tespitine ,davalının %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiş olmakla yapılan açık yargılama sonunda;
YANIT:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından sözleşme kapsamında yüklenilen tüm işler yapıldığını ve hatta ilave işler yapılarak (kalorifer tesisatı) bedeli tahsil olunamadığını, ancak murisin sözleşme uyarınca ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, murisin sözleşmenin düzenlenmesi ve işin devamı sırasında iş bedelinin tamamını nakden ödeyemeyeceği için 18.000,00 TL peşin ödeme yaptığını ve bakiye için de senet düzenlediğini, burada senedin teminat senedi değil ödeme aracı olduğunu,davacı yanın dava dilekçesinde bahsettiği ve müvekkilinin alacağından mahsubunu talep ettiği araç murise değil davacı … ye ait olup müvekkili tarafından bedeli ödenmek suretiyle ve muris ile akdedilen sözleşmeden hariç olarak satın alındığını, murise yapılan ödeme emri tebliği sonrasında murisin takibe bir itirazının olmadığını, takibe konu senedin teminat senedi olmadığını, üzerinde böyle bir ibare geçmediğini, bu nedenlerle davanın reddine ve davalılar aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 17.09.2020 tarih ve 2019/381 Esas, 2020/490 Karar sayılı kararı ile özetle; “…Tüm dosya kapsamına göre; davacıların murisi ve davalı arasında, davalının yüklenici olduğu, davacıya ait dairelerin tadilatı işini yüklendiği, toplam iş bedelinin 65.000,00 TL olarak belirlendiği, işi yapacak yüklenicinin davalı … olduğu, iş bedelinden 18.000,00 TL sinin nakit alındığı, 7.000,00 TL sinin salı günü nakit alınacağı, 40.000,00 TL nin ise iş ortasında müşteri …’nin aracının rayiç değerden tahsil edileceği veya dairenin yüklenici … tarafından satılıp kalan paranın tahsil edileceği, 1 adet senet düzenlenip para tahsilinden sonra senedin iade verileceği belirtilmiş, ancak sözleşmede senedin hangi senet olduğu açıkça belirtilmediği, takibin muris aleyhine açıldığı,murisin takibe konu 47.000,00 TL lik senetle ilgili bir borca itirazının bulunmadığı,senette teminat ibaresi bulunmadığı, tam tersine malen kaydının bulunduğu, sözleşmede açıkça takibe konu senetten bahsedilmediği, sözleşmede müşteri aracının satılarak parasının yükleniciye verileceği ihtimalli olarak belirtildiği, ancak murisin değil, murisin kızının aracının satıldığı, dolayası ile davacının da bu durumu bildiği, sözleşmede tadil veya değişiklik yapılmış ise yine bu hususların sözleşme ile belirlenmesi gerektiğinden, davalının da zaten savunmalarında murisin aracını değil kızının aracını sözleşme dışı satın aldığını savunduğu, dolayısı ile senedin teminat senedi olarak kabulü mümkün olmadığından davacının da delilerinde yemin deliline başvurmadığı anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF EDEN: Davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacılar vekili tarafından verilen 16.11.2020 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile özetle; Davacıların murisi ile davalı arasında 02.04.2018 tarihli eser sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca yapılacak işler ve bedeli kararlaştırıldığını, bedelin bir kısmı peşin kalan kısmı için ise bir adet senet düzenlendiğini, düzenlenen senet sözleşmeye aykırı doldurulduğunu, yerel mahkemeye açmış oldukları menfi tespit davasında davalarının reddine karar verildiğini, sözleşme ile davalının beyanları ile taraflar arasında yegane bir senedin olduğunun belirlendiğini, teminat senedi ve araç satışında senedin geçersiz olduğu iddialarını halel gelmemek kaydı ile bir an için senedin geçerli olduğu kabul edilse bile senet teminat senedi mahiyetinde olduğunu, yemin deliline başvurmuş olmalarına rağmen dikkate alınmadığını, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, İzmir 18.İcra Müdürlüğü’nün 2019/3378 Esas sayılı takip dosyasından dolayı müvekkillerinin davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ederek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 07.12.2020 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesine yanıt ile özetle; Murisin başlatılan icra takibine itiraz etmediğini, dava açmak için makul bir süre varken dava açmayıp borcu kabul yönündeki iradesini açıkça ortaya koyduğunu, müvekkilinin 47.000 TL alacağı olduğu hususunun açıkça bilindiğini, bu kapsamda defalarca müvekkilinin iş yerine gelindiğini ve ödemeye ilişkin görüşmeler yapıldığını, müvekkilinin uzun süreden beri alamadığı alacağında karşı yanın talebi ile indirim yapmak istememesi sonucunda kötü niyetli olarak iş bu dava ikame edildiğini, muris sözleşmenin düzenlenmesi ve işin devamı sırasında iş bedelinin tamamını nakten ödeyemeyeceği için 18.000 TL peşin ödeme yapacağını belirtmiş bakiye için senet düzenlendiğini, söz konusu ödeme emrini tebliğ alan keşideci muris … borca karşı hiçbir itirazda bulunmadığını, davacı yanın dava dilekçesinde bahsettiği ve müvekkilinin alacağından mahsubunu talep ettiği araç murise değil davacı …’ye ait olup müvekkili tarafından bedeli ödenmek sureti ile muris ile akdedilen sözleşmeden harç olarak satın alındığını, yemin deliline yönelik istinaf taleplerinin de reddi gerektiğini, davacının yemin talebinin usule ve yasaya uygun olduğunu kabul anlamına gelmediğini, tahkikat tamamlanana kadar yemin metnini sunmayan yemin kesin delillerin toplanmasını talep etmeyen davacı tarafın bu hususu istinaf gerekçesi olarak ileri sürmesinin kötü niyetli olduğunun kabul edilemeyeceğini, karşı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretini karşı yan üzerinde bırakılmasını talep ederek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Dava, borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (İnan, Nurkut: Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, Ankara, 1969, s. 16). Başka bir ifadeyle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir. Dava neticesinde borçlu olunmadığının tespiti hâlinde ise davacı (borçlu) hakkında bir icra takibi başlatılması engellenmiş olacak veya başlatılan ve devam eden icra takibi iptal edilerek, davacının mevcut olmayan bir borcu ödemesi engellenmiş olacaktır.
Somut olayda, davacıların murisi … ile davalı arasında 02/04/2018 tarihli eser sözleşmesi imzalandığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalının cevap dilekçesinde takip dayanağı senedin 02/04/2018 tarihli sözleşme nedeniyle verildiği kabul edilmiştir. Sözleşme hükümleri incelendiğinde, toplam 65.000-TL üzerinden anlaşma yapıldığı, 18.000-TL.nin peşin ödendiği, 7.000,00-TL daha nakit ödeme yapılacağı, kalan 40.000-TL.nin ise müşteri aracının satılması suretiyle ödeneceği, ödemeler yapıldıktan sonra senedin iade edileceği konusunda tarafların anlaştığı görülmektedir.
Davacı vekili 27/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ıslah etmiş ve yemin deliline dayanmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 176. ve 177/1. maddelerinde, davanın her iki tarafının da, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ve ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikatın bitimine kadar yapılabileceği belirtilmiştir. Dava dilekçesinin sunulması işlemi de yargılama usulüyle ilgili bir işlem olup ıslah ile değiştirilmesi mümkündür. Diğer bir söyleyişle ıslah, iyiniyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıkları düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur. (YİBK, 04.02.1948 gün ve E:1944/10, K:1948/3)
Davacı taraf temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun 7.731,00-TL dışında kalan kısmının ödendiğini iddia etmektedir. Bu durumda mahkemece, davacı vekilinin yemin deliline dayanması nedeniyle yemin teklifi hususunun hatırlatılarak istek halinde HMK. 228. madde hükümlerinin uygulanması gerekirken, söz edilen gerekliliğe uyulmaksızın yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.
Dosya kapsamı, mahkeme gerekçesi ve yapılan değerlendirmeye göre; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli olmadığından davacılar vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni nedeniyle KABULÜNE,
2-İzmir 2.Asliye Ticaret Hukuk Mahkemesi’nin 17.09.2020 tarihli 2019/381 Esas, 2020/490 Karar sayılı kararının, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Verilen kararın niteliği gereğince harç alınmasına yer olmadığına, davacılar vekili tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf peşin karar harcının istek halinde ilk derece mahkemesince yatıran davacılara geri verilmesine,
5-Davacılar vekili tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-g maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 05.04.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.