Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/246 E. 2023/481 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/246
KARAR NO : 2023/481

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1256
KARAR NO : 2020/549
DAVA TARİHİ : 05/01/2017
KARAR TARİHİ: 12/11/2020
DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29.03.2023
KARARIN YAZ. TARİHİ : 29.03.2023
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2020 tarih ve 2018/1256 Esas, 2020/549 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İDDİA VE İSTEK:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davacı ile davalı … arasında, bu davalının müteahhit olarak yaptığı inşaatların bir kısım pimapen kapı ve pencerelerinin yapılması konusunda farklı tarihlerde taşeronluk sözleşmeleri düzenlendiği, davalının bu sözleşmeler gereği davacı taşerondan kaynaklanması olası sorunların teminatı olarak senetler aldığı, davacı tüm edimlerini yerine getirdiği halde hakedişlerini ödemediği gibi, teminat senetlerini diğer davalılara ciro ettiği, onların da icra takipleri başlattığı” iddiası ile, icra dosyaları kapsamında borçlu olunmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; “davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı koşullarının mevcut olmadığı halde birlikte açılmasının doğru olmadığını, esasen de davanın haksız olduğunu” savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; “senedin teminat senedi olmadığını” savunarak, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; “senetlerin alınması sebebinin araç satışı sebebi ile olduğunu, teminat senedi olmadığını” savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; “senedin teminat senedi niteliğinde olmadığını” ifade ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesinin 28/09/2017 tarih, 2017/20 Esas ve 2017/899 Karar sayılı kararında özetle; “HMK m.119/1-e ve HMK 119/1-f gereği kendisine verilen süre içerisinde gerekli eksikleri gidermeyip , kendisine verilen süre içerisinde vakaları sıra numarası altında göstererek hangi delille ispatlayacağını göstermediği , iddiasını somutlaştırmadığı ve delillerini ibraz etmediği, dava dilekçesini açıklamadığı, kendisine verilen bir haftalık süre içerisinde işlem yapmadığı” gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir.
Dairemizin 08/10/2018 tarih ve 2017/20 Esas 2017/899 Karar sayılı kararı ile; “davadaki delillerin dava dilekçesinde gösterildiği, buna göre değerlendirme yapılması gerektiği” gerekçesi ile bu karar kaldırılmıştır.
Kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesinin 12/11/2020 tarih, 2018/1256 Esas ve 2020/549 Karar sayılı kararında özetle; “Davacının tüm davalılar hakkındaki açtığı davanın ispatlanamadığından reddine, davalıların %20 kötü niyet tazminat şartları oluşmadığından reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle: “Takip konusu senetlerin teminat senedi olduklarının taşeronluk sözleşmeleri ile kanıtlandığını, senetlerin boş kısımlarının taraflarca kötü niyetli olarak doldurulduğunu, …’nın duruşmada ‘senet karşılığında araç sattığını’ beyan ettiği halde savcılık ifade tutanağında inşaat işleri için avans çekleri ile birlikte aracını verdiğini beyan ettiğini, ayrıca satış tarihi ile senet düzenlenme tarihlerinin örtüşmediğini” ifade ederek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit isteğine ilişkindir.
Davacı ile davalı … arasında “adı geçen davalının yaptığı bir kısım inşaatların pimapen kapı ve pencerelerinin davacı yüklenici tarafından yapılması” ile ilgili birden fazla “taşeronluk sözleşmesi bulunduğu, davacı tarafından yine bu davalı lehine 3 adet (70.000 TL, 20.000 TL ve 13.500 TL miktarında) bonolar düzenlenerek verildiği, söz konusu bonoların davalı … tarafından diğer davalılara ciro edildiği ve bonolarla ilgili olarak da icra takipleri başlatıldığı konularında uyuşmazlık mevcut değildir.
Uyuşmazlık; “bu senetlerin davacı taşeron ile davalı yüklenici arasındaki eser sözleşmelerinin güvencesi olarak düzenlenen senetler olup olmadığı, davacının sözleşmelerdeki edimlerini yerine getirip getirmediği, buna göre senetlerden dolayı borçlu sayılıp sayılamayacağı” noktalarında toplanmaktadır.
İzmir 14. İcra Dairesi’nin 2016/2014 E. Sayılı dosyasındaki; alacaklısı … olan 15/09/2015 düzenleme tarihli 13.500 TL bedelli, İzmir 14. İcra Dairesi’nin 2016/3621 E. Sayılı dosyasındaki; alacaklısı … olan 27/05/2015 tarihli 20.000 TL bedelli ve İzmir 22. İcra Dairesi’nin 2016/2842 E. Sayılı dosyasındaki; alacaklısı … olan 21/05/2015 tarihli 70.000 TL bedelli bonoların üzerinde “teminat senedi oldukları” konusunda herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Senetlerin ciro silsilesinde de bir sorun görünmemektedir. Bu durumda; kambiyo senetlerinin soyut borç ikrarını içeren senetler olmaları nedeniyle, bunların eser sözleşmelerinin teminatı olarak verildiği hususunun iddia eden davacı tarafından yasal delillerle kanıtlanması gerekmektedir.
Davacı vekili her ne kadar “taşeronluk sözleşmeleri ile bu hususun kanıtlandığını” belirtmiş olup, gerçekten de dosyaya sunulan sözleşmelerin her birinde “taşeron tarafından yükleniciye çeşitli miktarlarda teminat senetleri verileceği” yönünde hükümler mevcut ise de, bonolarda bu konularda hiçbir kayıt bulunmadığından, teminat hususu tam olarak kanıtlanamamaktadır. Ancak, davaya konu bonolardan sadece 13.500 TL’lik senette “bedeli nakden alınmıştır” ibaresi olup diğer iki bonoda bedelin ne şekilde alındığına dair herhangi bir yazı bulunmamaktadır. Bu husus sözleşmelerdeki anılan teminat hükümleri ile birlikte değerlendirildiğinde, ayrıca istinaf dilekçesinde açıklandığı üzere davalı …’ün cevap dilekçesinde “senetlerin araç satış bedeli olarak alındığını” söylemişken savcılık ifadesinde “eser sözleşmesi nedeniyle alındığı” anlamına gelebilecek ifadelerde bulunması karşısında, taşeronluk sözleşmelerinin “teminat senedi verileceği” ile ilgili hükümleri HMK.’nın 202. Maddesi gereğince “delil başlangıcı” niteliğinde sayılmalıdır.
Davacı vekili dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış ve duruşmada da bu delilinin değerlendirilmesini istemiştir. Mahkemece “davanın niteliği gereği tanık deliline dayanılamayacağı” gerekçesi ile bu isteğin reddedilmesi, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda usule uygun değildir.
Ayrıca; dava dilekçesinde “yemin” deliline dayanılmış olup, mevcut delillerle ispatlanamadığı kabul edilen dava hakkında, mahkemece davacı tarafa yemin delilinin hatırlatılmaması da usuli bir eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır.
Diğer taraftan son olarak; istinaf dilekçesinde birtakım ceza soruşturma ve kovuşturmalarından söz edildiği ve somut olayla ilgili “dolandırıcılık” ve “yalancı tanıklık” suçlarına dair verilerden söz edildiği halde, bu dava dosyalarının eldeki davanın konusu ile illiyetlerinin araştırılmaması ve bu tespitin yapılması halinde gerektiğinde sonuçlarının beklenmemesi de doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş:
1-Öncelikle; davacı vekilinin istinaf dilekçesinde belirtilen Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/537 E. Sayılı ve Karşıyaka 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/33 E. Sayılı dosyalarının akıbetleri araştırılarak karar verilip kesinleşti ise kararları, davaları devam etmekte ise dosyalar getirtilip incelenmek suretiyle, eldeki dava ile bağlantılarının ve sonuçlarının bu davaya etkilerinin değerlendirilmesi, gerekirse sonuçlarının beklenmesi,
2-Yukarıda açıklandığı şekilde, taşeronluk sözleşmelerinin “teminat senedi verileceği” konusundaki hükümleri “delil başlangıcı” kabul edilerek, davacı vekilinin tanık delilinin değerlendirmeye alınması ve verilecek süre içinde bildireceği tanıklarının “davaya konu bonoların eser sözleşmeleri gereğince verilen teminat senetleri olup olmadığı, davacı taşeronun sözleşmelerdeki edimlerini yerine getirip getirmediği, hakedişlerinin ödenip ödenmediği ve bütün bu hususlara göre davacı ile davalı … arasındaki alacak borç durumlarının ne olduğu” konularında yöntemince dinlenmesi,
3-Yukarıdaki 2 maddede belirtilen araştırmalar çerçevesinde davacı iddialarının kanıtlanamadığı kanaatine varılması halinde ise; davacı vekiline yemin delili hatırlatılmak suretiyle, yemin teklifinde bulunulması halinde yemin prosedürünün yöntemince yerine getirilmesi,
4-Bütün bu araştırmalar sonucunda da; davacı ile davalı … arasındaki eser sözleşmeleri ve davalı … ile diğer davalılar arasındaki kıymetli evrak ciroları ve bonoların güvence senedi olup olmama durumları çerçevesinde, taraflar arasındaki alacak-borç durumları irdelenmek suretiyle hasıl olacak duruma göre karar verilmesi olmalıdır.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/(1)-a/6. Maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun olarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği kanaatindeyim.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile,
2-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2020 tarih ve 2018/1256 Esas, 2020/549 Karar sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. Maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Verilen kararın niteliği gereğince harç alınmasına yer olmadığına, davacı vekili tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf maktu karar harcının talebi halinde yatıran davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yatırılan148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-a maddesi gereğince, kesin olmak üzere, 29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.