Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/215
KARAR NO : 2023/453
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1050
KARAR NO : 2020/780
DAVA TARİHİ : 14/09/2018
KARAR TARİHİ : 10/12/2020
DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23.03.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 23.03.2023
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.12.2020 tarih ve 2018/1050 Esas, 2020/780 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İDDİA VE İSTEK:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “taraflar arasında Arıtma Tesisi Revizyonu ve Yenileme İşi ile ilgili eser sözleşmesi olup, bu sözleşme gereğince davalı yüklenici tarafından yapılıp 14/02/2016 tarihinde teslim edilmesi gereken işin teslim tarihinden önce, tesisin çalışır vaziyette olduğu bildirilerek teslim edildiği, ancak işin kusurlu olduğu, tesisin çevre kirliliği oluşturduğu gerekçesi ile idarece para cezası kesildiği, davacının bu sebeple 69.751 TL para cezası ile 1.056,86 TL vekalet ücreti ödemek zorunda kaldığı” iddiası ile, ceza ödenmek suretiyle uğranın bu zararın ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tazminine karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “çevre kirliliğine davacının kendi davranışlarının sebep olduğu, bu zararın davalıdan kaynaklanmadığı, sorumluluğun davacıda olduğu” savunması ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesinin 10/12/2020 tarih ve 2018/1050 Esas, 2020/780 Karar sayılı kararında özetle; “her iki tarafın da para cezası kesilmesine neden olan olay ile ilgili olarak kusurlu oldukları ve bu kusur durumunun mahkemece yarı yarıya olarak takdir edildiği” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekilinin dilekçesinde özetle; “davalının tam kusurlu olduğunu” ifade ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekilinin dilekçesinde özetle; “olayda davacının kusurlu olduğunu” ifade ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir.
Taraflar arasında; 06/10/2015 tarihli Arıtma Tesisi Revizyonu ve Yenileme İşi ile ilgili eser sözleşmesi olduğu ve bu sözleşmeye göre davalı yüklenicinin davacı iş sahibine ait arıtma tesisini yenilediği, bu arada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri tarafından yapılan denetim sonucu iş bu tesisin çevre kirliliği oluşturduğu gerekçesi ile idari yaptırım uygulandığı, davacının bu kapsamda 69.751,50 TL para cezası ile 1.056,86 TL vekalet ücreti ödediği, bu cezanın idari dava sürecinde kesinleştiği dosyadaki tüm belgelerden anlaşılmış olup, bu konularda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık; “davacı iş sahibine ait olan ve davalı yüklenici tarafından yenilenen arıtma tesisinin çevre kirliliğine sebep olmasında hangi tarafın ne oranda kusurlu olduğu” hakkındadır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında toplanan tüm deliller çerçevesinde; davalı yüklenicinin eser sözleşmesi gereği yaptığı işte kusur bulunduğu ve bu şekilde idari yaptırıma sebep olduğu, davacı iş sahibinin ise, davalıyı denetlemesi ve atık suyun vidanjör ile tahliyesini yapması gerektiği halde bunu yapmaması ve basiretli davranmaması nedeniyle idari yaptırıma sebep olduğu, bu şekilde davalının yaptığı kusurlu işten dolayı kusuru mevcut iken, davacının da denetim görevini ihmal etmek suretiyle müterafik kusurlu olduğu, bu kusurların ise taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki ile hakkaniyet dengesine göre %50-%50 oranlarında olması gerektiği değerlendirilmek suretiyle davanın istenen tazminat miktarının yarı oranında olmak üzere kısmen kabulü yönünde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı ya da isabetsiz bir yön görülmemiştir. Buna göre mahkeme kararı doğru olup, taraf vekillerinin istinaf sebepleri yerinde değildir.
Bu nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurusu yerinde olmayıp, usul ve yasaya uygun bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.12.2020 tarih ve 2018/1050 Esas, 2020/780 Karar sayılı kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, taraf vekillerinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 179,90 TL istinaf maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 120,60 TL harç bedelinin davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı vekili tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 2.418,41 TL istinaf nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 604,60 TL harcın mahsubu ile kalan 1.813,81 TL harç bedelinin davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davalı vekili tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere 23.03.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.